Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bayık: Türkiye savaşı durdurmadı

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, AK Parti hükümetinin çözüm sürecini seçime kurban ettiğini söyledi.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-11-07 12:44:00

Bayık: Türkiye savaşı durdurmadı

AK Parti’nin seçimi kazanmak için çalışabileceğini, bunun en doğal hakkı olduğunu söyleyen Bayık, “Biz bu adımları AK Parti’nin seçim kazanması, iktidarını sürdürmesi için atmadık. Yine biz bu adımları Türkiye-AK Parti’nin Rojava’da Kürt halkına karşı kirli bir savaşı yürütmesi için de atmadık. Biz adımları sorunu savaşla değil demokratik siyasal yöntemle çözelim diye attık. Biz savaşı durdurduk ama AK Parti-Türkiye savaşı durdurmadı. Savaşın yönünü değiştirdi. Kuzey’den Rojava’ya yönünü çevirdi, Rojava’da savaşı bütün yönleriyle yürütmeye başladı ve hala da yürütüyor” dedi.

Çözüm sürecinde diyalog döneminin bittiğini, müzakere dönemine geçilmesi gerektiğini de dile getiren Bayık, ancak hükümetin buna niyeti olmadığı için sürecin çöktüğünü söylediğini belirtti.

‘PKK SİYASETİ AÇIK YAPIYOR’

Özgür Gündem gazetesinden Oğuz Ender Birinci’nin sorularını yanıtlayan Bayık KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, PKK’nin şantaj ve tehditle siyaset yapan bir hareket olmadığını söyledi.

Bu tarz bir siyaseti de yanlış gördüğünü vurgulayan Bayık, “Ve kesin bir biçimde karşısında duruyor. PKK siyaseti açık yapıyor. PKK, partileşmede siyasette bu ilkeyi kendine esas alıyor. Onun için siyaseti şantaj ve tehdide göre yürütmüyor. Çünkü santaj ve tehdide dayalı siyaset egemenlerin siyaset tarzıdır. İçerisinde aldatma vardır, yalan vardır, ayar verme vardır. Gerçekleri gizleme vardır. Egemenler egemenliklerini bu tarz siyasetle ancak sürdürebilirler. Biz egemenliğe ve köleliğe karşı olan bir hareketiz. Dolayısıyla egemenlerin siyaset tarzını esas alamayız biz. Bizim siyaset tarzımız açıklık ilkesine dayanır. Biz siyaseti tehdit ve şantajla yürütmeyiz. Biz varolan objektif durumu hep dile getiriyoruz. Toplumun gerçekleri bilmesi için biz siyaset yapıyoruz. Siyaset adına yalan dolan, ikiyüzlülük, sahtekarlık, aldatma kesinlikle bizim siyasetimizle ilişkili olamaz” dedi.

Süreci kamuoyu ile paylaşmalarının sertlik, tehtit veya şantaj içermediğini söyleyen Bayık, “Biz sorumluluk duygusu taşıyan bir hareketiz” diyerek sözlerini sürdürdü. Sorumluluklarının bir gereği olarak gerçekler neyse bunların bilinmesini istediklerini de vurgulayan Bayık şöyle devam etti: “Eğer bazı çevreler bunu sertlik olarak değerlendiriyorsa bunun nedeninin hükümet olduğunu, Türkiye’yi yönetenler olduğunu bilmeleri gerekiyor. Bizi bu tür açıklamalara zorlayan, Türk devleti ve hükümetinin kendisidir. Çünkü Önderliğimize, halkımıza ve hareketimize karşı yaklaşımları gerçekten çok saygısızcadır. Adeta bu Önderlik, bu halk, bu hareket yokmuş gibi bir uslüp kullanıyorlar. Hakaretler yapıyorlar, hatta böyle sanki çocuk yerine koymaya çalışıyorlar. Bir takım kırıntılarla bu Önderliği, bu halkı, bu hareketi aldatabileceklerini sanıyorlar. Eğer biz net bazı tutumlar takınıyorsak bundan ötürüdür. Gerçekten toplumla alay edercesine bir takım adımlar atıyorlar. İşte ‘demokrasi paketi geliştiriyoruz hem de bu büyük bir devrimdir’ diyorlar ama aynı zamanda Kuzey ve Rojava arasına duvarlar çekiyorlar. Yine sanki hiç Önderliğimiz, hareketimiz çözüm yönünde adım atmamış gibi yaklaşım içerisindeler.”

‘MÜZEKERE YOLUNU AÇIKMAK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIK’

Tek taraflı olarak ellerindeki esirleri bıraktıklarını, ateşkes ilan ettiklerini, yine savaşı durdurma ve gerillayı Kuzey’den Güney’e çekme kararı aldıklarını ve bunu uygulamaya başladıklarını da hatırlatan Bayık, önemli ölçüde gruplarının mevzilerinden çıkarılarak Güney’e çekildiğini de söyledi.

“Bunlar çok önemli adımlardı. Biz bunu güçsüzlüğümüzden dolayı yapmadık. Tam tersine kendimize güvendiğimiz için yine Kürt sorununun siyasal demokratik yöntemlerle çözmede ısrarlı olduğumuz için bunu yaptık ve bu adımları sorunu Türkiye’yle müzakere yoluyla çözmek için geliştirdik” diye devam eden Bayık şunları kaydetti: “Ama gördük ki bu adımlar sanki hiç atılmamış gibi bir yaklaşım gösterildi. Erdoğan, ‘Silahlar sussun siyaset konuşsun’ dedi. Biz bu adımlarla bunun ortamını, zeminini ortaya koyduk.

Bu adımlar karşısında yapılması gereken neydi? İlk etapta, hemen, içeriye aldıkları rehin tuttukları siyaset yapmaktan başka hiç bir suçu olmayan binlerce insanı bırakmaktı. Hastalar var zindanlarda, onları bırakmaktı. Ama malesef ne hastalar bırakıldı, ne de rehin alınan insanlar bırakıldı. Demokratik siyasetin yolu açılmadı. Aksine kapatıldı. Hem de bu attığımız adımlar karşısında bu yapıldı. Önderliğimizin koşulları değiştirilmedi. Eskiden koşulları neyse yine aynı koşullarda tutuldu. Ağır mahkumiyet muamelesi yapıldı.”

Bir halkın önderine böyle yaşkalışılamayacağını da dile getiren Bayık, “Hem de bu Önderlik ki tek taraflı çözüm için büyük adımlar atan bir Önderlik. Madem ki sorunları çözmek istiyorlar o zaman önderliğin bir ağır mahkum gibi ele alınmaması gerekiyordu” dedi.

Bayık, bir halkın önderi gibi, stratejik yaklaşılması gerektiğini de vurguladı. Taktik yaklaşımların bugüne kadar sergilendiğini söyleyen Bayık şunları dile getirdi: “Ve bunda da ısrar ediliyor. Hep işte diyolog sürecinde işler tutulmak isteniyor. Biz halbuki yıllarca diyaloğu sürdürdük Oslo’da sürdürdük, İmralı’da sürdürdük artık bu diyaloğun 1 Haziran’da müzakerelere evrilmesi gerekiyordu. Malesef baktık ki müzakere niyetleri yoktur. Bir taraftan sorunu çözeceklerini söylüyorlar ‘bekleyin iyi şeyler olacak’ diyorlar ama öte yandan en ufak bir adım atmıyorlar, tam tersine aldatma politikaları, oyalama politikaları, zaman kazanma politikaları ve de seçimi kazanma politikaları yürütüyorlar.”

Herşeyin seçime kurban edildiğini vurgulayan Bayık AK Parti’nin seçimi kazanmak için çalışabileceğini, bunun en doğal hakkı olduğunu da söyledi. Ama kendilerinin attığı adım üzerinden bunu yürütemeyeceğini belirten Bayık “Bu adımlarımızı buna kurban edemez. Biz bu adımları AK Parti’nin seçim kazanması, iktidarını sürdürmesi için atmadık. Yine biz bu adımları Türkiye-AKP’nin Rojava’da Kürt halkına karşı kirli bir savaşı yürütmesi için de atmadık. Biz adımları sorunu savaşla değil demokratik siyasal yöntemle çözelim diye attık” dedi.

Kendilerinin savaşı durdurduğunu, ama AK Parti-Türkiye’nin savaşı durdurmadığını, savaşın yönünü değiştirdiğini beliren Bayık şunları söyledi: “Kuzey’den Rojava’ya yönünü çevirdi, Rojava’da savaşı bütün yönleriyle yürütmeye başladı ve hala da yürütüyor. Elbette ki biz bunları kabul edemeyiz. Bir taraftan savaşı oraya kaydıracaksın, bir taraftan duvarlar örecek, bir taraftan işte ‘süreç yürüyor’ diyeceksin. Peki süreç nasıl yürüyor? Önderliğin şartlarında değişiklik yapılmayacak. Türk devleti devlet olarak heyetleriyle tartışacak, masaya oturacak ama Önderlik ağır mahkumiyet koşullarında tek başına oturtulacak. Bu sürecin böyle yürüyemeyeceği ortadır.

AK Parti sorunu çözmeye değil de tam tersine bizi savaşa sürüklemeye çalışıyor. Çünkü biz dünyanın şahitliğinde dedik ki savaşı durduruyoruz, sorunu demokratik yöntemle çözmek istiyoruz ve bütün bunun adımlarını attık. Şimdi AK Parti ne yapıyor bütün demokratik siyasetin yollarını kapatarak sadece ve sadece savaşı dayatıyor bize. İşte ‘nasıl olsa savaşmazlar, ya teslim alırız ya tasfiye ederiz.’ Bu amaçla bizi savaşa sürüklemeye çalışıyor. Bize düşen de bütün bu olup bitenleri görmek ve bunları kamuoyuna sorumluluğumuz gereği duyurmaktır. Bizim yaptığımız budur. Yoksa ne tehditdir ne şantajdır ne sert açıklamalardır.”

AK Parti’nin, atılan bütün adımları görmezlikten gelerek, sadece ve sadece ateşkesin sürmesini istediğine de dikkat çeken KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, herhangi bir çatışmalı ortamın olmasını istemediğini de söyledi. AK Parti’nin kendisine yönelik en ufak bir protestonun, kitlesel hareketin gelişmesini istemediğini de belirten Bayık, “Herkesin suskun olmasını isteyerek o ortamda rahat seçimlere gitmek ve seçimleri kazanmak istiyor. Bütün statejisi budur. Oysa ki Kürt sorunu bugün Ortadoğu’nun en büyük sorunudur. Ortadoğu’daki savaşların nedenidir. İstikrarsızlığın nedenidir. Kim ki Ortadoğu’da istikrar istiyorsa, savaş istemiyor barış istiyorsa, özgürlük, demokrasi, adalet, eşitlik istiyorsa, Kürt sorununun çözülmesini istemesi gerekiyor. Çünkü barışın, demokrasi ve özgürlüğün yolu Kürt sorununun çözümünden geçiyor. Kürt sorununu çözmeden çözümsüzlük politikasını sürdürerek, çürütme politikasını sürdürerek tasfiyeyi, teslimiyeti dayatarak hiçbir şekilde bu sorun çözümlenemez” dedi.

Dolayısıyla kalkıp PKK’nın da seçim hesapları yaptığı, kendi kitlesini etkilemek istediği, motive etmek istediği, onun için bu sert açıklamaları yaptığı içimindeki yaklaşımların çarpıtma olduğunu da söyleyen Bayık, bunun bir hakeret olduğunu da ifade etti.

‘PKK SEÇİME ENDEKSLİ BİR POLİTİKA YÜRÜTMÜYOR’

PKK’nın seçimlere endeksli bir politika yürütmediğini hatırlatan Bayık şöyle konuştu: “PKK Kürt sorununun çözümünü istiyor. Şimdi AKP ise Kürt sorununun çözümünü yerel seçimlere kurban etmek istiyor. Bizim öfkemiz bunadır. Bunu kabul etmediğimizi biz çok açıkça kamuoyu ile paylaştık. AKP seçim hesapları yapabilir ama Kürt sorununu seçimlere kurban etmemesi gerekiyor. Eğer kurban etmeye devam ederse bizim buna karşı duracağımızı herkesin bilmesi gerekiyor. Söylediğimiz budur” dedi.

Hükümet yanlısı kalemlerden “Kandil sert biçimde yüklenerek, hükümeti Öcalan’ın eline mahkum etme taktiği izliyor” biçimindeki yorumlara ilişkin soruyu Bayık şöyle yanıtladı: “Türkiye’de özel savaş merkezi psikolojik savaşı ve özel savaşı yürütüyor. Bundan vazgeçmiş değil. Onun için birçok şeyi tersyüz ediyor, çarpıtıyor ve öyle topluma sunuyor. Bununla da aslında şunu yaratmaya çalışıyor; ‘İşte harekette bütünlük yok. İşte Önder Apo ayrı söylüyor. İşte Kandil ayrı konuşuyor. BDP ayrı konuşuyor. Dolayısıyla karşımızda müzakere edebileceğimiz bir güç yoktur.’ Bunu topluma vermeye çalışıyor. Dikkat edilirse müzakereye girmiyor, tam tersine propoganda yapıyor. İşte Apo ayrıdır. PKK ayrıdır BDP ayrıdır.”

Bayık “Hükümetin kara propaganda ile ‘müzakereye geçecek ortam yok’ fikrini topluma propaganda ediyor” sorusuna da , “Elbette. Diğer taraftan da diyor ki işte Kandil, BDP onlar serttir, süreci bozmaya çalışıyorlar, APO makuldür. O zaman makulse Apo’yla sorunu çöz. Niye çözmüyorsun? Niye Apo’nun koşullarını değiştirmiyorsun? Niye onu özgürleştirmiyorsun, ona imkanlar sunmuyorsun? Sorunu çözmek istiyorsan bunu engellemenin yolu Önder Apo’yla müzakereyi geleştirmektir. Şimdi bir de burada hakaretlerde de bulunuyorlar. Diyorlar ki ‘Eğer PKK işte BDP bu süreci sabote etmek istiyorsa bunun arkasında bazı güçler var. İşte Suriye, İran benzeri güçler var. Bunlar istiyor, onun için PKK bu süreci bozmaya çalışıyor. Onun için bir süreden beri bu sert açıklamaları yaparak bu zemini yaratmaya çalışıyor.’ Bu bize büyük bir hakarettir. PKK başından beri kendine güvenen, kendi olanakları üzerinde ayağa kalkan bütün sorunları mücadele ederek çözen, ihtiyaç duyduğu her şeyi mücadeleyle elde etmeye çalışan, çözümü kendinde arıyan bir güçtür. Dünyanın en özgürlükçü, en demokratik en temiz hareketidir. Hiç kimse kalkıp da PKK’yi şurayla veya burayla ilişkilendiremez. Ancak art niyetliler bunu yapabilir. Sorunu çözmek istemeyenler bunu yapabilir. Bu tamamen psikolojik savaş merkezinin geliştirdiği propogandadır. Toplum PKK’nin attığı adımlar karşısında sorunun çözümünü istiyor. Sırf kendi durumlarını gizlemek için suçlarını PKK’nin ve Kürt halkının üzerine atmak için bu tip çarpıtmalara ihtiyaç duyuyorlar” biçiminde yanıtladı.

Haber Ara