Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Suudi Arabistan'ın ABD ittifakı neden tehditte?

Barack Obama ve İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani arasındaki 15 dakikalık tarihi telefon konuşması ABD için Orta Doğu'daki önemli bir dostuna mal olabilir.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-11-04 18:29:21

Suudi Arabistan'ın ABD ittifakı neden tehditte?

TIMETURK / HABER MERKEZİ


Amerika ve Suudi Arabistan dünyanın ikinci büyük petrol üreticisi için ABD'nin sunduğu askeri koruma ile 80 yıldır müttefikler.

Tahran ve Washington arasındaki ilişkiler ısındıkça Suudi Arabistan geçen ay Devlet Bakanı John Kerry Kral Abdullah görüşmesinde AB'den kaçacağı sinyalini verdi.

Riyad, İran'ın saldırma potansiyeline derin şüpheyle yaklaşıyor ve Washington'un sözde 'şer ekseni' üyesi olarak damgalanan bir ülkeye karşı danışmadan duruşunu değiştirmesine sinirlendi.

Sadece 5 yıl önce Suudiler AB'ye İran'ı vurma çağrısında bulundu. Suudi hükumeti İran'ın nükleer silah gelişiminin milli güvenliğini ciddi manada tehdit edeceğini düşünüyor.

Suudi Arabistan'ın hayal kırıklığı geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde koltuğu reddettiği zaman AB tarafından dışlanmasıyla daha da arttı. Bunu yapan ilk ülkeydi ve bu hareket rol için yıllardır hazırlık yapan kendi diplomatlarını bile şaşırttı.

Görünüşte Suudi Arabistan Suriye'deki krizi çözme konusundaki 'çifte standartlar'ından ve uzun süredir İsrail Filistin arasındaki devam eden gerginlikten ötürü kızgınlığını BM'ye yönlendirdi.

Ama otokratik monarşinin öncelikli rahatsızlığı ABD.

Gizli kalmak isteyen bir kaynak ; 'Günün sonunda arkadaşlık ne demek anlıyoruz' dedi. Eğer diplomasiye arkadaşlarınızla başlarsanız ve sonra onlara danışmazsanız tabiki bu aranızda şüpheye yol açar. ' dedi.

İki ülke 1930'lardan beri müttefik olsa da ABD ile ilişkilerde herhangi değişim tehditi süper güçten ülkelerini uzaklaştırmak için Suudi halkının baskını izler.

İsrail Filistin sorununu çözmek için yapılan Beyaz Saray hataları yüzünden birçok vatandaş mağdur hissediyor. Ve bölgedeki Amerikan dış politikası, özellikle 1990 ve 2003 yılları arasında Irak'a müdahalede görüldüğü gibi tam bir felaket.

Ama bu anlaşmazlık noktaları Suudi hükumeti için önceleri dostluğa karşı gelecek bir davranış için yeterli değildi.

Ağustos ayında iddia edilen kimyasal silah saldırına binaen ABD'nin Rusya ile Esed'i vurmama anlaşması onun yerine sadece kimyasal arsenal silahlarını çıkarması Riyad'ı kızdırdı.

İran Esed rejimini destekledi, Suudi Arabistan ise Suriye'nin ağırlıklı olarak Sunni muhalefetine finans sağladı.

Bir kaynak NBC News'e; 'Dostlar arasındaki en önemli şey herhangi bir karara varmadan önce birlikte strateji oluşturmaktır.'dedi. ' Kerry-Lavrov anlaşması açıkça gösteriyor ki ABD bize danışmadan Orta Doğu'yu yeniden yapılandırmak istiyor. Stratejik müttefikliği bırakıp, hiçbir danışma da bulunmadan müttefik olduğunu iddia edemezsin.

ABD'nin Ahmedinecat'a göre daha ılımlı bir gündemi olan Ruhani'nin seçilmesinden sonra İran'a uzanmak istemesiyle Suudi yönetimi daha da uzak hissetti.
NBC News'de 'Ann Curry ile Eylül ayındaki bir röportajda; Ruhani İran'ın hiçbir zaman nükleer silah üretmediğini ve ülkesinin savaş istemediğini ısrarla vurguladı.

Tahran nükleer programın barış amaçlı olduğunda ısrar etse de Suudi Arabistan bu konuda kaygılı.
Wikileaks tarafından yayınlanan diplomatik bir kabloya göre; Kral Abdullah yılanın başını kesmesi konusunda uyarmıştı ve Tahran'ı 2008'de vurmasını söylemişti.

İsrail Cumhurbaşkanı Benjamin Netanyahu gibi Ruhani'yi kuzu postunda kurt olarak tanımlasa da Suudi Arabistan Tahran açılımı tarafından ikna olmuyor.

Suudi Arabistan yalnız uçmaktan ötürü duyduğu hayal kırıklığını açıklamaya çalışıyor.

Bazı Suudi vatandaşlar geciken değişimi hissediyor.

Suudi bir iş kadını NBC News 'e ; 'Bu bir zaman meselesi,kendimizi ABD'den uzaklaştırdık.Evcil bir yılan beslediğinizde en azından beklediğiniz şey ısırılmaktır. Benim anlamadığım biz neden bu kadar kendimizi buna bağladık.'dedi.

ABD aniden bozulan ilişkileri ele almada oldukça hızlı.

Kerry Kral Abdullah ile görüşmeden önce Riyad'da ABD büyük elçiliğindeki konuşmasında Suudileri Arap dünyasının üst düzey oyuncuları olarak tanımladı.

'Mısır'ın geçiş sürecinde olduğunu ve bu konuda Suudilerin daha önemli rolü olduğunu söyledi. Önem verdiğimiz birçok şeyi etkileyebilirler. Suriye'de İran'da Orta Doğu'nun barışı üzerinde ortak çalışıyoruz. '

Kerry Riyad'ı 9 günlük Orta Doğu seyahatinde ziyaret etti.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud el-Faysal 21 Ekim'de Kerry'i Paris'teki özel evinde ağırlamıştı.

Üst düzey bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Reuters'a BM Güvenlik Konseyinde olmanın avantajlarını ve bunu yapmanın Suudi Arabistan'ın kararı olduğunu belirterek el-Faysal ile bu konuyu ele aldı.

22 Ekim'de Londra'da konuşan Kerry ABD ve Suudi Arabistan'ın büyük bir anlaşma yaptıklarını söyledi.

Bir gün sonra Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney Suudi Arabistan'la olan bazı anlaşmazlıkları dile getirdi ama ilişkinin ekonomik ve ulusal güvenlik açısından çok önemli olduğunu söyledi.

Ve 24 Ekim'de Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Marie Harf bir basın toplantısında ABD'nin Suudi Arabistan ile çok güçlü ilişkileri olduğunu ve bunun böyle devam edeceğini söyledi.

Harf; 'Bazen anlaşmazlıklarımız oluyor, bu herkesle olur. Bu yüzden onlarla konuşuyoruz ve bu yüzden bu meseleler hakkında birlikte çalışabileceğimiz yerler arıyoruz.' dedi.

Tom Philips ve Chatham House; Washington'un bir diğer hamlesinin çok önemli olduğunu düşünüyor.

'Suudi Arabistan Batı'nın Suriye'nin kimyasal silahını kendi için mi yoksa bölgesel istikrar yararına mı olduğunu görmek istiyor.Tabi ki İran ile herhangi bir anlaşma olup olmayacağını görmek için İran gündemini de çok yakından takip edecekler.'

Bu sürtüşmenin uzun ve etkili vadeleri olabilir mi diye sorulduğunda Tom ; ' Sanmıyorum.Çin ve Asya onlar için büyük bir pazar, ama bunun Amerika'nın tepkisine yol açabileceğini sorabilirsiniz. Muhtemelen bu olmaz.' dedi.

Londra merkezli Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü araştırma görevlisi Shashank Joshi ; 'Suudi Arabistanlıların korktuğu bu şeyleri engellemesi için yeterince gücü yok, bu yüzden Amerikalılar ne verirse yutmaları lazım,'dedi.

ABD askeri koruma ve Suudi petrol üretiminin karşılıklı yarar ilişkisi diplomatik farklılıklardan ötürü tehdit edilmekten çok daha değerlidir.

'Suudi Arabistan'ın bizi inandırmak istemesinden çok daha ciddi bir meseledir.'

Lubna Hussain and Alexander Smith'İN BU ANALİZİ AYŞE AYDIN TARAFINDAN TİMETURK İÇİN TERCÜME EDİLMİŞTİR

SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara