Suriye'ye koşut olarak Irak da parçalanıyor!
Kaide'nin Irak'taki saldırıları böyle giderse ters tepecek ve Sünniler nihai mezhep temizliğine uğrayacak. Kaide vahşeti Suriye'de de geri tepiyor. Kaide'ye söz geçirmenin muhtemelen tek yolu Türkiye sınırını kapatmakla tehdit etmek...
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-01 08:03:52
Irak-Suriye İslam Devleti (ISİD) gibi grupların her geçen gün daha güçlendiğine şüphe yok. Suriye’deki ilerleyişleri, medyada geniş yer bulurken, ABD ile müttefiklerini de Devlet Başkanı Beşar Esad’ın yerine Sünni fanatiklerin geldiğini görmeye ne kadar istekli oldukları konusunda şüpheye düşürecek kadar korkutmaya yetti. ISİD’nin, 6-7 yıl önceki Amerikalılar ve Sünni aşiretlerle çarpışmasından beri gücünü kaybettiği Irak’ın batısında, giderek geniş çapta kontrol sağlaması ise medyada pek yer bulmuyor. Yabancı ve yerli gazetecilerin karşılaştığı tehlikelerin büyümesinden ötürü buralar dünyanın doğru düzgün haber geçilen köşelerinden değil. Bu yıl Suriye’nin kuzeyinde en az 16 gazeteci kaçırıldığından artık en korkusuzlar bile oraya gitmiyor. Gazetecileri koruyan Suriyeli isyancı komutanlar, artık kendilerini bile ISİD, Nusra Cephesi ve Ahrar el Şam’a karşı koruyamıyor. Bir zamanlar otelleri gazetecilerle dolu olan Irak, uzun zamandır medya haritasından silindi.
Dolayısıyla Bağdat’ın batısında, Fırat kıyısındaki şehir ve kasabaları kapsayan büyük Sünni eyaleti Anbar’da hükümetin kontrolünün kaybolması gibi önemli gelişmeler pek haber olmuyor. Kaide, 2004’te Amerikan deniz piyadelerince kovulduğu Felluce gibi kentlerde bir kez daha taarruza geçiyor. Aynısı Irak’ın kuzeyindeki Musul için de geçerli, ISİD’nin bölgede manavdan uydu telefonu satıcısı ve inşaat şirketlerine kadar herkesten haraç toplayıp ayda 8 milyon dolar gelir elde ettiği haberleri geliyor.
Tüm bunlar, Kaide’nin Suriye’deki kazanımlarıyla kendisini diriltmesi sayesinde olurken, Irak’ta –Saddam Hüseyin’in 2003’te devrilmesi sonrası ağır yenilgiye uğrayan- Sünni topluluklar da bölgesel güç dengesinin kendi lehlerine değiştiğini görüyor.
En iyi haliyle bile işlevsiz ve kaba bir mezhepçilik içinde olan Bağdat’taki Şii ağırlıklı hükümet, ayrımcılık ve zulümle Iraklı Sünnileri kendine yabancılaştırmakta büyük başarı elde etti. Bunun sonucunda Kaide, halk desteği kazanıp, her ay çoğu Şii yaklaşık 1000 kişiyi öldüren bombalı saldırı dalgasını yeniden başlatabildi.
Ama Kaide bunu son yaptığında, 2006 yılında, Irak nüfusunun yüzde 60’ını oluşturan Şiilerin vahşi bir mezhepçi karşı saldırısını tetiklemişti. O zaman dış dünya , Irak iç savaşının sonuçlarından birinin, Bağdat’ın Şii-Sünni karışık bir şehir olmaktan çıkarak, genelde batıda kümelenen bir avuç Sünni semtinin kaldığı Şii hâkimiyetinde bir şehre dönüşmesi olacağını kaale almamıştı. Eğer Kaide’nin bombalı saldırıları devam ederse bu semtler de mezhepsel temizlik riskiyle karşı karşıya kalacak. Misal, Irak’ın güneyinde, Basra’da ve çevresinde, kalan az sayıda Sünninin de öldürüldüğü ya da kaçmaya zorlandığına dair ayrıntılı haberler geliyor, her ne kadar Bağdat hükümeti tarafından yalanlansa da.
Suriye’de de farklı bir biçimde, Kaide vahşeti savaş alanında göz korkutucu bir güç olmakla birlikte Aleviler, Hıristiyanlar ve diğer azınlıklar kadar Sünniler üzerinde de ters tepki yaratıyor. Şam, Esad’dan hazzetmeyen ama hâlâ ISİD veya Nusra’nın bin kat beter olduğunu düşünen insanlarla dolu. 2006’da Bağdat’ın Sünni semtlerinde de aynısı olmuştu, zira Kaide İslam’a uygun olmayan saç tıraşı yapan berberleri vurunca ya da sigara içenlerin iki parmağını kestiği söylentileri yayılınca insanlar dehşete düşmüştü.
ISİD, son haftalarda, Suriye’nin kuzeydoğusunda, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturan Kürtlerle savaş başlatarak, Esad karşıtı gevşek koalisyonu daha da zayıflattı. Savaşın gerisindeki sebeplerden biri, bu bölgede yoğunlaşan petrol kuyuları. Bölgeden 50 bin Kürt kaçtı, diğerleri ise yıllardır Türk ordusu ile savaşan PKK ’nin savaşçılarına güvenmek durumunda kaldı.
Bu mücadelelerden, muhtemelen, bölünmüş bir Irak ve bölünmüş bir Suriye çıkacak. Irak’ta Sünni azınlıklar her neredeyseler öldürülecekler ya da kaçmaya zorlanacaklar. Buna Bağdat’ın da dahil olması kuvvetle muhtemel. Sünni merkezlerinde Kaide daha da güçlenecek ama Suriye’de hareket ters tepkiye açık konumda olacak. Bağdat ve Şam’daki hükümetler, sevildiklerinden değil ama alternatiflerinden halkın korkmasından ötürü güçlenecek.
Bu kan gölünü durdurmanın bir yolu var mı? Derinden bölünmüş muhalif liderliğin, Esad rol oynayacaksa katılmayı reddetmesinden ötürü, Cenevre-2 konferansıyla ilerleme kaydedilmesi şansı parlak değil. Bir yıl öncesine kıyasla siyasi ve askeri açıdan daha güçlü konumda olduğundan Esad açısından koltuğu bırakmak için bir sebep bulunmuyor.
Muhtemelen, Kaide ve diğer 1200 isyancı grup üzerinde nüfuz kullanmanın tek yolu; onları, savaşmaya devam edeceklerse açık kalması gereken yaklaşık 900 kilometrelik Türkiye sınırını kapatmakla tehdit etmek. (28 Ekim 2013)
PATRİCK COCKBURN /Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara