Osmanlı Devleti nasıl savunmasız bırakıldı?
Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918 tarihinde yani bundan 95 yıl önce Mondros Ateşkes Antlaşmasını imza ederek I.Dünya Savaşından çekilmişti. İlk başlarda savaşın sona ermesinden dolayı Osmanlı kamuoyunda bir memnuniyet ve buruk bir sevinç yaşansa da antlaşmanın uygulama safhası tamamen bir karamsarlığa sebep oldu.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-01 08:10:25
Başkan Wilson Barış Meleği mi?
Yirmi beş maddeden oluşan Mondros Ateşkes Antlaşması Osmanlı Devletini elini kolunu bağlıyor ve büsbütün savunmasız bırakıyordu. Antlaşmanın barış getirme amacından çok uzak olduğu ve asıl amacın Osmanlı ülkesini istedikleri şekilde paylaşmak olduğu kısa zaman sonra net bir şekilde anlaşılacaktı.
Bu derece ağır şartların imza edilmesinde ABD başkanı Wilson’un 8 Ocak 1918’de ilan ettiği ilkelerin rolü büyük olmuştu. Hatta başkan Osmanlı Devleti için özel bir maddeye bile yer vermişti. İşte o meşhur 12.madde :
‘’Osmanlı İmparatorluğu’nun, nüfusunun çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu bölümlerinde Türk egemenliği güvence altına alınmalı; İmparatorluk sınırları içindeki diğer ulusların yaşam güvenlikleri ve özerk gelişimleri sağlanmalıdır. Çanakkale Boğazı, uluslararası güvenceler altında tüm gemilere ve ticarete sürekli olarak açık hale getirilmelidir.’’
Osmanlı Devleti temsilcileri Wilson ilkelerinin bir oyundan ibaret olduğunu; 18 Ocak 1919 Paris Barış Konferansında Başkan Wilson’un Yunan Başbakanı Venizelos’un Batı Anadolu’nun kendilerine ait olduğunu iddia ettiği konuşmasını alkışladığını görünce anladılar. Yani yukarıda ki hükmün hiçbir anlam taşımadığı acı bir şekilde görüldü. Yani Wilson masum bir barış meleği değildi.
Zaten o değimliydi sömürgecili k yapılmayacak hükmünün manda ve himaye aldatmacası ile il çiğnenmesine göz yuman. Wilson ilkelerinin mevcut sömürgeleri kapsamaması aslında burada ki art niyetin de en açık ifadesidir aslında…
Osmanlı Ordusu Terhis Edildi
Mondros Ateşkes Antlaşmasının hemen arkasından sulh maddelerine uygun olarak Osmanlı Devleti ordusunu terhis etmeye, orduya ait silah ve malzemeleri itilaf Devletlerine teslim etmeye başladı. Osmanlı Devleti iç güvenlik için sadece 50 bin kişilik bir jandarma kuvveti bulundurabilecekti.
Mütareke imzalandığında Osmanlı ordusunun mevcudu 337 bin 615 askerden oluşuyordu. 1 Nisan 1919 tarihinde ise bu sayı müttefiklerin isteği doğrultusunda 65 bin 464 askere indirilmişti.
Orduya ait Silahlar Teslim Edildi
Ordunun terhis edilmesi yeterli görülmedi. Müttefikler işlerini iyice sağlama almak için orduya ait silah ve malzemenin de teslimini şat koşmuşlardı. İşte teslim edilen silah miktarı;
1704 top,
4159 ağır makineli tüfek,
667 bin 983 tüfek,
1 milyon 998 bin 556 top mermisi,
285 milyon piyade mermisinden oluşuyordu.
Donanmaya ait gemilerin ve savaş uçaklarının da gözetim altına alınması ile Osmanlı Devleti savunma gücünden tamamen yoksun bırakılmıştı.
Papa II.Urban’ın 1095 Clermont Konsülünde başlattığı Haçlı Seferleri artık zaferle sonuçlanmış sayılabilirdi. Öyle ya artık İslam Dünyasının en büyük koruyucusu Osmanlı Devleti’nin kaderi ellerindeydi ve hepsinden önemlisi Kudüs alınmıştı.
İlginç bir hatırlatma; İngilizlerin Kudüs’ü alması Osmanlının müttefiki olan Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu kamuoyunda da sevinçle karşılanmıştı.
Kaynak
1-Saltanat’tan Cumhuriyete Kurtuluş Savaşı, Prof. Dr. Osman Özsoy, Timaş yay, İst.2007
2-Topal Osman Ağa, Teoman Alparslan, Kum Saati yay. İst.2011
3-30 EKİM 1918 TARİHLİ MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASINA GÖRE TÜRK ORDUSUNUN KURULUŞ VE KADROSUNA BİR BAKıŞ, Dr. Zekeriya TÜRKMEN, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/19/1267/14583.pdf
4- Wilson Prensipleri ve Liberal Emperyalizm, İhsan Şerif Kaymaz,
http://atam.gov.tr/wilson-prensipleri-ve-liberal-emperyalizm/
İsmail Çal/ Dünya Bülteni
SON VİDEO HABER
Haber Ara