'Hollanda 'sıkma portakal', 'ithal kurbanlık' değilmiş!..'
9 gazeteden 30 köşe yazarı A Milli Futbol Takımı'nın, 2014 Dünya Kupası Grup Elemeleri son maçında Hollanda'ya 2-0 mağlup olarak Dünya Kupası'na veda edişini yazdı.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-16 09:45:30
A Milli Futbol Takımı, 2014 Dünya Kupası Grup Elemeleri son maçında Hollanda'ya 2-0 mağlup olarak, Brezilya'ya gitme şansını kaybetti.
Milliyet’ten Şansal Büyüka, Atilla Gökçe, Uğur Meleke, Osman Şenher;
Vatan’dan Kadir Çetinçalı, Güntekin Onay, Ersin Düzen;
Skorer’den Bilal Meşe, Turgut Çelik;
Hürriyet’ten İlker Yasin, Altan Tanrıkulu, İlhan Söyler;
Cumhuriyet’ten Ali İsmet Ural, Arif Kızılyalın;
Akşam’dan Ali Ece, Serkan Yetkin, Alen Markaryan, Mustafa Sapmaz;
Sabah’tan Gürcan Bilgiç, Rıdvan Dilmen, Levent Tüzemen, Ömer Üründül, Ahmet Çakar;
Fotomaç’tan Güvenç Kurtar, Turgay Demir, Hakkı Yalçın;
Fanatik’ten Mehmet Demirkol, Can Çobanoğlu, Oğuz Dizer ve Tunç Kayacı Milli Takım'ın Hollanda maçını yazdı.
9 gazeteden 30 köşe yazarının yazılarının ilgili bölümleri şöyle:
Şansal Büyüka – Milliyet / Geçmişe yenik düştük
Ama hataları düzeltseniz bile, bıraktığı izleri yok edemiyorsunuz... Açtığı yaraları hemen kapatamıyorsunuz...
Unutmayalım, bu takım kendi sahasında, kendi ülkesinde Macaristan gibi, Romanya gibi sıradan takımları yenilmese, Hollanda mağlubiyetine rağmen Play-Off oynamaya çoktan hak kazanmıştı...
Sonuçta milli takım dün akşam kaybetmedi... “Şimdiki zamana” değil, “geçmiş zamana” kaybetti...
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Atilla Gökçe – Milliyet / Gerçek kapıyı çalınca
Hayallerimiz tatlı rüyalara dönüşmüştü işte... Hayatı bir masal gibi yaşamaya başlamışken Hollanda gerçeği kapımızı çaldı...
Hem de iki kez... Birinde Robben’in inanılmaz, hesaplı - kitaplı güdümlü duran topmermisiyle... İkincisinde de yerli Hollandalılarımızın Kuyt ve Sneijder’in ortak üretimiyle. Beğenmediğimiz Sneijder’in ayağından!
Büyü bozuldu.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Uğur Meleke – Milliyet / Van Gaal, Avcı’ya borçlu
Bugün Van Gaal’in yeni milli takımı bu denli özgüven kazandıysa, kurada berbat Romanya-Macaristan ikilisini çekmelerine ve Abdullah Avcı’ya çok şey borçlu.
Öyle ki, Eylül 2012’de bize karşı ayakları birbirine dolanan ve hatta Arda’ya bir de ikram yapan stoper Indi, yüksek bir özgüvenle oynadı dün. Yine bir yıl önce bize karşı dizleri titreyen Fer-Clasie ikilisi (+Strootman), şimdi kıtanın en güçlü orta sahalarından biri oldular. Dün de gerek gençlikleri gerekse rahatlıklarıyla erken kopardılar maçı.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Osman Şenher – Milliyet / Kalite farkı
Gruptan ikinci olarak çıkacağız diye hesap yaparken bir anda dördüncülüğe düştük. Her neyse yapacak bir şey yok. Hele Hollanda karşısında hiç yok... Hollanda çok kaliteli bir takım... Hani biz futbolcularımıza “yıldız” diye hitap ediyoruz ya peki Hollandalı futbolculara ne diye hitap etmemiz gerekiyor...
Türkiye’de özeleştiri yapılmıyor. Özeleştiri yaptığın zaman kötü insan oluyorsun...
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Kadir Çetinçalı – Vatan / Yine küçük detaylar
2014’ü kaybettik. Gerekirse 2018’i de gözden çıkaralım ama sonrasında her turnuvada olalım. Çözümü basit; Almanya Bundesliga’dan her hangi 3 takımın alt yapısını toptan transfer edip, ülkemizin 3 kulübünde görevlendirmek. Bir deneyin. Hiddink’in ya da Terim’in yıllık maliyetinin çok altına bu işi bitirirsiniz. Bizim sorunumuz üst yapıda değil, tabanda. Yani futbolun mektebinde!
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Güntekin Onay – Vatan / 1-1’i bulsak iş değişirdi
2010 ve 2012’den sonra 2014’ü de televizyondan izleyecek olmamız bizim gibi bir futbol ülkesi için acı. Grubu 4. sırada bitirdik ve çok başarısız olduk. Daha da üzücü olan bizden daha kaliteli olmayan Romanya’nın play-off oynayacak olması. Ve hatta grubu Macaristan’ın bile arkasında bitirmemiz.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Ersin Düzen – Vatan / Yine bize hüsran
Bazen öyle bir an gelir ki, bir dokunuş, bir pas, bir vuruş her şeyin önüne geçer, sizin farkınızı ortaya koyar, benzer pozisyonları o kadar çok yakaladık ki ama işte büyük oyuncu olmak bambaşka bir şey. O tarz futbolculara sahip olursanız, yanına da ismi, yaşı önemli değil, takım oyununu bilen adamlar koyarsanız Hollanda gibi olursunuz.
Fatih Terim zor zamanda geldi ve Milli Takım ruhunu bize yeniden hatırlattı. Hocaya teşekkür etmeli ve geleceğin Milli Takımı’nı oluşturma yolunda tüm desteğimizi vermeliyiz.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Bilal Meşe – Skorer / Teşekkürler Fatih Terim
Ülkemize üç maçlık da olsa, o heyecanı yaşatan, öldü denilen Ay - Yıldızlı takıma hayat veren İmparator Fatih Terim’e teşekkür ediyoruz.
Onun için asla hedefler bitmez... Milli takımla yola devam edecek, biliyoruz. Bildiğimiz bir gerçek var ki, Terim, yapacağı radikal değişikliklerle, izlenebilir, kazaları yaşamayan bir takım yaratacaktır.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Turgut Çelik – Skorer / Hollanda, "sıkma portakal", “ithal kurbanlık” değilmiş!.
Buraya kadarmış!.
Coşkumuzu son maça taşımak da, kendi açımızdan bir başarıdır.
Bir umutla işe başlamak, sonra bunu umutsuzca sürdürmek, daha sonrasında bir “mucize”nin ardına takılmak, en sonunda da bir umuda bağlanmak... Bütün bunlar, gelgitler, Kurban Bayramı’nı “çifte bayram”a çevirme fırsatını yakaladığına inanmak...
Grubumuzda takımlar belli olduğunda, Hollanda’nın ilk sırada yer alacağı da belliydi. Biz Hollanda’yı geçeriz, demek, “hava” basmaktı.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
İlker Yasin – Hürriyet / Futbolun gerçekleri
Terim yönetiminde son üç maçı da kazanan Milli Takım’ın Hollanda’yı yenmesi bile yetmeyebilirdi play-off hesaplarına. Daha maçın başında, 8. dakika Robben’in, antrenmanlarda bile yenmeyecek golüne en çok sevinen Rumenler oldu kuşkusuz. Estonya’ya 5-6 gol atma hesaplarından kurtuldular. Louise Van Gaal’in gençleştirdiği Hollanda Milli Takımı’nda dün akşam Sneijder ve Kuyt, kontenjan oyuncuları gibiydiler. İki ülkenin futbol mantalitesi arasındaki farkı bilmeyen yok.
Duygusal, motivasyon ile coşan Milli Takım karşısında fizik kondisyon çalışmaları yapan ve maç boyu not defterini elinden düşürmeyen Van Gaal’in takımı Hollanda sonuca kolay gitti. Takımın yıldızı kabul edilecek Van Persie, Sneijder, Kuyt oynamasa da değişen bir şey olmazdı. Hollanda ile Türkiye arasında dağlar kadar fark var.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Altan Tanrıkulu – Hürriyet / Futbol: 0 – Voetbal: 2
Buraya kadar bizi getiren Terim’di.. Maalesef Hollanda maçını kaybeden de o oldu.. Daha akıl koymalıydık işin içine.. Daha fazla bilinmezle oynamalıydık bu oyunu.. Sürprizleri yaparken formda oyuncuları kullanmalı, ismi var diye bazı kişileri korumamalıydık.. Bazı ülkelerde fussball demişler adına.. Bazıları football’da karar kılmış.. Futebol diyen de var.. Biz futbol ismini sevmişiz çok.. Hollandalılar ise voetbal demişler.. Hepsi “ayak topu” demek.. Oysa futbol artık her ayrıntısına kadar “kafa oyunu”.. Dün Hollanda’nın oynadığı voetbal’la bizim futbolun aynı oyun olduğunu iddia etmek hata olur.. İşlerini sürekli takip ederek yapmaya çalışan Hollandalı meslektaşlarıma karşı ayıp olur.. Bunun ben farkındayım.. Ama bazıları farkında değil..
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
İlhan Söyler – Hürriyet / Elveda bütün hatıralar
Geldikleri yeri bilmeyen kişiler, isim yaptıkça “Dünyanın merkezindeyim” diyor, “Ben yoksam, takım da yok” diyenler çoğunlukta... Hücum ediyorsun ama nereye? Koca maçta şut atıyor musun bir tane? “Sonra da takım çok iyi futbol oynadı” demek yakışıyor mu size? Ben onu bunu bilmem arkadaş... Hedefe gitmiyorsan bir şey yapamazsın. Ne için sahaya çıktık? Başarmak için. Olmadı. Sadece rahmetli Yıldırım Gürses’in şarkısı aklıma geldi; Elveda bütün hatıralar... Bundan sonra sadece gelecek yıllara bakmakla yetiniriz...
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Ali İsmet Ural – Cumhuriyet / Şans Kapıyı Çalınca..!
Şu geceyi bize yaşatanlara başta Fatih Terim olmak üzere teşekkür etmek ve işi baştan sıkı tutmak üzere önümüzdeki maçlara bakmak lazım.
Kozlar elimizdeydi aslında, kazan git modeli bir maçtı. Şans kapıyı sadece ilk yarıda 3 kez çaldı. Arda, Umut ve en önemlisi Burak ile beceremedik. Beceriksizlikti bu şanssızlık değil. Onlar 4 kez geldiler 2 gol buldular.
Biz gol için çırpınıp elimizden geleni yapıp hücumda çoğalırken onlar, 6 kişi ile savunma yaparak kontratak oyunu iyi oynadılar. Hem de Lens, Robben, Van Persie ve Sneijder ile yaptılar bunu.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Arif Kızılyalın – Cumhuriyet / Mucize Gerçekleşmedi
Olmadı...
Çok istedik, zorladık ama mucizeyi gerçekleştiremedik.
Rakip Hollanda mıydı stres miydi, anlayan varsa bir adım öne çıksın. Bakıyorsunuz pozisyon bulan, rakip savunmayı ve kaleciyi zorlayan Türkiye, golleri atan takım Hollanda. Daha ilk dakikalarda bu tablo kendini hissettirdi.
Sanki ayaklarda pranga vardı. Paslar yerini bulmadı, adam paylaşımı da felaketti. Seyircinin muhteşem desteği miydi acaba futbolcularımızı titreten, yoksa “mehter marşı’nın yüksek volümü mü bilinmez ama Fatih Terim’in maç öncesi “Yapma” dediği her hataya imza attılar.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Ali Ece – Akşam / Van Praag’ı tanır mısınız?
Sahi, Hollanda Ligi’nde yabancı sınırı yok. Türkiye’de 10 milyon euroluk bonservis bedeliyle transfer yapan Lens’in kim olduğunu bilmeyen “uzman” çok. Hâlbuki Hollanda’nın 2. kez milli olan kalecisi ilk kurtarışını 65. dakikada yaptı.
O yüzden Hollanda’dan ilham almamız lazım. Mesela Fatih Terim’e toplamda Sneijder’ın yarısı kadar bile milli olmamış Hollanda ilk 11’inin geri 4’lüsü örneğindeki gibi jenerasyon yenileme fırsatını vererek işe başlamalıyız.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Serkan Yetkin – Akşam / Kabusla sona eren rüya
Kaybettiğimiz saçma sapan puanların ardından Fatih Terim ile 3’te 3 yaptık. Sonrasında Mucize bekliyorduk. Olmadı!!! Hollanda kendini zorlamadan iki gol atıp kazandı.
Umut insanı uyandıran bir rüyadır. Üst üste kazanınca Umutlandık ve uyanmaya çalıştık. Ancak kötü bir kabusla sona erdi bu rüya...
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Alen Markaryan – Akşam / Bütün mesele
Hollanda isimli kara parçasının bazı bölümleri deniz seviyesinin altında kalır.
Enteresandır ama öyledir.
Ülke toprağının su seviyesinin altında kalması;
Ülke insanının bu işin altında kalacağı anlamına gelmez.
Çözüm üretirler ve neticeye varırlar.
Toprakları suyun altındadır ama...
İnsanları suyun üstesinden gelmişlerdir.
Cruyff gibi yetenekleri de vardır.
Surinam’dan sömürüp de dünya futboluna hediye ettikleri de...
Kulüpler bazında da tavana çıktıklarında...
Hissettirmeden ufaldıklarını görürsünüz.
Doğru analiz ve yerinde seçimlerle kendi gençlerini yaratır ve ısrar ederler.
Başarı, bilgiden ve denemelerin tecrübesinden gelir.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Mustafa Sapmaz – Akşam / Biz finallere niye gidemiyoruz?
Dün yanlış strateji olmuş, olabilir; futbolcularımız yakaladıkları pozisyonları bozuk para gibi harcamış olabilir. Dünkü yenilgi değil önemli olan. Önemli olan bizi grupta yenilgiye uğratan genel ülke tavrımız.
Eğer arabesk bir tavırla sadece Abdullah Avcı’yı günah keçisi ilan edip 2016 Avrupa Şampiyonası elemelerine başlarsak, en büyük kötülüğü yeni hocaya yapmış oluruz! Futbolumuzu Hollanda seviyesine çıkarmanın planlarını yapmalıyız. Üstelik gelecek on yıl, alınacak sonuçlara aldırmadan!
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Gürcan Bilgiç – Sabah / Enseyi karartmak yok
Rahmetli Cüneyt Koryürek'in bir sözü vardır; "Bir sporcu kaybetmez. Sadece kazanamaz. Bir sonraki yarışı kazanmak için çalışmasına devam eder." Kazandığımız üst üste üç maçın ardından, mucize bayrağını sallamak için çıktığımız maçta biz de "kazanamadık"... Ama yeniden ayağa kalkmak veya hatalarımızı ders yapmak için bir fırsat yakaladık. Çabuk unutmak huyumuzdur. Gana maçının başlamasına yarım saat kala parayla satılan bilet sayısı 200'dü. Dün 50 bin inançlı taraftar vardı. Bu sinerjiyi yaratanlar da oyuncularımız, onların inatçılıklarıdır. Bu nedenle, neden bu maçta "kazanamadınız" diye sormamalıyız onlara. Bu işi nasıl daha iyi yapabileceklerinin haritasını vermeliyiz ellerine.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Rıdvan Dilmen – Sabah / Yeni bir ekol şart
Dünkü maçı yazarkan "Ah, vah mı" desek, "Bu grubu nasıl dördüncü bitiririz" diye mi hayıflansak yoksa gerçekleri mi konuşsak.
"Grubun ikincisi Türkiye olmalı ama biz yeneceğimiz için olamayacak" dedi maçtan önce Hollanda'nın teknik direktörü Van Gaal. Bu sözler hem kendi takımına olan güvenini gösteriyordu hem de öne geçtikleri anda bizim demoralize olacağımızı biliyordu. Maçın kırılma anları iki yarının da başıydı. İki yarında da çok erken gol yedik. İlk yarıda yediğimiz golde; risk alacaktık, aldık... Savunma arkasına koşular yaptık, kenardan gelen toplarla da pozisyonlar bulduk. Hollanda'ya karşı ancak bu kadar pozisyona girebilirsin, biz de o kadar girdik. İkinci yarıda gelen golden sonra oyuncularımızın da taraftarın da kafasında Brezilya bitmişti. "Maç bitsin artık" diye oynandı, ikinci yarının tamamı. Van Gaal sarı kartlı sol stoperini çıkardı, bize bir kötülük daha yapıp Van Persie'yi de çıkardı daha ciddi Kuyt'ı soktu. Doğru hamlelerle ve orta sahasının rahatlaması için Clasie ve Sneijder ayağa oynayarak maçı uyuttular.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Levent Tüzemen – Sabah / Timsah gözyaşları
Hollanda'nın hocası Louis van Gaal Macaristan'a 8 gol atan takımından 5 oyuncuyu kesip rotasyonlu bir kadroyu sahaya sürdü. Üstelik Cillessen 3. kaleciydi. Hollanda'nın çatısı Milli Takım lehineydi. Ama biz bu şansı kullanamadık. Hollanda kendini sıkmadan bizi yendi. İki gerçek var: 1-İşini sona bırakmayacaksın. Fikstür çekilmeden önce kendine avantaj sağlayacak uzlaşmayı becereceksin. 2-Rakibin kadro derinliği bizim Milli Takım'da yok. Bir Caner'in yerini bile dolduramadık.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Ömer Üründül – Sabah / Rüyaya elveda
Mucizelere bağlı grup ikinciliği şansımızı son maça getirmeyi başarmıştık. Ama karşımızdaki rakip de Hollanda'ydı. Tabii ki bunun zorluğunun bilinci içindeydik. Çok kritik maçta ne yazık ki çok erken skor dezavantajına düştük. Duran toplarda kalecinin yalnız topa bakma prensibini Volkan ihmal edince basit bir gol yedik. Bundan sonra artık kontrol futbolunu terk etmek mecburiyetindeydik. 20. dakikadan sonra yoğun bir baskı kurduk. Ama hücum planlarımızda maç öncesi düşündüğümüz avantajı kaybetmiştik. Çünkü Hollanda galip duruma geçince alışılmış defans bloklarını çizgi halinde öne çıkarma anlayışlarını bırakıp alan daraltmayı tercih etmişlerdi.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Ahmet Çakar – Sabah / Atan ve tutan
Bugün bırakın üst düzey milli takımları, köy takımlarında bile atanınız ve tutanınız, yani kaleci ve golcüleriniz iyi oynamadı mı o maçı kazanamazsınız. Hele rakip Hollanda gibi dünyanın en iyi 8-10 takımından biriyse kesinlikle kazanamazsınız. İlk sözümüz Volkan'a... Bak kardeşim; sözüm ona Türkiye'nin en iyi kalecisisin. Milli Takım'ın grupta üç ciddi rakibi vardı; Hollanda, Romanya, Macaristan. Ama üçünden de çok kritik anlarda ikinci lig kalecisinin bile yememesi gereken goller yedin. Aylar önce İstanbul'daki Romanya maçında Volkan gereksiz şekilde çıkıp kalesini boşalttı ve Romenler golü buldu. Macaristan deplasmanında Volkan yine serbest vuruştan dün geceki gibi bir gol yedi. Ve dün geceye bakıyoruz...
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Güvenç Kurtar – Fotomaç / Yine de alkışlamalı
Kazanmamız gereken çok önemli bir Hollanda maçını kaybettik. Hele bu kadar iyi mücadele, bu kadar çok pozisyon bulduğumuz bir maçta defalarca kale önüne indirdiğimiz toplar olduğu halde son vuruşları bir türlü yapamamanın sıkıntısını çektik.
Evet rakip çok güçlüydü ama maç öncesinde herkes gibi ben de kazanabileceğimiz umudunu taşıyordum. Çünkü futbolda her şey olabilirdi. Zaten o kadar çok pozisyona girdik ki özetleri izleyenler şaşıracaktır.
Her şey çok erken yediğimiz o ilk golle başladı. Bence kırılma noktasıydı. Duran toptan basit bir gol yiyince morallerimiz alt üst oldu.
Hem futbolcular hem de tribünler etkilendi. Oyun ve mücadele gücümüzü etkilemedi ama geriye düştüğümüz için bir panik havasıyla inanılmaz gol pozisyonları kaçırdık..
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Turgay Demir – Fotomaç / Acı portakal!
Bugün 16 Ekim ve çok üzgünüz… Yalnız üzülürken hemen şunu hatırlamalıyız; Terim, eylül başında göreve geldiğinde bundan daha iyi durumda değildik. Daha doğrusu Brezilya ümitlerini "matematik dışında" daha o günlerde kaybetmiştik. Dolayısıyla ne Terim'e, ne de futbolculara olumsuz manada söyleyeceğim tek kelime yok!
Hepsine teşekkür ediyorum, sonuna kadar mücadele ettiler.
Olmayınca olmuyor… 5 pozisyonumuz, 1 penaltımız var, rakibin tek pozisyonu yok ama 1-0 geri düşen biziz.
Manzara aynen böyleydi.
Hiçbir oyuncumuz beklediğimiz kadar iyi bir performans sergileyemedi.
Canları sağ olsun.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Hakkı Yalçın – Fotomaç / Mistik final
Hollanda misafir geldiği evin sahibi oldu.
Robben hakemin insafsızlığına rağmen sahanın en özel adamıydı.
Bizim hayallerle ilişkimiz sona erdi.
Yeniden doğuşun koşullarını Fatih Terim üretti ama biz bu şampiyonaya katılma şansını, attığı gole sevinmeyen futbolcularımızla daha önce kaybettik.
Bu konuda sorgulanması gereken en önemli gerçek budur.
Dünkü mücadeleye saygı buyursak da, önceki gerçekleri duyurmaktan kaçınmayalım.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Mehmet Demirkol – Fanatik / Volkan’ın maçı değildi
Ne olursa olsun Terim, bir saha içi lideri bulamadı. Buna aday oyuncular oyunu ele alacak soğukkanlılığı gösteremedi. Başta da söylemeye çalıştığım aslında buydu. Sadece Volkan değil, tecrübeli her oyuncunun ekstra oynaması gereken maçta maalesef kimse kendi yarı performansına dahi erişemedi. Van Persie kenara gidip Kuyt santrfora geçmişken durumun bu olması üzücü olan. Kuyt’ın asistine Sneijder’den golü yemek ise çok daha acı... Böyle kaybetmek, bir karakter koyamamak. Böyle olamazdı. Olmadı da...
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Can Çobanoğlu – Fanatik / Rüya bitti
Beklediğimiz, umduğumuz geceyi iki ülke arasındaki futbol, kültür ve anlayışından kaybettik. Çağdaş futbol, dar alanda, baskı altında çabuk düşünüp, çabuk uygulamayı gerektiriyor. Yani kısacası Hollanda’nın yaptığını...
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Oğuz Dizer – Fanatik / Lale devri
Bizim hayattan öğrenmemiz gereken çok şey var ama önce yönetici kesimimizin öğrenmesi gereken çok şey var. Yalandan, dolandan, palavradan, eyyamdan, yandaşlık, yağcılık ve çıkarcılıktan kurtulmamız şart... 85. dakikada ve 0-2 gerideyken bile 5dakikada 3 gol atacakmışız gibi palavra rüzgarları estirenlerden de...
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Tunç Kayacı – Fanatik / Patinaj yapan milli takım!
Brezilya sevdamızın sürmesi ve kazanıp Romanya'dan gelen sonuçla Play-Off'a kalmak için sahaya çıktı Ay-yıldızlı Türk Milli Takımımız.
Hollanda hepimizin malumu üst kalitede bir ekip ve çokta rahatlar Brezilya’ya gitmeyi garantilemiş hedefleri grupta birinci sırada olmak için mücadale ettiler. Aslında iyi motive olduk ama tipik bir Roben golüyle yenik duruma düştük. Böyle maçlarda sabır futbolu önplana çıkar. Ama hiçte hesabınızda olmayan bir gol yerseniz ister istemez demoralize olursunuz. Yinede oyunun 20. dakikasından sonra devre bitimine kadar istediğimiz baskıyı kurduk ve aradığımız pozisyonları da bulduk ama golü bulamadık maalesef. Tabii ki bu tür kader maçlarında sahneye çıkması gereken oyuncularımız olmalı. Bunların başında da Arda geliyor tabii ki. Ancak İspanya’da harikalar yaratan yıldızımızın milli takımda doğru dürüst maçı yok. Çünkü bu tür oyunlarda güçlü rakipler karşısında dengeyi bozabilmek için adam eksilten asist yapan gol atan isimleriniz olmalı. Dün gece mücadele vardı ama hücumda ekstra yapan, sürpriz yapan bir ismi göremedik.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
* T24'ten alınmıştır...
SON VİDEO HABER
Haber Ara