Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

28 Şubat mağdurları dönüş yolunda

28 Şubat sürecinde başörtülü oldukları için okuldan atılan ve eğitimlerini yurt dışında sürdürmek zorunda kalanlar, demokratikleşme paketindeki reformlar dolayısıyla, Türkiye'ye dönme planları yapmaya başladı.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-10-04 20:56:41

28 Şubat mağdurları dönüş yolunda

Türkiye'de 28 Şubat döneminde uygulanmaya başlayan başörtüsü yasağı nedeniyle çok sayıda üniversite öğrencisi genç kız okuldan atıldı. Bunlardan maddi durumu iyi olanlarla, kişi veya kuruluşlardan destek sağlayanlar Almanya, Avustralya, Avusturya, Hollanda, İngiltere ve Amerika gibi ülkelere gitti.

Temizlik, çocuk bakacılığı gibi çeşitli geçici işlerde çalışarak eğitimlerini tamamlamaya çalışan bazı 28 Şubat mağdurları, maddi ve manevi zorluklara dayanamayıp Türkiye'ye dönmek zorunda kaldı. Avrupa'da kalanlar ise önemli üniversitelerde eğitimlerini tamamladı ve birkaç dil öğrendi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı demokratikleşme paketiyle, kamuda başörtüsü yasağının kaldırılacak olması dolayısıyla Avrupa'daki 28 Şubat mağdurları nitelikli insanlar olarak Türkiye'ye dönmenin planını yapmaya başladı.

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesinden 2001'de atılınca 20 yaşında Almanya'ya gelen Ayşe Göl, 1997'de imam hatip lisesinde öğrenciyken başörtüsü yasağının başladığını, kendilerine de başlarını açmaları yönünde baskılar yapıldığını söyledi.

Hakkında lisede açılan birkaç soruşturma olduğunu ancak o dönem okul yönetiminin girişimleriyle uzaklaştırma cezası almadığını dile getiren Göl, üniversitelerden yüzlerce başörtülü gencin atıldığını bir ortamda üniversite sınavına hazırlandığını anlattı.

Göl, başörtüsü yasağı ve katsayı uygulaması nedenleriyle ilahiyat fakültesine gitmekten başka çaresi olmadığını, yaptığı tercihler sonucu 1999'da Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesini kazandığını dile getirdi.

Üniversitede 2. sınıfın ilk döneminde başörtülü olduğu için sıkıntılar yaşamaya başladığını aktaran Göl, bir süre sonra alınan kararla, ilahiyat fakültelerinde de başörtüsü yasağının başladığını, başını açmadığı için 2001 yılında atıldığını belirtti.

Üniversiteden atıldığında 19 yaşında olduğunu ve çok üzüldüğünü dile getiren Göl, "O dönem haftalık ders programlarını almıştım ve evde o derslere çalışıyordum. 'Okul olmasa da kendime verdiğim bir eğitim bu' diye düşünüyordum. O zamanlar ehliyet kursuna dahi gidemedik. Bilgisayarlı muhasebe kursuna gitmek istedim, orada bile başı açık fotoğraf istediler" diye konuştu.

Üniversitedeki bir hocasının yardımıyla 2002'de Almanya'nın Hamburg kentine geldiğini söyleyen Göl, şöyle devam etti:

"Elimden alınanları kendim mücadele ederek yurt dışında elde etme azmiyle doluydum, hırslıydım. 20 yaşında Almanya'ya geldim. 11 Eylül terör saldırısından bir yıl sonra Almanya'ya geldiğimiz için önyargılarla da mücadele ettik. Benim eğitim amacım bile sorgulanıyordu. Bize, ülkemizde değil de Almanya'da neden okuduğumuz sorulduğunda ülkemize söz söylerler diye okuldan atıldığımızı söyleyemiyorduk. Türkiye hakkında yanlış algı oluşmasın istiyorduk. Çünkü biz böyle vatan sevgisi verilerek yetiştirilmiştik."

ÜLKELERİNE KÜSLER Mİ?

Hamburg Üniversitesinde siyaset bilimler okurken Türkiye'yi ve Atatürk'ü sert şekilde eleştirenlerin çıktığını dile getiren Göl, "Atatürkçülüğe karşı olduğumuz iddia edilerek okuldan atılmıştık ancak Atatürk'e ve ülkemize laf söylendiğinde kanımıza dokunuyordu. Kalkıp savunuyorduk ve inandığımız doğruları söylüyorduk. Biz bu bilinçle yetiştirildik. Kişiler veya uygulamalar nedeniyle ülkemize küsmedik" ifadelerini kullandı.

Almanya'da eğitim için maddi ve manevi zorluklarla mücadele ettiğini vurgulayan Göl, "Gerektiğinde harçlığımı kazanmak için saat 04.00'te uyanıp, saat 05.00'ten 08.00'e kadar bir enstitüdeki büroları temizledim, sonra okula gittim. Kendi evimde balkon dahi yıkamamışken, burada eğitimim için aileme bile söylemeden büro temizliğine gidiyordum. Ayrıca camilerde dini eğitim verdim. Türkçe öğretmenliği yaptım, küçük işlerde çalıştım. O zaman çok ezildik" diye konuştu.

DEVLET ONLARI ÇOK ÜZDÜ AMA NE SOKAĞA, NE MEYDANLARA ÇIKTILAR
"Devlet bizi çok üzdü ama biz o dönem sokağa, meydanlara çıkmadık. Eğitim hakkımız elimizden alındı ancak yine de devletimizi kötülemedik" ifadelerini kullanan Göl, şimdi 4 dil bildiğini ve Hamburg Üniversitesi İslami Bilimler Bölümünde bitirme tezini hazırladığını söyledi.

Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı demokratikleşme paketindeki reformlar nedeniyle Türkiye'ye mutlu döneceğini dile getiren Göl, "Başbakanımızın açıkladığı demokratikleşme paketindeki başörtü özgürlüğü kısmını ağlayarak okudum" dedi.

Göl, sözlerini şöyle sürdürdü:

"10 yıl içinde ülkemde çok şey değişti, güven oluştu. Türkiye içinde atılan her olumlu adım gurbetteki insanlarımızın başının dik olmasını sağlıyor. Çok sevindim ama geçmişte yaşadıklarımdan ötürü bu durum sabote edilir mi diye de endişelendim. Demokratikleşme paketi Türkiye'ye güven kazandıracaktır. Devlet artık insanları olduğu gibi kabul ediyor. Böyle bir imkan verdi. Azınlıklar için güzel adımlar atılıyor. Hakkımız olduğu halde teslim edilmeyen emanetlerimiz vardı şimdi biz artık emanetleri alacağız. Bu açıdan umutluyuz."

AİLELER DE YIPRANDI

Tuba Özcan da Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde okurken başörtüsü taktığı için aldığı uzaklaştırma cezaları nedeniyle, 3. sınıfta okulu bırakmak zorunda kaldığını söyledi.

Üniversiteyi kazanınca akademisyen olma hayali kurduğunu ancak sonrasında yaşananlar nedeniyle çok yıprandığını dile getiren Özcan, "Ailem, üniversiteyi kazandığımda Eskişehir'de ev kurmuşlardı. Üniversiteyi başörtüsünden dolayı bırakmak durumunda kalınca annem ve babam çok üzüldü. Bu süreçte sadece ben değil ailem de çok yıprandı'' diye konuştu.

Hamburg'ta yaşayan ablasının teklifiyle 2000 yılında Almanya'ya geldiğini anlatan Özcan, önce Almanca öğrendiğini ardından lise denkliğini okuyup 2002 yılında Hamburg Üniversitesi Türkoloji Bölümüne girdiğini anlattı. Birleşik eğitim sonucunda aynı bölümden master yapmış olarak mezun olduğunu bildiren Özcan, "Zor oldu tabii. Harçlık kazanmak için küçük işlerde çalıştım, Türkçe öğretmenliği yaptım. Ablamda kaldığım için çok fazla maddi sıkıntı çekmedim. Sadece kendimi geçindirmek için çalıştım" dedi.

ÜZÜNTÜSÜNÜ BÖYLE HAZMETTİ

Demokratikleşme paketinin, geçmişte birçok sıkıntıyı yaşayan biri olarak kendisini çok mutlu ettiğini belirten Özcan, şöyle devam etti:

"Türkiye'de insanların özgür olabilmesi adına sevinçliyim. Yıllarca başörtü meselesini okumadım, bunun üzerine düşünmedim. Çünkü eğer okursam düşünürsem bununla yüzleşmem gerekiyordu. Çünkü bu bizi psikolojik olarak rahatsız ediyordu. Biri bana sorduğunda gülerek meseleyi kapattım, hatırlamak istemedim. İçimdeki üzüntüyü bu şekilde hazmedebildim. Başörtülü insanların da artık çalışabilecek olması bizi mutlu etti. Bizim yaşadığımız travmaları yeni neslin yaşamayacak olması Türkiye açısından sevindirici."

TÜRKİYE DÖNERSE NE YAPMAYI DÜŞÜNÜYOR?

Kamuda başörtüsünün serbest olmasıyla Türkiye'ye dönmeye olumlu bakmaya başladığını söyleyen Özcan, "Demokratikleşme paketinin güzel şeylerin başlangıcı olduğunu düşünüyorum. Başarılı insanların, Türkiye için bir şey yapmak isteyen insanların önleri açıldı. Yurt dışında okuyup da ülkeye dönenler kamuda ya da özel sektörde başörtüsünden dolayı çalışamayacaklarından 'Orada kal dönme' diyorlardı. Şimdi bu paketle herkesin düşüncesi değişti. Nitelikli insanlarımız artık ülkeye dönmek isteyeceklerdir. Türkiye'ye dönersem akademisyen olmak istiyorum."

SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara