Dolar

34,8896

Euro

36,6457

Altın

3.046,15

Bist

10.058,47

Gül: İsrail ile ilişkiler yoluna giriyor!

Washington Post gazetesine konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘İsrail ile ilişkiler yoluna giriyor’ dedi.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-09-24 19:37:09

Gül: İsrail ile ilişkiler yoluna giriyor!


TIMETURK / Ayşe Erem Aydın - Büşra Bayrakçı

ABD'de yayımlanan Washington Post Gazetesine konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail'le ilişkilerin yoluna girdiğini söyledi.

Washington Post gazetesinden Lally Weymouth ile Pazar günü New York’ta gerçekleştirilen ropörtajda Abdullah Gül ABD-Rusya karar taslağını Suriye krizi için bir çözüm olarak görmediğini ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed in gitmesi gerektiğini söyledi. 


İşte o röportaj:

ESED GİTMEK ZORUNDA!


ABD-Rusya’nın kimyasal silahlarla ilgili yaptığı anlaşma hakkında ne düşünüyorsunuz?

Biz bunu takdir ediyoruz. Fakat Suriye konusundaki tartışma sadece kimyasal silahlar üzerine bir tartışmaya indirgenmemelidir. Bu anlaşmanın önemini düşürmek değil. Diğer bir yandan, kimyasal silahlar konusunun nasıl teknik olduğunun ve onaylanması gerektiğinin farkındayız. Önemli olan, çok uzun bir zaman periyoduna yayılmamış olması ve gidişatı kontrol etmek için mekanizmaların olmasıdır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kesin bir mekanizmayla bu özel konuyu tartması gerektiğinin sebebi de budur.

BM sözleşmesinin 7. Bölümündeki uygulamadan bahsediyorsunuz?


Evet, tabi ki taslağın 7. Bölümünü kastediyorum. Eğer bu kimyasal silahlara ilişkin gelişmeler uygulanırsa ve sonra Suriye ile ilgili her şey sanki bitmiş gibi olursa, bu yanlış olur ve bu uluslararası toplulukların bir kısmında kredi kaybına neden olur. Biz bu iş bitti ve kimyasal silahlar temizlendi diyemeyiz.

Beşar Esed bu anlaşmaya göre güçlü kaldı gibi görünüyor. Sizce bu doğru mu?


Bu bizim tahammül edebileceğimiz bir şey değil.

Şunu hatırlamamız gerekir ki bu olaylar patladığında, Suriyeli insanlara birçok umut veriliyordu. Söylemler yüksekti, fakat eylemler söylemlerle eşleşmedi. 100.000’den fazla insan öldürüldü ve nüfusun neredeyse yarısı mülteci durumunda. Eğer bugün biz bu bizim işimiz değil dersek, bu insanlar kendi ülkelerinde birbirleriyle savaşacak, sonra biz başlangıçtaki söylemleri soracağız. Eğer biz onların sahip olduğu şeyleri bırakırsak, Akdeniz kıyısında olanlar, Afganistan’da yaşananlara benzer tehlikeler meydana gelecek. Ve buna kimse katlanamaz.

Esed iktidarda kalacak gibi görünüyor?


Kimyasal silahlarla bir taarruz gerçekleşti. Eğer Suriye'de devam eden savaşa bir çözüm bulunmazsa -ve yeni bir düzen oluşmazsa – o zaman size ne olacağını söyleyeceğim.

Amerika’daki insanlar muhalefetin aşırı uçlardaki kimselerin hakimiyetinde olduğunu söylüyor. Katar’ı suçluyorlar ve hatta el-Nusra gibi aşırı grupların Türkiye üzerinden cephane kullanmalarına izin verdiği için Türkiye’yi suçluyorlar. Bu adil mi?

Suriyede aşırı gruplar yoktu. Eğer onlar Suriye’de kendi hallerine terk edilselerdi, insanlar ilk önce "aşırı" olacaklardı, sonra "radikal" ve sonra "terörist" olacaklardı. Biz yansımalarımızdan çok daha güçlü olmalıydık: En başta... Ama bu yapılmadı. Her şey yolunda giderse, şimdiden 6 ay ya da bir yıl sonra, çok iyi kurulmuş, iyi yapılandırılmış çok sayıda insanın katıldığı grupların ortaya çıktığını göreceğiz ve onları dağıtmak çok zor olacak. Bütün bunların olmasına izin verenler Suriye’de olanların sorumluluğun mesuliyetine sahip olacak.

Siz ABD’yi olanlara izin verdiği için suçluyor musunuz?

Hayır, bence herkesin sorumluluğu var. Özellikle "BM beşlisi" (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi 5 üyesi) – bütün müttefikler, bu kararlılık çok daha başlarda olmalıydı. Ben sadece bir ülkeyi parmakla işaret etmiyorum. Fakat şüphesiz en güçlü ülke Amerika. 

Son birkaç haftadır Amerika’yı izlersek, -zor kullanma, zor kullanmama tehdidi- ABD sizi hayal kırıklığına uğrattı mı? Başkan Obama’nın Türkiye’yi terk ettiğini hissediyor musunuz?


Hayır, ben bunu söyleyemem. Tabi ki, askeri eylemler son çaredir. Diplomasinin yön almasına izin vermek iyi bir şeydir. Ben sadece Amerika’yı kastetmiyorum. En baştan, Suriye konusunda iyi hesaplanmış bir politik strateji asla olmadı. Askeri müdahale ki bu bütün bir politik stratejinin parçası değildir, sonuç vermeyecektir. Geniş kapsamlı bir politik stratejiye ihtiyaç vardır.

Bence Kongrenin Suriyeli muhaliflere yardım etmek için gönülsüz olmasının bir sebebi Türkiye’nin Nusra gibi radikal gruplara yardım ettiğini gösteren raporlardır. Bu doğru mu?


Bunu söyleyen insanlar haksızlar, onlar sağduyudan noksanlar ve onlar bizim tutumuzu bilmiyorlar. Ben böyle bir ithamı kabul edemem ve ben gerçekten şunu görüyorum ki bu bir kulp – olaylardan uzaklaşmak için ve hiçbir şey yapmamak için bir bahane.

Kongreye ait oturumlar boyunca tartışılan bir konu da Suudlu ve Katarlıların Suriye’deki radikal gruplara yardım etmesi ve Türkiye’nin bu yardımlara ve radikallerin sınırları geçmesine izin vermesiydi.


Bu "aşırılar" Türkiye’ye gelmiyorlar. Fakat ılımlılar – demokrasi için çalışanlar – Türkiye’de bulunuyorlar. Biz kendimizi ılımlılara yardım ederek meydana çıkardık. Eğer bu takdir edilecek bir şey olmasa da, biz yaptığımız şeylerin tam tersini yapmakla suçlanıyoruz, ben bunu Suriyelilerin durumundan uzaklaşmaya çalışan insanlar için bir kulp olduğunu görüyorum.

İSRAİL İLE İLİŞKİLERDE HER ŞEY YOLUNA GİRİYOR!

Bence Obama yönetimi İsrail özür diledikten sonra (2010’daki filo olayı için) ilişkilerin asla gelişmeyeceği konusunda hayal kırıklığına uğradı. Siz Türkiye-İsrail ilişkilerin gelişebilmesi için herhangi bir umut görüyor musunuz?

Bu anlaşma uyarınca, Heyetler karşılıklı olarak gidip geliyor. Özürden başka ilişkimizin olmadığı söylenemez. Onlar bizim kutlamalarımıza, ulusal günlerimize resepsiyon düzenlersek katılıyorlar. Görüşmelerimiz çok olumlu olarak gidiyor.

Yani sizce ilişkiler bir gün eski haline dönecek mi?

Her şey yoluna giriyor.

TÜRKİYE İÇİN AB ÜYELİĞİ STRATEJİK HEDEFTİR!


Sizin Avrupa Birliği ile ilgili bazı pozitif demeçleriniz var.

AB Türkiye için çok önemli – bu Türkiye için stratejik bir konu. Üyelik için müzakereler çok yavaş ilerliyor. Türkiye için AB üyeliği bir stratejik hedeftir.

ABD-İran nükleer konusunda anlaşmasının beklentilerini nasıl görüyorsunuz? Hoşnutlukla bakıyor musunuz?


Şu açıktır ki yeni seçilen başkan İran’da yeni bir bölgede işe koyuldu. Eğer ABD-İran ilişkileri ilerlerse şaşırmam.

Esed'in Suriye'de kimyasal silahları bırakma sözüne sadık kalacağına inanıyor musunuz?


Eğer 7. bölüme göre hiçbir şekilde yanlış yorumlanamayacak BM ortaklı bir çözüm varsa , o zaman anlaşmasına uyacağı konusunda daha umutlu olabiliriz.

Ama Ruslar böyle bir çözüm istemediklerini söylediler.


O zaman kimse sonucun ne olacağı konusunda kendini kandırmasın. Çözüm dili kesin olmalıdır.

Peki, Esed gitmeli mi?


Böyle bir kan gölüne zemin hazırlayan birinin kalmasını kim düşünebilir?

Ama dünyayı buna ikna etmeniz gerekmez mi?


Bu sebeple "BM beşlisi" (kalıcı BM'in Güvenlik Konseyi üyeleri) ve komşularına dikkatimi veriyorum. Eğer birlikte hareket eder ve bunun üzerinde sıkı çalışırlarsa bu krize siyasi bir çözüm bulabilirler.

Rusya ile birlikte bir siyasi çözüm mü?


Her zaman Rusya ve İran'ın bu olayların bir parçası olmaları gerektiği konusuna dikkat çektim. Başından beri Rusya ve İran'ın diğerlerinden daha kararlı olduğunu gördüm.

HERKES KAYBEDİYOR!

Kazanmış gibi görünüyorlar.

Ben kazananın olmadığını düşünüyorum. Bence herkes kaybediyor. Amerika Birleşik Devletleri güçlü bir devlet.Sadece bu gücü kullanması gerek. Güçlü olanlar bunu son çare olarak gösteriyor.

Mısır ve Türkiye için güçlü ilişkilerinin olması sizce önemli mi?


Oldukça önemli çünkü Mısır ve Türkiye Akdeniz'de yer alan iki önemli ülkedir. Türk halkı ve Mısır halkı birbirlerine karşı derin sevgi ve saygı beslerler. Devrimden önce Mısır halkı ile iyi ilişkilerimiz vardı.

Başkanlık için tekrar adaylığınızı koyacak mısınız?


Bunun için zaman var. Tam olarak bir sene var. Zamanı geldiğinde gerekli açıklamalar yapılacaktır.

Eğer Esed kalırsa Türkiye ciddi bir mülteci kriziyle yüzleşecek.


Mülteci sorunu çok önemli. Bu zamana kadar ülkemizde 500.000 mülteci bulunuyor, bunlardan 200.000'i kamplarda yaşıyor. Türkiye onlar için tüm olanaklarını kullanıyor ve bu zamana kadar yarım milyar dolarlık bir harcama yapıldı. Tabi bu bizim için bir gurur kaynağı. Buna devam edeceğiz. Dışarıdan ciddi bir katkı yapılmadı. Eğer uzun bir zaman böyle devam ederse ev sahibi ülke içinde mülteciler içinde çok zor olacak. Evlerine gidip kimliklerini koruyabilecekleri yerlere ihtiyacımız var.

Suriye'deki savaşın bitmesi ve insanların tekrar güvenli hissedip evlerine dönmeleri son derece önemli. Birlikte çalışıp bir çözüm bulmamız oldukça önemlidir.

Birinin bulabileceğini düşünüyor musunuz?


Eğer herkes bu konuyla ilgilenir ve kararlı olursa kesinlikle bir çözüm bulunacağına inanıyorum.

İnsanlar laik muhalefetin şansı olmadığını El Kaide'nin çok güçlü olduğunu söylüyorlar. Siz laik muhalefetin bir şansı olduğuna inanıyor musunuz?


Dediğim gibi,eğer başından beri ciddi ve kararlı bir destek olsaydı endişelendiğimiz sorunlarla karşılaşmazdık. Suriye'de şu anki durum için kesin kararlar alınmazsa ilerde durumun daha umutsuz olacağına inanıyorum.


SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara