'Eyüp'ten Unkapanı'na Haliç kıyıları bizimdi'
İşadamı Jak Kamhi kitabında, Unkapanı'ndan Eyüp'e kadar olan Haliç kıyısındaki arazilerin çoğunluğunun ailesine ait olduğunu açıkladı. Kamhi, arazilerin istimlâk projesiyle artık kendilerinde olmadığını söyledi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-21 10:17:26
Radikal gazetesinden Jale Özgentürk’ün konuştuğu Jak Kamhi hayatını anlattığı kitabındaki ayrıntıları paylaştı. Özgentürk’ün Kamhi ile yaptığı söyleşinin ilgili bölümü şöyle:
Kitapta Unkapanı’ndan Eyüp’e kadar Haliç kıyısındaki arazilerin büyük çoğunluğu Kamhilere ait olduğunu açıklıyorsunuz. Ne oldu arazilere?
Babamlar kendi arazilerinin üzerine gemi söküm atölyeleri kurmuşlardı. Aslında bir süre öncesine kadar yine vardı böyle atölyeler. Ancak o ünlü Haliç temizliği sırasında büyük bir kısmı kaldırılıp başka yerlere taşınmıştı. O günlerde İBB Başkanı olan Bedrettin Dalan Haliç operasyonu başlatmıştı ve bizim tekne şantiyesi de istimlâk edildiği için Ali Koçman ve Marmara Transport ile ortaklığa girip Tuzla’da yeni kurulan tersane bölgesinde 100 bin metrekarelik bir tersane yeri oluşturduk. Ancak daha sonra hem Koçman hem de Marmara Transport ortaklıktan çekildi ve şantiye bütünüyle bize kaldı. Biz de artık tümüyle Profilo’nun üzerine aldığımız şirketle Tuzla’da tekne imalatına devam ediyoruz. Haliç’te Kalkavanlar veya Sadıkoğulları gibi sonradan armatör olacak bazı Karadenizli aileler de gemi sökümünde amcam ve babamla çalışırlardı.
Türkiye’nin yurtdışında gayri resmi elçiliğini yaptınız. Türkiye’nin bugünkü imajını doğruları ve yanlışlarıyla nasıl buluyor, nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye nereye gidiyor?
Buna cevap vermek zor. Türkiyemiz için daima iyimserim. Türkiye çok güçlü bir ülkedir. Bizleri kıskanan ve parçalamak isteyenler çoktur, bugüne kadar buna karşı mücadelemiz bizleri bu felaketten kurtarmıştır. AB’ye girme bu konuda ilave bir kalkandır. Gücümüz ve sorunları çözme konusunda kazandığımız beceri, bunu önleyecektir.
İsrail’le ilişkiler normal seyrinde gidiyor mu? Suriye gerginliğinin bu ilişkiye olumsuz etkilerini hissediyoruz. Siz nasıl yorumluyorsunuz?
Ben bir Musevi olarak İsrail’e tabii bir sempati besliyorum. Ama esas olarak Türkiye İsrail dostluğunun ve işbirliğinin yakın geçmişte her iki ülke ve toplumlarına yararlı sonuçlar sağladığını düşünenlerdenim. Gerginliğin, işbirliğine nazaran hem Türkiyemizi, hem de İsrail’i bazı artılardan uzaklaştırmasından üzüntü duyduğum muhakkaktır. Aramızdaki dostluğun yeniden yükselmesi için ‘özür’ konusu da kapandığından, gecikme olmaksızın adımların atılacağını umut ediyorum.
Söyleşinin tamamını okumak için tıklayınız.
SON VİDEO HABER
Haber Ara