Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İhsanoğlu'ndan Erdoğan'ı teyid eden açıklama

Ekmeleddin İhsanoğlu, 'Suriye'de sadece kimyasal silahla öldürülenlere değil, 100 binin üzerinde hayatını kaybedenlere de bakmak gerek' dedi. Daha önce bir çok konuşmasında başta Başbakan Erdoğan olmak üzere bütün hükümet yetkilileri de bu hususa vurgu yapmıştı.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-09-17 13:14:53

İhsanoğlu'ndan Erdoğan'ı teyid eden açıklama


İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, ABD ve Rusya'nın, Suriye'nin kitle imha silahlarının yasaklanması ile ilgili aldıkları ortak kararı olumlu karşıladığını belirterek, "Kimyasal silahlar konusunda tavrımız müsbettir. Kitle imha silahlarının yasaklanması gerekir. Suriye'nin bu konuda anlaşmaya imza atması ve bunun şartlarına uyması önemli bir olaydır. Bunu memnuniyetle karşılıyoruz" diye konuştu.

Suriye'de yaklaşık bin 440 kişinin kimyasal silahla öldürüldüğünü ancak 100 binden fazla insanın hayatını kaybetmesinin daha önemli olduğuna dikkati çeken İhsanoğlu, "Bin 440 kişinin zehirli gazlarla öldürülmesi dışında daha vahim bir vaka var. O da 100 binden fazla insanın öldürülmesidir. Ayrıca 4 milyon insan kendi ülkesinde mülteci ve 2 milyon insan da başka ülkelere sığınmıştır" ifadesini kullandı.

BM kontrolünde kitle imha silahlarının kontrol altına alınmasını Cenevre-2 görüşmelerinin ilk adımı olarak görmek istediklerini vurgulayan İhsanoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Silahların kontrol altına alınması adımından sonra sorulması gereken bazı sorular var. Silahları kim üretti, Esed rejimine kim tedarik etti ve sorumluları kimdir? Ayrıca bunları kimin kullandığının da açıklığa kavuşturulması gerekir. Bu konunun da BM tarafından açıklanmasını bekliyoruz. Ayrıca hangi ülkelerin kimyasal ve nükleer silahlara sahip olduğunun belirlenmesi gerekir."

- "Yaşadığımız bölgede sıkıntıların uzun süre devam edeceği ortadır"

İhsanoğlu, Ortadoğu'daki sorunların yeni sorunlar olmadığını ve bölgedeki yönetim şekillerinden kaynaklandığına dikkati çekerek, "Yaşadığımız bölgede büyük sıkıntılar var ve bunların uzun süre devam edeceği ortadır. Bunu görmemek teşhis hatasıdır. Buradaki sıkıntı, Ortadoğu ülkelerinin diktatoryal rejimler tarafından tarihin bağlamı dışında yaşamaya mecbur bırakılmasından doğmaktadır. Avrupa'nın ortasında, güney doğusunda, batısında, Latin Amerika'da ve Asya'da zaman içerisinde gelişen toplumlar, globalleşme hareketiyle iyi yönetim şekilleri ve pratik rejimler ortaya koydu. Maalesef bu gelişmeler Ortadoğu'da görülmedi" şeklinde konuştu.

2011 yılında Mısır, Libya ve Tunus'ta patlak veren halk ayaklanmalarının statükoyu yıktığının altını çizen İhsanoğlu, şunları kaydetti:

"Arap Baharı denilen hadisenin bir ihtilal hareketi olmadığı görüldü. Yani ayaklanmalar, planlanmış bir devrim kadrosu, fikriyatı, programı olan bir ihtilal hareketi değildi. Bu olaylar, sosyal deprem şeklinde ortaya çıktı. Bunu böyle görmek lazım. Sosyal depremler muntazam bir enerji boşalması olarak değil, aksine yıkıcı olaylar şeklinde ortaya çıktı. Onun için bu değişimlerin demokratik mecraya girmesi çok vakit alacaktır.

Demokratikleşme sürecinin sağlanması için her şeyden önce demokratik anayasaların oluşturulması gerektiğini vurgulayan İhsanoğlu, "Ülkeler arasındaki farkları gözetmek lazım. Her ülkede farklı siyasi yapılar var. Süreçler de farklı olarak ortaya çıkmaktadır. Şunu da gözden kaçırmamak gerekir ki, 1916 Sykes-Picot Anlaşması artık dar gelmektedir. Bir takım faktörler haritaları yeniden çizme gayreti içerisindeler. Buna karşı hazırlıklı olmak lazım. Halk ayaklanmaları bir yerden başladığı zaman zincir reaksiyonu çerçevesinde domino etkisi gösterir" ifadesini kullandı.


SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara