Adnan Menderes Demokrasi Platformu Başkanı Ahmet Şerif Bayındır: “Aziz milletimizin 1950′de Adnan Menderes′le kavuştuğu nurlu ve müreffeh günler doya doya yaşanamadan 1960′da ‘millî irade gaspçıları’ tarafından yolu kesildi. Alaşağı edilen sadece Menderes isminde bayraklaşan demokrasi ve millî irade olmadı, hukuk ve anayasa ayaklar altına alındı, adalet yok edildi, özgürlükler rafa kaldırıldı.”
MENDERES SEVGİSİ ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR
“17 Eylül, demokrasimizin matem günüdür. Milletin sevgilisinin vahşice katledildiği gündür. Menderes′e milletimizin muazzam sevgisi vesayetçi jakoben zümreyi çıldırtmıştı. İşte 27 Mayıs ve 17 Eylül bu ‘iki sevgiliyi birbirinden ayırma’ operasyonlarıdır. Buna zahiren muvaffak olduklarını sanıyorlar, fakat Menderes sevgisi milletimizin sinesinde kökleşmiş bir sevgidir. Her geçen gün çığ gibi büyümektedir.”
Demokrasinin kara günü
Adnan Menderes Demokrasi Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Şerif Bayındır Adnan Menderes’in idam edilmesi münasebetiyle bir mesaj yayınladı. Yayınladığı mesajda, ‘Demokrasi Şehidi Merhum Adnan Menderes’in idam edildiği tarih olan 17 Eylül’ü demokrasinin kara günü ilan ederek, “1946’da açık oy, gizli sayım yaptırarak oy hırsızlığı ile aldıkları gayr-i meşru yetkiyle devleti idare edenler, 1950’de mızrağı çuvala sığdıramamışlardı.
Tek bir Partinin pek çok Millet isteğine cevap verememesi üzerine ‘Yeter! Söz Milletindir!’ diye haykıran Aydın Efesi ile Milletimiz arasında ebedi bir sevgi bağı oluşmuştu. Aziz Milletimizin 1950’de Adnan Menderes’le kavuştuğu nurlu ve müreffeh günler doya doya yaşanamadan 1960’da ‘Milli İrade Gaspçıları’ tarafından yolu kesildi” ifadelerine yer verdi. 27 Mayıs darbesiyle devletin hantal yapısıyla toplumdaki değişimşlerin gerisinde kaldığını belirten Bayındır, darbe ile birlikte milletin de devletin de mağdur duruma düşürüldüğünün altını çizdi. Bayındır açıklamasında, darbe ile birlikte hukukun ve anayasanın ayaklar altına alındığını ifade ederek “Kıskançlık, haset ve iktidar hırsıyla yanıp tutuşan muhalefet, öncesinde teşvikçisi olduğu darbenin sonrasında da şakşakçısı olmuştur. Alaşağı edilen sadece Adnan Menderes isminde bayraklaşan demokrasi ve Milli İrade değildi elbette. Hukuk ve Anayasa ayaklar altına alınmış, adalet yokedilmiş, özgürlükler rafa kaldırılmıştı” dedi.
Menderes’e olan sevgi birilerini çıldırttı
Milletin Adnan Menderes’e karşı duyduğu sevginin vesayetçi-jakoben zümreyi çıldırttığını belirten Bayındır, sözlerine şöyle devam etti: “ İşte 27 Mayıs ve 17 Eylül bu ‘İki Sevgiliyi birbirinden ayırma’ operasyonlarıdır. Buna zahiren muvaffak olduklarını sanıyorlar fakat heyhat Adnan Menderes sevgisi Milletimizin sinesinde ebedi ve kökleşmiş bir sevgidir. Her geçen gün çığ gibi büyümektedir. 17 Eylül Adnan Menderes isminde bayraklaşan demokrasimizin matem günüdür. O meş’um cinayetin Yangından mal kaçırırcasına işlendiği gündür. Milletin Sevgilisinin vahşice katledildiği gündür. Asalet ve zerafetin asıldığı gündür. Şehid Başvekilimiz, ebedi ve abide başvekilimiz Merhum Adnan Menderes darağacında boynunda yağlı ilmekle Devlete ve Millete ebedi saadetler diliyordu. Genç nesiller Adnan Menderes’i merak ederlerse, İşte Adnan Menderes budur. Darağacında sallanan Şehid Başvekilin rugan ayakkabılarına bakıp “bunlar benim olacak”diye el ovuşturan cellatın bu tavrıyla; iktidar artık bizim olacak diye sevinçten dört köşe olan cuntacılarla işbirlikçilerinin tavrı arasında hiç bir fark yoktur aslında. Adnan Menderes Demokrasi Platformu olarak yeni nesillere gerçekleri aktarmak, onları demokrasi konusunda bilinçlendirmek için çabalarımızı sürdürecek; vesayetçi, cuntacı zihniyetin günümüzdeki uzantılarının oyunlarının farkına varmaları için önemli bir laboratuvar olan 1946-1960 dönemini aktarmaya devam edeceğiz.”