Yenişafak yazarı Ak Parti'nin seçim stratejisini yazdı!
Yenişafak yazarı Abdülkadir Selvi bugünkü yazısında Ak Parti'nin önümüzdeki yerel seçimlerde izleyeceği yol haritasını enine boyuna köşesinde ele aldı....
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-11 05:03:20
Bu bir anlamda yerel seçim startının verilmesiydi.
AK Parti açısından iki kritik tarih ortaya çıktı.
1-AK Parti yerel seçimlerle ilgili adaylık başvurusunu Kasım ayının ilk haftası başlatıyor. Bunun için Cuma günü toplanacak olan MKYK'da yerel seçim takvimini oluşturmak ve seçimlerin yönetimi için MYK'ya yetki verilecek.
2- Kasım ayında küçük çaplı bir kabine revizyonu yapılacak.
Başbakan Erdoğan, başarılı bazı bakanların yerel seçimlerde aday gösterileceğini açıklamıştı. Kabine revizyonu da bakanların adaylıklarının kesinleşmesinden sonra yapılacak. Peki sadece belediye başkanlığına aday olan bakanlar mı değişecek? Orası net değil. Erdoğan kabine değişikliklerine pek sık yapmayan bir Başbakan. Mini revizyonlar yapmakla yetiniyor. Ancak bu kez kabine revizyonu, hem belediye başkan adaylıkları hem de performans değerlendirmesi dikkate alınarak yapılabilir.
Peki AK Parti bu seçimlerde nasıl bir strateji izleyecek?
1-Adaylarını erken açıklayacak. Böylece seçim yarışı erken başlayacak.
2-Anketlerde açık ara önde çıkan ve üzerinde ittifak sağlanan isimler bekletilmeden açıklanacak. Başbakan Erdoğan'la Türkmenistan gezisi dönüşünde sohbetimizde, üzerinde uzlaşmaya varılan isimleri ilan edeceklerini söylemişti.
AK Parti kulislerine göre; 3 büyük ilin adayları kafalarda şekillenmiş durumda. Elbette ki bu bir seçim. Adaylar kesin olarak ilan edilene kadar her şey değişebilir ama gazetecinin görevi de kulislerde konuşulanları aktarmaktır.
Anketlerde AK Parti'nin İstanbul'daki oyu yüzde 55, Ankara'daki oyu oranı ise yüz de 51 olarak çıkıyor.
Buna göre İstanbul'da Kadir Topbaş, Ankara'da Melih Gökçek ismi kesinleşmiş gibi. İstanbul'da hesaplar CHP'nin adayının Mustafa Sarıgül olacağına göre yapılıyor. Sarıgül faktörü dikkate alındığında da Topbaş eğilimi ağır basıyor.
İzmir'de ise ibre Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'dan yana. İzmir'in çalışkan milletvekili Rıfat Said de bu yarışta yer alabilecek isimlerden. Ancak AK Parti, Binali Yıldırım ismiyle seçimi kazanmayı hedefliyor.
AK Parti seçim startını Kasım ayında verecek ama AK Parti karşıtı cephe, 1 Haziran'da Gezi olaylarıyla birlikte verdi.
'Anti Tayyip cephesi'nin tek hesabı var. Yerel seçimlerde AK Parti'yi başarısızlığa uğratıp, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de darbeyi vurmak.
Bu planı geçmişte merhum Özal'a karşı uyguladılar. Kısmen başarılı da oldular. 1989 seçimlerinde ANAP yerel seçimlerde yüzde 21.75'e düştü. Demirel o gece Özal'ı, 'Yüzde 21.75'in Başbakanı' ilan etti.
Özal Cumhurbaşkanı seçilerek kendisini Köşk'e atmış ama ANAP da ondan sonra dikiş tutmamıştı. Hele bir de Mesut Yılmaz'la birlikte Özal'ın dört eğilimi birleştiren değişimci partisinin jübilesi yapılmıştı.
O günkü konjonktür farklıydı.
Bir defa ANAP, bir AK Parti değildi. İkincisi yolsuzluklar ayyuka çıkmış, Semra Özal'ın papatyaları, Zeynep Özal'ın ilişkileri ve hanedan söylentileri nedeniyle seçmende Özal'a ders verme eğilimi oluşmuştu.
Ayrıca değişimci Özal'a karşı bir cephe oluşmuştu. Statükoculardan ve liderliğini Demirel'in yaptığı eski siyasilerden oluşan bir koalisyondu.
Onlar başarılı oldu. Özal'la birlikte değişim kaybetti, statüko kazandı. Ve Türkiye o hızla 90'lı yıllara girdi. Görüldü ki kaybeden Özal değil, Türkiye oldu. 28 Şubat postmodern darbesi, faili meçhul cinayetler ve OHAL düzeniyle Türkiye'nin cehennem yılları oldu 90'lar...
AK Parti, ANAP değil.
Türkiye, 1989 Türkiye'si değil.
Ama yerel seçimlerde Erdoğan'ı yenilgiye uğratıp, Cumhurbaşkanı seçilmesini engelleseler, Türkiye'yi 90'lı yıllardan daha beter bir cehenneme çevirecekleri kesin.
Yerel seçimler, bunun bir provası olacak.
SON VİDEO HABER
Haber Ara