Babasız büyüyen Vali yetimlerin manevî babası
Kaymakamlığı döneminde yetim çocukları Hami-Yet’le gözeten Yozgat Valisi Abdülkadir Yazıcı, projeyi Yozgat’a taşıdı. Bu çerçevede Yozgatlı 450 yetimle İstanbul’a gezi düzenledi. Amaçlarının, incitmeden yetimlere sahip çıkmak olduğunu söyleyen Yazıcı, “Bu çocukların derdi ve istekleri Ankara protokolü kadar önemli.” diyor.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-28 04:00:22
Zaman'ın haberine göre; Yozgat Valisi Abdülkadir Yazıcı, İstanbul Bayrampaşa ilçesi kaymakamıyken bir proje başlatmıştı: Hami-Yet. Yüzlerce yetim çocuğa manevi babalık yapan Yazıcı, onların iç dünyasını yakından biliyordu. Çünkü kendisi de ilkokul 5’inci sınıfa giderken babasını kaybetmişti. Bayrampaşa’da yetimlere sahip çıkan Yazıcı, Hami-Yet’i (Koruyucu Yetim Destek Projesi) Yozgat’a da taşıdı. Valinin himayesinde Yozgat’tan gelen 450 yetim çocuk ve 220 yetim annesi hafta sonu İstanbul’u gezdi. Dolmabahçe Sarayı, Panorama 1453, Miniatürk gibi İstanbul’un tarihi mekânlarını gezen yetimlerin manevi babalarının kendileriyle yakından ilgilenmesinden duydukları mutluluk gözlerinden okunuyordu. Yetimlerin evlerindeki babasızlığı bu projeyle tamamlamaya çalıştıklarını belirten Yazıcı, devleti temsil eden her insanın yetimlere manevi olarak sahip çıkması gerektiğini dile getiriyor. Vali, “Benim için yetimlerin derdi ve istekleri Ankara protokolü kadar önemlidir.” diyor.
Vali Yazıcı, babasını kaybettiğinde hayatın bittiğini düşündüğünü, bu acıyı yaşamayanın yetimleri anlamayacağını söylüyor. Yazıcı, “Kaymakam olup ilk maaşımı alana kadar, inşaatlarda amelelik yaptım. Tarlalarda çalıştım.” diye konuşuyor. Çocukların maddiyattan çok manevi desteğe ihtiyaç duyduğunu ifade eden Yazıcı, bu sebeple geliştirdikleri proje ile tüm devlet kurumlarında yetim ve dul kadına pozitif ayrımcılık yapılması için çalıştıklarını vurguluyor. Amaçlarının incitmeden dul ve yetimlere sahip çıkmak olduğunu ifade eden Yazıcı, projeyle ilgili şunları söylüyor. “Tespit ettiğimiz ailelere ilk önce bir erkek ve bayan olmak üzere iki arkadaşımızı göndererek, ailenin psikolojik tahlillerini yapıyoruz. Çocuğun ve annesinin durumuna göre onlara hissettirmeden koruyucu çalışmamıza başlıyoruz. Okulda bir yetimin koruyucusu öğretmeni var. Ona fark ettirmeden onun hayata tutunmasına yardımcı oluyor.” Projenin bir ayağının da gönüllü ağabey ve ablalarla ilerlediğine değinen Yazıcı, çocukların okul dışında el becerilerini artıracak, sosyalleşmelerini sağlayacak atölye çalışmaları yaptırdıkları bilgisini veriyor. Yazıcı, “Okul eğitimlerine destek olmak için dershanelerle anlaşıyor, yüzde 50 indirim yaptırıyoruz. Bunun yüzde 25’ini biz karşılıyor ve geriye kalan kısmını ise ailenin uygun şartlarda ödemesini sağlıyoruz.” diyor.
Onlara toplum içerisinde yetim ve dul kelimelerinin kullanılmaması için çaba gösterdiklerini dile getiren Yazıcı, çocukların düğünlerine, sünnetlerine ve doğum günlerine mutlaka katılmaya çalıştığını anlatıyor. Valiliğe gelen anne ve çocuğu mutlaka makama çıkartılarak direkt valiye dertlerini anlatma imkânına sahip. Hami-Yet çocuklarından birisinin annesi valiyi arayarak, çocuğunun moralinin bozuk olduğunu ve yemek yemediğini söylemiş. Çocuğ Vali de çocukla telefonla görüşerek onu yemek yemeye ikna edebilmiş. Kekeme bir çocuk da bu proje kapsamında artık düzgün konuşmaya başlamış. Yazıcı, “Sevgiyi ve baba şefkatini hisseden çocuk zafer kazanmış bir komutan gibi özgüvene sahip oluyor.” yorumunu yapıyor.
Haber Ara