Yenişafak yazarı kimyasal Saddam'ın ikizini yazdı

Kimyasal Ali'ydi.

Kimyasal Saddam'dı.

Şimdi buna bir de Kimyasal Esed eklendi.

25 yıl önce Halepçe katliamını, 'kan donduran görüntüler' olarak vermiştik.

25 yıl sonra Şam katliamını yine, 'kan donduran görüntüler' olarak verdik.

Şam'da bir anne, kefene sarılmış onlarca çocuk arasından kendi çocuğunu teşhis etmeye çalışıyordu.

25 yıl önce de Halepçe'de bir dedeyi kucağında torunuyla yakalamıştı kimyasal gaz.

Halepçe'de bir çocuk babasının bağrına sarılmış ölmemek için.

Daha dün Şam'da sıra sıra dizmişlerdi çocukları alınlarına ya da göğüslerine bir kağıt parçasıyla isimlerini yazıp.

Oyun oynayacakları bir yaşta, bayramlıklarını giyecekleri bir vakitte kefenlenmiş çocuklar.

Onlar Şam'ın çocukları.

Onlar Halepçe'nin yitikleri.

Adsız çocuklar çocuklar...

Dondurma külahını tutacak eller, topaç çevirecek parmaklar boğulmamak için kapatılmış ağızlarla ve yüz üstü düşmüşler toprağın ortasına.

Hiroşima'nın, Nagasaki'nin çocukları gibi.

Elma kokuluydu Halepçe'nin çocukları.

Nazım Hikmet, 'Hiroşima'nın çocukları'na, 'Çalıyorum kapınızı

Teyze amca bir imza ver

Çocuklar öldürülmesin

Şeker de yiyebilsinler'

diye seslenmişti.

Ama hiçbir şiir, hiçbir şarkı ya da söz anlatamadı Halepçe'nin çocuklarını...

Hiçbir şiir, hiçbir şarkı ya da sözün anlatamayacağı gibi Şam'ın çocuklarını.

Halepçe'de 5000 insan öldü. Hayatı tanımadan hayata veda eden çocuklar gibi.

Onlar Halepçe'nin adsız çocuklarıydı.

Şam'da 1300 insan öldü.

Henüz hayata merhaba diyemeden veda eden cennet çocukları gibi...

Halepçe'de yıllarca sakat çocuklar doğurdu anneler aynen Hiroşima'da, Nagasaki'de olduğu gibi.

Yıllarca sakat çocuklar doğuracak anneler Şam'da, aynen Halepçe'de olduğu gibi...

Bir mezar taşları oldu Halepçe'de çocukların.

Ruhlarına Fatiha okunması için.

Ama Kimyasal Ali'in bir mezar taşı bile dikilemedi.

Saddam Hüseyin'in bir mezar taşı olmadı.

Aynen Esed'in de olmayacağı gibi.

'Her yer Taksim her yer direniş' diyenler.

Gezi'de ayaklanıp tencere tava çalanlar.

Suriye bayrağı açıp, Esed'in karşısında esas duruşa geçenler.

Esed'le sarmaş dolaş olup Erdoğan'a diktatör diyenler.

CHP'liler, ulusalcılar, çiçek çocuklar, tekmili birden çapulcular hepinize sesleniyorum.

Mısır'daki darbeye darbe diyemeyenler.

Mursi'ye karşı şahin kesilip Sisi'ye muhabbet besleyenler.

Adeviye'de, Rabia'daki katliamlara sessiz kalanlar.

Darbe karşısında sessiz, katliamlar konusunda suskun olanlar.

Sizlere de sesleniyorum.

'Kimyasal Esed'in katlettiği, gül kokulu çocuklar için ne diyeceksiniz?

Ekranda görüp insanlığımızdan utandığımız nefes almakta güçlük çektiğimiz o bebekler için ne yapacaksınız?

Sormak istiyorum ey CHP, hala Esed'in arkasında durmaya devam edecek misin?

Hiroşima'nın, Nagasaki'nin,Halepçe'nin adsız çocukları karşısında sessiz kalan insanlığın vicdanı,

Şam'ın çocukları karşısında da susacak mısın?

Susun...Ebediyen susun...

Ey, Esed'in destekçisi İran, kimyasal silahlarla katledilen çocuklar için ne diyeceksin?

Bunu Şiiliğin hangi öğretisi ya da İslam'ın hangi esasları ile açıklayacaksın?

Esed'in tetikçisi Hizbullah, sahi sen hangi fetvayı bulacaksın.

'Gerekirse Suriye'ye giderim' diyen Hizbullah lideri Nasrallah, hala aynı kanaatte misin?

100 bin Müslümanın katledilmesine aktif destek verdiniz peki şu annesine sarılamadan ölen çocuklar için, kimyasal soluyan bebekler için söyleyeceğiniz bir şey var mı?

Hala Allah'ın yolunda olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Allah'ın yolunda çocukları kimyasal gazla katletmek var mı?

Nasıl ki bir zamanlar Halepçe'nin kimyasal Ali'leri, kimyasal Saddam'ları bir gün geldi hesap verdi. Şam'ın 'Kimyasal Esed'i de hesap verecek.

Şam'ın çocuklarının bir mezar taşı olacak.

Dualarımızda, cennet çocukları olarak yer alacaklar.

Ama Şam'ın diktatörünün mezar taşı bile dikilemeyecek...

Yenişafak yazarı kimyasal Saddam'ın ikizini yazdı

Yenişafak yazarı Abdülkadir Selvi bugünkü yazısında Suriye'de Esed'in gerçekleştirdiği kimyasal katliamı ele aldı...