Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Taraf'ın kağıdı Zaman'dan mı gidiyor?

Akit gazetesinin internet sitesi Habervaktim’de çok çarpıcı bir yazı kaleme alındı.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-08-16 16:04:44

Taraf'ın kağıdı Zaman'dan mı gidiyor?
Fatih Uğurlu imzalı “Fethullah Hocamıza açık mektup” başlıklı yazıda özetle şu çarpıcı iddialar yer aldı:

- Cemaat Numan Kurtulmuş’a “seni destekleyeceğiz, 40-50 milletvekili çıkaracağız, sonra da iktidar olacağız” dedi.

- HAS Parti’nin lağv edilerek Prof. Numan Kurtulmuş’un AKP’ye katılması cemaate 90’dan atılan ikinci goldü.

- Taraf gazetesinin kâğıdı Zaman’dan gitmektedir ve hediye olarak bir matbaa verilmiştir.


İşte habervaktim’de yayınlanan o yazının çarpıcı bölümleri:

“Problemin temelinde Fethullah Hoca’nın kendi gücünü abartıp, hakkı olmayan mevki ve makamları istemesi var diyebiliriz.

Mesela MİT’in başında görev yapan Hakan Fidan’ın görevden alınıp, oraya Hoca’nın istediği birinin getirilmesi. Başbakan Erdoğan’ın en güvendiği bürokratlardan olan ve kumaşı Anadolu’da dokunmuş bir halk çocuğu olan Hakan Fidan’a kadar uzanan ve nerede ise tutuklanmasına kadar mesafe katedilen olay bir cemaat planı idi. O plan Erdoğan engeline takılacak ve cemaatin yüzünde patlayacaktır. Şimdi bu savaşın bir başka boyutunu vermek istiyorum. HAS Parti yaralı bir ceylan gibi seçimlerden çıkmıştı. Fethullah Hocanın A takımından bazı kişiler, Hoca adına parti genel başkanı Prof. Numan Kurtulmuş’u ziyaret edip kendisine şu teklifi ilettiler:

"- Sayın Kurtulmuş, önümüzdeki seçimlerde seni desteklemek istiyoruz. İlk seçimde barajı aştırır, 40-50 milletvekili çıkarttırırız. Sonraki seçimde de iktidar namzedi yaparız!"

Sayın Kurtulmuş’un çok güvendiğimiz, itibarlı bir danışmanından taa o gün “off the record” yani yazılmamak kaydı ile bize gelen bu bilgi şüphesiz Başbakan Erdoğan’a da gitti ve Erdoğan bu olay üzerine 3 önemli hamle yaptı:

1- İlk defa kamuoyu önünde yüksek sesle Fethullah Hoca’ya Türkiye’ye dönmesi için çağrıda bulundu.

Hocanın verdiği cevap ise hiç de inandırıcı bulunmadı.

2- HAS Parti’nin lağv edilerek Prof. Numan Kurtulmuş’un AK Parti’ye katılması cemaate 90’dan atılan ikinci goldü.

3- Fethullah Hoca’nın en büyük insan kaynağı özel dershanelerdi. Türkiye çapında 3 büyük dershane ve ayrıca her şehirde kurduğu büyük bir özel dershane ile zeki gençleri topluyor ve hizmetin birer neferi yapıyordu.

Şimdi Fethullah Hoca’nın yaptığı ilk iki hamleden sonra onun niyetleri Başbakan nezdinde sorgulanır oldu. Başbakan bu sorgulamalarında yüzde binbeşyüz haklıydı.

TARAF GAZETESİNİN KÂĞIDI ZAMAN’DAN GİDİYOR

O zaman o da 3. hamleyi yaparak özel dershanelerin liselere dönüşmesi projesini hayata geçirmeye karar verdi. Özel lise olacaklardı ve devlet de onlardan hizmet satın alacaktı, yani ipler Erdoğan’ın elinde olacaktı. Bu proje ile Erdoğan duvarına toslayınca alelacele bir öğretmenler sendikası kurup 1 haftada 35.000 mevcuda ulaştılar ve Erdoğan’la pazarlığa oturdular. Şimdilik özel dershanelerin kapatılması bir yıllığına durduruldu ve bu sarı sendika da kendisini feshetti. Artık kardeşlik hukukunun birbirine bağladığı 2 taraf gibi değil, menfaatler üzerine kurulu iki taraf gibi işler yürüyor, maalesef bunun da müsebbibi cemaattir.

“Biz 100 yıllık bir plan yaptık. O hedefe yürürken dostlarımızı ve düşmanlarımızı kendimiz belirleriz, başka ölçüleri tanımayız, hedefe götüren her yol mübahtır” gibi bir mantıkla yola çıkarsanız Allah’tan nasıl yardım dileyeceksiniz. Vaktiyle meclis kürsüsüne fırlayıp Merve Kavakçı’ya hitaben “Bu kadına haddini bildirin” diye bağıran Bülent Ecevit’e uzattığınız dostluk elini, Erdoğan’dan esirgeyip, şarta-şurta bağlarsanız bunun hesabını iki dünyada da veremezsiniz. Zira bu kavganın galibi olmaz ama mağlubu ve vebal sahibi cemaat olur.

Taraf gazetesinin kâğıdı Zaman’dan gitmektedir ve hediye olarak bir matbaa verilmiştir. Bu gazetenin görevi de AK Parti hükümetinin altına dinamit döşemektir. Vaktiyle Ahmet Altan da genel yayın müdürlüğü döneminde aynı görevi yapmıştır, yani cemaat adına tetikçilik!

Şahin Alpay, Eser Karakaş ve Prof. Mehmet Altan da Fethullah Hoca’nın kanalı olan Mehtap TV’de aynı dinamit döşeme işini yapmaktadır. Ayrıca Zaman Gazetesi’nin İngilizce versiyonu Todays Zaman’da da AK Parti’nin gittikçe kan kaybettiği yolunda yapılan haberler insanın aklına kötü çağrışımlar getiriyor. Düşünsenize Hoca’nın kanalı olan Samanyolu TV’de her güzel şeyin düşmanı CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’na bile kucak açılmakta, özel bir konuk olarak ağırlayıp, Erdoğan hakkında yalan-yanlış konuştuğu programı değişik saatlerde 3 kere yayınlanarak AK Parti’ye salvo atışı yapılmaktadır.

Hele son olarak Gazeteci ve Yazarlar Vakfı’nın yaptığı açıklamada, AK Parti’yi nerede ise açıkça suçlayan ve Taksim Gezi Parkı’nda yanlış yaptıklarını söyleyen, oradan başlayarak Türkiye’yi yangın yerine çeviren ve kendilerine bizatihi “çapulcularız” diyenlerin bu sıfatla anılmasını ayıplayan bu açıklamayı hilkat garibesi bir açıklama olarak anmamak mümkün müdür?

Şimdi iş, cemaatin oy potansiyelinin % 8-10 civarında olduğu, bunun rüzgârı ile hesaplandığında ise % 15’lere tekabül ettiğini millete empoze etmek. Bu rüzgâr için gerekli medya desteğinin de Fethullah Hoca’nın elindeki sayıları bir hayli kabarık TV kanalları, radyolar ve gazetelerle, dergiler tarafından sağlanacağı düşünülmektedir.

Ben şahsen Fethullah Hoca’nın bir fidan olarak dikip, yıllarca sulayıp bir çınar haline getirdiği hizmet hareketinin Türkiye’nin ve dünyanın geleceğine iyi bir yatırım olduğunu düşünüyorum.

Ama son iki yılda Türkiye’de adeta sessiz bir devrim yaparak, bizi 90 yıldır içinde bocaladığımız çıkmaz sokaktan çıkaran ve uzun maraton koşucusu olmamızı sağlayan Başbakan Erdoğan’ın ardına bir katar olmak yerine, lokomotif olmaya çalışmak ister istemez cemaatle Erdoğan Hareketi arasında bir kavgaya yol açmıştır. İşin içine nefisler girmiş ve cemaat kendinde olmayan bir güce vehmederek iktidarın karşısına dikilmiştir.

Bugün MİT’i, yarın Anayasa Mahkemesi’ni, Danıştay’ı, Sayıştay’ı, Yargıtay’ı, öbür gün vali ve emniyet müdürlerini, tüm üniversitelerin rektörlerinin tayinlerini isteyecek ve Başbakan Erdoğan da haklı olarak, “Ben zaten tüm cemaatlerin haklı taleplerini yerine getiriyorum, hizmetlerinize lokomotif oluyorum. Ama davul benim boynumda, tokmak sizin elinizde neden olsun? Bu ısrarınızın kardeşlik hukukunda yeri var mıdır?” diye sormasından daha tabii ne olabilir?

İki taraf içinde başarı herkesin kendi işini en iyi şekilde yapmasıdır.

Allahü alem, Allah katında makbul olan da budur. Pazılın bütün parçalarını birleştirince acaba Fethullah Hoca Amerika’dan dönüp Türkiye’de olsa daha mı isabetli olur, bugün adeta bir tutsak mesabesinde olduğu ABD’den İsrail’de öldürülen çocuklara duyduğu üzüntüyü, Filistindekiler için de yüksek sesle haykırması, Bülent Arınç’ın uzattığı zeytin dalına adeta koşması tek dileğimiz.

Bugüne kadar ömrünü kardeşlik hukukunun gereklerini yazmaya ve yapmaya adayan Fethullah Hoca’dan çok şey mi istiyoruz.

Hocam, Kırık Testi’ye kardeşlik doldurulmaz, sonra Sızıntı yapar!”

Haber Ara