Başbakan'dan Mısır konusunda Batı'ya mesaj!
Başbakan Erdoğan Türkmenistan ziyareti öncesi havalimanında Mısır'da yaşanılanları değerlendirip, Batı'yı tavrından dolayı eleştirdi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-15 11:02:23
Bayramın ilk gününden bu yana nerede olduğuna dair herhangi bir açıklama yapılmayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Bodrum'da tatil yaptığı öğrenildi. hakkında çeşitli spekülasyonlar çıkan ve hastanede tedavi gördüğü bile iddia edilen Başbakan Erdoğan'ın dün gece Bodrum'dan Ankara'ya döndüğü ve buradan da Türkmenistan'a gideceği belirtildi. Başbakan'ın sağlığı ile ilgili spekülasyonlar üzerine geçtiğimiz günlerde Başbakanlık'tan açıklama yapılmış ve Erdoğan'ın özel mesaisini İstanbul dışında sürdürdüğü ifade edilmişti.
Erdoğan ayrıca Cumartesi günü Bursa'daki kentsel dönüşüm törenine katılacak.
ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR
Erdoğan Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı açıklamada şöyle konuştu:
Türkmenistan'ı ziyaretim sırasında devlet başkanı Berdimuhammedov başbaşa ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştireceğiz.
Bu görüşmelerde ticaret ulaşım turizm olmak üzere, Türkiye-Türkmenistan ilişkilerini tüm yönleriyle ele almak suretiyle, türk iş adamlarının daha etkin yatırımlarda bulunmaları, genelinde etkin yatırımda bulunmalarını sağlamak için bu ziyaretin önemli bir ivme yakalayacağına inanıyorum.
Türkmenistan malum Orta Asya'da Türk işadamlarının en çok yatırım yaptığı ülke. Üstlenilen projelerin hacmi 35 milyar dolara ulaşmış durumda. Başarıyla tamamlanan her proje Türkmenistan’da firmalarımız için yeni kapılar açıyor. İnşallah bu ziyaretimizde karşılıklı yatırımları, ticareti ve iş birliğini daha da artıracak imkanları konuşacak mevcut sorunları ele alacağız.
MISIR'DAKİ GELİŞMELER
Dün bildiğiniz gibi Mısır'da Ramazanın başından itibaren süre gelen çok ciddi bir katliamın askeri darbenin neticesi olarak süregelen katliamın, farklı bir yönüne şahit olduk.
Burada demokrasi süreci içerisinde kendi oylarının akıbetini öğrenme mücadelesinde olan Mısır halkına karşı askeri darbeyi yapanların, çok açık bir katliam yaptıklarını dünya televizyonlarından izleme fırsatı bulduk.
Tabi bunu bizim de bazı medya gruplarımız da dahil, bunu gizleme gayreti içerisinde olup, hatta hata Müslüman kardeşlerin silah kullandığını iddia edecek kadar ileri gitmişlerdir.
İnternet sitelerinde bunlar kayda girmiş, daha sonra tepki alınca internet sitelerinden bunları düşmüşlerdir. Bu talihsizliktir. Tanklarla, sniperlarla orada 300 civarında Mısırlı kendi vatandaşını şehit eden, öldüren, böyle bir darbe sözde yönetimine adeta sahip çıkma gayret içerisinde olanlar var.
Biz ilk günden itibaren bu olayı bir Askeri darbe olarak niteledik. Bu darbedir dedik. Fakat batı buna hiçbir zaman darbe diyemedi. Hep müdahale demek suretiyle bu işi yumuşatmanın gayreti içine girdiler.
Bizimle telefon görüşmelerinde darbe ifadesine hayır diyemediler. Ama bunu açıklayamadılar. Dün tabi bütün bu gelişmelerden sonra dikkat edilirse bu darbeciler en sonunda 17:00 itibariyle OHAL ilan etmek durumunda kaldılar. Şimdi bir ay süreyle, Mısır'da OHAL ilan edilmiş durumda.
Şehadete inanmış olan bu insanlar er veya geç Mısır'da bu demokratik haklarının neticesini de kazanacaklardır diye düşünüyorum.
Muhalefet Mısır üzerindende oy devşirmeye çalışıyor. Katliamlarla ilgili sağlıklı bilgi almakta zorlanıyoruz.
Şunu da söylemek zorundayım. Biz inandığımız doğruları söylemedikçe ayakta kalamayız. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Her doğru her yerde söylenemez. Doğrudur bu bir siyasi manevradır. Ama bazı doğruları söylemek zorundayız.
Ama o şehitleri görüğümüzde duygulanamıyorsak, varlık nedenimiz ortadan kalkar. İnsan olduğumuzu unutmayacağız.
Mısır'a ekonomik ambargo uyguladılar, IMF de dahil. Filistin'de de seçimi kazanan Hamas'a yönetimi vermediler. Acaba Filistin'de ne oluyor, demokrasi çalıştırıldı mı? Batı sürekli olarak Hamas'ı bize terör örgütü olarak söylettirmeye çalıştı. Biz onlara terör örgütü demedik, hak savunucusu dedik. Samimi iseniz buyrun seçim sandığı. Ama hala seçim yaptırmıyorlar.
İslam dünyasındaki tuzaklar Türkiye için de geçerlidir.
Güçlü Türkiye'yi kimse istemiyor. Bunun için güçlü olmaya, dayanışma halinde olmaya mecburuz.
Mısır'da asla şiddete başvurulmadı, bütün bu olanlar karşısında ölüm anında bile zafer işareti yapmışlar, şehadet parmaklarını kaldırmışlardır. Mısır'da son derece haklı bir şekilde darbeyi protesto edenler milli irade hırsızlarına karşı seslerini yükseltenler şiddet tuzağına düşmemiştir.
“DOĞRULARI SÖYLEMEZSEK AYAKTA KALAMAYIZ”
Şunu da çok açık net söylemek zorundayım. İnandığımız doğruları söylemediğimiz sürece ayakta kalamayız. Çünkü haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Bizimi ilkemiz var. Her doğru her yerde konuşulmaz, doğrudur. Bu bir siyasi manevra olabilir. Ama inkar edilemez gerçekler var.
Zira bizim önümüze şehitlerin resimleri geldiği zaman, eğer burada zerre kadar duygulanamıyorsak, sorumluluk hissedemiyorsak, bizim varlık nedenimiz de ortadan kalkar. İnsan olduğumuzu unutmayacağız.
“BİR SENE TAHAMMÜL EDEMEDİLER”
Gerek ülkemizde, gerek diğer demokratik ülkelerde, demokrasinin olgunlaşmasının belli bir vakit aldığını HEP gördük. İşte bir sene tahammül edemediler. Bir sene ekonomik ambargo uyguladılar Mısır'a. Sadece Türkiye ve Katar Mısır'ın yanında yer aldı. Ama dünya Mısır'a ‘Kalk bakalım ayağa kalkabilirsen' dedi. Buna IMF de dahil. Aynı şeyi Filistin'de yaptılar. Filistin'de de seçimlerden Hamas başarıyla çıktı. Oradan ekonomik ambargoyu uygulamaya başladılar. Bunu bırakın, parlamento başkanını içeri aldılar. Bunlar hala içeride yatıyorlar. Ve 30 kadar milletvekilleriyle beraber Hamas'ın milletvekilleri içeride yatıyor. Filistin'de yönetimi onlara vermediler.
“15 GÜNDÜR O SÜRECİ UNUTMADIK, UNUTMUYORUZ”
Bize batı sürekli olarak Hamas'ı bize terör örgütü olarak söyletmenin gayreti içerisine girdi. Ama biz tam aksine haklarının savunucusu olarak ifade ettik. Öyle kabul ettik. Eğer samimiyseniz, eğer güveniyorsanız buyurun seçim sandığı. Hayır, hala seçimi Filistin'de yaptırtmıyorlar. Neticeyi görüyorlar onun için. Gazze HEP bombalanır. 15 gündür o süreci unutmadık, unutmuyoruz.
“GÜÇLÜ TÜRKİYE’Yİ KİMSE İSTEMİYOR”
Bakın devamlı olarak İslam dünyası üzerinde bir tezgah çalıştırılıyor. Bu tuzaklar bizler için de geçerlidir. Şunu da unutmayalım, güçlü Türkiye'yi kimse istemiyor. Biz güçlü olmaya mecburuz. Kendi içimizde birbirimizi sevmeye mecburuz. Bunun için biz tırnaklarımızla kazıyacağız. Güçlü Türkiye'yi inşa edeceğiz.
“BATININ HER ZAMAN BU İKİ YÜZLÜLÜĞÜNÜN BİR YANSIMASI”
Demokrasi tabiatı gereği ortaya çıkan sorunların yine demokrasi içinde çözülmesiyle olgunlaşır. Dünyada bugüne kadar yapılan darbelerde demokrasiyi kurtarmak mazerettir. Bu darbe olayında da ne yazık ki, asker Mısır'da güya demokrasiyi kurtarmak için böyle bir yola tevessül etmiştir gibi bir bahaneyle karşımıza çıktılar.
Batının her zaman bu iki yüzlülüğünün bir yansımasıdır. Darbeyi gerçekleştirenler milli iradeyi katletmekle kalmamış, milleti katletme girişimlerini başlatmışlardır. Mısır'da ortaya çıkan manzara, otoriter ve baskıcı rejim günlerini aratan bir ihtivaya yürümüştür.
“ONLAR SİLAH KULLANMAMIŞLARDIR”
Dikkatinizi bir noktaya çekiyorum. Bütün tahriklere, kışkırtmalara rağmen, darbeye karşı haklı tepki sarf edenler şiddete başvurmamışlardır. Onlar silah kullanmamışlardır. Onlar sadece ölüm anında bile, bakıyorsunuz zafer işaretleri yapmışlardır.
Bütün bunların hepsini artık ekranlarda izleme fırsatını gördük. Mısır'da son derece haklı şekilde darbeyi protesto edenler, şiddet tuzağına düşmemiştir.
Tahrir Meydanı'nda toplanan bir avuç insan bahane edilerek darbe yapılmış, ama milyonlarca insanın demokratik barışçıl eylemleri ağır katliamlarla bastırılmaya çalışılmıştır.
Dünkü olayları hala müdahale diyenler bizi Mısır'ın içişlerine karışıyor olmakla itham ettiler. Arapların içişlerine niçin karışıyorsunuz diye itham ettiler. Bunu diyenlere ben de buradan sesleniyorum.
Suriye ile ilgili olduğu zaman, Türkiye’den niye o zaman destek istediniz? Suriye Arap değil miydi? Burada Türkiye’nin tavrını övmek suretiyle, çalışmayı arzu ettiğinizi siz söylediniz. Ama bilesiniz ki Mısır da bizim komşumuz.
Gelinen noktada Mısır’da sadece demokrasi değil insanlık da hedef alınmıştır. Ölümcül bir darbe vurulmuş, insanlık can çekişmeye başlamıştır.
Bakın altını çizerek ifade ediyorum. Bu katliamı işleyenler kadar, sessiz kalanlar bu cinayetlerden sorumludur. Masum kadınlar, çocuklar alçakça katledilirken, insanlar artık meydanlara kefenlerini giyip çıkarken, görmedim bilmiyordum demek bu cinayetlere ortaklık etmektir.
Bir defa BM Güvenlik Konseyi'nin toplanması gerekmektedir. Filanca buna evet yada hayır der. Burada herkesin bir defa evet demesi gerekir. Hadi demiyor. Demezlerse tarihe bunun hesabını hiçbir zaman veremeyeceklerdir. Bunları bilmemiz görmemiz için BM Güvenlik Konseyi’nin kuruluş amacına uygun olarak, böyle bir olay karşısında, Mısır gibi bir ülke için bu olayları göz ardı etmek mümkün değildir.
BATI'YA ÖYLE BİR SORU SORDU Kİ...
Bu darbeyi görmezden gelenler, hatta darbeye darbe deme onurunu dahi gösteremeyenler, o masum çocukların katledilmesinde pay sahibidirler.
Susan sessiz kalan tepkisiz kalan herkesin her uluslararası kuruluşun, tıpkı o darbeyi yapanlar gibi o masum çocukların kanı bulaşmıştır.
Susmak onaylamaktır. Hatta susmak fiili teşvik etmek, o fiile ortak olmaktır. Buradan batılı ülkelere açık açık sesleniyorum.
Filistin'de Suriye'de sustunuz. Yüz bini aşkın insan öldürüldü. Hala susuyorsunuz. Türkiye'de bugün 400 bini aşkın sığınmacı var. Mısır'da sustunuz, susuyorsunuz. Bu aşamadan sonra hangi yüzle demokrasiden, evrensel değerlerden, insan hak ve özgürlüklerinden bahsedeceksiniz?
Bu aşamadan sonra demokrasi hukuk adalet dediğinizde kimi inandıracaksınız? Gözümüzün önünde insanlar toplu halde katledilirken, bunu durdurmak elinizde olduğu halde, artık ne yüzle demokrasiden bahsedeceksiniz?
Buradan uluslararası medyaya da sesleniyorum. Türkiye’de kullanılan biber gazını, saatlerce canlı yayına taşıyan, günlerce Türkiye’den kışkırtıcı yayın yapan medyanın, acaba Mısır’ı görmesi, bir satır olsa yayın yapması için daha kaç masum Fok balıklarıyla ilgili saatlerce yayın yapan uluslararası medyanın, Mısır’da Filistin’de ölen çocukları görmesi için acaba ne kadar kan akması gerekiyor?
Mısır'daki darbe yönetimine şunu hatırlatmak istiyorum. Darbeci yöneticileri bu dünyanın kudretli gibi görünen Firavunlara bile kalmadığını er yada geç bir Musa çıkar ve zulmün hesabını sorar. Mısır'da Nobel barış ödüllü Cumhurbaşkanı yardımcısının son derece geç ve haklı istifası darbe yönetimi için örnek teşkil etmelidir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara