Abdülkadir Selvi: Mısır'da bundan sonrası
Yenişafak yazarı Abdülkadir Selvi bugünkü köşe yazısında Mısır'daki darbenin ardından olacakları kaleme aldı...
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-15 05:21:59
Katliama, katliam demek bile hafif kalıyor.
Nahda ve Adeviyye meydanlarından öyle görüntüler geliyor ki, insanlığın sükut ettiği yer orası.
Kurşunlanmış bebekler, öldürülmüş kadınlar ve yakılmış insanlar.
Kurşunla ölüm dahi hafif kalıyor, diri diri yakılan insanların görüntüleri karşısında.
İnsanlığın gördüğü en barışçıl eylemlerini yapan insanlara karşı katliamın her çeşidi denendi.
Atom bombası kullanamayacaklarına göre bunun ötesi kimyasal gaz…
Aslında Mısır'da önce rejim katledildi.
Sonra insanlığın katliamı geldi.
Önce, 'Darbeye darbe diyemeyen' demokratik(!) Batı'nın tüm değerleriyle iflas ettiğine tanıklık ettik.
Sonra insanlığın çok az tanık olduğu vahşetlerden biri yaşandı, Mısır'da.
Ve Gezi olaylarında bir günde 3 kez açıklama yapan ABD ise sustu.
O gün darbeye darbe diyemeyenler bugün katliama katliam diyemedi.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin, 'Mısır'da ordu demokrasiyi yeniden inşa ediyor' dediği askerler, demokrasiyi nasıl inşa ettiklerini gösterdiler.
Mısır'ın dünyaca ünlü piramitleri vardı. Darbeciler şimdi buna bir de katlettikleri sivil insanlardan oluşturdukları piramitleri eklemeye başladılar.
Her yanından kan damlayan utanç abidesi piramitleri…
Darbecileri meşrulaştırmak için koşa koşa Kahire'ye kadar giden AB Komiseri Catherine Ashton bu katliam karşısında ne düşünüyor acaba?
Katliam karşısında suskun kaldığı için ne düşündüğünü öğrenemedik.
Yoksa Mısır'a yeni bir sefer mi planlıyor?
İyi olur.
Bir de General Sisi'nin elinden plaket aldı mı tamam demektir.
AB'yi taçlandırmış olur.
Bir kez daha görüldü ki, Batı dünyası demokrasiyi sadece kendisi için istiyor.
Bir kez daha görüldü ki, Batı, İslam dünyası için demokrasiyi lüks olarak görüyor.
İşte bu nokta Batı'nın bütün değerlerinin çöp kutusuna atıldığı bir nokta oldu.
Mısır sadece Mısır'dan ibaret değil.
Mısır, Ortadoğu ve Afrika'nın, 'Siyasal aklı' demekti.
Tarihi, diktatörlükler tarihi olan Mısır'da demokrasinin yaşaması hayati derecede önemliydi.
Eğer Mısır'da demokrasi yaşayabilseydi, Ortadoğu ve Afrika'da demokrasi çiçekleri açacaktı.
Tersine oldu.
Korkum o ki, Mısır'da darbe kökleşirse, bir süre sonra Afrika'da darbeler birbiri ardına gelecektir.
Bundan sonrası ise, Mısır, darbe yönetimi tarafından hızla bir iç savaşın kucağına doğru yuvarlanıyor demektir.
Dün Mısır'da başkent Kahire'nin Adeviyye ve Nahda meydanlarında asker insanların üzerine kurşunlar yağdırılırken, sahra hastanesi ateşe verilip, insanlar diri diri yakılırken, orada ölen sadece Mısırlılar değil, insanlığın vicdanıydı.
Medeni Batı Mısır'daki katliamı büyük bir iki yüzlülükle seyrederken, kendilerine demokrasi layık görülmeyen Mısır halkı ise, kanlarıyla demokrasi destanı yazıyorlar.
Mısır'da darbenin gerçekleştiği 3 Temmuz'dan beri insanlar meydanda ve şu ana kadar kimi sabah namazında, kimi Ramazan ayında, dün ise sivil direniş esnasında katledildiler.
Buna rağmen darbeye karşı inadına direniş diyen ve seçilmiş Cumhurbaşkanı'na sahip çıkmaya devam eden Mısır, insanlığa demokrasi dersi veriyor.
Bizim artık, katliamlar karşısında bile suskun kalan Batı'dan öğrenecek bir şeyimiz yok. Ama Batı'nın Mısır'da kanlarıyla demokrasi mücadelesi veren insanlardan öğrenecek çok şeyleri var.
Ve Mısır'da akıtılan kanda darbeyi destekleyen ABD ve Suudi Arabistan'ın da payı var.
Düne kadar Batı dünyası Mısır'daki darbenin destekleyicisi ve suç ortağıydı.
Dünden itibaren sergilenen vahşete sessiz kalmakla birlikte katliamların da suç ortağı oldu.
Adeviyye ve Nahda meydanındaki masumların kanı ABD'nin ve Suud rejiminin yüzüne bir kara leke olarak işlemiş durumda.
Buradan Mısır'ın direnişçi meydanlarını, asil bir duruş sergileyen Müslüman Kardeşler'i selamlıyorum.
Bediüzzaman hazretleri gibi, 'Yaşasın zalimler için cehennem' diyorum.
SON VİDEO HABER
Haber Ara