Özgür-Der'e yapılan saldırı İstanbul'da protesto edildi
Özgür-Der Van Şubesi ve Bağlar Temsilciliğine yönelik yapılan saldırıları protesto etmek için Saraçhane Parkı’nda toplanan İstanbullu Müslümanlar “Özgür-Der Susmaz Susturulamaz!” mesajını verdi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-13 20:20:27
Özgür-Der Van Şubesi ve Bağlar Temsilciliğine yönelik yapılan saldırıları protesto etmek için Saraçhane Parkı’nda toplanan İstanbullu Müslümanlar “Özgür-Der Susmaz Susturulamaz!” mesajını verdi.
Murat Ayar’ın sunumunu yaptığı eylemde “Saldırının Asıl Hedefi Özgür-Der Değil Suriye Direnişidir!”, “Gerçekler Yalanlarla Örtülemez, Özgür-Der Susmaz, Susturulamaz!” yazılı pankartlar açılırken “Çapulcuların Saldırıları Karşısında, Yaşasın İslami Kardeşlik ve Dayanışma!”, “Susmadık Susmayacağız, Hakkı Her Zaman Haykıracağız!”, “Tehditle Saldırıyla Gerçekler Gizlenemez!”, “Gerçekler Molotofla Yanmaz, Kurşunla Ölmez!”, “Hasbunallah ve Nimel Vekil! Allah Bize Yeter!...”, “Komeleya Azadî Bêden Namîne!” yazılı dövizler taşındı. Özgür-Der’e destek için düzenlenen eyleme İHH, Davet Derneği, İmkander, Gençlik Kültür Derneği, Akabe Vakfı, Gebze Endülüs Derneği, Uluslararası Hukukçular Birliği, Mustazafder Cemiyeti, Köklü Değişim Dergisi, TGTV ve Medeniyet Derneği gibi bazı kuruluşlar da destek verdi.
“Suriye Direnişine Her Şartta Sahip Çıkmalıyız”
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya yaptığı konuşmaya Rojava’da katliam iddialarını yanıtlayarak başladı. Kaya Rojava’da katliama delil olabilecek tek bir kare resim dahi bulunmadığını ifade ettiği konuşmasında “Masum sivillerin katledilmesine dair bir kanıt varsa bunu hep beraber lanetleriz” dedi. Bunun dışında İslami Kuruluşların karalanmasına yönelik karalama ve iftira kampanyalarının kabul edilemeyeceğini belirten Kaya Özgür-Der ‘in son bir haftadır değil iki buçuk yıldır Suriye direnişine sahip çıktığının altını çizdi. Çeşitli basın kuruluşlarının Özgür-Der’e karşı bir kara propaganda başlattığını söyleyen Kaya bu kesimlerin süreç içerisinde Suriye direnişine destek olmak için hangi icraatı yaptıklarını sordu. Özgür-Der’in şube ve temsilciliklerine yönelik yapılan saldırıların Suriye’de iki yılı aşkın bir zamandır süren katliamların yanında ciddi bir şey ifade etmediğini vurgulayan Kaya Suriye’deki kardeşlerimize her şart ve ortamda sahip çıkmamız gerektiğini hatırlattı.
“İslami Kurumlara Sözlü, Fiili ve Siyasi Saldırı Başlatıldı”
İHH Genel Başkan Yardımcısı Osman Atalay yaptığı konuşmada İHH’nın üç yıla yakın bir süredir Suriye’ye insani yardım götürdüğünü ve bu yardımları Türkiye’nin tüm bölgelerinden toplandığına dikkat çekti. Son altı aydır ortada Rojava iddiasının girdiğini bölgede uzun süredir çalışmalar yürüten İslami Kurumlara asılsız iftiralar atıldığını belirten Atalay fiili, sözlü ve siyasi saldırıların bunun ardından geldiğini söyledi. Bugün Rojava olarak ifade edilen Kamışlo, Serekani, Efrin, Kobani gibi Kürt halkının yaşadığı bölgelere yardım faaliyetlerinin devam edeceğinin altını çizen Atalay İslami Kurumlara yönelik saldırıları kınadıklarını ve kınayacaklarını vurguladı.
“Suriye Direnişine Desteğimiz Kesilmeyecek”
Atalay’ın ardından söz alan Medeniyet Derneği Başkanı Kazım Sağlam, Özgür-Der’in en başından beri Mısır ve Suriye direnişlerine destek verdiğini ve vereceğini düşündüğünü söylediği konuşmasında Özgür-Der’e yönelik başlatılan saldırıyı protesto ettiklerini belirtti. Müslümanların nerede olursa olsun zulme karşı durduğunu ifade eden Sağlam, Müslümanlara karşı başlatılan saldırıların başarılı olamayacağını belirtti. Sağlam konuşmasının sonunda Suriye direnişine olan desteğimizin bu tip olaylarla kesilemeyeceğini vurguladı.
“Özgür-Der’e Yapılan Saldırıyı Lanetliyoruz!”
Uluslararası Hukukçular Birliğini temsilen bir konuşma yapan Av. Yasin Şamlı Özgür-Der’e yapılan saldırıyı lanetlediğini belirtti. Özgür-Der’in her daim fikrini net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Şamlı bugün de fikirleri sebebiyle saldırıya uğradığını kaydetti. Şamlı son olarak her türlü saldırıya karşı zaferin mutlaka Allah’a teslim olanlar tarafından kazanılacağının altını çizdi.
“Müslümanlar Saldırılara Karşı Tek-Vücut Olmalıdır!”
Mustazaflar Cemiyetini temsilen söz alan Abdullah Aslan da yaptığı konuşmada İslami camiaya yönelik saldırıların kabul edilemeyeceğini belirtti. Bu politikaların bir netice getirmekten ziyade nefretlerini artıracağını ifade eden Aslan, Özgür-Der’e yapılan saldırının kendilerine yapılmış olduğunu vurgularken Müslümanların bu tip iftira ve saldırılara karşı tek-vücut olması gerektiğinin altını çizdi.
“Müslümanlar Dezenformasyonlara Dikkat Etmeli”
Aslan’ın ardından söz alan Köklü Değişim Dergisi’nden Mahmut Kar, eylemde yaptığı konuşmaya Özgür-Der’e yapılan saldırıları lanetleyerek başladı. Suriye’de direnişin ilk gününden beri Özgür-Der’in destek verdiğini belirten Kar Suriye konusunda üretilen dezenformasyonların Türkiye’deki çeşitli basın kuruluşları tarafından da yaygınlaştırıldığını hatırlattı. Kar, Müslümanların bu durumlara karşı dikkatli davranması gerektiğinin altını çizdi.
“Özgür-Der Ümmettir!”
Davet Derneği Başkanı Ahmet Yıldız da konuşmasına “Özgür-Der Ümmettir” diyerek başladı. Özgür-Der’e yapılan saldırının Ümmet’e yapıldığını belirten Yıldız düne kadar hiçbir saldırıya karşı harekete geçmeyen kurumların bugün İslami kurumlara iftirada bulunduğunu ifade etti. Özgür-Der sadece bir stk olmadığını, İslami Hareketin önemli bir mihenk taşı olduğunu vurgulayan Yıldız fasıktan bir haber geldiğinde araştırılması gerektiği usulünü hatırlattı. Yıldız konuşmasına dua ve temennilerle son verdi.
Konuşmaların ardından sona eren eylemde “Özgür-Der Susmaz, Susturulamaz!”, “Susmadık Asla Susmayacağız!”, “Yaşasın Küresel İntifada!”, “Uyan, Diren, Özgürleş!” sloganları atıldı.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
ÖZGÜR-DER’E SALDIRILAR ACZİYET ve TUTARSIZLIĞIN İTİRAFIDIR!
13 Ağustos 2013 - Salı
Batı Kürdistan’da PYD ile çeşitli direniş grupları arasında meydana gelen çatışmaları bahane ederek, Rojava’da Kürt halkına yönelik bir katliam olduğu ve bu katliama Suriye halkına yardım eden kuruluşların silah ve militan taşıdığı yönündeki düzeysiz propaganda son hızıyla sürüyor. İçinde İHH ve Özgür-Der’in de olduğu İslami kuruluşları hedef alan çarpıtma ve saptırmalar, hakaret ve iftiralar eşliğinde tehdit ve hedef göstermelere, oradan da fiili saldırılara vardı. Önce 8 Ağustos gecesi Özgür-Der Van şubesine Molotoflu ve silahlı saldırı, ardından da 12 Ağustos gecesi Özgür-Der Bağlar temsilciliğine molotoflu saldırı düzenlendi. Her iki saldırıyı da YDG-H isimli PKK’ye bağlı grup twitter hesabından yaptığı açıklama ile üstlendi.
Yoğun dezenformasyon ve çarpıtma kampanyasının hedefine oturtulan Özgür-Der’in özellikle yaptığı yardımlar, Suriye konusundaki paneller, basın açıklamaları çarptırılıp, bu çalışmaların fotoğrafları PKK’ye yakın çeşitli gazete, televizyon ve internet sitelerinde yayınlanarak, fotoğraflarda yer alan kişi ve kurumlara iftiralar atıldı ve hedef gösterildi. PKK medyası, Suriye’ye yapılan yardımlarda görev alan arkadaşlarımızın resimlerini paylaşarak bu kişilerin Suriye’ye Kürtleri öldürmeye gittiklerini, yardım kamyonlarının içinde katliamda kullanılmak için silahlar olduğunu söyleyecek kadar iftiralarını ileri vardırdı. Özgür-Der’i, El-Kaide ile irtibatlandırıp, yayınladıkları ve Rojava’da gerçekleştiğini iddia ettikleri vahşet ve katliam görüntülerini de ekleyerek Özgür-Der’i itibarsızlaştırmak, yardım faaliyetlerini önlemek ve camiamız aleyhine tabanlarında ve halkta bir öfke oluşturmak için çaba gösterdiler.
Bizler ise Özgür-Der olarak bu görüntülerin Rojava’ya ait olmadığını farklı zamanlarda ve farklı yerlerde yaşanmış katliamlara, vahşetlere ait olduğunu gösterdik. Hatta kullanılan resimlerin içinde depremlerde çekilmiş fotoğraflar bile vardı. Bu görüntülerin Rojava’ya ait olmadığını söylememiz ve ispat etmemiz karşısında yalan haberler yapıp kamuoyunu aldattıkları için halktan özür dilemesi gerekenler, bilakis daha büyük bir yüzsüzlük yaparak Özgür-Der’i “Rojava katliamını desteklemek”le suçladılar.
Elbette, PKK medyasının her haberine iman etmiş kesimler için bizim açıklamalarımızın bir önemi olmadığını biliyoruz. Zaten biz de ulusalcılık zehrini içmiş kesin inançlıları ikna etmek için değil, Özgür-Der ve Suriye yardımlarımız konusunda zihinleri kirletilen kamuoyunu aydınlatmak için açıklamalarda bulunuyoruz.
Buradan PKK’ye soruyoruz; İddialarınızda haklıysanız niçin bunları ispat edecek bir tek gerçek resim karesi, bir tek video görüntüsü bile yayınlayamıyorsunuz? Niçin o bölgeye giden gazetecileri geri çeviriyorsunuz? Niçin, Kürdistan bölgesel yönetimi lideri Mesut Barzani bile size inanmıyor? Madem haklısınız, niçin elinizdeki devasa medya imkanlarıyla fikirlerimize yine fikirlerle cevap vermek yerine, iftira, hakaret, tehdit, kurşun ve molotofla karşılık veriyorsunuz? Bu yaptığınız haksızlığınızın bir çeşit itirafı ve acizlik değil de nedir?
Buradan BDP yönetimine de seslenmek istiyoruz; yıllarca demokrasi, insan hakları, düşünce özgürlüğü, örgütlenme hürriyeti diye bayraklaştırdığınız ilkeleriniz konusundaki bir çifte standart içindesiniz?! Sizin gibi düşünmediğimiz için tabanınızın saldırılarına maruz kalmamızı haklı mı buluyorsunuz?! Günlerdir burnunuzun dibinde, Kürdistan’ın kalbinde “halkınıza(!)” gerçekleştirilen bu saldırılar karşısında niye sessizsiniz? Ne oldu demokrasinize, insan haklarınıza?! Sakın sizden bu konularda tutarlılık göstereceğinizi beklediğimizi sanmayın! Ama kamuoyunu bu konularda aydınlatmak gibi bir “siyasi vazifeniz” var!
Fakat maatteessüf görüyoruz ki, sözkonusu çevreler bu çelişkiyi örtmek, saldırganlığı meşrulaştırmak için daha fazla yalan, daha fazla dezenformasyon ve daha fazla şiddete ihtiyaç duyuyor. Şiddeti, baskıcı-faşizan tutumlarının aracı kılanlar bu kez de saldırılarına gerekçe olarak Özgür-Der’in “Kürtleri katleden çetelere destek” verdiği yalanına sığınıyorlar. Biz böyle çirkin bir iftirayı şiddetle reddediyoruz!
Böylece bir kez daha gördük ki, on yıllardır devletin baskısından, muhalif düşüncelere tahammülsüzlüğünden, tektipleştiremediği unsurlara karşı inkar ve imha siyaseti izlediğinden, faili meçhullerden şikayet edenler tutum ve eylemleriyle eleştirdikleri devletin ahlakını ve tarzını birebir benimsediklerini, içselleştirdiklerini ortaya koymuşlardır. Kurban celladına, mazlum zalimine benzemiştir.
Özgür-Der’in Baas zulmüne karşı Suriye halkının intifadasına verdiği destek ve mazlum ve mağdur kardeşlerimize yardım çabaları hakkında karalama kampanyası yürütenler, bu çabalarımızı “çetelere destek” şeklinde iftiralarına malzeme yapanlar Baas rejimine dolaylı suç ortaklığı yapmakta, Rojava da dahil Suriye’de yardım alamadığı için açlık, gıdasızlık, ilaçsızlık ve benzeri nedenlerle ölen kişilerin vebalini de yüklenmektedirler.
Şu sıralar Rojavaya yardım yarışına girerek ne kadar hümanist olduğunu gösterenler, bizlerin yaptığı yardımları engellemeye çalışarak ve yardımı dahi etnik ve ideolojik temelde ele alarak ne kadar “insani(!)” bir duruş sergilediklerini ispatlamış oldular.
Bizim iki buçuk yıllık süreçte Suriye halkının özgürlük mücadelesine desteğimiz ortadadır. Ya bize çirkin iftiralar yöneltenler! Madem çok insani bir duruşunuz var ve katliamlar karşısında bu kadar duyarlısınız, üç yıldır yüzbinden fazla sivilin Esed tarafından katledilmesine, milyonlarcasının evsiz kalıp muhacir olmasına, ekmek kuyruklarında bombalanıp can vermelerine, çocuklara dahi tecavüz edilmesine, açlık ve ilaçsızlıktan ölmelerine niçin bu kadar zamandır sessiz, kör ve sağır kaldınız? Özgür-Der iki yıldır Rojava’ya yardım ederken siz ne yapıyordunuz? İnsanlık, vicdan ve erdem adına ortaya koyabileceğiniz tek bir çabanız oldu mu? Hayır, olmadı! Tersine sistematik biçimde direnişi karaladınız, Baas rejiminin propagandadif söylemlerini tekrarladınız. Katliamlara göz yumdunuz. Ve şimdi bizlere insanlık dersi vermeye kalkışıyorsunuz. Bu kabul edilemez!
Suriye halkının iki buçuk yıldır yaşadığı vahşeti görmezden gelenlerin, Arap, Kürt, Türkmen, Hıristiyan on binlerce insanın hunharca katledilmesine en küçük bir itirazda bulunmayanların, hatta Baas rejiminin ağzıyla direnişi bir komplo olarak niteleyenlerin, İslami direniş güçlerini akıl almaz iftiralarla karalayanların bugün kalkıp sahteliği ayyuka çıkmış görüntüler üzerinden insanlığımızı sorgulamaları tek kelimeyle ibretliktir!(Haksoshaber.net)
Bir kere daha hatırlatıyoruz. Saldırılarınızla bizi susturamaz, gerçekleri örtemezsiniz. Bu tür tavırlar sadece acziyetinizin ve iddialarınızın altının boş olup tartışılmasından korktuğunuzun göstergesidir. Ve hiç kuşkusuz bu saldırılarınıza bakarak tüm halkımız, fırsat bulduğunuz zeminlerde nasıl bir ortam tesis etmeye niyetli olduğunuzu, zulüm ve propagandanıza boyun eğmeyecek oluşumlara karşı nasıl canavarlaşabildiğinizi de açıkça görmekte ve öğrenmektedir. 13.08.2013
Özgür-Der
Haber Ara