Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

YPG Komutanı: Kürt Arap savaşı çıkarmak istiyorlar

YPG Komutanı: 'Suriye muhalefeti Suriye toprakları üzerinde kendisine bir yer bulmak için bunun arkasındadır. Suriye rejimi bu savaştan çıkar elde ediyor. Bu savaşın hiç bitmesini istemiyor. Ve kördüğüme ulaşmasını istiyor. Ve sonunda Kürt Arap savaşına dönüşmesini istiyor. Çünkü şu an Suriye’de süren çatışmalar, Kürt-Arap, Sünni-Alevi çatışmalarına dönüştürülerek gelecekteki Suriye’nin fotoğrafını oluşturmaya çalışıyorlar.'

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-08-06 14:25:35

YPG Komutanı: Kürt Arap savaşı çıkarmak istiyorlar
 
YPG Genel Komutanı Sipan Hemo, Kürtlerin uluslararası bir komplo ile karşı karşıya olduklarını söyledi.

“Sessizliğin nedenleri var, birçok güç bundan çıkar sağlıyor” diyen Hemo, Suriye muhalefetinin Suriye toprakları üzerinde kendine yer bulmak için saldırılar arkasında durduğunu, Suriye rejiminin ise savaşın devam ederek kördüğüme ulaşmasını istediğini belirtti. Hemo Türkiye’nin de çete gruplarını kullanarak Kürtlerin irade olmasının önüne geçmeyi amaçladığını ekledi.

Sipan Hemo, Tel Aran ve Tel Hasıl’daki katliamların perde arkasıyla ilgili de dikkat çekici bilgiler verdi.

Semalka Kapısının hala kapalı olmasına da tepki gösteren YPG Genel Komutanı, “Yaralılarımızı bile ölümden kurtarmak için gönderemiyoruz. Bu nasıl bir uygulama, nasıl Kürtlük, nasıl kardeşliktir?” diye sordu.


Son dönemlerdeki saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bilindiği gibi bir süredir İslami grupların Rojava’ya dönük saldırıları başladı. Bu saldırılar devam ediyor. Bu saldırılar Serêkaniyê, Til Temir, Tirbespiyê’de başladı sonra Til Ebyad’ta devam etti. Güçlerimiz, birliklerimiz bu alanlarda kahramanca direndi, güçlü cevaplar verdi bu saldırılara ve birçok yerde bu saldırıları püskürttü.

Kendini ne yazık ki İslam adıyla adlandıran bu gruplar bu Mübarek Ramazan ayında diğer taraflarda aldıkları darbelerden dolayı Tel Aran ve Tel Hasıl gibi sivil savunmasız Kürt köylerine saldırıp katliam yaptılar. Bu köyler Arap bölgeleri olan Bab ve çevresinde yer alan köylerdir. Böylelikle Rakka, Mumbiç, Cerablus’taki Kürtlere tehdid gönderiyorlar. Bu, Kürt bölgelerindeki yenilgilerinin işareti ve itirafıdır. Kürt bölgelerindeki saldırıların bir sonuç almadığını gösteriyor. Aldıkları darbelerin intikamını sivil insanlardan almaya çalışıyorlar. Bu, savaşın hiç bir kuralına sığmayın bir şeydir. Ahlakın çöktüğü yerdir.

Bir haftaya yakındır Tel Aran ve Tel Hasıl beldelerinde çok vahşi saldırılar gelişiyor. YPG olarak daha önceki açıklamamızda da dile getirdiğimiz gibi Tel Aran ve Tel Hasıl’daki Kürtlere yönelik geliştirilen saldırıları biz Kürt halkı ve Kürt ulusuna dönük saldırılar olarak kabul ediyoruz. Sessiz kalmayacağımızı da söylemiştik.


‘TEL ARAN KATLİAMI ONLARIN GERÇEK KİMLİĞİNİ ORTAYA KOYDU’


Adı geçen beldeleri baştan sonra ağır bombardımana tabi tuttular. Ardından beldelere girip sivil halkı katliamdan geçirdiler. Çok vahşi saldırılar gerçekleştirdiler. Kadın, çocuk, yaşlı demeden çok sayıda sivil insanımızı vahşice katlettiler.

Böyle grupların nerede olursa olsun ellerine fırsat geçirdikleri anda Kürtlere saldıracakları bilinmelidir. Tel Aran ve Tel Hasıl’a yönelik bu saldırılar, onların gerçek kimliklerini gösteriyor. Kürtler için nasıl bir gelecek öngördüklerini gösteriyor. Yani Kürtlere kölelik, teslimiyet, imha ve katliamdan başka bir şeyi layık görmediklerini gösteriyor. Bu saldırılar Kürtlerin kökünü kazıma saldırılarıdır. Eğer güçleri yeterse bu katliamları Derik, Qamışlo ve diğer Kürtler kentlerinde de gerçekleştirmek isteyecekler. Kobani ve Afrin’de de yapmak isterler. YPG güçlerinin direnişi ve halkımızın görkemli sahip çıkışı sonucu Kürdistan’da bu imha planlarının hepsi boşa çıkarılıyor. Onlar da bu kez Arap bölgelerindeki Tel Hasıl ve Tel Aran gibi köylerde bu amaçlarını gerçekleştirmek istiyorlar. Kırılmalarını, darbelenmelerini, yenilgilerini buradaki katliamlarla saklamaya çalışıyorlar.


SURİYE MUHALEFETİ DE ESAD DA BU SAVAŞTAN ÇIKAR ELDE ETME PEŞİNDE


Saldırıların amacı ne, buna karşı neden dünya sessiz?

Bu saldırıların altında derin ve tarihsel bir komplo var. Dünyanın sessiz kalışı, yine Suriye muhalefetinin ve bölge güçlerinin sessizliği bu güçlerin tümünün bu saldırılarda rolleri olduğunu gösteriyor. Onların ortak bir planlarının olduğunu ortaya koyuyor. Tabii bu yeni değil Afrin’e yönelik saldırılarla başladı. Daha sonra diğer Kürt bölgelerine saldırılar ve son olarak Tel Aran ve Tel Hasıl’da katliamlar yaşanmasına rağmen devam eden sessizlik insanlığın körleştirilmeye çalışıldığını gösteriyor.

Tabii bunun nedenleri var. Her şeyden önce birçok güç bundan çıkar sağlıyor. Bu saldırılarla çıkar elde etmeye çalışanlar var. Politikalarını uygulamaya çalışanlar var. Suriye muhalefeti Suriye toprakları üzerinde kendisine bir yer bulmak için bunun arkasındadır. Suriye rejimi bu savaştan çıkar elde ediyor. Bu savaşın hiç bitmesini istemiyor. Ve kördüğüme ulaşmasını istiyor. Ve sonunda Kürt Arap savaşına dönüşmesini istiyor. Çünkü şu an Suriye’de süren çatışmalar, Kürt-Arap, Sünni-Alevi çatışmalarına dönüştürülerek gelecekteki Suriye’nin fotoğrafını oluşturmaya çalışıyorlar.


TÜRKİYE ÇETE GRUPLARINI KULLANIYOR

Bu çatışmalardan çıkar sağlayan diğer bir güçtü hatta başında gelen güç ve ülke de Türkiye’dir. Kürtlerin bir irade olarak uluslar arası alanda kabul edilmeye başlandığı, yine kendi özerk yönetimlerini oluşturma çalışmalarının başlandığı bir dönemde Türkiye çok açık bir biçimde buna muhalefet etti. Ve bu güçlerin saldırısını organize etmeye başladı. Zaten baştan beri bu gruplara ciddi yardım ve destek sunduğu tarafımızdan biliniyor. Saldıran bu gruplar darbelenip bölgelerimizden çıkarıldıktan sonra Türkiye’ye sığındılar. Türkiye sınır üzerinde bazı girişimlerde bulundu hatta müdahale etme biçiminde tehditler savurmaya başladı.

Kürtlerin özerk yönetimlerini oluşturmayı saldırı gerekçesi yapıyorlar. Buna ilk sert tepkiyi Türkiye verdi. Ve en resmi ağızlardan siz parçalama açıklamaları yapıyorsunuz diye açıklamalarda bulundular. Şimdi bu çete grupları da aynı söylemle, “bu yüzden size saldırıyoruz” diyorlar. Türkiye ile aynı dili kullanıyorlar. Oysa gerçekte biz Türkiye’den de, saldıran bu çete gruplarından da daha çok Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Onun için direniyor ve savaşıyoruz.

Türkiye bu güçleri kullanıyor. Amaçlarına ulaşmak için El Kaide gruplarını kullanıyor. Amacı ise Kürtlerin bir irade olmaması, kendi toprakları üzerinde yaşamamasıdır.


TEL ARAN KATLİAMINDA BÜYÜK BİR İHANET VAR

Saldırılarda ÖSO güçleri de yer alıyor mu?


Bu saldırılarda ÖSO’dan bazı gruplar da yer alıyor. Derik’teki saldırılarda da Tel Aran ve Tel Hasıl’daki saldırılarda da ÖSO’nun bazı grupları yer aldı.

313 adında bir tugayı, Ehrar Cezire tugayı cezire saldırılarında İslamilerin yanında yer alarak Kürt bölgelerine saldırdılar. Kobani’de ÖSO’nun bazı grupları hem saldırılar içinde yer aldı hem de Mumbiç taraflarında Kürtlere tehditler savurmaya başladı. Sıkıntı ve zorluklar çıkıyor. Tahrikler, tehditlerle bize yeni bir cephe açmak istiyorlar. Eskiden Liva Tevhid’e bağlı olan bazı gruplar şimdi tamamıyla Cephet El Nusra’nın yanında yer alıp Tel Aran ve Tel Hasıl’da katliamlara katılıyorlar. Ne yazık ki içinde Kürtler de var. Tel Aran’da bir Kürt ailesi var başka bir aileden intikam almak için gidip ÖSO gruplarını getirip evine yerleştiriyor. Ve saldırı oradan geliştiriliyor. İşte büyük ihanet böyle gelişiyor.


ÖSO’YA ÇAĞRI


ÖSO’nun Suriye toprakları üzerinde bir iradesi ve hakimiyeti yok. Gerçek ÖSO’nun gücü ve yöneticileri dışarıdadır. İçeride mücadele verenlerin de çok fazla bağlı oldukları değerler yok. İki şey üzerinde bir araya gelmişler; birincisi hırsızlık yapmak, ikincisi ise İslamiyet adı altında bir araya gelmişler. Dışarıdan destek, yardım almak için de kendilerini ÖSO’ya zaman zaman bağlıyorlar.

Devrim yapma amacıyla yola çıkan gerçek ÖSO’nun Halep, Rakka ve Hasekê çevresinde ne yazık ki çok fazla etkinliği yok. Onun adını kullananlar var.

ÖSO’ya çağrımız tutumunu belirlesin. Kürt Halkıyla savaşmak istiyorsa kamuoyuna duyursun. İstemiyorsa onun adına bunu yapanlara karşı tutum koysun. Oyunlarla, meydana gelen saldırılardan çıkar sağlamaya çalışmakla devrimcilik yapılmaz, devrimci mücadele verilmez. Eğer Kürt halkına karşı savaşmak da istiyorlarsa bunu kamuoyuna duyursunlar.


‘KÜRT-ARAP SAVAŞI ÇIKARMAK İSTİYORLAR’


Amaç bir Kürt Arap savaşını çıkarmak mı yoksa....

Zaten adım adım bu savaşı Kürt Arap savaşına götürmek isteyen güçler var. Suriye devriminin başından beri Kürt Arap savaşını çıkarmak isteyen güçler vardı. Bu yönlü komplolar geliştiren güçler vardı. Ama Batı Kürdistan’daki Kürt hareketinin duyarlılığı ile YPG’nin duyarlılığı nedeniyle bu aşamaya gelmesinin önünü aldık. Ama İslami örtü altında kendini gizleyen bu kesimler şimdi Kürt savaşını yapıyor. Ve uluslar arası komplocu güçlerin bu amacını adım adım geliştirmek istiyorlar. Yürüttükleri katliamcı politikalar Kürt soykırımını yapma politika ve uygulamalarıdır. Kürtlere karşı bir savaş olarak kabul ediyorlar ve o şekilde yürütüyorlar. Bu bizim kültürümüz değil. Bizim tüm bölgelerimizde yaşayan Araplar var. Derik, Qamışlo, Serêkaniyê, Kobani ve Afrin gibi yerlerde Araplar var.


‘GÜNEY KAPISI KAPALI BİR YARALIMIZI BİLE GÖNDEREMİYORUZ’

Kürtler bu saldırıların neresinde yer alıyor. Ve buna karşı Kürt halkı ne yapmalı?


Kürtlere yönelik, siyasi iradelerine yönelik katliamlarla saldırılar geliştiriliyor. Ve bu çok geniş bir çerçevede yürütülüyor. Geniş çaplı bir kuşatma var bu amaçla. Bu kuşatmada ne yazık ki Kürt tarafları da var. Üzülerek söylüyorum ama gerçek bu. Bu kuşatma Kürtlerin eline geçirdiği tarihi fırsatı zayıflatma amacıyla, kaçırma, elden çıkarma amacıyla yapılıyor. İhanet pozisyonuna düşme var.

Kürtlere yönelik saldırı gerçekleştiren bu çete gruplarına Türkiye açık bir şekilde destek vermeyi sürdürdü. Yüzlerce çete üyesi Türkiye’den bu bölgelerimize girerek güçlerimize, halkımıza yönelik saldırılar gerçekleştirdi. Yine bu gruplara Türkiye’den silah, cephane, ilaç gönderildi. Yaralılarını götürüp tedavi etti.

Bizim bir tek Sêmalka kapımız vardı. O kapıyı da bu dönemde kapattılar. Bir yaralı ve hastanın dahi geçirilmesine izin verilmiyor. Hatta yurdışından bize yardım için gelen ambulansların dahi geçişine izin verilmiyor. Savaş bir şey değil, kuşatmaları bir şey değil ama Kürt güçlerinin bu saldırılarda ne biçimde olursa olsun yer alması bizi yaralıyor. Bizi incitiyor. Buna karşı Batı Kürdistan’daki ve tüm parçalardaki halkımız duyarlı olmalıdır. Yani tüm dünya güçlerini kendilerini çete gruplarında örgütleyerek seni imha etmek üzere üzerine gelirken Kürt güçlerinin bunda yer alması kabul edilir bir şey değil. Kürdistan bölgesel yönetimi bu kapıyı kapatarak onlarla bir biçimde olduğunu gösteriyor. Kürtler bunu kabul etmeyecek. Şimdi diğer sınırlardan destek aldığımız kadar kendi ülkemizin sınırından alamıyoruz. Bu Batı Kürdistan devrimine karşı tarihi bir suçtur. Dünya bu saldırılara karşı sessiz kalıyor hadi anladık zaten düşmandırlar. Bir de kardeşlerimiz, Kürtler, bölgesel hükümet bu uygulamalarıyla bu saldırıların bir biçimde parçası oluyor.

Güney’deki halkımıza çağırımız bu uygulamalara karşı tutum ve tavır alsın. Rojava halkının yaşadığı acılar, ona yönelik gerçekleşen saldırıları Güney halkımız kabul etmemelidir. Hükümetlerinin bu tutumuna karşı tavrını koymalıdırlar. Yaralılarımızı bile ölümden kurtarmak için ülkemizin o parçasına gönderemiyoruz. Bu nasıl bir uygulama, nasıl Kürtlük, nasıl kardeşliktir? Bu, tüm Kürtler için büyük bir ayıptır.

(ANF)

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara