Türkiye, Mısır tarihinin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin askeri darbeyle yönetimden uzaklaştırılmasına sert tepki gösterdi. Türk halkı, Mısır'da darbe yapan askere karşı Rabiatul Adeviyye Meydanı'nda protesto gösterisinde bulunanlara güvenlik güçleri tarafından ateş edilerek öldürülmesi üzerine ayağa kalktı.
Mısır'da yaşananlara ve demokrasiye sahip çıkılan Türkiye'de yurt çapında gösteriler düzenledi. Hafta sonu 40'tan fazla ilde Mısır'da askerin uygulamaları protesto edilirken, hayatlarını kaybeden darbe karşıtları için ise gıyaplarında cenaze namazları kılındı. Uzmanlar, Türk halkının Mısır halkına karşı duyarlılığını değerlendirdi.
Mısır'da demokrasi yanlılarına ateş açılması, Türkiye'nin hemen her yerinde protestolara neden oldu. Bazı illerde Mısır güvenlik güçlerinin darbe karşıtlarına açtıkları ateş sonucu hayatını kaybedenler için gıyabi cenaze namazı kılınırken, bazı illerde protesto gösterileri yapıldı.
İstanbul ve Ankara başta olmak üzere Sivas, Konya, Aksaray, Tekirdağ, Bursa, Bayburt, Adıyaman, Yozgat, Karabük, Hatay, Kocaeli, Gümüşhane, Diyarbakır, Kütahya, Batman, Kırıkkale, Malatya, Eskişehir, Bolu, Gaziantep, Erzurum, Manisa, Şanlıurfa, Ağrı, Bingöl, Afyonkarahisar, Giresun, Zonguldak, Isparta, Antalya, Kayseri, Adana, Mardin, Samsun, Sakarya, Çanakkale, Kahramanmaraş ve Erzincan da dahil olmak üzere 40 ilde yapılan protesto gösterileri dikkat çekti.
Türkiye'de çok büyük bir protesto eylemi zinciri oluşturan Rabiatul Adeviyye Meydanı'ndaki olaylar, Mısır'ın Ankara'da bulunun büyükelçiliği ile İstanbul'daki başkonsolosluğu önünde de tel'in edildi. Mısır güvenlik güçlerinin darbe karşıtları üzerine ateş açması ve çok sayıda kişi öldürmesi, Mısır'ın Türkiye'deki diplomatik misyonları önünde yapılan gösterilerde kınandı.
Mısır'daki darbe, haber kanallarında da bir numaralı gündem maddesi haline geldi. Ortadoğu ve Arap ülkeleri uzmanları canlı yayınlarda yaşanan gelişmeleri değerlendirirken, AA'nın Rabiatul Adeviyye Meydanı'ndan yaptığı canlı yayınlarda hemen hemen tüm televizyon ve haber kanalları tarafından kullanıldı.
TÜRKİYE'NİN KENDİ GEÇMİŞİNDEKİ DARBELER
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur, Türk halkının Mısır'a ve Mısırlılara sahip çıkmasının arkasında bir dizi faktör bulunduğunu dile getirerek, "Bunlardan biri Türkiye'nin kendi geçmişindeki darbeler. Bizim demokrasi tarihimiz geçmişimiz Mısır'a kıyasya çok daha eski. O tarihi sürece baktığımızda da yine darbeleri görüyoruz. Türkiye, geçtiğimiz son 10 yılda bu darbelerle dolu demokrasi geçmişini konuşuldu. Bir daha tekrarlanmaması için çok yoğun mesai sarfedildi. Siyaset kültürümüzü dönüştürmek için yapılan hem entelektüel düzeydeki, hem siyasi düzeydeki tartışmaların genel kamuoyu üzerinde bir etkisi var" dedi.
Doç Dr. Okur, Mısır'da darbe yaşandığının duyulması ile birlikte bu hatırlar ve tartışmaları karşılaştırdıklarını ve ortaya bir refleksin çıktığına işaret etti. ikinci olarak Ortadoğu'nun demokratikleşmesi konusunda Türkiye'nin güçlü bir destek verdiğini ve son 20 yıldaki tartışmaların merkezinde de hep Türkiye'nin yer aldığını belirtti. Mısır'da ilk defa devlet başkanının seçimlerle iktidara gelmesini Türkiye'nin yakından izlediğinin altını çizen Mehmet Akif Okur, "Bu sürecin kanlı bir şekilde kesintiye uğramasına yönelik duyulan ciddi bir tepki var. Ayrıca Türkiye'de iktidar partisi de Mursi'yi çok sahipleniyor. Onun da altını çizmek lazım" değerlendirmesinde bulundu.
"BATI DEMOKRASİNİN STANDARTLARI DEĞİŞİYOR MU?"
Kendini Mursi'ye yakın hissedenler darbeyi uzak bir ülkede gerçekleşmiş bir olay gibi görmediklerine dikkati çeken Okur, "Dördüncü faktör olarak ise gelecek kaygısı var. Gelecek kaygısı da şu: 'Batı demokrasi ile ilgili bakışını ve standartlarını değiştiriyor mu? Yani açık bir darbeye darbe demeyen bir Batıyı biz gördük" diye konuştu. Okur, Türkiye'nin 2000'den sonraki demokratikleşme süreci boyunca demokrasiyi hep Avrupa Birliği başta olmak üzere Batıya referansla rayına oturtmaya çalıştığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Şimdi Ortadoğu'da bu merkezlerin demokrasi referansı olmaktan çıktığını görüyor. İnsanlar şu kaygıya da kapılıyorlar; 'Türkiye'de de benzer bir şey olursa gelecekte acaba yine sağır ve dilsiz bir dünya mı göreceğiz?' Artık olmaz dediğimiz, gerimizde bıraktığımız darbeler bizim geleceğimizde tekrar karşımıza çıkabilir mi? Bir biçimiyle, Mısır için sokaklara dökülürken biraz da böyle bir geleceği reddedeceklerini de söylüyorlar. DolayısıylaMısır protestosu yalnızca Mısır protestosu değil, Türkiye'nin geleceğinde benzer manzaraların yaşanmaması talebini ve kararlılığını da anlatıyor bize."
İHH BAŞKANVEKİLİ ORUÇ: TÜRKİYE'DE VE MISIR'DA YAPILANLAR BİRBİRİNİN AYNISI
İHH Başkanvekili Hüseyin Oruç ise Türkiye'de Mısır'daki darbeye karşı protesto eyleminde bulunanlara destek veren eylemler yapılmasını AA muhabirine değerlendirdi.
Oruç, Türk halkını etkileyen şeylerin başında "Mısır'daki darbenin dışarıdan yönetildiği, empoze edildiği ve maddi olarak desteklendiğinin ortaya çıkması"nın geldiğini dile getirerek, şunları söyledi:
"Bir ay öncesinde Türkiye'de hala hissettiğimiz Gezi olayları da benzer şekilde dışarıdan manipüle edilen, dışarıdan yönlendirilen olaylar olarak Türk kamuoyunda yoğun olarak algılandı. Sanırıyorum herkesin kafasında Mısır'da olanlarla Gezi Parkı'nda olanları yapanların aynı kişiler olduğu algılanıyor. Yani Türkiye'de yapılanlar ve Mısır'da yapılanlar ikisi birbirinin aynısı. Türkiye'de yapılan şeylerin karşığılı gibi gözükse de Türk halkı en çok bunun için, elbette Mısır'ın Türkiye'ye olan yakınlığı. Mısır'ın sürekli Filistin davasında, Filistin olaylarında Türkiye'nin yanında olması bu son dönemdeki iktidarla Türkiye'nin sıcak ilişkiler içinde olması... Bunlar da etkili oldular. Ama en çok da Gezi Parkı ile olayın ilişkilendirilmesi Türkiye'de bu kadar yoğun bir şekilde sahip çıkılmasına vesile oldu"
İNSAN VE MEDENİYET HAREKETİ
Öte yandan, İnsan ve Medeniyet Hareketi de Mısır ve Suriye'de yaşanan zulümleri tel'in etmek için Fatih Saraçhane Meydanı’nda "Kardeşlik, Adalet, Özgürlük İçin 7 Gün 7 Saat etkinlikleri"ni devam ettiriyor.
Hareket çarşamba günü meydanda yapılacak iftar ve kılınacak akşam namazının ardından "Ümmet şiirleri" gecesi düzenleyecek. Şair Cahit Zarifoğlu’nun "Ümmeti Gözetmen Gerekli" sözünden yola çıkarak "Ümmet Şiirleri Gecesi" başlığı altında düzenlenecek etkinliğe duyarlı şairler davet edilirken, gecede okunacak şiirlerle mazlum halklar selamlanacak. Ayrıca, Saraçhane Meydanı'na gelecek şairlerden Müslüman coğrafya için yazdıkları veya yazılan bir şiiri okumaları istenecek.