Dolar

34,9506

Euro

36,7098

Altın

2.987,32

Bist

10.099,78

Tarihten silinen krallar

Aktüel Arkeoloji Dergisi’nin 34. sayısında yer alan habere göre, Anadolu’nun en önemli kültür miraslarından biri olan Daskyleion Tümülüsleri defineciler tarafından yok olma ile yüz yüze.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-07-17 16:25:44

Tarihten silinen krallar


Daskyleion’un saraylarında evlerinde oturanların mezarları höyüğü kazan arkeologların çaresiz bakışları altında her yıl biraz daha fazla yağmalanmakta. Yağmalayanlar doymak bilmez bir aç gözlülükle tekrar tekrar girip büyük bir hainlikle herşeyi parçalamakta yıkmakta, hatta deyimi yerindeyse sanki bu mezarlar defalarca “tecavüze” uğramaktadır.

Daskyleion antik kentinin sıradan insanlarının mezarlıkları henüz bulunamamıştır, ancak kentin kraliyet Nekropolisi’nin yeri bellidir. Kentin etki sahası içinde çok sayıda tümülüs mezarlar bulunmaktadır. Tümülüsler geleneği Anadolu’ya Phryglerle birlikte Erken Demir Çağında (yaklaşık MÖ 1100-500) girmişe benzemektedir. O devrin seçkinlerinin ancak yaptırabileceği devasa mezarlardır ve günümüzde ülkemizde çoklukla anıt-mezar olarak tescil edilmektedirler. Tümülüsler, bütün Manyas Gölü’nün çevresine dağılmakla beraber, Daskyleion kentinin kraliyet nekropolisi iki ana alanda toplanmış gibi görünmektedir: Kentin güneyi ve doğusu. Bu tümülüsler MÖ 6. yüzyıldan Hellenistik Dönem içlerine kadar tarihlenmektedirler.

Maalesef son yıllarda bunlar sürekli ve sistemli olarak yağmalanmaktadırlar. Daskyleion’u kazan arkeoloji ekibi, bazen Bandırma Arkeoloji Müzesi ile birlikte bazen tek başına bu tümülüslerden birkaçının kurtarılmasına katkı sağlamıştır. Bu şekilde Tepecik, Koru, Bağlar, Koca Resul ve Kösemtuğ tümülüsü kazılmıştır. Bu tümülüslerinden bazılarında Türkiye ve bölge tarihi için önemli verilere ulaşmak mümkün olmuştur.

En erken örneklerden beri Daskyleion tümülüslerinde mezar odalarında büyük ölçüde İlk Çağın en gözde mermerlerinden Prokonessos (Marmara adası) mermeri kullanılmıştır. Daskyleion çevresinde bilinen en erken tümülüs, Tepecik Tümülüsü, MÖ 6. yüzyılın ikinci çeyreğindendir. Koca Resul, Koru Tümülüsleri ve Bağlar Tümülüsleri satrapların yaşadığı dönemlerin tümülüsleridir. Tümülüsler genellikle aile mezarlarıdır. Birden fazla kere defin için kullanılmışlardır. İçerdekiler belki satrapın ailesi ilgi ilgili ya da satrapa yakın yerel seçkinlerin mezarlarıdır. Başka bir ifadeyle Daskyleion’da yaşamış -yerli veya değil- seçkinlerin anıt-mezarları oldukları kuşku götürmez. Mezar odaları ve klineler daha çok Lydia geleneğini yansıtsa da, gerçekte yerel yorumlardırlar. Pers imparatorluğu yıkıldıktan sonra satraplığı devralan Makedonialıların zamanında da tümülüs geleneği devam etmiştir. Ne yazık ki, bu mezarlara her yıl defineciler tarafından girilmekte ve buralarda sistemli, sürekli bir kazı ve araştırmanın olmamasını fırsat bilmektedirler. Daskyleion’un saraylarında evlerinde oturanların mezarları höyüğü kazan arkeologların çaresiz bakışları altında her yıl biraz daha fazla yağmalanmaktadır. Yağmalayanlar doymak bilmez bir aç gözlülükle tekrar tekrar girip büyük bir hainlikle herşeyi parçalamakta yıkmakta, hatta deyimi yerindeyse sanki bu mezarlar defalarca “tecavüze” uğramaktadır.



Sardis yakınlarında Lydia Tümülüsleri olan Bin Tepeler’in soyulmasını ve Gordion’un çevresindeki Tümülüslerin zarar görmesini önleyemediysek de, elimizde kalan bu önemli kültür mirasımız için yetkililerin bir an önce harekete geçip bu yağmanın önünün alınması gerekmektedir. Manyas Gölü kenarında Daskyleion Kraliyet Nekropolis alanı her sene bölgedeki tek antik kent ve kazı olan Daskyleion kazı başkanlığınca ele alınmalıdır. Bu konuda tecrübesi olan ve alt yapısı hazır olan Daskyleion kazı ekibine bu Tümülüslerle ilgili olarak resmi bir yetkinin verilmesi gereklidir. Kaçakçılar tarafından tahrip edilen bir alanın incelenmesi ve bunun için her yıl tekrar izin alınması ciddi zaman kaybına sebep olmakta o sırada yeni kaçak kazılara girişilmiş bile olunmaktadır. Biz de bazı insanlar gibi şuna inanıyoruz ki, vatanseverlik sadece bu topraklar için kan dökmek değil, aynı zamanda bu vatanının her şeyini sevmektir, aşını, toprağını, kurdunu, çalısını ve tarihini… Bunları insanlar yok ediyorsa ya da para karşılığında başkalarına satıyorsa bu kişilere vatansever denir mi?

Yoksa bu tümülüsler ve mezar odalarında yer alan değerli buluntular da elimizden akıp gidecek ve bizler definecilerin önüne geçemediğimiz gibi, arkalarından soyulmuş ve buluntuları yurt dışına kaçırılmış, boşaltılmış tümülüsler karşısında üzülmeye devam edeceğiz. Jules Romains şöyle demektedir: “Bir insan ölünce ölmez. Ondan başkaları daha uzun zaman bahsederler. Ve bir gün bir yerde adı son defa geçer... Ölümünden belki elli yıl sonra, belki yüz yıl sonra... Son defa, bir daha hiç anılmamak üzere... İşte o zaman gerçekten ölür o insan...”. Daskyleion’un kraliyet nekropolisinde son mezar ve son veri, son bilgi de yağmalanıp, yok edildikten sonra bu mezarlığın sakinleri de sonsuza dek tarihten silineceklerdir.

Aktüel Arkeoloji Dergisi, 34. Sayı. Kaan İren, Tomris Bakır, Çiçek Atay.




Haber Ara