UEFA Tahkim Kurulu Fenerbahçe ve Beşiktaş ile ilgili kararı verdi. Beşiktaş'ın bir yıllık cezası onanırken, Fenerbahçe'nin 2+1 yıl men cezası 2 yıla indirildi. Fenerbahçe'nin avukatlığını yapan Prof. Dr. Ersan Şen kararı sıcağı sıcağına Haber7'ye değerlendirdi.
Şen, UEFA Tahkim Kurulu'nun kararını kabul etmenin ve adaletli görmenin mümkün olmadığını söyledi. Cezanın 2+1'den 2 yıla indirilmesinin, Fenerbahçe'nin menfaatlerini ihlal edeceğini belirten Şen "Bu karar hukuka aykırıdır ve CAS'dan döneceğini düşünüyorum" dedi. Yargıtay tarafından da Ağır Ceza Mahkemesi kararının bozulacağına inandığını ifade eden Şen, gerekçe olarak da "şike veya şike teşebbüsü"nün ispatlanamamış" olmasını öne sürdü.
UEFA Tahkim Kurulu'nun kararının hukuka aykırı olduğunu öne süren Şen "Disiplin müfettişi raporunda, yöneticileri birinci derece sanık ve Fenerbahçe Spor Kulübü tüzel kişiliğini de yöneticilerin şike ve teşvik primine konu olan hukuka aykırı eylemlerinden dolayı cezalandırılması gereken ikinci derece sanık olarak nitelendirmiştir. Oysa UEFA Disiplin Kurulu, birinci derece gösterilen sanıklara ceza tertip etmediği halde, ikinci derece sanık konumunda olan Fenerbahçe Spor Kulübü tüzel kişiliğine ceza öngörerek, hem Müfettiş raporu ile çelişmiş ve hem de Kulübün sorumluluğu noktasında kabul ettiği usule ters düşmüştür" dedi
Şen, şu an Kulübün, kimin yaptığı, hangi kusurla hareketle cezalandırıldığının bilinmediğini UEFA tarihinde bu tür bir
yargılama ve cezalandırma kararının ilk olduğunu ve 3 yıldır her Temmuz ayında Fenerbahçe'nin mağdur edildiğini iddia etti.ç
Şen, EUFA'nın yetkisini ve haddini aştığından bahsederek, UEFA'nın, 2010-2011 yılında yurtiçinde oynanan maçları denetleme yetkisine sahip olmadığı halde kendisini yetkili gördüğünü söyledi.
UEFA'nın şike iddiası kanıtlanmamasına rağmen ceza verdiğini söyleyen Şen, "UEFA, kendi Disiplin Yönetmeliği'nin 37. maddesinde gösterilen delillerle şike iddiası kanıtlanmamasına rağmen ceza vermek yolunu seçmiştir. Şike iddiasına konu edilen maçlarla ilgili iddialar tümü ile yanlış ve yersizdir. Şikeye yönelik hiçbir suçüstü olmadığı gibi, bu yönde somut delil de bulunmamaktadır" dedi.
UEFA ile ilgili eleştirilerini daha da sertleştiren Şen "Fenerbahçe Spor Kulübü tarafından 5 Mayıs 2011 tarihinde doldurulup UEFA'ya gönderilen Kabul Kriterleri Formu'nda şikeye karışıldığının beyan edilmemesi, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün cezalandırılmasının dayanaklarından birisi olarak kabul edilmiştir. 2010-2011 futbol sezonunun tamamlanmasına üç maç kaldığı, 3 Temmuz 2011 tarihinden yaklaşık iki ay öncesine ait ve hiçbir şekilde kabul edilmeyen şike ile teşvik primi iddialarının Kulüp tarafından doldurulan "Form"da yazılmadığı gerekçesiyle Kulübe ceza verilmesi, mantığı aykırı bir yaklaşımdır. Gerek Kulüp ve gerekse yöneticiler, haklarında yürütülen gizli soruşturmayı bilmemektedir. Bu soruşturmayı öğrendikleri tarih, 3 Temmuz 2011'dir. Dolayısıyla, bir kişinin bilmediği bir iddiayı bildirmediğinden bahisle suçlanması kabul edilemez" yorumunda bulundu.
UEFA'nın "bağımsız bir disiplin soruşturması" yürüttüğü halde, Türkiye'de verilen kararların bir tür inceleme ve tasdik makamı gibi hareket ettiğine dikkat çeken Şen UEFA Disiplin Yönetmeliği'nin 37. maddesinde gösterilen deliller uyarınca disiplin yargılaması yapılmayıp, gerek Disiplin Müfettişi ve gerekse Disiplin Kurulu'nun tüm delil ve savunmaları göz ardı ettiğini iddia etti. Şen, Sadece TFF Tahkim Kurulu'nun kararı ile henüz kesinleşmeyen İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararının dikkate alındığını ve bu kararlarda yer alan ibarelerin kullandığının ifade edilmesi gerektiğini kaydetti.
"Türkiye Futbol Federasyonu ve UEFA bu işi bu kadar uzatarak ciddi hata yapmıştır" diyen Şen, "Fenerbahçe'nin daha önce bir yıl çektiği ceza da hiç dikkate alınmamış ve erteleme gerekçesiz şekilde uygulanmayıp, milyonlarca Fenerbahçe taraftarı ve Türk Sporu mağdur edilmiştir" dedi.
Şen Türkiye Futbol Federasyonu'nun, en azından kendi kararı açısından Fenerbahçe Spor Kulübü'nü daha fazla desteklemesi gerektiğine de dikkat çekti. .