Mısır Darbesi Türkiye'yi neden ilgilendiriyor
Usasabah.com Genel Yayın Yönetmeni Serdar Karagöz, Türk-Arap İlişkileri Merkezi Genel Koordinatörü Mustafa Güvenç, Sabah Gazetesi Dış Haberler Müdürü Alparslan Akkuş, Gazeteci - Yazar Sedat Sertoğlu ve Kanal 7 Dışhaberler Müdürü Mustafa Taha Dağlı Mısır'daki darbenin yankılarını anlattılar
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-07-05 20:58:58
MARİLLA ERÇİK / AKTUEL.COM.TR
Mısır'daki darbeyi nasıl okumak lazım neden oldu ve yansımaları ne olur?
SERDAR KARAGÖZ:
Mısır'daki darbe bölgeyi olumsuz etkileyecektir. Her şeyden önce Mısır'da sular durulmaz. Bütün darbeler haksız ve gereksizdir. Fakat Mısır'da yapılan darbenin anlaşılabilecek bir zemini bile yoktur. Tarihinde ilk defa şeffaf bir seçimle iktidarını şekillendirmiş bir ülke olan Mısır'a ihtiyacı olan süre tanınmamıştır. ABD Başkanı ilk defa seçimle işbaşına gelmiş iktidara "demokrasi sadece seçim demek değildir" diyerek ondan hemen Norveç düzeyinde bir demokrasiye geçmesini beklemiştir. Tabi bu açıklamalar ve Amerika'nın tavrı darbeye yeşil ışık olarak, anlaşılabilir. En başından beri Amerika'nın tavrı problemliydi. Bir tarafta seçimle is başına gelmiş meşru bir iktidar var, diğer tarafta o iktidara muhtıra vermiş ordu var. Böyle bir durumda siz "tarafsız" olduğunuzu açıklarsanız eli silahlı orduya "devam et!" demiş olursunuz. Ben darbe planının ABD'nin güç merkezlerinden birinde yapıldığını burada Mısırlı subaylara "darbe yapın ama şu konulara dikkat edin" denildiğini düşünüyorum. Komuta kademesi Amerika'da eğitim görmüş, her yıl yaklaşık 1.5 milyar dolar direkt askeri yardım alan bir orduya Amerika "otur yerinde" dese bu darbe olmazdı. Bu darbenin yansımaları Mısır için kaos olacaktır. Demokratik iradesinin gasp edildiğini düşünen milyonlarca insana darbeciler ne diyecek? "Sizin yönetiminizi beğenmediğimiz için darbe yaptık, bizi yönetime dahil etmediniz" bu bir cevap değil. Dahası demokrasiye şüphe ile bakan ve "derdimizi silahlı mücadele ile anlatmalıyız" diyen bazı gruplar için de fırsat doğmuştur. Radikal gruplar demokrasinin çöktüğü Mısır'da silahlı mücadele için kendilerine daha fazla destek bulacaklardır. Ve bunun faturasını da en çok bu darbeyi üstü kapalı destekleyen ülkeler ödeyecektir. Darbeye yol vermekle yanlış bir hesap yapılmıştır.
MUSTAFA GÜVENÇ:
Türkiye son dönemde yeni bir dış politikayla hem eskimiş ve iş görmeyen politikasını revizyona tabi tutarak bölgesinde etkin olmak, hem de komşu ülkelere tesir ederek, değişim ve kalkınmaya yol açmak istiyordu.
SEDAT SERTOĞLU:
Tabii ki iyi olmaz. Çünkü Ankara bütün yumurtaları aynı sepete koyma yolunu seçti ve Müslüman Kardeşler'e yatırım yaptı. Şimdi yepyeni bir durum var. Ankara, Londra'nın yaptığı gibi akılcı şekilde "Yeni rejime biran önce Demokrasi'ye geçilmesi için birlikte çalışacağız" deseydi daha tutarlı ve kendi çıkarlarına uygun bir karar alırdı. Unutmayalım ki, Türk iş adamlarının Mısır'da 2 milyar dolar civarında yatırımları var. Ankara'nın asla anlamadığı bir şey de "Dış politikanın dini bağlantılar üzerinden değil, ülkenin çıkarları göz önüne alınarak yapılması" gerçeğidir.
TAHA DAĞLI:
Ortadoğu'da İslamcı iktidarlar istemiyorlar bu çok açık. Gezi olaylarıyla ikinci Tahrir birbirine çok benziyor. İkisinde de seçilmiş iktidarlara karşı ayaklanma yapıldı. Mısır'da bunu gerçekleştirdiler. Şimdi Mısır'da Müslüman Kardeşler örgütüne yönelik bir tasfiye süreci başlatıldı. Bu çok hassas bir konu. Mısır, Tunus ve Libya'da bu gruplar iktidarda yarın Esat düşerse Suriye'de de başa Müslüman Kardeşler gelecek. Batı bundan en başından beri rahatsızdı. Şu an Müslüman Kardeşlerin lider kadrosunun tamamı tutuklandı. Yakında bu örgüt yine siyasetten men edilebilir. Mısır'daki Müslüman Kardeşlere vurulan bu darbe Suriye'deki iç savaşı yakından ilgilendiriyor zaten. Beşar Esat darbeyi sevinçle karşıladı. Çünkü onun 2,5 yıldır savaştığı insanların neredeyse tamamı Müslüman Kardeşler ekolünü destekliyor. Türkiye'deki yankılarına gelince, Türkiye'de de darbe meraklıları olduğunu biliyoruz, Mısır'daki askeri darbeye alkış tutanları gördük bu nedenle Mısır'daki bu trajikomik darbeyi emsal göstererek Türkiye'deki bazı dinamikleri yeniden harekete geçirmek isteyenler olabilir.
ALPARSLAN AKKUŞ:
Arap Baharı'nın estirdiği demokratikleşme rüzgârı bitti. Mısır'daki askeri darbe, Türkiye'nin Ortadoğu'da görmek isteyeceği en son gelişmelerden bir tanesidir. Arap Baharı ile bölgede otoriter rejimlerin devrilmesi ve bir demokratikleşme rüzgârının esmesi, süreç olarak zorlu ancak sonuçları bakımından olumlu görülüyordu. Arap Baharı'nın yaşandığı en güçlü ülke olan Mısır'daki bu askeri darbe, bölgede demokratikleşme beklentisini yok etti.
Türkiye'de bu olay neden bu kadar çok yankı buldu?
SERDAR KARAGÖZ:
Türkiye Mısır'a yol gösteren bir ülke idi. Hiç bir ülke Mısır'daki demokratik dönüşüm ile bu kadar ilgilenmedi. On yıllardır baskı altında kalmış bir topluma Türkiye kendi tecrübelerini anlattı. Müslüman Kardeşler hareketinin de Türkiye'de sempati duyulan bir hareket olduğunu belirtmemiz lazım. Türkiye darbeler yaşamış ve bunun yıkıcı faturasını ödemiş bir ülke olarak Mısır'daki darbeye en net ve sert tepkiyi veren ülke oldu. Sadece Türkiye yönetimi değil entelektüeli, sanatçısı, iş dünyası. Kısaca tüm halk bu darbeye büyük bir reaksiyon gösterdi. Tabi Türkiye'de hiç bitmeyen ama marjinalleşen darbe sevdalıları yok değil. Onlar için Mısır'daki darbe bir sevinç vesilesi olmuş olabilir.
MUSTAFA GÜVENÇ:
Aynı tarihsel gerçekliğe sahip tek bir devlet iken Türkiye'nin bu mesabede ilgi göstermesi tabii bir durum. Osmanlı tarihine göz attığınızda, Mısır hususi bir mertebede değer görüyordu. Son dönemlerde ilişkiler sorunlu hale geldiyse de müşterek vatan duygusu ile halkların tutum gösterdiğini fark edebiliyorsunuz. Aydınlarımızın baskıdan bunalıp İstanbul - İskenderiye vapuruyla hicret ettikleri emin bir adresti Mısır. Yakın tarihimizde bir yabancılaşma, uzaklaşma süreci olduysa da şuur altlarında örtük kalan yakınlaştırıcı unsurlar açığa çıkmaktadır. Son iki yılda Kahire sokaklarında Türkiyeli birçok akademisyen, öğrenci, gazeteci ve araştırmacıya denk gelebiliyorsunuz. Dolayısıyla Türkiye'de büyük yankı bulmasını doğal karşılıyorum, ancak bundan önemlisi doğru ve güvenilir araçlarla yankı bulmasıdır.
SEDAT SERTOĞLU:
Mısır önemli bir ülke. Suriye'deki iç savaş nedeniyle Türkiye'nin yanında duruyordu. Esad'ın gitmesi gerektiğini söylüyordu. Kuvvetli bir destekdi. Bakalım aynı tutumu devam ettirecek mi? Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri hemen Mısır'daki darbeye destek verdiler. İslami örgütler de Müslüman Kardeşler'e hemen mesafe koydu. Suriye konusunda dengeler hızla değişebilir. Bu da bizim kaybetmemiz demektir. İşte bu yüzden Türkiye için çok önemlidir.
TAHA DAĞLI:
Birincisi Türkiye ile Mısır çok benzer ülkeler. Ve Türkiye'nin şu an için gerek Suriye gerekse Filistin politikası, Muhammet Mursi'nin Mısır olarak Suriye ve Filistin politikasına yakındı. Gerçi Mursi askeri vesayetle uğraşmaktan dış politikaya fazla mesai harcayamadı. Orası ayrı ama Türkiye olarak Mısırla yakın ilişkiler var, hem halk hem de siyasi bazda. Üstelik bir darbe, seçilmiş bir iktidara karşı yapılan bir darbe. Hem de somut bir neden olmadan. Sadece şeriatçı damgası yedikleri için darbeye hedef olan bir Cumhurbaşkanı var. Bununla birlikte dediğimiz gibi Mısır olayı Türkiye'de hem Ak Parti'yi hem de muhalefeti ilgilendiren bir mesele.
ALPARSLAN AKKUŞ:
Türkiye'nin darbe tecrübeleri, elbette bölge ülkelerindeki darbelere karşı sesini yükseltmesinde etkili oluyor. Kaldı ki, son zamana kadar aslında tamamen bitmediğini anladığımız darbe heveslileri Türkiye'de hala aktif ve bu da darbelere karşı uyanık olma gerekliliği doğuruyor. Mısır'daki darbeden yola çıkarak Türkiye'deki darbecilere göz kırpan ekipler var bu ülkede. "Müslüman Kardeşler devrildi, demek ki oluyormuş, AK Parti'yi de devirin" hevesinde bir kitle mevcut hala. Hâlbuki İhvan ile AK Parti arasında paralellik kurmak çok da doğru değil.
AK Parti'nin politikalarıyla Müslüman Kardeşler politikaları ve performansı açısından herhangi bir benzerlik var mı?
SERDAR KARAGÖZ:
AK Parti ile Müslüman Kardeşler karşılaştırılabilecek bir düzeyde değil. Yani bunu karşılaştırmak bir doktora öğrencisi ile bir ilkokul öğrencisini karşılaştırmak gibi bir şey olur. Müslüman Kardeşlerin performansı iyi değildi. Performansın iyi olup olmaması biraz da algı ile ilgilidir. Çok büyük bir beklenti vardı ama İhvan bunu karşılayamadı. Mısır'ın yapısal sorunlarına eğilemedi. Doğal bir koltuğa alışma süreci, siyasete ısınma süreci yaşıyordu. İhvan seçimi kazandıktan sonra kendini bir iktidar savaşının içinde buldu. Mısır'ın doğru dürüst hiçbir sorunu ile ilgilenmedi. Dengeleri gözeten bir siyaset tecrübesi de olmayınca süreci yönetemedi. Beceriksizdi. Ama beceriksiz diye hiçbir iktidara darbe yapılmaz. İhvan ideolojik olarak dünya güç unsurlarına güven vermedi. Ben geliştim, değiştim diyemedi. Küresel sermaye ile buluşamadı. Siyasi nüfuz sahibi ülkelerde kendine dostlar bulamadı. Siyaset yapıyorsanız aynı anda bir çok cephede mücadele edemezsiniz. İçeride iktidar olmak istiyorsan, dışarıda kendini sağlama alman gerekiyor. Hem siyasi tecrüben yok, hem de bu kadar cephede mücadele ediyorsan bu süreci yönetmezsin. İhvan hareketi için bu süreç eğitici bir süreç oldu. Bu darbe İhvan'ın Mısır siyasetinde daha da etkinleşmesine ve rasyonel işler yaparak iktidara gelmesine neden olacaktır.
MUSTAFA GÜVENÇ:
İhvan iktidarının önünde kabul edilebilir yegane model Türkiye olarak duruyordu. Bu tecrübe üzerinden demokrasi, hukuk devleti, anayasa ve sivil toplum tartışılmaktaydı. Öte taraftan Türkiye'nin de sistemini yerlileştirmesi noktasında İhvan'ın entelektüel birikimi ehemmiyet taşıyordu. Zaten baktığınız vakit Ak Parti'nin fikri olarak beslenme kaynakları arasında İhvan ağırlık teşkil etmektedir. Eğer Türkiye'de İslamcılık hareketi ile Ak Parti iktidarı arasında ilişki kuruyorsanız mutlaka İhvan hareketini var saymak zorundasınız.
SEDAT SERTOĞLU:
Var tabii. Olmaz olur mu? Mursi bir Anayasa yaptırdı ve bu Anayasa'ya aldığı kararlar ve uygulamalar konusunda kendisinin hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağı maddesi koydurdu. Bizim halen yürürlükte olan 1982 darbe Anayasa'sına bakın benzer bir madde göreceksiniz. Mursi kendisi ve yakın çevresinden başka kimseleri dinlemezdi. Benzemiyor mu bize? Kendisine ulvi görevler biçmeye başlamıştı.
TAHA DAĞLI:
Ortadoğu politikası olarak Suriye'de onlar da muhaliflerin yanında, diktatör rejimin karşısındalardı. Aynı zamanda Filistin konusunda da benzer politikalar mevcuttu. Mursi'li bir Mısır devam edebilseydi ve güçlü bir konuma gelebilseydi, Türkiye için iyi bir bölge ortağı olacaktı. Ancak iç politika ve performansları AK Parti'nin çok ama çok gerisinde. Kıyaslamak yanlış olur. Bir kere siyasetten yıllarca uzak kaldılar, siyaset yapma refleksleri kısıtlı.
ALPARSLAN AKKUŞ
Türkiye'de ve Mısır'da tabandan gelen bu iki hareket arasındaki temel farkları sayacak olursak, İhvan Mısır'da düşük katılımlı bir seçimle iktidara geldi, uzun süre siyasetten men edilmişti, kadroları yetişmemişti, iktidara hazırlıksız yakalandı ve bir yıllık görev süresi içinde ülke yönetiminde başarılı sayılmazdı. Bu başarısızlık, darbeyle devrilmesini gerektirmez elbette. AK Parti ise çok daha şeffaf yürütülen demokratik seçimlerde büyük bir taban desteği ile iktidara geldi ve 10 yıldır sürdürdüğü ülke yönetimindeki başarısı tüm dünyanın takdir ettiği bir seviyede. İhvan ve AK Partiyi, İslamcı kökeniyle bağdaştırmak da çok doğru bir yaklaşım olmaz. İhvan, Mısır'da sanıldığı gibi İslamcı çizgiyi temsil etmez, muhalefetteki Selefiler çok daha aşırı dinci çizgidedir. Türkiye'de ise AK Parti, siyasi yelpazede artık tam merkezde yer alan bir partidir.
Bu darbe en çok hangi ülkelerin işine yaradı?
SERDAR KARAGÖZ:
Bu darbe İsrail ve ABD'yi kısa vadede rahatlatır. Ama orta ve uzun vadede Mısır'da demokratik sistem ikna edici düzeyde tesis edilmez ise ülke iç savaşa gider ve en büyük faturayı Mısırlılar ile birlikte İsrail ve ABD öder.
MUSTAFA GÜVENÇ:
İran, Mursi'ye Suriye politikası nedeniyle kindar bir tutum sergiliyordu, darbe sonrasında aleni olarak sevinç nidaları atan ülkelerin başında gelmekte. İkinci olarak bu nidaların göründüğü yer İsrail. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Kuveyt yine darbeyi açıkça desteklemişlerdi. Diğer yandan ABD için Mursi sorunsal olarak duruyordu, orduyu kontrol etme gücünü barındırdığından herhalde işlerine yaramıştır bu darbe.
SEDAT SERTOĞLU:
Bugün itibariyle görünen bu darbenin en çok Suriye'nin işine yarayacağı. Çünkü karşı cephedeki çok önemli bir kalenin yeni düzende ne yapacağı belli değil. Amerika, AB ve Rusya'nın Suriye tutumları belli. Suudileri de alın koyun yanlarına. Suriye'de kartlar yeniden dağıtılacak gibi görünüyor.
TAHA DAĞLI:
En başta Suriye rejiminin işine yaradı. Çünkü Esat da Suriye'de Müslüman Kardeşlere karşı savaşıyordu. Bununla birlikte İran, İsrail, Amerika ve Avrupa ülkeleri. Çünkü tamamı Müslüman Kardeşler iktidarına hep endişeyle baktılar. Ben bu ülkelerin özellikle de Mısır Ordusunun resmi finansörü olan Amerika'nın bu bir kaç gün içinde apar topar yapılan ve trajikomik olan darbenin arkasında olduğunu düşünüyorum.
ALPARSLAN AKKUŞ:
Arap Baharı ve devrimin sembolü olan Tahrir Meydanı, artık darbecilerin sembolüne dönüştü. Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Mısırlı darbecilere alelacele bir mektup gönderip "Mısır ordusu ülkeyi karanlık tünelden çıkarmıştır" ifadesini kullandı. Katar dışındaki Körfez ülkeleri de darbeden memnun. Hamas ve El Fetih sessiz, Mısır'ın içişlerine karışmayız diyor. Yani darbeye karşı bir duruş yok bölge ülkelerinde. Bu darbe, bütün Ortadoğu coğrafyasındaki demokratik dönüşümler için cesaret kırıcı bir gelişme oldu.
Darbe diğer Arap Baharı ülkelerini tetikleyebilir mi?
SERDAR KARAGÖZ:
Her siyasi ve sosyal hareket bu bölgede birbirini etkileyebilir. İletişim ve etkileşim kanalları çok açık. Ama askeri darbe yapmak bir moda olamaz. Bu darbe iç dinamiklerin neden olduğu bir darbe değil. Görüntü yanıltmasın! Bu darbe dışarıdan yönetilen ve talep edilen bir darbedir ve bir yerde darbe yapılır diğer ülkelere de mesaj verilir.
MUSTAFA GÜVENÇ:
Zaten Suriye'nin durumu ortada. Libya için olumsuz bir etki oluşturabilir. Yemen ve Tunus için yakın vakitlerde böyle bir etkiden bahsetmek güç. Şimdilik işler yolundaymış gibi gidiyor. Belki aynı nedenlerden dolayı Tunus karıştırılabilir. Benzer koşullar bulunmakta. İslamcı bir iktidar ve başarılı model sergileme potansiyeli taşımaktadır. Bu da totaliter rejimler için büyük tehdit unsuru oluşturmaktadır.
SEDAT SERTOĞLU:
Hayır tetiklemez. Oralarda durum farklı. Bambaşka dengeler var.
TAHA DAĞLI:
Tunus ve Libya'da da Müslüman Kardeşler iktidarı var. Bana göre Arap Baharı tersine döndü ve meşruluğunu yitirdi. Bundan sonra Tunus ve Libya'da da Müslüman Kardeşleri devirebilirler. Zaten Tunus'taki laik kesim başından beri rahatsız, "sokağa çıkın" diyen olsa hemen çıkarlar.
Haber Ara