Davutoğlu Gezi Parkı için 5 faktör saydı
Eylemlerde iç ve dış dinamiklere dikkat çeken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, belirleyici olan 5 faktöre işaret etti.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-13 09:10:55
Davutoğlu IMF'ye borçların bitmesiyle gösterilerin patlak vermesine dikkat çekerek "Saat 11.00'de daha Taksim'de kimse yokken gaz maskesi ile yayın yapan yabancı muhabirin yayın politikasına ne denmeli? " diye sordu.
Habertürk Basın Kulubü'nde Erhan Çelik'in sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Gezi Parkı eylemlerini değerlendirdi. Davutoğlu sürecin 5 aktörünü böyle sıraladı:
ÇEVRECİLER
"Birincisi, çevre bilinciyle harekete geçenler. Bu çerçevedeki tartışmalara son derece saygı duyulması gerekir.
GENÇLER
İkinci aktör gençlerden oluşan, muhalif ama şiddete bulaşmayan kesim. 17-25 yaşlarındaki gençlerin bu grupta olduğunu görüyoruz. Onları da anlamak lazım.
PROVOKATÖRLER
Üçüncüsü, bu iki samimi kesimin dışındaki provokatörler... Demokrasi aynı zamanda bir hukuk devletidir. Hiçbir hukuk devleti kaosa izin vermez. Verirse özgürlükler de yaşanmaz.
İÇ SİYASİ VE EKONOMİK AKTÖRLER
Dördüncü aktör iç siyasi ve ekonomik aktörler. Muhalefet partileri, iş çevreleri… Bunlar da bu süreç içinde tepki verdiler.
ULUSLARARASI AKTÖRLER
Beşinci aktörler, uluslararası aktörler. Dışişleri Bakanı olarak bu ülkenin itibarını temsil etmekle yükümlü birisi olarak bu aktörlere tepkimi paylaşmak isterim.
BEN DE EYLEMLERE KATILDIM
Gençliği döneminde kendisinin de, Başbakan Erdoğan’ın da çeşitli eylemlere katıldığını anlatan Davutoğlu, “Bizim gençliğimiz dolu dolu geçti. Her konuda fikir söyledik, tepki verdik. Zihnimizde bir Türkiye ideali ile yola çıktık. Şimdi şunu söylüyorlar ‘yorulmuyor musunuz?’ Biz yorulmamayı 70’li yıllarda aldığım bilinçle geliştirdik. Herkesin bir rüyası vardı. Zaten siyaset kendi ülkesi ile ilgili ideali olanların yapacağı bir şey” dedi.
BU AKTÖRLER İKİ VARSAYIM PEŞİNDELER
Yükselen Türkiye'nin ayağına prangalar vurmak isteyen çevrelere dikkat çeken Davutoğlu sözlerin şöyle sürdürdü:
"Bu aktörler iki varsayımı zihinlere yerleştirmeye çalışıyorlar. Birincisi, Türkiye'de çevre ve şehir bilinci olmayan bir hükümet var ve halk buna isyan içerisinde. İkincisi, Türkiye'de özgürlükleri kısıtlamış, diktatörlük yolunda yürüyen bir ülke var imajı var.
ONLARIN KAYGILARI BİZİM KAYGILARIMIZ
Taksim'deki kardeşlerimizin çevre ve şehir kaygıları neyse o kaygılar bizim kaygılarımızdır. Biz ister insana, ister hayvana ve isterse çevreye yapılan bir zulüm varsa buna izin vermeyiz. Sayın Başbakanımızın Gökkafes'e karşı nasıl direndiği herkesin malumudur.
BU GENÇLİK AK PARTİ DÖNEMİNDE YETİŞTİ
Konu sadece çevre meselesi olsaydı ve sadece orada kalsa idi emin olun bu bizim için büyük kazanç olurdu ve Sayın başbakanımız başta olmak üzere kimse karşı çıkmazdı. Unutulmasın ki, özgürlüklerle alana çıkan bu gençlik, AK Parti döneminde yetişmiş bir gençliktir.
BU GENÇLİĞE ÖZGÜVENİ BİZLER SAĞLADIK
Eğer diktatoryal bir tutum olsaydı bu gençlik bu kadar özgüvenli olmazdı. Bu özgüveni ancak AK Parti iktidarı sağlayabildi. Bu gençler 1999 krizinden sonra sokağa çıksalardı, sokakta başka Avrupa başkentlerindeki gibi iş arayan işsiz gençler olurlardı. Bu özgürlük ortamı AK PArti iktidarları döneminde gerçekleşti.
CHP KOLAYCILIĞA KAÇTI
Şimdi yapılması gereken bu gençlikleri, bu enerjiyi, parçalamadan. Hangi kesimden olursa olsun bu gençlik bir potada toplanmalı, bu gençliğe sahip çıkacak olan sayın Başbakanımızdır. CHP'li belediye meclis üyeleri hem Taksim'in yayalaştırma projesine 'evet' dedi sonra kolaycılığa kaçtı. Sayın Kılıçdaroğlu'nun Kadıköy mitingini iptal etmesi de böyle bir şeydi.
12 GÜNDÜR HİÇBİR MÜDAHELE YAPILMADI
1 Haziran'da polis çekildi. O günden bugüne kadar alanda her türlü faaliyet yapılabildi. 12 gündür hiçbir müdahale olmadığı döneme bakınız. Gezi Parkı'nda benim eski öğrencilerim de katıldı. Benim öğretim hayatım boyunca her kesimden öğrencim oldu. Gözlemine güvendiğim arkadaşlarım, oraya samimi hislerle gelenler olduğunu söyledi.
BAŞBAKANI HEDEF GÖSTERİLMİŞTİR
Taksim'de sükuneti istismar ederek iyi niyetli kitleleri arkasından sürükleyen bir odak var. Bu odağı farketmedikçe özgürlükleri koruyamayız. Bu odak doğrudan başbakanı hedef gösterdi. Bazı açılardan Türkiye'nin imajını bozmak adına bir başka mühendisliğin devreye sokulduğunu gördük.
HİÇBİR DEVLET İZİN VEREMEZ
Bu provakatörlere hiçbir devlet izin veremez. Polisimizin görevi kamu düzeni sağlamaktır. Hata yaparsa hesap sorulabilirlik ilkesi gündeme tabii ki gündeme gelir.
YILLARIN BİRİKİMİ HEBA EDİLMESİN
Marksist söylemle konuşursak Türkiye'nin burjuva kesiminin bir kısmı bunlara destek veriyor. AK Parti zarar görecekse, Başbakanın karizması çizilecekse şimdi bunları kullanmanın vaktidir diye düşünenlere sesleniyorum; bu fırsat gibi telakki edilecekse de yılların birikimini heba etmeye yöneliktir.
MİLLİ GELİRİ ARTMIŞ BORÇLARI SİLİNMİŞ
Olayları anlamak için sadece ülkelere değil ülkeler içindeki belirli çevrelere bakmak lazım. Bugün Taksim'deki kafaları dogmatik olmayan gençlerimizin de kabul edeceği bir gerçek var, bugün gelinenTürkiye. Milli geliri 3,5-4 misli artmış, dış borçlarının tümünü silmiş bir Türkiye.
TÜRKİYE'NİN YÜKSELİŞİNDEN RAHATSIZLAR
Provokatörler, Türkiye içinde normal yollardan iktidarı değiştirme umudunu kaybetmiş çevreler ve dış çevrelerin ortak rahatsızlık duyduğu şey, Türkiye'nin yükselişine paralel olarak AK Parti'nin her seçimden güçlenerek çıkmasıdır. Bu çevrelerin durdurulması mümkün olmayan ülkenin yükselişinden rahatsız olduğu açık.
AK PARTİ'DEN RAHATSIZ OLABİLİRSİNİZ
AK Parti'den rahatsız olabilirsiniz ama Türkiye'nin yükselişinden rahatsız oluyorsanız, halk iradesinden rahatsızsınız demektir. Biz toplumda büyük bir özgüven inşa ettik. Toplumu kuşatan bir siyasi hareket olarak AK Parti toplumun her kesimini bünyesinde barındırdı. Buna bağlı olarak siyasi icra gücü, güven ve istikrar ortamıdır.
'BU TÜRKLER DE FAZLA OLDU' DİYENLER
Şu anda oturduğu köşeden 'Bu Türkler de çok oturuyor, hadlerini bilsin' diyenler var. Bu süreci anlamakla birlikte bu süreci başka bir yöne çekmek isteyen aktörleri de görmek zorundayız. Türkiye'nin yükselişinden ve bu güç birikiminden rahatsız olan çevrelerdir bunlar.
ULUSLARARASI MEDYA ÇİFTE STANDARTLI
Demokraside gösteriler olur, muhalefet etmek demokrasinin asli unsudur. Bunların hepsi bir hak. Avrupa başkentlerinde geçmişte benzeri birçok olay yaşanmışken, ABD'de yaşanmışken, polis ve güvenlik güçleri benzer tedbirler almışken bu olayları uluslararası medyanın veriş biçimiyle bizdeki olayları veriş biçimindeki farklılıkları görmek lazımdır.
SAAT 11.00'DE MASKELİ YAYIN
Saat 11.00'de daha Taksim'de kimse yokken gaz maskesi ile yayın yapan yabancı muhabirin yayın politikasına ne denmeli? Aynı çevrenin Suriye'de 100 bin insan ölürken yaptığı yayınları biliyorum. Medya özgürdür, bütün bunlara rağmen uluslararası medyanın engellenmemiş olması Türkiye'de demokrasinin bir işaretidir.
AVRUPA'DA BU KADAR YAYIN YAPILMADI
Avrupa'da ekonomik krizlerde sokağa dökülenler söz konusu olduğunda bu kadar çok yayın yapıldı mı? Elhamdülillah bizim insanlarımız iş bulamadığı için değil, çevreyle ilgili gösteri yapıyorlar. Dost ve müttefik ülkeler hergün olağanüstü bir durum varmış gibi açıklama yapmaya başlarlarsa biz de bunu sorgulamaya başlarız.
MAYIS AYINDA OLMASI DİKKAT ÇEKİCİ
Türkiye'nin bir günde 65 milyar dolarlık ihalenin yapıldığı, IMF borçlarının silindiği Mayıs ayından bahsediyoruz. Böyle bir ülkede imaj operasyonu yapılıyor. Belli odaklar Türkiye'nin bir imaj kirlenmesi yaşamasını istiyor. Türkiye'nin yükselişinin kendi alanlarını daralttığını düşünen çevrelerdir bunlar.
TÜRKİYE'NİN YÜKSELİŞİ DEVAM EDECEK
Milletimizin hiç merak etmesin. Türkiye'nin yükselişi devam edecek ve bunu hiç kimse engelleyemez. Türkiye'nin yükselişi belli çevrelerin alanını daraltıyorsa o çevrelerin kendi muhasebelerini yapmaları gekerir. Bu millet 10 yıl içinde ne kadar büyük bir aşama yapılabildiğini gördü. Bundan sonra daha büyük hedefleri gösterebilenler alternatif olabilirler.
FARKLILIKLARDAN YENİ UFUKLAR DOĞAR
Medeniyetler çatışması üzerinden halkları birbirine düşürmek isteyenler bu kez Türkiye'de farklı kesimleri birbirine düşürmeye çalışıyorlar. Bizim enerjimiz de buradan kaynaklanıyor. Bütün bu farklılıkları bünyesinde barındıran ortam çok da doğurgan bir ortamdır. Yeni ufuklar bu tür farklılıklardan doğabilir.
HİÇ KİMSE TÜRKİYE'YE TALİMAT VEREMEZ
Amerika ve Avrupa'lı meslektaşlarımızla açık, ülkemizin onurunu savunan bir ilişkiyi sürdüreceğiz. Kimse bize ikinci sınıf demokrasi muamelesi yapamaz. Yeni Türkiye başkalarına güzel örnek olabilir, ne kimseden talimat alır ne de kimseye talimat verir. İlişkilerimiz bu düzeydedir.
RUS, İRAN, İSRAİL MEDYASINA DİKKAT
Sadece Batı değil, bu konuların İran, İsrail ve Rus medyasının da bu olayları nasıl tanzim ettiğinin farkındayız. Türkiye'nin imajının bozulması noktasında ortak bir yayın yapılıyor olması dikkate şayandır. Ancak bunların hiçbirisinde sıkıntılı ve gerilimli bir ilişkiler dönemi başlıyor gibi bir anlam çıkmasın."
SON VİDEO HABER
Haber Ara