'Direnecek gücü olmayan' kent: Reyhanlı
Gezi Parkı’nda doğayı koruma amacıyla başlayıp demokratik hak talebine dönüşen eylemlerin etkisi Türkiye’nin dört bir yanında dalgalandı.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-12 16:13:47
Çağıl Kasapoğlu / BBC Türkçe
Gezi Parkı’nda doğayı koruma amacıyla başlayıp demokratik hak talebine dönüşen eylemlerin etkisi Türkiye’nin dört bir yanında dalgalandı.
‘Direnenler’ var... Bunu istemeyenler var... Bir de ‘direnecek gücü kalmayanlar’ var...
Türkiye’nin Suriye politikasının en ağır bedellerinden birini ödeyen Hatay’ın Reyhanlı ilçesi de ‘direnecek gücü’ kalmayan kentlerden...
Birçok farklı kültürün harmanlandığı Reyhanlı, Hatay’da Sünni nüfusun çoğunlukta olduğu bölgelerden biri...
Reyhanlı Eğitim-Sen (Eğitim Sendikası) Başkanı öğretmen Yunus Dolgun, Gezi Parkı eylemlerine destek için “50 kişi bir araya gelip destek olalım mı” çağrısı yapmış ama onun ifadesiyle ‘korku ve tedirginliğin’ susturduğu Reyhanlılar yanaşmamış...
Mayıs ayında patlayan bombalar, kendi tabirleriyle bölgeyi “büyük bir travmaya soktu.”
Yunus Dolgun, Reyhanlı’da yeni bir patlama yaşanacağı korkusu ve ‘hükümetin baskısı’ nedeniyle halkın pasifize olduğunu söylüyor.
Reyhanlı, Suriye’den mülteci akınına uğrayan ilçelerin başında geliyor. Kamplarda kalmayı tercih etmeyen Suriyeli göçmenlerden parası olanlar ev tutuyor, parası olmayan sınır bölgesi yakınlarında inşaat halindeki binalarda veya ahırlarda kalıyor. Sınırdaki köy halkı da yardımlarını esirgemiyor...
Başbakan Tayyip Erdoğan, eş zamanlı patlamalarla 51 kişinin hayatını kaybettiği Reyhanlı’yı 25 Mayıs’ta ziyaret etmiş ve halka ‘Suriyeli göçmenlere, Suriyeli kardeşlerine sahip çıkmaları’ uyarısında bulunmuştu.
Bölge halkının ifadesiyle, ‘emir büyük yerden geldiği’ için sıkıntılarını dile getirmekten de çekiniyorlar.
Bir gazeteci olarak Reyhanlı halkının güvenini kazanmak zor. Patlamalar sonrası medyanın ‘ekranlarını kararttığını, acılarını paylaşmadıklarını’ söylüyorlar.
Aslında dinleyen birini bulunca konuşmaya, dertlerini anlatmaya ne kadar ihtiyaçları olduğu da anlaşılıyor.
Ekonomik ve güvenlik kaygıları
Suriyeli mülteciler bir yana, Türkiye’nin Suriye politikasına hem ekonomik hem de güvenlik gerekçeleriyle tepki gösteriyorlar.
Ekonomik gerekçelerinden biri, Suriyelilerin ruhsatsız dükkân kiralayıp işletmesine yetkililerin göz yumması.
Maddi imkânları iyi olan Suriyeliler yüksek kira bedellerini karşılayabildikleri için birçok dükkân sahibi kiraları arttırıp ruhsatsız dahi olsa emlaklarını Suriyeli göçmenlere vermeyi tercih ediyormuş.
Bir diğer ekonomik gerekçe de, Suriyeli göçmenlerin ucuz iş gücü olarak görülmesi.
Yerel bir gazetede köşe yazarlığı yapan Mustafa Şanlıoğlu, “Buralı bir Türk günde 50 TL alırken, Suriyeli günde 10 TL’ye çalışıyor. Normalde 100 TL olan kiralar Suriyelilere 500 TL’ye veriliyor. Bu durumu istismar edenler de var. Büyük bir rant sağlanıyor, esnaf da her açıdan büyük darbe yiyor” diyor.
Reyhanlı halkını tedirgin eden bir diğer mesele de, güvenlik.
Eskiden kapılarını dahi kilitlemedikleri evlerinin camlarını şimdi demir parmaklıklarla kapatıyorlarmış.
El Nusra Cephesi, Özgür Suriye Ordusu ve birçok farklı Suriyeli muhalif grubun bölgedeki varlığının, ilçeyi Suriye’deki savaşın içine çektiğini söylüyorlar.
"Buraya gelenlerin yüzde 80”i masum. Ama yüzde 5’inin militan olması bile bize zarar. Kardeşi kardeşe düşman edecekler"
Yunus Doğan, Reyhanlı Eğitim-Sen Başkanı
Reyhanlılı öğretmen Yunus Doğan “Suriyeliler, Başbakan’ın açıklamalarından sonra onlara ‘katlanmak zorundaymışız’ gibi davranıyor. Polis de bize baskı yapıyor” diyor.
Halkın bir kısmı tepkili ama Suriye’den kaçanların birçoğunun ya evine bomba isabet etmiş ya da yakınlarını kaybetmişler.
Zulüm görüp sığınacak sıcak bir çatı arıyorlar.
Hükümet de bu insanlara kucak açmanın insani bir görev olduğunu söylüyor.
Yunus Doğan, Reyhanlı'daki tepkinin tüm Suriyeli göçmenlere yönelik olmadığı görüşünde. Halkın büyük bir kısmı evlerindeki battaniyeleri, yastıkları, yorganları Suriyelilerle paylaşmış.
“Buraya gelenlerin yüzde 80'i masum. Ama yüzde 5’inin militan olması bile bize zarar. Kardeşi kardeşe düşman edecekler” diyor Reyhanlılı öğretmen.
“
Peki, ne istiyorsunuz? Ne yapsın Suriyeliler?” diye soruyorum.
Yerel gazetede köşe yazarlığı yapan Mustafa Şanlıoğlu, “Şehirlerden çıkmalarını, konteyner kentlere veya kamplara gidip devlet himayesinde olmalarını istiyoruz. İşlettikleri dükkânların ruhsatlarını almalarını istiyoruz” cevabını veriyor.
Suriyelilerin okulları sağlık merkezleri var
Reyhanlı’nın her bir köşesinde Suriyelilere ait işletmeler var... Berber salonu, döviz bürosu... Halep Tatlıcısı...
Kentin çeşitli bölgelerinde yalnızca Suriyelilerin eğitim gördüğü çeşitli okullar da var.
Bu okullardan birini ziyaret etmek istiyorum ama içeri girmeme izin yok. Bir kısmı erkek, bir kısmı kız çocuklarına ayrılan bu okulda Kuran dersleri veriliyor.
Sınıflardaki beyaz perdeler rüzgârla aralandıkça içerde yere dizilmiş Kuran okuyan kız çocuklarını görüyorum.
Bina dışında konuştuğum Suriyeli öğretmen Ebu Muhammed, yalnızca Kuran dersi verildiğini, derslerin de sabah 9 ile öğleden sonra 1 arasında olduğunu söylüyor.
Okul iki aydır açık, eğitim gören çocuklarsa bir yıldır Türkiye’de...
Eğitim verilen iki katlı binanın sahibi bir Reyhanlı sakini... Binanın aylık kirası da 4 bin 500 TL. Öğretmen Ebu Muhammed, evinin kirasının 800 TL olduğunu, verdiği eğitimden de kirasının yarısından az bir para aldığını, geçim sıkıntısı çektiğini söylüyor.
Öğretmenin anlattıklarına göre okullara Türkiye ve Suriye’deki yardım kuruluşlarıyla, Kaymakamlık ve Belediye yetkilileri de destek veriyormuş.
Ama bir sıkıntısı var... “BBC’ye söyleyin, öğrensinler... Geçinemiyoruz. Sıkıntıdayız. Türkiye’nin yaptığı yardım bize yansımıyor” diyor.
Ebu Muhammed, ‘iyi ahlaklı’ olarak andığı Reyhanlı halkına da misafirperverlikleri için teşekkür ediyor.
Reyhanlı sokaklarında ilerlerken üzerinde, Suriyeli muhaliflerin ‘yeşil beyaz siyahlı’ yeni bayrakları olan bir sağlık merkezinin önünden geçiyorum...
İlçede Suriyelilere ait birkaç klinik varmış.
Bir başka Suriyeli göçmen diş doktoru Ghassan’la karşılaşıyorum.
İdlib’e bağlı Taftanaz bölgesinden. Suriye’deki çatışmalarda üç katlı evlerinin yakınına bir bomba düşmüş.
Diş doktoru olmasına rağmen, lisansı Türkiye’de geçerli olmadığı için çalışmıyor. Dubai’deki mühendis ağabeyi para gönderiyormuş, o da Türkiye’deki ailesini o parayla geçindiriyormuş.
Doktor Ghassan’ın iki kız kardeşi kampta... Ama o kampta kalmayı tercih etmiyor.
“Neden kampta kalmıyorsunuz? Oradaki imkânlar yeterli değil mi sizi mutlu etmiyor mu?” diye soruyorum.
“Hiç kimse evinden uzakta mutlu olamaz... Ama ben Reyhanlı’da kampta olacağımdan daha mutluyum” cevabını veriyor.
Sınırda denetim ‘zayıflığı’
Reyhanlı’nın Suriye sınırına yakın köyleri de ziyaret ediyorum... Sınırdaki göçmenler, ahırları temizleyip köy halkının yardımlarıyla üç beş döşek yorgan sermişler yeni evlerine...
Sınırda Suriye’ye geçen ana yol üzerinde askeri denetim var. Anayolu kullanmak isteyenler bekletiliyor, kimlik kontrolleri yapılıyor.
Bir yandan kuyrukta denetim bekleyen araçları, insanları, diğer yandan da yalnızca birkaç metre ötesinde tarlanın ortasındaki patikalardan, denetimden geçmeyerek Suriye sınırını aşanları görüyorum.
Sınırın dağlık kısmı, Suriye’nin Kürt bölgesi Cinderiz... Göçmenler için çadırların kurulduğu diğer bölge de Reyhanlı halkının dediğine göre muhaliflerin kontrolündeki Atme bölgesi.
Sınırdan Antakya’ya dönerken iki Suriyeli göçmen kadınla karşılaşıyorum. İkisi de sınırda herhangi bir denetim olmadan Reyhanlı’ya geldiklerini söylüyorlar.
Sınırlardaki denetim zayıflığı ve Reyhanlı’da çeşitli muhalif grupların varlığı halkı bir hayli tedirgin ediyor.
Yerel gazetenin köşe yazarı Mustafa Şanlıoğlu, “Türkiye’de muhalif olmanın en zor olduğu yer Reyhanlı’dır” diyor...
Sancıları büyük... Sessizliğe gömülmelerinin sebebi de, yine kendi ifadeleriyle ‘direnecek güçlerinin olmamasından’ kaynaklanıyor...
SON VİDEO HABER
Haber Ara