İhsan Eliaçık bu sefer fena yakalandı
İhsan Eliaçık, bazen Devrimci, bazen antikapitalist. Gezi Parkı olayları ile birlikte safını çok net belli etti etmesine ama kendisi ile 15 günde o kadar çelişti ki insan 'Hoca bu ne hal' demeden edemiyor
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-11 22:27:53
İhsan Eliaçık'ın paylaştığı bu resim kısa sürede twitterda paylaşım rekoru kırdı ve twitterda resim üzerinden adeta kampanya başlatıldı.
Ancak Gezi eylemlerinde başından beri provokasyona açık icraatlara imza atan Eliaçık bu kez fena yakalandı. İhsan Eliaçık'ın bugün yaralanan genç diye paylaştığı resmin 1 Haziran'daki eylemler sırasında çekildiğini ortaya çıkardı. Söz konusu resim 1 Haziran'da sosyal medyada paylaşılmış ve yine o günlerde o resim üzerinden insanlar provoke edilmişti.
İhsan Eliaçık sosyal medyadaki tepki üzerine fotoğrafı yanlış attığını ifade ederek yeni fotoğraf paylaştı
İŞTE 1 HAZİRAN'DA PAYLAŞILAN VE DEĞİŞİK AÇIDAN ÇEKİLEN O RESİMDEKİ YARALI GENÇ VE TAM 10 GÜN SONRA BUGÜN İHSAN ELİAÇIK'IN PAYLAŞTIĞI O RESİM...
ÖNCEKİ POTUNU KANDİL MESAJI İLE KIRMIŞTI
Türkiye’de tüm darbesever kesimlerin desteklediği Taksim Gezi Parkı protestolarına başından bu yana aktif destek veren İhsan Eliaçık, bira içen eylemcileri sahabeye benzeten tweetinden sonra Miraç Kandilini kutlamak için sosyal medyadan mesaj üstüne mesaj yazdı.
Uzunca bir dönem Miraç Kandilini paganist ve şaman kültürüyle açıklayan İhsan Eliaçık’ın Taksim protestocularını Gezi Parkında Miraç Kandilini “idrak” etmeye çağırması oportünizmin en alası olarak yorumlanmaya aday olacak cinstendi. Nitekim sosyal medyada kendisine verilen bir cevap oldukça ilgi topladı.
İHSAN ELİAÇIK ÖNCELERİ NELER DİYORDU: GEZİDEN ÖNCEKİ İHSAN ELİAÇIK
GEZİ'DEN ÖNCE İHSAN ELİAÇIK:
-Kadir ve kandil geceleri aslında siyasi gecelerdir
-Kandil gecesi karanlığı aydınlatan şey demektir. Kandili kendi içimizde aramalıyız.
-Dinden sayarsanız bunları bidat olur. Bu geceleri kutlamanın sosyolojik bir anlamı vardır ama dinden değildir. Peygamberimiz hiçbir kandil gecesini kutlamamıştır. Bu dinden olsa Peygamberimiz bunu yapardı zaten.…
(20 Ağustos 2012 Ceviz Kabuğu Programı)
***
-Ataların hatıraları kutsal gün ve gecelerde yaşamaktadır ve kandil geceleri de oradan geliyor. Her bir kandil gecesinde bir atanın, ulunun anılmasıdır ve bu İslami dönemde Hz. Muhammed’e dönüşmüştür. Hz. Muhammed’in ana rahmine düştüğü gece diyor. Böyle bir gece olur mu? Her şeyden evvel bu ayıptır. Bu eski kültürden İslami kılıfa dönüşmüş bir söylemdir.
-Esasen Kadir Gecesi’nde kandil kutlaması yapılmaz. Kadir Gecesi demek, Kuran’ın size indiği gece demektir ve toplanıp kutlamaya gerek yoktur. Kuran’ı okursunuz ve sizin ruhunuza, vicdanınıza Kuran inmeye başlar.
-Camiler imparatorun gücünü göstermek için yapılmıştır ve halk orada toplanır cuma namazlarında, kandil gecelerinde itaate alıştırılır.
(12 Kasım 2010 Gülin Yıldırımkaya ile HT Gündem)
***
-Dini parasına, servetine, mülküne karıştırmayınca, o zaman din onlardan ibaret hale geliyor. Din, cinlere, perilere inanmak, olmayan şeylerle ilgilenmek, kandil gecelerine gitmek, yatmak kalkmak ve ona da namaz demek… Bunların hiç birisi direk insanın yaşadığı hayata dokunmuyor.
(12 Haziran 2012 Kayseri Anadolu Haber İle Söyleşi)
***
“Derin din” den kastım şu: Türkler’in iki bin yıllık dini Şamanizm kültürü. bin yıllık kültürü de İslam. Şimdi bu ikisini yaşıyoruz şu anda biz. Yani saf İslamiyet yok Türkiye’de, ama Şamanizm de tamamen ortadan kalkmış değil. Bu ikisi birbirine karışmış durumda. 5 alanda birbirine karışmıştır. Birincisi Gök Tanrı inancı, Şamanizim’ de tanrı gökte oturur. Anadolu’da yaşayanların çoğu Allah deyince göğe bakar, yukarı bakar yani, burada Gök Tanrı ile Allah birleşmiştir… İkincisi yerde Şamanlar, Şaman din adamı, Şaman’ın önüne gitmeden tanrıyla konuşulamaz, yani önce Şaman’ın önüne gideceksin, Şaman, senin için tanrıdan af dileyecek,” falan kulun senden af diliyor ey Gök Tanrı” diyecek, bu durum İslam’da da hocalık, şeyhlik, pirlik şeklinde görülüyor. İslam’da da şimdi ne var şeyhler var, camide hocanın arkasında kılınmayan namaz, namaz olmaz. Namaz camidedir, yerleştirilen anlayış bu. Alevilikte dedelik, pirlik var, Sünnilikte şeyhlik, hocalık var, eskiden ne vardı? Şamanlık vardı, Şamanın yerine bunlar geçti, yine bir din adamları var, yine din adamlarının yanına gitmeden Tanrı’ya ulaşamıyorsun… Üçüncüsü kandil geceleridir. Atalar sözleri önemlidir, atalar da türbelerde yatmaktadır, o zaman türbeler, mezarlar ataların yattığı yerlerdir, türbe kültürü bunun için önemlidir. Sonra bu ataların doğduğu gün vardır öldüğü gün vardır, önemli işler yaptığı günler vardır, bunlar nedir, kutsal günlerdir. İslam’daki kandil günleri de böyle günlerdir, Şamanizm’in İslam’a geçişidir.
(21 Eylül 2012 encompassingcrescent.com İle Söyleşi )
***
“DİNDARLAŞMA VAR AMA İSLAMLAŞMA VAR MI?”
-“Dindarlaşma, yani namaz kılanların, oruç tutanların, umreye gidenlerin sayısının artması, kandil gecelerine yoğunlaşma, başını örtenlerin sayısının artması bana göre İslamlaşma göstergesi değildir.
(4 Şubat 2012 Habertürk-Söz Sende)
***
Bu gecelerin kutlanması bir halk geleneği değil; devlet politikasıdır.
Nedir devlet politikası?
İslam’ı doğuş tabiatına uygun olarak bir “gerçek hayat dini” olmaktan çıkarıp, “mübarek gün ve geceler dini” haline getirmek…
Gündüzün ortasında, hayatın kalbinde atan bir din olmaktan çıkarıp, el ayak çekilince, hayatın tümüyle uykuya çekildiği gece vakitlerinde hatırlanan bir “tapınak ve ayin” dini haline sokmak…
(...)Hz. Peygamber ve sahabeler bunun bilincinde oldukları için hiçbir “kandil gecesinde” bir araya gelip toplantı düzenlememiş ve merasim yapmamıştır. Çünkü bunlar artık eski dünya dinleri ile birlikte eski çağlarda kalmıştı.
Şurası unutulmamalı ki İslam’ın “gerçek hayat dini” olarak algılanması, hayata hükmedenleri rahatsız edecek bir durumdur.
Bunun için böyle bir dinin “halkların vicdanı” olmaktan çıkarılıp “halkların afyonu” haline getirilmesi gerekir.
Gündüzden kovulup gecelere hapsedilmesi gerekir.
Sokaktan çekilip “tapınağa” hapsedilmesi gerekir.
“İbadet” (çalışma, üretme, meydana getirme) olmaktan çıkarılıp “ayin” haline sokulması gerekir.
“Amel” (çaba, uğraş, eylem, hareket) olmaktan çıkarılıp “ritüel” haline dönüştürülmesi gerekir.
Gündüzün gerçek hayat mecralarında akan iyilik, adalet, zulme ve haksızlığa isyan, sözün namusu, doğruluk, dürüstlük, vefa, sevgi, merhamet ve cihat yolu olarak değil; insanların, o da gecelerde dua, yakarış, kandil, ayin, tütsü, sır ve tılsım ihtiyacını karşılayan bir “sosyolojik fenomen” olarak görülmesi gerekir. Zaten din denilen şey esasında budur ve devlet ona bundan başka bir rol de vermemelidir.
Bunun için “kandil geceleri” bir halk geleneği değil; devlet politikasıdır. Arkasından devlet çekildiği an kimse hatırlamaz bile.
Müslüman milletlerin halk geleneği kandil gecelerinde değil; peygamberden geldiği şekliyle namazlarda, cumada, ramazanda, bayram günlerinde ve hac da yaşıyor. Bunların hepsi de (akşam ve yatsı hariç) hayatın kalbinin attığı yerde; gündüzün orta yerinde gerçekleşiyor. Sizce bu bir tesadüf mü?
(...)Çünkü İslam esas olarak bir gündüz dinidir. Yani çalışma, hareket ve yaşam dinidir. Gece sadece gündüzü iyi geçirmek için bir dinleme ve hazırlıktır. Geceyi gündüzden, gündüzü geceden ayıramazsınız. Hele gündüzü iptal edip her şeyi geceye hiç hapsedemezsiniz. O zaman gerçek hayat dinini “kandil (gece) dini” haline getirmiş olursunuz…
O zaman siz geceleri dua edip huzur içinde uyurken, bütün dini enerjinizi geceye hasrederken, gündüzleri topraklarınız işgal edilir, hazinelerinize el konur haberiniz bile olmaz…
(4 temmuz 2008 Gerçek Hayat Dini)
Kaynak: Timetürk-Rotahaber-Analiz Merkezi
SON VİDEO HABER
Haber Ara