TAKSİM OLAYLARI DİKDATÖR ERDOĞAN'A KARŞI İNTİFADADIR!
Zaman gazetesinin Kahire temsilcisi Cumali Önal, Mısır'ın muhalif gazetelerinden El Vatan'a verdiği röportajda AKP iktidarı ve Başbakan Erdoğan için hayli iddialı eleştiriler yöneltiyor. “Taksim olayları, diktatör “Erdoğan’a karşı bir intifadadır.” diyen Önal, Erdoğan iktidarının “dinleyiniz, itaat ediniz” sloganıyla diktatörlüğe dönüştüğünü kaydetti.
ERDOĞAN'IN 3. DÖNEMİ DİKDATÖRLÜĞE DÖNÜŞTÜ!
Cumali Önal, Türkiye’deki Taksim olaylarını bu kelimelerle özetleyerek şunların altını çiziyor: Erdoğan birinci ve ikinci yönetimi dönemlerinde büyük başarılar gerçekleştirdi. Ancak üçüncü dönemini “dinleyiniz, itaat ediniz” sloganıyla diktatörlüğe dönüştürdü. Bunu da Türkiye’de büyük kesim reddetmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi gibi büyük bir liberal partinin liderliğini yapan İhvancı Erdoğan zihniyetine rezerv koymaktadırlar.
ERDOĞAN'IN İNADI TAKSİM'İ TAHRİR YAPABİLİR!
Taksim meydanı olayları bir sürpriz miydi yoksa öncüleri var mıydı?
Taksim olayları, Başbakan Erdoğan’ın tarihi öneme sahip Taksim meydanını geliştirme hususundaki kendi düşüncelerini ısrarla topluma dayatmasına bir tepki olarak kendiliğinden gelişmiştir. Taksim meydanı tıpkı Tahrir meydanı gibi büyük bir öneme sahiptir… İnsanlar, Taksim meydanını nefes alacakları bir yeşil alan olarak muhafaza etmek istiyorlar. Ne var ki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeşil alan üzerine tarihi askeri binayı yeniden yapma hususunda ısrarını sürdürerek insanlara sürpriz yaşatmıştır. Onun bu düşüncesini, vatandaşların büyük çoğunluğu reddetmektedir. Hatta Cumhurbaşkanı ve partisinin ikinci adamı bile ona karşı çıkarak kendileriyle istişare etmediğinden şikayetçiler. Çünkü Erdoğan, onlarla istişare etmemektedir.. Genel olarak protestolar, normal ve barışçıl olarak başlamıştır. Ancak bir anda çeşitli amaçları olan aşırı uçların, yıkıcı unsurların ve muhalefet partilerinin bunlara katılması ve Erdoğan’ın inatçı tutumu durumu iyice ateşleyerek çıkmaza sokmuştur. Eğer Erdoğan inadını sürdürürse, Taksim meydanı Türkiye’nin Tahrir meydanına dönüşecektir.
ERDOĞAN'A OY VERDİM AMA ONU SEVMİYORUM
Fakat Erdoğan’ı yönetimde tek adam olmaya iten nedir? Türkleri, onu tekrar tekrar seçmeye zorlayan nedir?
Çünkü basitçe söyleyecek olursak alternatifi yok. Bizdeki siyasi partiler, Mısır’daki gibi zayıf, rekabet etme gücüne sahip değiller. Ben kişisel olarak, Erdoğan’ı sevmiyorum. Fakat aynı sebepten dolayı ona oy verdim, alternatif yoktur. Şu ana kadar bile, Taksim olaylarına rağmen, Erdoğan gelecek her hangi bir seçimde yine %50 oy alma potansiyeline sahip. Bütün bunlar, partilerin zayıflığına dayanıyor.
AKP DEMOKRAT AMA ERDOĞAN DEĞİL!
Şu an yaşanan çekişmenin İslamcılar ve İslamcı olmayanlarla bir ilişkisi var mı ?
Bu çekişmenin, İslamcılarla laikler arasında bu meseleyle ilgili bir ilgisi yoktur. Kimi İslamcılar, Erdoğan’ı desteklemektedir, kimisi de karşı çıkmaktadır. Bunlardan birisi, Refah Partisi (Türkiye’nin İhvanı). İlginçtir, Adalet ve Kalkınma Partisi, radikal Erdoğan’ın aksine, demokrat bir partidir. Erdoğan’ı, (zihniyeti ve eğilimleri itibariyle) liberal bir partiye liderlik yapan, bir İhvan başkanı olarak değerlendirebilirsiniz.
ERDOĞAN HÜSNÜ MÜBAREK'E BENZİYOR!
Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) Erdoğan karşısında büyülenmişler, Cumhurbaşkanı Mürsi’nin de onun yolunda gitmesini istiyorlar. Onlara neyi tavsiye edersiniz?
Umarım Müslüman Kardeşler, bir çok kesimi ve eğilimi içerisinde tutan AKP’den bir şeyler öğrenerek yolunu çizerler. Yoksa Erdoğan’ın kendisinden değil. Zira Erdoğan bölgedeki her hangi bir diktatörden farklı değil. Belki de Hüsnü Mübarek’e benzetilebilir.
ERBAKAN ÜLKEYİ KARGAŞAYA SÜRÜKLEMİŞTİ
Erdoğan’la Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mürsi’ arasında karşılaştırılacak her hangi bir yön var mı ?
Ben Muhammed Mürsi’nin söylediklerinden her hangi bir şey anlamıyorum. Pratikte her hangi bir şey gerçekleştirmiş de değildir. Dolayısıyla karşılaştırma yapmanın zor olduğunu görüyorum. Belki de Mürsi’nin tek başına aldığı kararlarla, Erdoğan’ın son kararları arasında bir benzerlik kurulabilir. Mürsi, parçalanmış tüm muhalefeti kendisine karşı birleştirdi. Tıpkı, Türk İhvancı lider Necmeddin Erbakan’ın yaptığı gibi. Erbakan, doksanlı yılların ortasında iktidardan düşmeden önce ülkeyi sürekli bir kargaşa ortamına sürükledi.
ZAMAN'DAN YALANLAMA
Zaman gazetesinden Kahire muhabirlerinin El Vatan'a verdiği röportaj için açıklama yapıldı. Gazetenin Kahire temsilcisi Cumali Önal, Mısır'ın muhalif gazetelerinden El Vatan'a verdiği röportajda AKP iktidarı ve Başbakan Erdoğan için çok sert ifadeler kullanmış, "dikdatör" suçlamasında bulunmuştu.
Zaman gazetesinden yapılan açıklamada El Vatan'ın Önal'ın açıklamalarını çarpıtarak yayınladığı, röportajda geçen ifadelerinin muhabirlerine ait olmadığı vurgulandı. Zaman gazetesi röportajın belli kısımlarının çarpıtarak nakledildiğini duyurduğu açıklamasında Mısır gazetesinin bir düzeltme metni yayınladığını da belirtti. El Vatan'ın yayınladığı röportajda birbirinden sert ifadelerin kullanılırken Erdoğan Hüsnü Mübarek'e benzetilimiş, Gezi Parkı eylemlerinin de bir intifada olduğu savunulmuştu.
İşte Zaman gazetesinin röportaja ilişkin yaptığı o açıklama:
Mısır'da yayımlanan muhalif El Vatan gazetesi, Kahire muhabirimiz Cumali Önal'ın Türkiye'deki son gelişmeler konusunda verdiği röportajın belli kısımlarını çarpıtarak nakletti.
Özellikle başlığa çıkardığı “Erdoğan diktatör” ifadelerinin hiçbir şekilde muhabirimize ait olmadığı, gazetenin pek çok cümleyi muhabirimizin söylediklerinin dışında verdiği ortaya çıktı. İrtibata geçilen gazete daha sonra bir düzeltme metni yayımladı.
Düzeltme metninde muhabirimiz “Olaylar büyüdükten sonra dahi sözlerinden geri adım atmayan Erdoğan, arkasındaki yüzde 50'lik kesimi evlerinde zor tuttuğunu açıkladı.” diyor ve ekliyor: “Tabii ki son olaylar sadece Erdoğan'ın sözleri ya da polisin orantısız güç kullanması ile ilgili değildir. Bazı marjinal ve radikal gruplar gösterilerin kontrolünü ele geçirerek barışçıl gösterileri başka yönlere çekmeye çalıştılar.”
Düzeltme metninde muhabirimiz Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bölgedeki diktatörlerle kıyaslanmasının “mantıksız” olduğunun da altını çiziyor. Ayrıca, Mısır'da iktidar olan Müslüman Kardeşler hareketi ile daha çok Refah Partisi'ni kıyaslarken, Refah Partisi'nin 90'lı yıllarda iktidardan düşerken tüm ülkeyi kaosa sürüklediği yönünde herhangi bir beyanatı da bulunmuyor.
Düzeltme metninde muhabirimizin “Erdoğan ve Müslüman Kardeşler arasında bir karşılaştırma yapmak mantıksızlık olur.” ifadeleri de yer alırken, Erdoğan'ın devrik Mısır lideri Hüsnü Mübarek'e benzediği şeklinde bir ifadesi de hiçbir şekilde bulunmuyor. Muhabirimiz Başbakan Erdoğan'ın “bazı politikalarını beğenmediği” şeklindeki ifadelerinin de yayımlanan ilk röportajda çarpıtılarak “Erdoğan'ı sevmiyorum.” şeklinde yansıtıldığını vurguluyor.