AK Partili direnişçi: Başbakan tabanından özür dilemeli
Başbakan Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektup ile gündeme gelen 'Ak Partili direnişçi Bülent Peker, Radikal'e konuştu. 'Troll değil gerçeğim diyen' Peker, Başbakan'ı özür dilemeye davet etti.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-05 19:29:04
AK Partili olarak Gezi Parkı'ndaki eylemi desteklediğini Başbakan'a yazdığı mektupla açıklayan Bülent Peker, Radikal'e konuştu. Peker, herkesi çapulcu ve provokatör olarak tanımlayan Başbakan Erdoğan'ın özür dilemesi gerektiğini belirtirken, ilk özrü Ak Parti tabanından dilemesi gerektiğini söylüyor: "Gezi Parkı için tepki gösterenler arasında AK Partililer de vardı."
AK Parti'de faal olarak görev aldınız mı? Aldıysanız hangi görevlerde bulundunuz?
Daha önce de çeşitli mecralarda değindiğim gibi, Ak Parti teşkilatları içerisinde fiili bir görevim veya sorumluluğum olmadı bugüne kadar. Fakat yerel yönetimlerde ve Avrupa Birliği kurumları nezdinde ulusal ve uluslararası düzeylerde temsiliyetlerim ve çalışmalarımız oldu. Kentsel ölçekte markalaşma, sivil toplumun siyasete entegre edilmesi, katılımcı demokrasinin yaygınlaştırılması gibi alanlarda bu kurumlarımızı temsilen toplantılara katıldık, danışmanlık hizmetleri verdik, projeler ürettik, bu projeleri uygulayan arkadaşlarımızla omuz omuza çalıştık. Bunun dışında sivil toplum düzeyinde çalışmalarımız oldu.
Şunu da ayrıca belirtmeliyim ki; ben açıkçası bu ülkeye, bu ülkenin kurumlarına ve destek verdiğim siyasi görüşe hizmet edebilmek için "bir üye kartı taşımak veya bir sandalyeye oturmanın" zorunluluk olduğunu düşünmedim bugüne kadar. Ne kart taşıyanlar ne sandalyelerde oturanlar var, hepimiz görüyoruz... Birçok farklı şekillerde bunu yapabileceğimi biliyordum ve öyle de yaptım.
Mektubun ardından çevrenizdekilerin tepkisi ne oldu? Özellikle Ak Partililer ne dedi? Sizin gibi düşünen Ak Partililer var mı?
Tepki veren kesimleri çeşitli kategorilere ayırarak bu cevabı vermek daha doğru olur.
Çevremdekiler:
Hangi görüşe sahip olursa olsun beni tanıyan, beni bilen "çevremdeki herkes" inanılmaz destek verdi. Çok olumlu, beni çok duygulandıran mesajlar aldım. Çünkü bu insanlar benim kim olduğumu, ne yapmaya çalıştığımı ve niyetimin halis olduğunu bilen insanlardı.
Ak Parti Teşkilatlarındaki Genç Arkadaşlar:
Yüz yüze herhangi bir diyaloğum olmadı kimseyle fakat internet ortamından ve sosyal medya platformlarından takip ettiğim kadarıyla destek verenler kadar çok olumsuz yaklaşım gösterenler de olmuş. Beni tanımadan bilmeden 'ajan', 'provokatör' gibi sıfatlarla tanımlayanlar, yargılayanlar olmuş. Bütün bunları da anlayışla karşıladığımı belirtmek isterim. Zira yapılmayanı yapmak bu bedellere de katlanmak demek aynı zamanda. Fakat ben sayın Başbakan'ın da "sıradışı" hayaller, söylemler ve yapılmayanları yaparak bugüne geldiğini çok iyi bilenlerdenim. Benim katlandığım bedel kendisinin katlandığından daha fazla değil. Bu yüzden doğru bildiğimi söylemekten, fikrimin, vicdanımın sesini dinlemekten asla imtina etmeyeceğimi belirtmek isterim.
Ak Parti Teşkilatlarındaki Deneyimli İsimler:
Beni en çok şaşırtan, mutlu eden ve gururlandıran şey de, parti ve ülke yönetimindeki çeşitli önemli isimlerden almış olduğum destek mesajları ve telefonlar oldu. Bu isimler uzun yıllardır siyasetle uğraşan, olayın farkında olan, bir ezberin peşinden gitmeyen insanlar. Bu kişiler son derece sağlıklı, dinlemekten, akıl almaktan memnuniyet duyduğum mesajlar verdiler. Sağduyumu korumamı, sakin ve sabırlı olmamı söylediler.
Özellikle dün gece geç saatlerde devlet yönetiminde önemli sorumlulukları olan bir büyüğümden bir telefon aldım. Kendisini bizzat tanımıyordum. Söyledikleri karşısında hem çok şaşırdım hem de çok mutlu oldum. Duygu yoğunluğundan sesi titriyordu. Benimle gurur duyduğunu, aynı görüşü temsil eden ve aynı davayı güden bir insan olarak gözlerimden öptüğünü söyledi. Anlatamayacağım, çok değişik bir tecrübeydi. Kendisine bir kez daha çok teşekkür ediyorum buradan...
Ak Parti Karşıtı (Muhalif) Kişiler:
En çok şaşıracağınız şeyi en sona sakladım özellikle. Bakınız, bana gönderilen Twitter mesajlarının hepsi umuma açık, yani herkes görebiliyor. Hepsini takip etmem mümkün değil elbet ama inanın onbinlerce mesaj aldım bu insanlardan. Bunların diyebilirim ki yüzde 95'inden fazlası çok şaşırdığım, beni çok mutlu eden destek mesajları idi. "Seninle aynı ideolojik görüşleri savunmuyorum ama...", "Hayatım boyunca hiç Ak Parti'ye oy vermedim ama..." diye başlayan ve düşüncelerimi destekleyen, olaylara ve Ak Parti cenahına karşı önyargılarını değiştirdiğini söyleyen mesajlardı bunlar. Bu dediğimi "iyi analiz etmek" lazım diye düşünüyorum. Birçok toplumsal konuda taban tabana zıt olduğumuz insanlarla diyalog yolunu geliştirebilmek, karşılıklı saygı ve sevgi içerisinde tartışabilmek... Bunlar çok özlediğimiz konular artık.. Bence büyüyen bir Türkiye 'nin buna çok ihtiyacı var... Zira farklı görüşleri savunan bu insanların içerisinde çok kıymetli, yaratıcı, çalışkan ve üretken beyinler var. Bu potansiyelin hepsinden bu ülkenin yararlanması lazım...
Sosyal medyada da sizin mektubunuzun troll olduğu yönünde bir tepki vardı AK partililer tarafından. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?
Böyle düşünmekte haklılar. Onları da anlayışla karşılıyorum. Zira son derece normal bir vatandaşsınız. Bir gece yarısı bir mektup yazıyor ve 400 kişinin takip ettiği kendi kişisel hesabınıza koyuyorsunuz. Sabah kalkıp işinize gücünüze gidiyorsunuz. Birkaç saat içerisinde yüzbinlerce insanın bu mektubu okuduğunu görüyorsunuz. Fakat benim sosyal medyadaki profilim yıllardır orada duruyor. Yeni oluşturduğum bir şey değil ki... Yıllar öncesinde ne yazdığım, ne söylediğim her şey ortada. Biraz sabırlı olsunlar. Yakın zaman içerisinde yanıldıklarını ve gerçek niyetimin "aslında kendilerinin de yapması gereken bir şey yapmak olduğunu" görecekler. Ben vicdanen ve kalben çok rahat olduğum için kendilerine de çok açık yüreklilikle rahat ve sabırlı olmalarını söyleyebiliyorum. Bunların dışında teşkilat içerisinde beni sağduyulu ve yapıcı eleştirilerle karşılayan tüm arkadaşlara da teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Başbakan için Kasımpaşalı denildi, sert bir mizaca sahip olduğundan son dönemde sıkça söz edildi. "2003'teki Erdoğan değil artık o" diye. Siz nasıl karşılıyorsunuz bu tepkileri?
Sayın Başbakanın mizacı hepimiz tarafından malum. Bu; kendisinin mayasında olan, yaradılışından gelen bir özellik. Unutmayalım ki bu özelliği ve civanmertliği sayesinde bir söylemiyle (One Minute) milyonları peşine takabiliyor, her kesimden insanı duygulandırıp gururlandırabiliyor.
Fakat mizaç ve üslup farklı şeyler bence.. Mizaç sert olsa da üslup yumuşak ve kucaklayıcı olmalı her zaman. Haksız dahi olsak bizi korumalı, gözetmeli.. Binlerce yıllık devlet geleneğimizde Şeyh Edebali'den tutun da Mevlana'sına, Hacı Bektaş'ına kadar birçok söz var bununla ilgili söylenen.
Başbakan bundan sonra ne yapmalı. Bir partili olarak Türkiye'ye dönüşünde nasıl bir açıklama yapması gerekir size göre, özür dilemeli mi?
Bakın size birşey söyleyeyim... Bence sayın Başbakan önce kendi tabanından özür dilemelidir. Zira bu demokratik tepkilerin içerisinde altını çize çize söylüyorum Ak Parti seçmenleri de var. Bunların hepsi meydanlarda olmayabilirler ama bu onların bu eylemin içinde olmadıkları anlamına gelmez. Bunu mutlaka görmeleri gerekiyor...
Buna ek olarak, elbetteki bu eylemlere katılan, yasa dışı hiçbir hareket ve davranış içerisinde olmayan, davasında haklı olan masum ve mazlum onbinlerce insanımızdan da onları kayıtsız şartsız çapulcu ve provokatör tanımlamasıyla karşı karşıya bıraktığı için özür dilemelidir.
Size çok yürekten inandığım başka birşey daha söyleyeyim. Bu olaylar bu noktaya gelmeden önce, sayın Başbakan ve üst düzey parti yöneticileri "demokratik haklarını savunan ve başlangıçtaki oturma eylemini yapan arkadaşlarımızın uğradığı şiddete" sahip çıkıp, onları bağrına basmış olsalardı bugün farklı düşünen yüzbinlerce insan kendilerinin arkasında olurdu, peşinden giderdi. Mektubumda da yazdım. Biz duygusal bir toplumuz. Bir tatlı söze, bir güler yüze karşı merhametsiz, duyarsız kalamayan bir milletiz..
Gezi Parkı eylemi bir sembol oldu. Bunun dışında en önemlisi İstanbul'un tarihi öneme sahip silueti de AK Parti Hükümeti döneminde bozuldu. Bu konuda muhafazakar yazarlar da oldukça sert tepki gösterdi. Muhafazakar bir iktidarın tarihe sahip çıkmak yerine inşaatlarla silueti, Osmanlı kültürüne ait izleri ortadan kaldırmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Ak Parti Hükümeti'nin "teorik ve bazı alanlarda da pratik olarak" tarihi değerlere sahip çıkılması noktasında çok önemli icraatleri ve çalışmaları olduğunu çok iyi biliyorum. Bakın ben Bursa'da yaşıyorum. Son on yıl içerisinde yıllar önce tahrip edilmiş "yüzlerce" tarihi yapı ve eser bugün halkın kullanımına açılmış durumda. Bu çok önemli bir hizmettir.
Fakat diğer taraftan ideal dünyadan çok uzakta yaşıyoruz maalesef. Mevcut kapitalist sistem, hepimizi olduğu kadar hükümeti ve karar vericileri de dönem dönem hakimiyeti altına alıyor. Fakat bundan olabildiğince uzak durmalıyız. Bunlar bizi biz yapan, varlığımızı anlamlı kılan kıymetler ve varlıklar. Ben modern mimari düşkünü olsam da, gelecekte çocuklarıma yaşlı bir adamın takma dişleri gibi gökleri delen yapılar bırakmak istemiyorum. Modernite, tarihi yapılarla ve estetik anlayışıyla pekala harmanlanabilir. Ortaya çok güzel bir sentez çıkabilir. Fakat, birçok şeyde olduğu gibi sanatta ve estetikte de almamız gereken çok yol var maalesef.
Ben umutluyum ki, yeni nesil bu kibrit kutusu görünümündeki yapıları yıkacak, tarihi değerlerini ortaya çıkartacak ve bakmaya doyamayacağımız manzaralar inşa edecek.. Bizler de karşısına geçip, keyifle çayımızı yudumlayacağız inşallah.
Son olarak vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Çok şey var aslında ama mutlaka söylemem gereken şey nedir diye sorarsanız, şu an hissettiğim "teşekkür ve minnet" duygusudur. Her kesimden, her renkten, her düşüncedeki insandan çok cesaretlendirici, yapıcı, duygu dolu mesajlar aldım.
Şunu anladım ki bu millet; vicdanına hitap edildiği, sessiz kalabalıkların sesi olunduğu, bildiğiniz, inandığınız doğruların yüreklice dillendirildiği ama karşı tarafın yok sayılmadan, inkar edilmeden görülmeye devam edildiği zaman her düşünceden insana kucağını ve şefkatini açıyor. Benim hakkımda hiçbir fikri olmayan birçok insanın güzel düşüncelerine mazhar olabilmenin başka bir açıklaması olamaz benim için... Bana destek veren, cesaretlendiren herkese sonsuz minnet ve şükranlarımı sunmak istiyorum...
Haber Ara