Dolar

36,5144

Euro

38,0834

Altın

3.368,37

Bist

9.658,72

Neruda’nın katilinin peşinde…

Güney Amerika’nın dünyaca ünlü şairi Pablo Neruda’nın bundan 40 yıl önce kanserden öldüğü düşünülüyordu. Ancak Neruda’nın avukatı ve savcılar ünlü şairin diktatör Pinochet’in emriyle öldürüldüğü konusunda ısrarcı.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-06-03 10:56:22

Neruda’nın katilinin peşinde…


Neruda öldüğü 23 Eylül 1973’ten sadece 12 gün önce Pinochet, Allende hükümetine karşı askeri bir darbe gerçekleştirmişti. Şili Komünist Partisinin bir üyesi olan ve Allende hükümeti için diplomatik faaliyet yürüten Neruda’ya ölmeden bir süre önce prostat kanseri teşhisi konulmuştu.

ANF'nin haberine göre Nisan ayında mezarı açılan Neruda’nın kemikleri üzerinde yapılan incelemeler sürerken avukatı Eduardo Contreras, tüm delillerin ünlü şairin öldürüldüğünü gösterdiğini söyledi.

Neruda’nın öldürüldüğünü savunanlar, şairin tedavi gördüğü klinikte Pinochet’in ajanları tarafından ilaç yerine zehir verilerek susturulduğunu düşünüyor.

Neruda’nın öldüğü gün yanında olan Price adlı doktorun hiçbir hastanede kaydı olmadığını belirten savcılık görgü tanıklarının verdiği eşkâlin Pinochet için çalışan Michael Townley adlı bir CIA ajanıyla eşleştiğini belirtiyor.

Townley Washington ve Buenos Aires’te Pinochet rejimi karşıtlarını öldürdüğünü itiraf etmişti. Şu anda ABD’de yaşayan ve tanık koruma programından faydalanan Townley’in Neruda’nın öldüğü gün Şili’de olduğu biliniyor.

Neruda’nın mezarının açılmasının ardından Adli Tıp uzmanlarının incelemeleri sürerken, ekipte yer alan Patricia Bustos Streeter, kemiklerde tümör izine rastlamaları durumunda bunun ilerlemiş bir kansere işaret edeceğini, iliklerde zehirli madde izlerine rastlanması halinde ise durumun değişeceğini belirtti.

Neruda’nın şoförü Manuel Araya geçtiğimiz sene Savcılığa ifade vermiş ve Neruda’ya öldüğü gün daha önceden belirlenmiş tedavi takviminin dışında bir enjeksiyon yapıldığını ve bunun ardından şairin arayarak kendisini hasta hissettiğini söylediğini belirtmişti. Dönemin Şili Komünist Partisi yetkilileri de Neruda’nın ölümünden kısa süre öncesine kadar hastalığın ileri evrelerinin işaretlerini göstermediğini duyurmuştu.

Neruda’nın 1985’te hayata gözlerini yuman eşi Matilde Urrutia, eşinin öldürüldüğünü sık sık öne sürmüş ancak o dönemki yetkililer bu iddiaları araştırmaya değer bulmamıştı.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara