Timetürk olaylara nasıl bakıyor
Madem demokrasiye, Batılı değerlere, insan haklarına, liberalizme, çoğulculuğa inandınız, o halde sonuçlarına neden katlanmak istemiyorsunuz?”
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-02 22:59:44
TIMETURK / NEVZAT ÇİÇEK
Nedendir bilmiyorum ama İslamcıların büyük bir kısmı Taksim Gezi Parkı olayları olarak başlayan ve daha sonra Türkiye’nin bir çok yerinde AK Parti’nin devrilmesi halini alan gösterilerle ilgili çok fazla konuşmamayı tercih ettikleri ve safını net belli etmedikleri için Timetürk internet sitesinin bu konudaki tavrı hem çok sert eleştiriliyor hem de çok keskin biçimde taktir topluyor. Öncelikle şunu belirtelim ki bizim için teşekkürün de hakarete varmayan eleştirinin de başımız üzerinde yerinde var.
Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor biz AVM Medeniyeti olarak tabir ettiğimiz ve toplumu dönüştüren, tüketimi artıran bizi bizden koparan AVM’lere karşı olduğumuzu defalarca ifade ettik ve bu tartışmalar başladığında AVM Medeniyeti yazısını yazarak tavrımızı net biçimde ortaya koyduk.
Bu konuda özellikle sitemiz yazarlarından Enver Gülşen’in AVM Medeniyeti yazısını okumanızı rica ediyorum. Enver Gülşen’in AVM Medeniyeti yazısı: https://www.timeturk.com/tr/makale/enver-gulsen/avm-medeniyeti.html
Buda Emek Sineması bağlamında yazdığımız ve yayımladığımız yazımız: https://www.timeturk.com/tr/makale/enver-gulsen/mekanlarin-ruhu-ve-emek-sinemasi-meselesi.html
Timetürk’te buna yakın onlarca yazı bulabilirsiniz.
Ağaç kesmenin yanında olmamız ne sebeple olursa olsun dini inancımızdan dolayı söz konusu bile olamaz. Müslümanlar kıyamet günü ellerinde bir ağaç bile olsa bile onu dikmek için ruhsat almışlardır ve hayır hesanat için vakıf ve gurebanın yaralanması için ağaçlar dikmişlerdir çünkü o onların kapanmayan amel defterlerinden biridir. Nitekim bu konuda daha önce Fatih Camii’nde kesilen ağaçlara çok kimse itiraz etmezken biz bu ağaçlarla ilgili haber yapmaktan ve yetkililere seslenmekten geri durmadık…Çoğu insanın haberi yokken Finike İlçesi’ne bağlı Alacadağ Köyü’ndeki ağaç katliamını haber yapmaktan uzak durmadık. Aynı şekilde kimsenin duymadığı şekilde Yeni Bosna’da 450 ağacın kesilmesine karşı sesimizi yine çıkardık yine haberler yaptık. Onunla yetinmedik kimse sesini çıkarmazken İsrail’in yaktığı zeytin ağaçlarını sitemize taşıdık. Bütün bu haberlerin linklerini okumanız için veriyorum. Daha fazlasını merak edenler Google’da arama yapabilirler…
(Fatih Camii ağaçları haberini okumak için- https://www.timeturk.com/tr/2012/05/27/fatih-camii-nde-asirlik-cinarlar-kesildi.html
Fenike’de kesilen ağaç haberini okumak için- https://www.timeturk.com/tr/2013/02/13/agac-katliamina-kimse-dur-diyemiyor.html
Yenibosna’da kesilen ağaç haberi için - https://www.timeturk.com/tr/2013/04/29/yenibosna-da-450-agac-kesilip-yerine-otopark-yapilacak.html
İsrail’de kesilen zeytin ağaçları haberi için- https://www.timeturk.com/tr/2012/12/27/israil-zeytin-agaclarina-saldirdi.html
Biz bu haberleri yaparken kusura bakmasın ama kimseden ne ses çıktı nede bir gösteri yapıldı.
Bütün bunları örneklerle neden anlatıyorum. Biz hiçbir zaman kimseyi körü körüne ne sahiplendik ne de eleştirdik nede önyargılı olduk. Bekledik, dinledik, baktık ve ondan sonra tavrımızı aldık. Bu bakımdan ne hükümete yaranabildik, ne BDP’ye nede CHP’ye. Bizim kimseye yaranmak kimseye düşman olmak gibi bir derdimiz yok. Biz hassasiyetimizi toplumsal hassasiyet oluşmadan önce göstermeye çalışıyoruz ve bu nedenle de çoğu kez yalnız yürüyoruz. Bu konuda özellikle imar ve şehirleşme olgusuna bir medeniyet perspektifinden baktığımız için en sert eleştirileri biz yapıyoruz. Çünkü biz taklit değil, gerçekten ruhu olan yaşanılabilir, insancıl şehirler istiyoruz.
Gelelim Taksim Gezi Parkı meselesine…Taksim Gezi Parkı meselesi ilk başladığında ağaçların kesilmesinin haksız olduğunu bunun kabul edilemez olduğunu, AVM yapılmasına karşı olduğumuzu net bir biçimde gerek haberlerle gerekse de sosyal medya üzerinden net biçimde ortaya koyduk….Fakat olayların büyümesi ve özellikle gösteri alanına Osman Pamukoğlu gibi geçmişte Hakkari’de ormanlar yakan birisinin gelmesi, Türkiye Gençlik Birliği gibi örgütlerin ve bazı örgütlerin gelmesi ile birlikte meseleye daha temkinli yaklaşmaya başladık ve protestonun ideolojik bir ayrışmaya doğru kaydığını, bazı sol ve Kemalist grupların işi hükümet devirmeye doğru kaydırdıklarını bunun da herkese zarar vereceğini ifade ettik. Bütün bunlar yaşanırken çoğu haberci gibi başımızı kuma da gömmedik ve neredeyse dakika dakika olayları vermeye başladık. Olayları verirken bir taraftan da işi provoke eden grupların gerek sosyal medya gerekse de başka kanallardan yaptıkları dezonformasyonu gözler önüne sergilemeye çalıştık. CHP’nin Taksim Gezi Parkı Yayalaştırma Projesine destek verdiğini yazdık ve bu durumun da samimi olmadığını belirttik. Yaptığımız haberde hiçbir zaman CHP Topçu Kışlasına destek verdi demedik oy birliği ile yayalaştırmaya destek verdiğini kararla birlikte açıkladık. Daha sonra açıklama yapan belediye başkanı ve İçişleri Bakanı da bunun böyle olduğunu ifade etti.
Taksim’de olayları yerinde takip ettik, Çapa’dan yaralananlara müdahale eden doktor yakınımdan ilk elden bilgiler aldık ve her kes gibi bizde gazdan nasibimizi aldık. Olayların çok ciddi yayılması üzerine özellikle CHP-BDP-HEPAR-İÇ PARTİSİ gibi partilerin nasıl bir araya gelebildiklerini sorduk ve “Bu neyin koalisyonu” dedik. Bazıları ikinci gün itibariyle bunun AK Parti’ye karşı yapılmış en büyük eylem olduğunu söylerken hayır Cumhuriyet mitingleri daha büyük ve kalabalıktı dedik ama bu bile sosyal medyada bütün herkesi Ergenekoncu ilan ediyormuşuz gibi lanse edildi ve AK Partici olarak suçlandık…
Öncelikle bizim AK Parti’ye ve diğer partilere bakış açımız bellidir halkın temsilcileridirler ve nasıl gelmişlerse öyle gitmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Dün Sarıkız-Ayışı-Yakamoz-Eldiven ve Cumhuriyet Mitinglerine nasıl karşı çıktıysak bugün de seçim dışı yollarla iktidarı devirmeye çalışan her yapıya karşı çıkıyoruz. İnsanlar demokratik haklarını şiddetten bağımsız bir şekilde iktidar üzerinde baskı kurmak için kullanabilirler asla ama asla şiddet yoluyla Türkiye’de iktidarın değişimine karşıyız. Eğer Türkiye’de demokratik şartlar olmasaydı , seçim yapılmasaydı bu yolla yapılacak bir mücadeleye bizde destek verirdik. Biz AK Parti’nin iyi yaptıklarına eyvallah diyoruz kötü yaptıklarını ile kalemimizle, haberlerimizle düzeltmeye çalışıyoruz. Kismeden ses çıkmazken Terörün Finasmanı Yasası buna güzel bir örnektir, Roboski buna örnektir, imar meseleleri buna örnektir.
Biz herhangi bir iktidara bağlı değiliz, tamamen bağımsız bir kurumuz ve finansmanımız da beş ortağımız tarafından sağlanıyor ne kimseye diyet borcumuz var nede kimseden herhangi bir korkumuz…
Biz haklı olarak başlayan bir eylemin daha sonra bazı gruplar tarafından haksız yere doğru kaydırıldığını ve nihayet geldiğimiz noktada da bu işin başta Çözüm süreci ve Suriye meselesi olmak üzere atılan atılan adımları erozyona uğrattığını, bu nedenle eylemlerin şiddet kısmını, kamplaştırıcı kısmını, hükümeti devirme olarak algılanan kısmına karşı çıkıyoruz ve sağ duyulu olunması gerektiğine inanıyoruz. Polis şiddeti ve hükümetin süreci sağlıklı yönetmemesini tartışmak, yazma gereği bile duymuyoruz. Biz her zaman istişare edilmeyen, dediğim dedik işlerin doğru sonuçlanmadığını düşünüyoruz. Geçmişten bu yana siyasilerin üslubunu eleştirdik ve bugün de eleştiriyoruz. Kısaca “Gezi parkı eyleminin başlangıcı kapitalizm karşıtı iken sonucu AKP karşıtlığı ve dahası içkici Kemalizm yandaşlığı şeklinde gelişti. İçlerinde çok samimi Müslümanların da bulunduğu eylem bir anda yön değiştirdi” Muhammet Çelik’in de belirttiği gibi, “Taksim’de sadece Kemalistler yoktu, hatta başlangıçta onlar hiç yoktu, sonra geldiler. Hatta daha sonra içki içip her şeyi yakıp yıkanlar çıktı ortaya. İnsanların haklı eylemini bir anda haksız hale getirdiler
Geldiğimiz noktada taleplerin somutlaşmasını, özellikle sokak ve polis şiddetinin durmasını talep ediyoruz. Mazlumder-İHD-Akil adamlar ve sağduyu sahibi insanların devreye girmesini ve bu işi sonlandırmalarını talep ediyoruz…
Türkiye’de seçimle hükümetler devrilir, seçimle muhalefet partileri iş başına gelir. Cenazelerin gelmediği bir Türkiye’nin kendi kadim sorununu çözmesi bu kadar yakınken bu sorun için inisiyatif alanların biraz daha sağduyulu ve sağlıklı düşünmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Herkesin aklını başına alması ve provokasyona gelmemesini temenni ediyoruz. Bir ağaç eylemi ile başlayan, insanların değerlerine küfreden, araç yakan, beş gün boyunca sokakta vatandaşını coplayan ve gaz sıkan bir ülkenin özgürlüklere doğru değil, anarşiye doğru gittiğini düşünüyoruz. Bunun da kimseye yarar sağlamayacağını Çözüm Süreci ve Anayasa sürecinin de zarar göreceğine inanıyoruz…
Hükümetler gelip geçicidir, kalıcı olan halktır…Başbakan'ın dediğim dedik yaklaşımından vazgeçmesi, bütün eylemcileri aynı değerlendirmemesi gerçekçi olacaktır. Eylemlerin sosyolojisini iyi okumalı ve bu kadar neretin nasıl oluştuğu hükümet tarafından iyi hesaplanmalıdır
Kısaca şunu diyoruz, “Madem demokrasiye, Batılı değerlere, insan haklarına, liberalizme, çoğulculuğa inandınız, o halde sonuçlarına neden katlanmak istemiyorsunuz?”
Sivil ve şiddetten arınmış bütün eylemlere evet ama darbeye hayır
SON VİDEO HABER
Haber Ara