Kullanılmadan kriz çıkaran füzeler: S-300
S-300 füzeleri şu ana kadar kullanılmamasına rağmen Rusya'ya büyük paralar kazandırdı, şimdi ise Suriye'de yeni bir krizin sebebi oldu...
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-05-30 10:53:07
Herhalde dünya kamuoyunu S-300 füzeleri kadar (hem de henüz kullanılmadan) meşgul eden bir savaş malzemesi daha yoktur. Sovyetler'in bundan 40 yıl önce büyük endüstriyel tesisleri, bazı askeri üslerini ve muhtemel bir hava saldırısının tehdidi altındaki sınır bölgelerini korumak için tasarladığı bu füze, zamanla uluslararası krizlerin başrol oyuncusu oldu.
Aynı anda yüz ayrı hedefi izleyip on ikisine kilitlenebilen, 200 kilometrelik menzile hazırlanması 5 dakika süren ama ömür boyu bakım istemeyen S-300'ler karadan ve denizden atılan türlerini 1979'dan bu yana hızla geliştirdiler. Demiryolları, uzay sanayi, kaleşnikof ya da nükleer enerji gibi Sovyet'lerden federasyona miras kalan bereketli ticari varlıklardan biri oldu S-300. Hem politik hem de askeri gücü tahkim ederken devlete milyarlarca dolar kazandırdı..
Cezayir'den, Venezuela'ya; Vietnam'dan Azerbaycan'a çok sayıda devlet S-300'ün cömert müşterisi. Öyle ki talep sahibi devletlerin bazılarında S-300'ler siyaset malzemesi olabiliyor. Rum lider Klerides, başkanlığı döneminde yapay bir S-300 krizine yol açarak AB'ye giriş sürecini hızlandırmıştı. Klerides'in anılarında bilerek ve isteyerek yükselttiğini söylediği tansiyon sonunda olmayacak bir işe vesile olmuş, tarihte ilk kez bir NATO üyesi S-300'leri kabul etmek zorunda kalmıştı.
Alışı, satışı, anlaşması, teslimatı, konuşlandırılması hep mesele olan S-300'leri hiçbir savaşta kullanılmadığı halde çekici kılan tatbikatlardaki performansı. NATO için hep muamma olan S-300'leri ilk kez yakından tanıyabilmek, Rum yönetiminin füzeleri Yunanistan'a devredildiğinde değil, 2005 yılında mümkün oldu. Avrupa'nın yeni devletlerinden Slovakya, Çekoslavakya'dan kendisine kalan S-300leri biraz da yeni mahallesinin hatırı sayılır aktörlerine bir jest mahiyetinde, kendini kabullendirme arzusuyla sunma kararı alınca; tasarrufu altındaki S-300'ler Fransa ile Almanya'nın ortaklaşa düzenlediği tatbikatta denendi. Ve tam not aldı.
Rusya'nın başı S-300'ler nedeniyle çok derde girdi. Fakat Kremlin S-300'ü dikenlerine rağmen korunması gereken bir gül olarak gördüğünden; olan ve olabilecek tüm uyuşmazlıkları göze aldı. Çin Halk Cumhuriyeti'yle çok sık teknik sorunlar yaşamasına rağmen alışveriş devam ediyor. İran'la yapılan anlaşma ise rafa kaldırıldı, uluslar arası baskı nedeniyle teslim edemediği S-300ler için 800 milyon dolara varan bir tazminatla karşı karşıya Rusya.
Bir S-300'ün anahtar teslim fiyatı 115 milyon dolar. Artı her füze için bir milyon dolar civarında bir bedel ödemeniz gerekiyor. Bu durumda S-300lerle teorik olarak kara atışı yapmanız mümkün olsa bile bu astarı yüzünden milyonlarca kez pahalı bir askeri müdahaleye demek oluyor.
Şimdi ise dünyanın en sıcak noktasıyla bir kez daha gündemde S-300ler. Suriye'de olayların patlak vermesinden çok kısa bir süre önce yapılan anlaşma; gelip de geçen teslimat zamanı, israil'in tehdidi ve akabinde Rus Dışişleri'nin (İran örneğinden çok uzak) sert ifadeleri..
Ruslar açıkça "S-300lerin Suriye'ye teslimatı bölgede istikrarın güvencesidir" diyorlar. Yürüttükleri mantık şu; "Esad bunları halka ya da muhaliflere karşı kullanamaz çünkü teknik özellikleri buna müsaade etmiyor. Evet, dışarıdan müdahaleyi engeller ve bizim de istediğimiz bu zaten. Zira dışarıdan müdahale teşebbüsü diyalog yolunu kapattığı gibi bölgeyi de ciddi bir karmaşaya sürükleyecek"
Rusya'nın "sivillere karşı kullanılamaz" tezine İsraillilerin itiraz noktası ise şu: "Ben Gurion'dan havalanan bir sivil uçak vurulabilir"
Son günlerde Hizbullah'ın Suriye yönetimine destek açıklamaları da İsrail tarafında "S-300ler devlet dışı aktörlerin eline geçebilir" argümanının tekrar canlandırılmasına neden oldu.
İsrail'in "teslim edilirse vururuz" tehdidi ise Rusya'da yankı bulmadı. Zira bu S-300'lere bir müddet "teknik yardım" adı altında da olsa Rus yetkililer nezaret edecek. Dolayısıyla Tel Aviv yönetiminin Rusya ile "Mavi Marmara" sendromu yaşamayı göze alamayacağı düşünülüyor. Nitekim Ruslar The Sunday Times'ın biraz "zarf" kokan haberine (Putin Netanyahu'ya söz verdi temalı) hariciye geleneklerine zıt bir çeviklikle hemen cevap verdiler; 29 saatte üç ağır mesajı önce dışişleri, sonra NATO'daki elçi Gruşko ve nihayetinde Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu (uzun yıllar acil durumlar bakanlığı yaptı, yolsuzluk iddiasıyla görevden uzaklaştırılan Serdyukov'un yerine büyük umutlarla geldi) (nadir politik demeçlerinden birini verme pahasına) S-300 tartışmalarına kesin bir tavır koydular.
S-300'lerin (henüz teslim edilmemişlerse) Suriye'ye nakli de ayrı bir kriz başlığı. Neticede bu nakliyat ya Karadeniz'den, ya Baltık Denizi'nden ya da Pasifik'ten mümkün. Son iki seçeneğin güzergahı zorunlu olarak Avrupa devletlerine takılıyor. Örneğin St. Petersburg'dan S-300lerle yola çıkan bir Rus gemisi Finlandiya'dan başlayarak, Almanya, İngiltere ya da Fransa'nın karasularından geçecek. Bundan önceki örneklerde görüldüğü üzere bu geçiş durdurulabilir ya da Avrupa limanlarına giriş izni verilmeyebilir (bkz. Limasol limanından geri çevrilen Rus gemisi)
Karadeniz seçeneği ise yoruma kapalı gözükse bile yeni bir uçak krizine yol açma potansiyeli taşıyor. Rus uzmanlara göre S-300'lerin teslimatı için bugün harekete geçilse bu füzelerin Suriye sınırlarında operasyona hazır hale gelmesi için en az dokuz ay gerekli. Dolayısıyla taraflar S-300 tartışmalarının askeri yansımalarından ziyade politik tesirinden fayda sağlıyor. AB'nin muhaliflere silah kararına S-300'le cevap veren Rusya, aslında tansiyonun yükselmesiyle kendi önerisi olan ve son şans dediği bir muhtemel konferansın içini boşaltıyor.
İbrahim Şenol / Dünyabülteni
SON VİDEO HABER
Haber Ara