Dolar

34,8652

Euro

36,5995

Altın

3.044,49

Bist

10.058,47

Çözüm süreci için CHP'ye acil çağrı

Prof. Dr. Ahmet Özer, CHP'nin çözüm sürecinin içinde olmamasını büyük bir eksiklik olarak değerlendirerek, 'CHP'nin bu çerçeve içinde bu işe dahil edilmesi, bu işin çözüme yüzde 75 oranında ulaşması anlamına gelecektir' dedi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-23 21:57:28

Çözüm süreci için CHP'ye acil çağrı

Prof. Dr. Ahmet Özer, CHP'nin çözüm sürecinin içinde olmamasını büyük bir eksiklik olarak değerlendirerek, "CHP'nin bu çerçeve içinde bu işe dahil edilmesi, bu işin çözüme yüzde 75 oranında ulaşması anlamına gelecektir" dedi.

TBMM Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Komisyonu, AK Parti Amasya Milletvekili Naci Bostancı'nın başkanlığında toplandı. Komisyon, "Çözülemeyen Kürt Sorunu", "Beş Büyük Tarihi Kavşakta Kürtler ve Türkler", "100 Soruda Kürt Sorunu" gibi kitaplarıyla tanınan Prof. Dr. Ahmet Özer'i dinledi.

Özer, sunumunda, bugünü anlayabilmek için tarihsel bir perspektif ortaya koymak gerektiğini ifade ederek, Türkler ile Kürtler arasındaki ilişkilerin, zaman zaman çelişkilerin, bin yılık bir tarihi olduğunu düşündüğünü söyledi.

Bugün sorunun çözümü noktasında içinden geçilen bu kavşağın kalıcı bir sonuca ulaşması için daha önce gerçekleşen Malazgirt, Çaldıran, Cizira Botan gibi kavşakların bilinmesi gerektiğini ifade eden Özer, Türkler ile Kürtlerin 770 yıl kardeşçe yaşadığını vurguladı.

Özer, Türkiye'de sorunun çözümüne ilişkin 3 tane çözüm yolu öneren kesimler bulunduğunu belirterek, bu yolları, "Bastırma, ayrılma, demokrasi içinde bir arada yaşam" olarak sıraladı.

Bastırmayı önerenlerin, "Kandil'e sefer edelim, gidelim kökünü kazıyalım" diyen, bu işi halen silahla çözmek isteyen bir zihniyet bulunduğunu dile getiren Özer, "Bugüne kadar yaklaşık 28 başbakan, 11 cumhurbaşkanı, 60 hükümet geçti ve birçok sınırdışı hareket yapıldı, birçok insan öldü. Geldiğimiz nokta maalesef sıfıra sıfır elde var sıfır, yani bir çözüm ortaya koymuyor. Birileri, bunu bir çözüm olarak önümüze getiriyor. Bu bana göre çözüm değil, çözümsüzlüktür. Ne kadar çok ölüm o kadar az çözüm, ne kadar az ölüm o kadar çok çözüm. Formül budur" dedi.

Kürtler açısından bakıldığında, ayrılmanın hayırlı bir yol olmadığının ortaya çıktığını kaydeden Özer, şöyle devam etti:

"Ortadoğu'daki denklemlere, gidişata, bin yılık tarihi sürece baktığımız zaman... Bir de başka sosyolojik unsurlar var. Mesela 5 milyon evlilik var. Bir mezhep karışımı var. Mesela göçler var. Bugün en büyük Kürt kenti Diyarbakır değil, İstanbul'dur. Bugün Ankara'nın İstanbul'un en büyük fabrikatörlerinin bayileri, Van'da, Batman'da, Tatvan'da. Aynı zamanda birçok Vanlı, Batmanlı, Tatvanlı Diyarbakır'dan çıkmış. İstanbul, Antalya'da han hamam sahibi olmuştur. Tamam, 'bunlar önemli değildir' denilebilir. Söz de kolaydır ama sosyolojisi zordur bu işin. Dolayısıyla bunlar aynı zamanda hem bölünmeyi engelleyen hem de bölünme paranoyasının yersiz olduğunu gösteren donelerdir."

Üçüncü yolun da demokrasi içinde bir arada yaşama olduğunu belirten Özer, şu anda çözüm için aranan yolun bu olduğunu söyledi. Bunun da başarılı olabilmesi için herkesin elinden geleni yapması gerektiğine inandığını vurgulayan Özer, şunları kaydetti:

"Bu anlamda bu süreci başlatmış, bu cesareti göstermiş olan Sayın Başbakan'ı tebrik ediyorum. AK Parti ve BDP grubunu bu yola el verdikleri, artık bu ülkenin çocuklarının ölmemesi için barış yolunu seçtikleri için bir akademisyen olarak olarak kutluyorum, başarılar diliyorum. Bütün ülkeye de çağrıda bulunmak lazım. Bu mesele bir adamın başbakan, cumhurbaşkanı olmasından büyük bir meseledir. Birinin kazanıp, birinin kaybetmesinden çok büyük bir meseledir. O nedenle benim ricam lütfen bu işler siyasi hesaplara kurban edilmesin. Çünkü bugüne kadar çözülmemesinin altında yatan temel gerçeklerden biri de siyasi birtakım kazanımlara feda edilmesidir."

-"Gerçekleri araştırma ve yüzleşme komisyonu kurulmalı"-

Özer, bu işin baş tutması için önce psikolojik alt yapının halledilmesi gerektiğine işaret etti.

Akil insanlar projesini önemli olduğunu ifade eden Özer, "Bu anlamda AK Parti'nin ve BDP'nin alanları dolaşması önemlidir. Bu anlamda, CHP'nin işin içinde olmaması büyük bir eksikliktir. Çünkü akil insanların gidip ikna edeceği kişiler zaten CHP tabanıdır. AK Parti ile BDP'nin tabanı bu süreci destekliyor. MHP'nin tavrı belli. MHP bunu bir siyasi nema aracı olarak görüyor. Ama CHP'nin bu çerçeve içinde bu işe dahil edilmesi, bu işin çözüme yüzde 75 oranında ulaşması anlamına gelecektir" dedi.

Özer, bölünme paranoyasından vazgeçmek gerektiğini vurgulayarak, bunun böyle olmadığını bildiği halde bunu yaratmak isteyenlerin bulunduğunu söyledi.

Bu komisyonun çalışma süresinin kısa olduğunu belirten Özer, "Bu işler 3 günde, 5 ayda olacak işler değil. Bu komisyon görevini uzatmalı. Bu komisyon başka komisyonlar da önermelidir. Mesela gerçekleri araştırma ve yüzleşme komisyonunun mutlak suretle kurulması lazım. Sizin komisyonunuzun önereceği önemli işlerden biri bu olmalıdır" şeklinde konuştu.

-"Kürtler, Türkler ve Farslar gibi millet"-

Naci Bostancı da çözümün asıl iradesini toplumsal kesimler olduğunu vurgulayarak, birbirini anlaması bakımından Türkler'in iyi Kürt, Kürtler'in de iyi Türk olması gerektiğini söyledi.

BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken de Özer'e, "Bu süreci yaratırken Sayın Başbakan'a, AK Parti ve BDP grubuna yaptığınız teşekküre kesinlikle katılıyorum. Yalnız Öcalan'a teşekkür etmek gerektiğini belirtmek istiyorum. Neticede bu sürecin bugün bu aşamaya gelmesinde Öcalan'ın ortaya koymuş olduğu irade, kararlılık ve geri çekilme hamlesini başlatan duruşu bence son derece önemlidir ve teşekkürü hak ediyor" dedi.

Prof. Dr. Mesut Yeğen de Kürtler'in Farslar, Türkler ve Araplar gibi bir millet olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Bu millet olma halinin devam etmesini bugün esas olarak demokratik özerkliği, anadilde eğitim benzeri talepler üzerinden ifade ediyorlar. Ya da bunlar üzerinden gerçekleştireceklerini düşünüyorlar, ki gerçekleştirilebilir, dünyada bunun örnekleri çok. Bu olmazsa büyük bir ihtimalle Kürtler millet olma halini bu defa devlet himayesinde yapmak isteyecekler. Çözüm süreci, Kürtler'in Türkiye genel hukuku içinde kalarak millet olma hallerini devam ettirmesinin önünü açabilirse tahminim o ki başarılı olabilecek."

Yeğen, bir soru üzerini de "TBMM'nin tutanaklarında Kürdistan defalarca kullanıldı. Mustafa Kemal de dahil olmak üzere. 'Türkiye'de bir Kürdistan var mı' diyorsanız, 'yok.' Hukuken, siyaseten bir Kürdistan mevcut değil. İnsanlar yaşadıkları yere 'Kürdistan' demek istiyorlarsa, bence diyebilmeliler. Ama Türkiye'de bir Kürdistan ve Türkiye içinde bir federasyon olmalı mı? Hayır, böyle düşünmüyorum" şeklinde konuştu.

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara