Polis üniversitenin rengini soldurur
Üniversite ve statlarda özel güvenlikçi yerine 'koruma memuru'na akademi dünyası tepkili: Üniversitelerde kolluğun yeri yok.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-05-22 09:05:08
TIMETURK / Haber Merkezi
Üniversitelere özel güvenlikçilerin yerine ‘koruma memurlarının’ görevlendirilmesiyle ilgili tartışma akademi dünyasında tartışma yarattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ’ın ABD’de yaptığı açıklamanın ardından İçişleri Bakanı Muammer Güler üniversitelerde ve statlarda yaklaşık 10 bin koruma memuru görevlendirilmesi yönünde çalışmalar olduğunu söyledi. Ancak üniversite hocaları ve öğrenci grupları düzenlemeye tepki göstererek akademide kolluğun yeri olmadığı görüşünü dile getirdi.
Karatepe: Dikensiz gül bahçesi
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Yalçın Karatepe, basının, sivil toplumun ve sokakların denetim altına alınmasından sonra otoriteye itiraz eden yegâne yerler olarak geriye kalan üniversitelerin de iktidar tarafından dikensiz gül bahçesine dönüştürülmek istendiğini savundu. Üniversitelerde asayiş sorunu olmadığını, görüşlerini ifade eden öğrencilerin basında ‘olay var’ gibi gösterildiğini söyleyen Karatepe şunları söyledi:
“İnsanların düşüncelerini özgürce ifade edebileceği bir tek üniversiteler kaldı. Adı ister polis olsun ister koruma memuru; bunlar sınırlamayı, yasağı, engellemeyi temsil eder. Bu imgesel bir sınırlamadır; okula geliyorsunuz 10 tane üniformalı, silahlı adam sizi bekliyor. Bir bakan geliyor, öğrenciler protesto ediyor ve televizyonlarda, gazetelerde üniversitede olay var diye görüyoruz. Öğrenci kendini ifade ediyor, bu olay değil. Üniversitelerin özerk yapılar olması gerekiyor. Ama bu düzenlemeyle ilgili üniversitelerden hiçbir görüş alındığını zannetmiyorum.”
Kaya: Tek kelimeyle eyvah
ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Raşit Kaya da düzenlemeyi “Tek kelimeyle eyvah” diye yorumladı. Üniversiteleri polisle bastırmak isteğinin üniversite özerkliğiyle bağdaşmayacağını söyleyen Kaya, “Polisin varlığı provokasyonları mı önleyecek yoksa yeni bir provokasyon nedeni mi olacak? Türkiye ’nin, başka ülkelerin pratiklerine bakacak olursak kolluk kuvvetleriyle üniversitelerin sesinin kısılamayacağını görürüz. Okulda kolluk kuvveti hiçbir yerde demokrasinin bir parçası olarak görülmemiştir. Bu uygulama hiçbir siyasal iktidar döneminde de akılcı olmaz” dedi.
Forta: Eğitim ve sosyal hayat olumsuz etkilenir
Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği (MÜYAP) Başkanı Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğrencilerinden Bülent Forta, Dünyanın hiçbir gelişmiş demokrasisinde üniversitede polis olmadığını ifade eden Bülent Forta, üniversitelere polisin sokulmasının doğrudan üniversite özgürlüğüne müdahale olduğu görüşünde.
“Üniversite ile polis bir arada anılacak kavramlar dahi değil. Polisin varlığı üniversitenin özerkliğinin yanı sıra eğitim kalitesi ve üniversitedeki sosyal hayatı olumsuz etkiler.
“Üniversitenin özgürlük alanı olması lazım. Bu özgürlük alanının yürütmenin doğrudan denetiminde olan bir güç tarafından kontrol altında tutulması olası her türlü özgür davranışta karşı karşıya gelme halini beraberinde getirir. Dünyanın hiçbir yerinde üniversitede polis olmaz.
“Güvenlik diye ifade ettiğimiz kavram pek çok yerde güvenlik gücü olmadan da sağlanabiliyor. Esas olarak öğrenciliğin örgütlülüğüdür güvenliği sağlayacak olan.”
Özdoğan: Üniversite özgürlüklerle ilerleyebilir
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğrencilerinden Kazım Özdoğan üniversitelerin bilimin beşiği sayılan daima evrensel gayeleri talep ve takip eden, sayısız “neden” ve “'niçin”e çözüm üreten bir platform olduğunu belirten Özdoğan, üniversitelerin sadece özgürlükler ile ilerleyebileceğini ifade ediyor.
“Üniversite gibi kendine has bir renk bahçesini güvenlik paradigması eşliğinde tartıştığınız anda, o renkleri soldurmuş olursunuz.
“Üniversite meseleleri şu güvenlik gücüyle mi, yoksa bu güvenlik gücüyle mi daha kolay yola koyulur diye düşünmeye başladığımız anda üniversiteyi de özgürlüğü de elimizin tersiyle itmişiz demektir.
“Üniversite görünümlü güvenlik merkezlerinde ancak daha çok acı üretme özgürlüğü üretilir. Bilim ise bir atın terkisinde kendisini özgürlükle sınayacak yeni bir yer aramaya başlar.
“Üniversite algısını bu kadar kaba ve ucuz bir fikir enkazının üzerine kuran ülkeye yazık, sadece yazık.”
Saymadi: Güvenlik tercihinin sonuçları
Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi’nden (TÖDİ) Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) yüksek lisans öğrencisi Ahmet Saymadi polisin üniversitenin güvenliğini sağlayamayacağı ve üniversitenin daha güvenilmez bir yer olmasına sebep olacağını savunan Saymadi, üniversitedeki olumsuzlukların dışarıdan müdahalelerle engellenemeyeceğini, bu olumsuzluklara zaten dışarıdan müdahalelerin sebep olduğu görüşünde.
“Polis üniversitede şiddeti körükler. Polisin kalıcı hale gelmesi, özel güvenlik görevlileri ve güvenlik kameralarıyla sürekli takip edilen öğrencilerin daha fazla gözetim altında tutulması sonucunu doğuracaktır. Muhalif öğrencilerin eylemleri artacaktır, muhalif olmayan öğrenciler ise daha kontrollü davranmak zorunda kalacaktır.
“Üniversiteye polisin girmesi ile var olan kısmi özerklik ortadan kalkar, özetle üniversite valiye ve emniyet müdürüne bağlanmış olur. Eğitim kalitesi de düşecektir, üniversitede yapılan eğitimle karakolda yapılan eğitim bir olur mu?
“Sosyalleşmek imkansız hale gelecektir, muhalif olmak bir yana insanları el ele gezdiği için, sokakta içki içtiği için döven bir polisten bahsediyoruz.
“Bu uygulama toplumda bütün muhalefeti sindirme, yok etme operasyonun bir parçası. Üniversitedeki var olan kısmi özgürlük ortamının polisiye yöntemlerle kontrol altına alınması ve yok edilmesi anlamına geliyor. AKP’nin özgürlükler toplumu yerine güvenlik toplumu tercihinin sonuçları bunlar.
“Üniversiteye polis hiçbir şekilde girmemelidir, üniversite bileşenleri bu uygulamaya karşı duracaktır. Şayet özel güvenlik kalacaksa yetkileri sınırlandırılmalı, yetkisi dışındaki olaylara müdahale etmemelidir. Üniversitede çıkan olaylarda taraf tutmamalı, polisle işbirliği içerisinde olmamalıdır.”
TKP’li öğrenciler adına konuşan Ankara Üniversitesi DTCF öğrencisi Can Kaderoğlu ise planlanan uygulamayı “İleri demokrasinin en ileri biçimi” olarak yorumladı: “Bu, son dönemlerde öğrencilerin gelişen tepkisinin bizzat Başbakan emriyle ortadan kaldırılmak istenmesidir. Erdoğan’ın üniversite algısı her köşesinde mescit ve polis olan bir külliyedir. Ne bilime ne de gençliğin iradesine polisiye yöntemlerle zincir vurulabilir.” Özgür Eğitim Platformu adına konuşan ODTÜ öğrencisi Ayla Yılmaz ise ister özel güvenlik ister polis, tümünün öğrencilerin hür iradelerini korkuyla bastırma amacı taşıdığını belirterek, “Üniversitelerde kolluk olmazsa zaten olay olmaz. Biz üniversitelerimizde özgür bilimsel eğitim istiyoruz, üniformalı işkenceciler değil” dedi.
262 bin özel güvenlikçi
Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un çıktığı 2004’ten bu yana 864 bin kişi özel güvenlik temel eğitim sertifikası almaya hak kazandı. Halen 262 bin 766 özel güvenlik çalışanı görev yapıyor. Özel güvenlikler, aralarında hastane, okul, fabrika, otel, havalimanı ve stadyumların da bulunduğu 16 alanda güvenlik hizmeti veriyor. Ancak eğitim kurumları, sağlık tesisleri, talih oyunları işletmeleri ve içkili yerlerde silahlı görev yapamıyor.
Kulüpler memnun
Stat içerisindeki güvenliği sağlamakla yükümlü olan kulüpler ‘Özel güvenlik’ çalıştırmak zorunda kalmayacakları için ilk etapta memnunlar. Bu kararın ardından açıklamalar yapan kulüp yönetimleri isabetli bir tercih olduğunu, daha önceleri bunun zaten kendilerince teklif edildiğini söyledi.
Mete Düren Türkiye Futbol Federasyonu Yöneticisi “Bu söylemler doğru. Futbol Federasyonu olarak geniş çaplı araştırma yapıyoruz. Raporları tek tek inceliyoruz.”
Fikret Orman Beşiktaş Başkanı “Kararı çok iyi karşılıyorum. Devletin resmi görevlileri olsaydı şeref tribününden numaralı tribüne atlama olayı (Beşiktaş-Orduspor maçındaki hadise) gerçekleşmezdi.
Yalçın Haker Fenerbahçe yöneticisi “Bu teklifi biz yapıyorduk. Ama kabul görmüyordu. Özel güvenliğe vereceğmiz parayı polise verelim bu görevi o yapsın diye önerdik. Polis yaparsa işi olumlu. Para da kulübün cebinde kalır.” Bundan böyle statlarda sadece polisin olup olmayacağı ise belli değil. Zira federasyonların, müsabakaların oynandığı yerlerin belirli noktalarında kulüplerden ‘özel güvenlik’ bulundurma hakkı var. Bu konunun nasıl değerlendirileceği ise ilerleyen aşamalarda belli olacak.
* Haber Bianet ve Radikal'den derlenmiştir.
Haber Ara