Dolar

34,8666

Euro

36,6224

Altın

3.025,26

Bist

10.034,11

Metiner'den CHP ve MHP'ye çok ağır suçlama

Çözüm sürecinde Devlet Bahçeli önderliğindeki MHP ile Kemal Kılıçdaroğlu'lu CHP'nin tavrını oldukça sert bir dille eleştiren AK Partili Mehmet Metiner, MHP ve CHP'nin çözüm süreci konusunda bir önerisinin olmadığını savundu. Metiner'e göre Kürt sorununun sebebi CHP; MHP'nin takındığı tavır ise PKK'nın işini kolaylaştırıyor...

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-21 09:12:33

Metiner'den CHP ve MHP'ye çok ağır suçlama

Zaman zaman yaptığı aykırı çıkışlarıyla gündem oluşturan AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, çözüm süreciyle ilgili olarak haber7.com'un sorularını yanıtladı.

"KÜRT SORUNUN SEBEBİ CHP'DİR"

Metiner, PKK sorunuyla ilgili olarak da bu iki partiye şu suçlamaları yaptı:

"İşin gerçeği şu: Her iki parti de sorundan besleniyor. CHP sorunun yaratıcısı, MHP ise kaşıyıcısıdır. Türkiye'de var olan Kürt sorunu CHP'nin tekçi ve faşizan ulusalcı zihniyetinin ürettiği bir sorundur. PKK bu sorundan beslenerek dağa çıktı ve dağda tutundu. MHP ise şehit kanları üzerinden milliyetçilik yaparak bir yandan Kürt milliyetçiliğini azdırdı, öbür yanda PKK'nın değirmenine su taşıdı."

AK Partili Metiner'in söyledikleri bununla da sınırlı değil. Mesela kamuoyunun merak ettiği konuların başında olan iki soru var: Birincisi, AK Parti ile terör örgütü arasında ya da AK Parti ile BDP arasında gizli bir anlaşma mı var? İkincisi, çözüm sürecinde BDP'lilerin açıklamalarında ne kadar bir samimiyet var?

İşte Mehmet Metiner'le yaptığımız röportajın öne çıkan başlıkları:

"AK PARTİ'YE GÜVEN ARTIYOR"

Çözüm süreciyle ilgili olarak gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?


Kaç aydır kan akmıyor. Gençlerimiz ölmüyor. PKK silahlı güçlerini sınır dışına çekmeye başladı. Sürecin nihai amacı sadece PKK'ya silah bıraktırmak değil aynı zamanda suça bulaşmamış unsurları da yeniden topluma kazandırarak bu sorunu ebediyen tarihe uğurlamaktır. Gelinen noktayı olumlu bulmamın bir sebebi de, Türkiye toplumunun kahir ekseriyetinin Ak Parti hükümetine güven duyması ve sürecin arkasına desteğini koymasıdır.

"CHP DEMOKRATİKLEŞMEYE KARŞI ÇIKIYOR"

MHP ve özellikle CHP'nin çözüm sürecindeki tavrını ve eleştirilerini nasıl yorumlamak gerekiyor?


MHP ve CHP hiçbir şey önermiyorlar, sadece karşı çıkıyorlar. Bu halleriyle her iki partide de siyasetsizlik hâkim. Siyaset üretemedikleri için daha bir hırçın oluyorlar. İşin gerçeği şu: Her iki parti de sorundan besleniyor. CHP sorunun yaratıcısı, MHP ise kaşıyıcısıdır. Türkiye'de var olan Kürt sorunu CHP'nin tekçi ve faşizan ulusalcı zihniyetinin ürettiği bir sorundur. PKK bu sorundan beslenerek dağa çıktı ve dağda tutundu. MHP ise şehit kanları üzerinden milliyetçilik yaparak bir yandan Kürt milliyetçiliğini azdırdı, öbür yanda PKK'nın değirmenine su taşıdı. Bugün de öyle. Sorundan beslenen bu her iki partimiz doğaları gereği çözüme direniyorlar. Aslında CHP'nin direndiği şey, en temelde Türkiye'nin demokratikleşmesi sürecidir. Çözüm süreci, beraberinde kalıcı bir demokratikleşmeyi getireceği için CHP ciddi bir rahatsızlık duyuyor. CHP'nin istediği şey, ayrıcalıklı yurttaşları olan bir siyasal rejim. Başka bir ifadeyle, eşitsizlikçi, ayrımcı ve diktatoryal statükonun devam etmesi.

"CHP, OYLARININ MHP'YE GİTMESİNDEN KORKUYOR"

O zaman şunu rahatlıkla sorabiliriz: Çözüm sürecinde asıl kavga CHP ile MHP arasında mı?

CHP'nin ulusalcılığı ile MHP'nin milliyetçiliği giderek üst üste oturmaya başladı. MHP çözüm sürecinde CHP'nin oylarına göz dikince CHP kendi oylarını kaptırmamak adına MHP'lileşmeye doğru rota kırdı. Bence çözüm sürecinde asıl kavga, CHP ile MHP arasında yaşanıyor. Her iki partinin çözüm süreci söz konusu olduğunda ortak düşman ilan ettikleri parti AK Parti. Ama dibini yokladığınızda asıl kavganın derinden derine CHP ve MHP arasında yaşandığını görürsünüz. Gerçekte MHP'nin CHP ideolojisiyle özde bir sorunu da yok. MHP dindar-muhafazakar bir seçmen kitlesine sahip olduğu için nispeten laiklik konusunda farklı bir yerde duruyor. Ama öteki konularda devletin resmi ideolojisini en başından itibaren oluşturan CHP zihniyetiyle özde bir farklılıkları yok.

"MHP'NİN TAVRI PKK'NIN PALAZLANMASINI SAĞLADI"

Peki, çözüm süreci boyunca MHP'nin takındığı tavır tutarlı bir tavır değil mi? Bu parti siyaseti milliyetçilik üzerine yapmıyor mu?
MHP'nin milliyetçiliği ise bence tamamen sorunlu bir alana kaymış bulunuyor. MHP sorunun nasıl çözüleceğini söylememekle akan kanın devamından nemalandığını bir biçimde göstermiş oluyor. Hadi diyelim ki AK Parti hükümetinin yöntemi yanlış olsun! Peki MHP'nin önerdiği çözüm ne? Vurmak ve öldürmek dışında hiçbir şey söylemeyen bir MHP var karşımızda. İyi de bugüne kadar bu yöntem çok acımasız bir biçimde uygulandı. Bu yöntem PKK'yı bitirmedi, tersine palazlandırdı. Milyonlarca Kürt vatandaşımızı mobilize edebilen siyasal ve toplumsal bir örgüte dönüştürdü. MHP'nin milliyetçiliği tepkisel bir milliyetçilik ve bütünüyle siyasetsizlik üzerine oturan bir milliyetçilik… Bir tarafın acısından siyaseten kan devşirmeye çalışan bir MHP bilerek veya bilmeyerek karşı tarafı ötekileştiriyor, Kürtlerin bu ülkeye aidiyet ve sadakat duygularını dipten zedeliyor ve bir bölücülük sorununa kaynaklık ediyor. Çözüm süreci bu anlamda sadece PKK'nin silahlarının tasfiye edildiği bir süreç değil. AK Parti asıl CHP ve MHP'nin ülkeyi getirdiği bölünmüşlük makasını da kapatıyor. Ülkeyi yeniden birleştirip bütünleştiriyor. CHP ve MHP'nin ülkenin doğu ve güneydoğusunda olmaması bile bir ciddi bölünme sorunuyla karşı karşıya olduğumuzun göstergesidir.

"CHP'DE HEM BÖLÜNMÜŞLÜK HEM DE LİDERLİK SORUNU VAR"

CHP içerisinde çözüm sürecine destek veren milletvekilleri olduğu gibi MHP'nin tavrından daha sert açıklamalar yapan CHP'liler de var. Sizce bu parti içi demokrasi mi, yoksa CHP'de derin bir çatlağın sinyali mi?

Bence bu parti içi bir demokrasi değil. Parti içi demokrasi bu şekilde gösterilmez. Bu apaçık bir biçimde CHP'nin siyasetsiz olmasıyla açıklanabilecek bir durum. CHP'nin bu konuda oluşmuş bir resmi söylemi ve siyaseti yok. O yüzden her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Kılıçdaroğlu ise herkesi idare etmeyi liderlik sanıyor. Ben çözüm sürecine destek veren CHP'lilerin asıl damarı oluşturdukları kanaatinde değilim. CHP'yi asıl temsil eden o sözünü ettiğiniz MHP'den daha MHP'li CHP'nin ulusalcılarıdır. CHP kendi geçmişini inkar etmediğine göre ulusalcıların MHP'den daha sert olan o tavırlarını bence CHP'nin asıl görüşü olarak kabul etmek daha doğru bir açıklama olur. CHP'de bir değil, birden fazla çatlak var. CHP'de hem bir bölünmüşlük sorunu var, hem de bir liderlik sorunu. CHP siyasetsizliğin girdabında debelenip duran bir parti… Kendini AK Parti'ye göre konumlandıran bir CHP var karşımızda. Bir de Ak Parti ve liderine hakaret etmeyi, küfretmeyi siyaset zanneden bir CHP var karşımızda.

BDP VE HERKESİN GÖRDÜĞÜ GERÇEK

BDP'lilerin daha önce yaptıkları açıklamaları da göz önünde bulunduracak olursak, çözüm süreciyle beraber BDP'li vekillerin söylemlerinde de bir yumuşama oldu. Siz BDP'lilerin bu süreçteki samimiyetini nasıl buluyorsunuz?

Ben samimiyet testi üzerinden çözüm sürecini yürütmek gerektiğine inanmıyorum. Kimin samimi veya samimiyetsiz olduğu tartışması sürece zarar verir. BDP çözüm sürecinin bileşenlerinden biridir. Dolayısıyla herkesten daha fazla diline dikkat etmek zorundadır. Buna giderek dikkat ettikleri kanaatindeyim. Bu bence sevindirici bir gelişme. Açıkçası bu süreçte herkes/hepimiz dilimize dikkat etmek zorundayız. Çözüm sürecinin yeni bir dile ihtiyacı var çünkü. Barışın dili farklı olmak zorundadır. Savaş kelimeleri üzerinden barış süreci yürütülemez. Silahların yerini kelimelere bıraktığı bir sürecin adı değildir çözüm süreci. Bazen kelimeler silahtan bile daha fazla tahripkar olabilir. O yüzden üslup ve benimseyeceğimiz dil büyük bir önem arz ediyor. Ben BDP'nin bu konuda kendini değiştirip dönüştürmeye başladığını görüyorum. BDP Türkiye'nin Batısını ikna etmeyi önemseyen bir siyaset izlerse çözüm sürecinin başarısına anlamlı bir katkı sağlar. BDP'nin Türkleri nasıl ikna etmek gibi bir sorunu varsa diğer partilerin de Kürtleri ikna etmek gibi bir sorunları var. Her iki tarafın da acıları var, güvensizlikleri var çünkü. Dolayısıyla sadece bir tarafa dönerek konuşanlar, bir tarafın acıları üzerinden siyaset yapanlar son tahlilde kaybederler. BDP'nin de, hepimizin de gördüğü gerçeklik bu bence.

"AK PARTİ ÜLKEYİ BÖLECEK HİÇBİR PROJENİN İÇERİSİNDE YER ALMAZ"

AK Parti Hükümeti'nin Kürt vatandaşlara yönelik temel hak ve özgürlüklerini güçlendiren ya da bundan sonra yapacağı reformlar Türkiye'yi bölünmeye götürür mü?

Aslında bu en zayıf bir argümandır. Çünkü bunun ne teorik, ne de pratik hiçbir karşılığı yok. Teorik bir karşılığı yok, çünkü bu ülkede yapılmak istenen şey, herkesin vatandaşlık ortak paydasında eşitlenmesidir. Yani bir başka deyişle temel hak ve özgürlüklerde herkesin eşit olduğu demokratik bir cumhuriyetin inşaasıdır. AK Parti'nin son tahlilde yapmak istediği bu şey ülkeyi bütünleştirir bölmez. Milyonlarca vatandaşımızı ırkından, dilinden, mezhebinden, yaşam tarzından dolayı ötekileştirmişiz. Ülkeyi fiilen bölenler şimdi kalkmış AK Parti'nin attığı veya atacağı adımlarla böleceğini söylüyorlar! Gülerler buna… Herkes biliyor ki AK Parti CHP ve MHP'den daha fazla bu ülkenin birliğinden ve dirliğinden yana olan bir partidir. Bugüne kadar AK Parti'nin attığı hangi adım ülkeyi bölünmenin eşiğine getirdi ki bundan sonra atacağı adımlar ülkeyi bölünme noktasına getirsin? AK Parti'nin siyasal projesi farklılıklar içinde bütünlük anlayışı üzerine oturmaktadır. AK Parti sadece Kürt vatandaşlarının hakları için bu adımları atmıyor, bu ülkede yaşayan bütün vatandaşların hakları için daha fazla demokrasi istiyor. Herkes şunu iyi bilsin ki, ülkeyi bölecek hiçbir projenin içinde olmayız. Çünkü biz her türlü etnik ve siyasal bölücülüğe karşıyız.

AK PARTİ İLE BDP ARASINDA GİZLİ BİR ANLAŞMA MI VAR?

AK Parti ile terör örgütü arasında ya da AK Parti ile BDP arasında gizli bir anlaşma mı var? Siz bu konuda kamuoyuna bir mesaj vermek ister misiniz?


Bizim gizli kapaklı işlerle alakamız olmaz. Şeffaf bir biçimde işleyen bir süreç var. Pazarlıklar temelinde yürümüyor bu süreç. Yani bir al-ver süreci içinde değiliz. Ülkenin bir tek karış toprağı veya çakıl taşı hiç kimseye verilmiyor, hiç kimseye herhangi bir bölge tahsis edilmiyor. İnsanlar sorunlarını demokrasi içinde ve siyaset marifetiyle çözebileceklerini gördükleri andan itibaren silaha ve dağa asla meyil göstermezler. Çözüm sürecinin yaratmak istediği bu iklimi birileri sabote etmek için pazarlık ve taviz kavramları üzerinden bir hilekarlık düzeni kurmaya çalışıyorlar. Çok açık bir biçimde söylüyorum: AK Parti ile terör örgütü arasında süren bir görüşme yoktur. Devletin ilgili birimleri ile Öcalan arasında süren ve asla pazarlık ve taviz üzerinden yürümeyen bir olumlu süreç vardır. AK Parti ile BDP arasında bırakınız gizli bir anlaşmayı açık bir anlaşma bile söz konusu değildir. Anlaştığımız tek nokta şudur: Bundan sonra silahlar aradan çekilsin ve demokratik siyaset zemininde fikirler konuşsun! Herhalde böyle bir anlaşmanın ülkeye zararının olduğunu söylemek için insanın aklından yana bir sorununun olması gerekiyor. Ha, bitirmeden söyleyeyim: PKK CHP ve MHP'nin iktidar olduğu 1999'da silahlı güçlerini ülke dışına çekti ilk defa. Ve Öcalan'la bu iktidar döneminde uzun müzakereler yapıldı. Madem pazarlık ve taviz diyorlar o zaman sormazlar mı:

Öcalan hangi pazarlık ve taviz neticesinde örgütünü ülke dışına çekti?

"ÖCALAN'LA MÜZAKARELERDE KENDİLERİNİN BİLE HABERİ YOKTU"


Gün asılsız iddialar üzerinden polemik yapma günü değildir. Öcalan'la müzakere, taviz ve pazarlık bahsinde polemik yaparlarsa kendileri altında kalırlar. Çünkü kendilerinin iktidar oldukları dönemde kendilerinin bile Öcalan'la yapılan müzakerelerden haberi yoktu. Öyle bir iktidardılar yani!
SON VİDEO HABER

Suriyeli çalıştıran esnaf şaşkın: 'Aha yabancılar da gitti!'

Haber Ara