İran’ın cepheleri ve kan kaybı
Suriye’de savaşın göstergelerinden birinin de Türkiye ile İran arasında bölgedeki mevzi savaşı olduğu tartışmasız. Çatışmanın en şiddetlisi Suriye’de yaşanıyor.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-05-21 13:14:46
Zira İran, rejimin en büyük destekçisi olarak görülürken Türkiye muhalefete ve devrimcilere kucak açan taraf. Ancak hepsi bu kadarıyla da sınırlı değil. İran, Suriye’deki tutumu sebebiyle Türkiye’ye yönelik baskısının bir parçası olarak PKK’yı desteklemek suretiyle Kürt kartını oynuyor. Bu durum Suriye’deki rejim için de geçerli. Gerçi Suriye’nin kendi yaşadığı kriz gölgesinde örgüte destek verme lüksü yok. Geçen cumartesi patlamalarında olduğu gibi Beşşar, buna Türkiye içindeki terörü ekledi.
Altı ay önce Türk başbakan yardımcısı, İran’ın PKK’ya desteğinden bahsetmişti. İranlılar doğal olarak bu iddiayı yalanladı ancak Erdoğan hükümetinin PKK lideri Öcalan’la yaptığı tarihi anlaşma İran açısından bir şok oldu. Zira anlaşma sadece Türkiye üzerindeki baskı kartını almadı, aynı zamanda Türkiye’yi içeride rahatlattı ve yıllardır beslendiği en büyük ilerlemeye kendisini sevk edecektir. Bu da Ankara ile Tahran’ın arasını zaman geçtikçe daha da açacaktır. PKK’nın askerî kanat lideri hikâyeyi açıkça ortaya koydu. Türk gazetecilere ‘bölge ülkelerinin örgüte çekilmek ve silahını bırakmak hazırlığına girmesi yerine askerî faaliyetlerini tırmandırması teklifinde bulunduklarını’ belirterek ‘Türkiye bu ülkeleri biliyor. AKP yeni çözüm planıyla gelmeseydi çekişme yeniden kızışacaktır ancak hükümet dikkatli ve akıllı davrandı.’ diye ekledi.
Türk kaynakları, İran Kudüs kolordu komutanı ve İran’ın Irak’tan Lübnan ve sair bölgelere kadar dış eylemlerinin babası Kasım Süleymani’nin teklifi sunduğunu bilir. Türk çevrelerinin dikkatini İran medya organlarının Erdoğan hükümeti ile Öcalan arasındaki anlaşmaya saldırması ve ‘Siyonist-Emperyalist-Batılı komplo’ olarak görmesi çekti. Aslında bu malum olan skandal, İran’ın geçmişte Türk hükümetine karşı faaliyetlerini tırmandırması için PKK’ya akıttığı paraların boyutunu yalanlamıyor. Bu paralar İran’ın Suriye’de daha net şekilde görülen en büyük kan kaybının bir parçasını oluşturuyor. İran’ın Suriye rejimine desteği iki yıl zarfında 20 milyar dolara ulaştı. İran olmasaydı Suriye ekonomisi en az dört ay evvel çökmüştü. İran’ın Lübnan ve Filistin’deki direnişe ivme kazandırdığı söylense de -ki bu doğrudur- bütün bu çabalar yayılmacı projenin bir parçasıdır. İran sınırlarını aşıp Irak’ı ele geçirmeden, halkına karşı Beşşar’ı desteklemeden ve Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin muhaliflerine paralar vermeden önce hiç kimse direnişe desteğinde bir sorun görmüyordu. Bunların yanı sıra Körfez’den Yemen’e, hatta Yemen’in güneyi gibi Şii olmayan kesimlere kadar bölgedeki Şii azınlık üzerindeki tasarrufu ve Iraklı siyasetçileri pazarlık oyununa sevk etmesi sorun oluşturdu.
Bugün zemin İran’ın ayakları altından kayıyor. Yayılmacılık projesini üstlenen ve İran halkının kaynaklarının büyük bölümünü bu proje için harcayan, halkı yaptırımların altına sokan yönetimi kastediyorum. Bu durum, muhafazakâr yönetimi devirecek halk ayaklanması uyarısı yapmakta. Suriye’de kan kaybı başarı müjdelemiyor. Hatta İran parası ve silah olsa da, keza Hizbullah’ı daha fazla soksa da bütün bunlar sadece savaşın ömrünü uzatır. Irak’ta iç savaş patlak verirse Suriye’dekinden daha kötü olabilir. Krize siyasi çözüm bulunsa dahi Irak’taki İran nüfuzu engellenecek ve ülke zamanla tekrar Arap kucağına dönecektir. İran’ın halkına karşı Beşşar’ı destekleme kararının 1979 devriminden bu yana aldığı en kötü karar olduğunu yakında anlayacağını defalarca söyledik ve tekrar dile getireceğiz.
YASER EZZEATİRE*
*Ürdün gazetesi Düstur’da (18 Mayıs 2013) yayımlanan makale kısaltılarak tercüme edilmiştir.
Zaman
SON VİDEO HABER
Haber Ara