Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Akillere gerek yoktu, bu işi Meclis yapsaydı

'Meclis dururken âkillere gerek yoktu' diyen Orhan Gencebay, çözüm sürecinde uzlaşamayan siyasilerin tutumundan rahatsız. 'Bahçeli'nin söylediği çok ağır sözler beni üzdü. İlk duyduğumda tansiyonum 24'e çıktı. Hastaneye gittim' diyor.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-19 09:55:06

Akillere gerek yoktu, bu işi Meclis yapsaydı


Orhan Gencebay, Türkiye’nin ‘baba’ unvanıyla taçlandırdığı sembol sanatçılardan biri. Son dönemde âkil insanlar heyetinin içinde Türkiye’nin en önemli sorununa çözüm için destek veriyor. Sanat kariyeri boyunca politikadan uzak duran Orhan Baba, bu günlerde bir yandan da politik tepkilerin odağında. Gencebay ile âkilleri, politikayı ve sanatı Radikal'den Tan Sağtürk'e konuştu...

Âkil insan olarak seçilmenizde popülerliğinizin yanında duruşunuzun da etkisi vardır diye düşünüyorum. Peki, politik bir geçmişiniz olmadığına göre, hangi kriterlere göre sizi seçmiş olabilirler?

Sayın bakanımız Beşir Atalay beni aradı. “Orhan bey sizi âkil insanlar arasında görmek istiyoruz. Acaba barış sürecinde ülkemizle ilgili yapacağımız bu projemize katkıda bulunabilir misiniz?’ diye sordu. Bana göre sokakta kimi çevirseniz ve “Ülkemiz için yapacağınız bir şey var mıdır?” diye sorsanız büyük bir kısım ‘Evet’ diyecektir diye düşünüyorum. Ben de öyle dedim. Ülkemi seven bir insan olarak, ülkeme katkıda bulunabileceğim bir durum söz konusuysa “Tabii ki. Memnuniyetle sayın bakanım” dedim. Ve bana teşekkür edip kapadı telefonu. Bu kadar. Hiçbir şekilde şöyle yapacaksınız, böyle yapacaksınız, şöyle bir fikrimiz var bunu yakalamaya çalışıyoruz gibi ne bir imada bulunuldu ne de talimat verildi.

Eğer bize bir şey söylenseydi ve benim ilkelerime ters gelen bir şey olsaydı zaten böyle bir görevi kabul etmem imkânsızdı. Herhangi bir şey söylenmediğine göre sonra madem ki kanaat önderi olarak seçilmişiz o zaman ne yapacağımızı kendimiz belirleyeceğiz diye düşündüm ben. Barış ortamı denildiğinde bazıları “Savaş mı var ki barış olsun” şeklinde niteliyor. Ben o fikirde değilim. Ben barışın önce insanların kendi gönlünde olduğuna inanıyorum. Türkiye’de bir dolu sorun var. 70’lerden itibaren sağ - sol olayı, laik-antilaik, Türk – Kürt meselesi, Alevi - Sünni meseleleri gibi bir dolu yanlışlık yapılmış. Bu yanlışlıkların içimizdeki barışı zedelediğini biliyoruz. Bu nedenle bizim her zaman barışa ihtiyacımız var. Atatürk ne demiş yurtta sulh dünyada sulh. Önce yurtta barış sonra dünyada barış. Biz o barışı her türlü konuda özde, biçimde sağlamalıyız.
Vatandaşa anlatmak ya da vatandaştan anlamak istediğiniz süreçle ilgili bir çalışmanız var mıydı? Ben 1970’leri yaşamış biriyim. 70’lerde sağ - sol olayları vardı. Ve Türkiye ikiye bölünmeye çalışılıyordu. Ben de bizzat topun ağzında olan kişilerden biri olarak yaşadım. ‘Batsın Bu Dünya’yı bu yüzden yazdım. Batsın Bu Dünya da bir barışa çağrıdır. Olumsuzluğu reddetmektir, karşı çıkmaktır. “Nedir bu kin, ne bu nefret. Elimde bir kandil dolaşıyorum şu bozuk yollarda dertler içinde” bestemi de bunun için yaptım. ‘Hor görme garibi’ de bu yüzden yaptım. Ben doğarken ölmüşüm dedim. Bunlara benzer tamamıyla barış, insanlık ve ülkemizin huzuru için yapılmış bir sürü protest bestem var. Yıllardır bunları anlatan birisi olarak daha başka ne anlatacaktım?


Bahçeli beni çok üzdü


İnsanlar sizi niye eleştiriyorlar? Tepkilere kızıyor musunuz? Benim tepkilere üzüntüm şundan oldu: Ben burada bir görev yapmak üzere ülkem ve barış için evet dedim. Kutsal bir dava için elinizi taşın altına koyabilir misiniz dediler. Tabii dedim. Her türlü risk vardı. Siyasetçi değilim, akademisyen değilim ama yapabileceğim neyse yapacağım. Bunun yanı sıra daha önce söylediğim gibi benim kabul edemeyeceğim bir fikir ya da talimat olmuş olsaydı böyle bir görevi almam mümkün değildi. Ama ülkeme zarar gelmeyeceğini düşündüğüm herhangi bir şeyi duyduğumda son derece mutlu oluyorum. Ülkeme zarar getirmem. Son aldığımız bilgilere göre her şey olumlu ve ülkemiz lehinde gelişiyor.

Sizi baba olarak kabul eden geniş bir kitle var. Âkil Orhan Baba ile Orhan Babacıların bakış açısı nasıl dönüştü acaba?
Bazı gönül dostlarım beni bu âkil olayından sonra farklı değerlendirmiş. Bunu duydum. Üzüldüm. Çok üzüldüm.
Kırıldınız mı ? Üzüldüm diyorum kırıldım demiyorum. Beni anlayacaklardır diye ümidimi yitirmiyorum. Beni tanımadılar mı bu zamana kadar? Elli yıldır ben bu söylediklerimi anlatıyorum. Ben mi anlatamadım yoksa onlar mı anlamadı veya beni anlamalarına rağmen benim için fikirlerini nasıl değiştirdiler diye ona üzüldüm.

Mesela Sayın Bahçeli’nin söylediği çok ağır sözler beni üzdü. İlk duyduğumda tansiyonum 24’e çıktı. Hastaneye gittim. Ama yine de şunu söylemek istiyorum: Onun öfkeyle ya da düşünmeden söylediğini düşünüyorum. Çünkü biliyorum ki Sayın Bahçeli de ben de ülkemiz için her şeyi yaparız.

Bahçeli’yle karşılaşsanız ne söylerdiniz ? Onunla derdimiz hiçbir zaman olmadı. Sayın Bahçeli de ülkesini çok seven bir insan. Onun ülke sevdasına ben de katılıyorum ama söylemlerine katılmıyorum. Söylemleri gönül kırıcı olmasa daha iyi olur. Çünkü ağır konuşuyor. Dadaloğlu ne diyor: Deveyi tuz öldürür, sürmeyi göz öldürür. Yiğidi kılıç kesmez bir acı söz öldürür.


Sanat için anarşist

Oğlunuza “Anarşi olmadan değişim olmaz” demişsiniz. Size göre nedir anarşizm? Biz anarşist bir toplum muyuz ?
Anarşizmi terörizm ile karıştırmamak lazım. Daha iyi olmaya yönelik karşı fikirler vardır. Fark edilmeyebilir. İleriye bakacak ve gidebilecek her türlü atılımı engelleyebilecek fikirler varsa orada devreye daha ilerici fikirler farklı girerler. Bunlara anarşist denir. Daha iyi olmak adına mevcudun dışına götürmek. Aramızda sürekli ileriye bakan insanlar var. Bütün dünya bunu istemesine rağmen Anadolu topraklarında bunun daha çok yaşandığını görüyoruz.

Siz de mi anarşistsiniz? Kendi konumuzda gerekeni yapmaktayız. Yanlış algılayanlara söylüyorum anarşi yapan kişi mecbur kalmıştır. İleri fikrine karşı gelinmiştir. Kendini anlatmak için belki biraz daha tepkili olmuştur. Sonunda ileriye baktığı için geriye bakanlardan daha önde hareket eder. Biz sanat alanında daha iyi olmak için anarşistiz.

Çözüm sürecinin risklerini nasıl okuyorsunuz?

Benim de tabii halkımız gibi bazı endişelerim vardır. Ancak gelişmeler bu endişeleri aşabileceğimizi gösteriyor.
Sürece aynı arabada gidiyoruz ve direksiyon koltuğunda hükümet oturuyor. Olması gereken bu mu? Hükümetin bu direksiyonda oturması demokrasinin gereği. Olması gereken bu. Tüm görevi o üstlenmiş ve üstelik halkımızın yarısı bu görevi sana veriyorum demiş. Bu çok büyük bir orandır. Kesinlikle partili değilim ama verilere baktığımızda IMF borcumuz bitmiş, 20 milyar dolarlık ihracat 160 - 170 milyar dolara ulaşmış ve 130 milyar dolara yakın hazinemizde paramız var. Bunlar harika değil mi? Yollar 6000 km iken onların döneminde 7000 km daha yapılmış. Bu hizmetler ülke için bizim için yapılmış. İster CHP ’li, ister MHP ’li, ister BDP’li bunu kim yaparsa yapsın “Allah razı olsun” der teşekkür ederim. Şu anda dünya kıvranıyor. Avrupa’da ekonomiler bozuldu. Biz iyiyiz ama.

62 kişilik âkil insanlar ekibini Ak Parti değil de Meclis çıkarmış olsaydı daha doğru olabilir miydi? Bildiğim kadarıyla bunun teklifini yaptılar ancak kabul edilmedi. Daha sonra kendileri oluşturdular. Yoksa ilk teklif Meclis’in yapmasıydı. Âkil insanlara ne gerek vardı? Meclis’te halkımızın iradesi var. Meclis dururken bize ne görev düşer ki. Neden Meclis bunu halletmiyor. Allah aşkına Meclis’teki canlarımıza sesleniyorum. Sizler bu konuyu halledin. En büyük güç, irade sizde. Âkillerin ne yaptırım ne bir fikir belirleme gücü var. Âkiller ne yapıyor? İnsanları dinleyip,sohbet edip halkın isteklerini not alıyor. Meclisimiz dururken buna gerek var mıydı? Meclisimiz uzlaşsın.

Size soruyorum o zaman: Âkillere gerek var mıydı? Âkillere gerek yoktu. Bu görevi AK Parti mecbur kalıp yaptı diye düşünüyorum. Ancak kabul edilmeyince onlar kendileri bu grubu oluşturup insanlar dolaşıp halka sorular yöneltsinler ve bize bilgi versinler diye düşündüler.

Geçmiş dönemlerde de âkil insanlar vardır. Şu andaki âkil insanlar topluluğuyla ne farkı var sizce? Âkillerin en sivrileri devrimciler, ilericilerdir. Belki onlar da başta anarşist olarak anılmıştır. Bunlardan biri Peygamberimiz Hazreti Muhammed’dir. Bir diğeri Atatürk’tür.
Âkil insanlar arasında daha kimlerin olmasını arzulardınız? Zülfü (Livaneli) kardeşimiz olabilirdi. Dünya kültürünü, sanatını, siyasetini bilen biri. Çok yararlı arkadaşımız var. Eksik kalır diye üzülürüm.


‘BATSIN BU DÜNYA’YI YAZDIRAN OLAYLAR OLMAYAYDI

En çok sevilen şarkılarınızdan biri ‘Hatasız Kul Olmaz’. Geriye dönüp baktığınızda ‘keşke yapmasaydım’ dediğiniz büyük bir hatanız oldu mu?

Keşke o nedenler olmayaydı da ‘Batsın Bu Dünya’yı yapmayaydım. Batsın Bu Dünya’yı 1975’te yaptım. Neden yaptım. Günde 40 kişi-50 kişi yaralanıyor, öldürülüyordu. Sağ-sol olayları vardı. Ülkemizi bölmeye çalışıyorlardı. Ben bunu protesto etmek için o besteyi yaptım. Belki de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ezgi olarak en çok kullanılan ezgilerden bir tanesidir. Ama onu yaptığım neden olmayaydı da yapmayaydım.


Çobanları yakın takip ediyorum

Herkes sizi dinliyor. Siz yerli ya da yabancı kimleri dinlersiniz? Yerli olarak çobanlarımızı yakın takip ederim. O özde bir saflık var. Dağda çobanımız hayatı boyunca belki 30 tane ezgiyi çalıp söylemiş ama öyle bir çalıp söylemiş ki onu o kırsalın binlerce yıllık derinliğini görüyorsunuz. Hacı Taşan, Muharrem Ertaş, Çekiç Ali böyle nice devler var. Yabancı olarak American Country’lere, Fadolara, İspanyol Paso Doble’lere bayılıyorum. Kurt Cobain, Beatles, Elvis Presley, Jimi Hendrix, Rolling Stones dinlerim.

Herkes bir zamanlar yaptığınız müziği eleştirdi. Hor görenler oldu, arabesk diye burun kıvıranlar oldu. Son dönemde değişim yaşandı. Bunu neye bağlıyorsunuz?

1930’larda Türkiye radyolarında iyi ya da kötü Türk müziği yasaklanmış. Çağdaşlaşma olacağına, Batılılaşma olmuş. Bir şeyler daha iyi anlaşılmaya başlandı. Bir insanın dünyada yaptığı ne varsa korumalı, dinlemeli ve onu kullanmalıyız. İnsanlığın gereği budur.

Siz hiçbir zaman arabesk müzik yapıyorum demediniz ama müziğiniz hep böyle değerlendirildi. Bu konuda ne demek istersiniz ? Arabesk demek ‘Arap etkinliği’ demek. Yaptığım müzik, Arap karakteri değil. Arap karakteri ayrı, ben ayrıyım. Benzerliğimiz varsa, hepimiz Müslümanız. Kendime ait olan değerleri, analiz edip onları yeni yorumlarla kullanmak istiyorum. Bir ekol olduğum söylenir. Önümde de örnek yok benim. Ben bir örnek oluşturuyorum. Arkamda örnekler var ama.

Fazıl Say’ın söylediği sözler konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ben Fazıl’ın değerini bilen biriyim. Ama daha saygılı olması beni çok mutlu ederdi.

Çok uzun yıllar bestelemek için beklediğiniz parçalarınız var mı? Var. Mesela ‘Diriliş’. 6 buçuk dakikalık bir eser. Orada anlatmak istediğim bir mesaj vardı. Onu 15 sene içinde tamamladım. Ergenekon koymuştum. Sonra değiştirdim; Diriliş koydum. (Gülüyor) Hikâye Türk kültürünü anlatan bir
hikâye. Orta Asya’dan ilk haliyle doğan kültür, uygarlaşır, dünyaya yayılmaya başlar. 70’lerden beri başlayıp da bitirmediğim bazı notlarım da var.

Nasıl olabiliyor. Size göre olgunlaşmadığı için mi bitmiyorlar?
Evet, bana göre olgunlaşmıyor. Aslında başkalarına göre tamam bu olmuş işte diyorlar. Ama önce benim içime sinmesi önemli tabii.

Orhan baba her zaman göründüğü gibi kibar ve naif midir? Hiç ters tarafı yok mudur? Bir insan her zaman nasıl böyle sakin ve sabırlı olabilir? Ben sakinim. Hatta bana derler ki senin kadar sakin insan görmedik. Benim de üzüldüğüm zamanların yanı sıra kızdığım zamanlar da olmuştur. Kızdığım zaman ben ben değilim. Hastaneye yatırsınlar, tedavi olayım.

SON VİDEO HABER

Suriye'deki dehşeti anlattı: İşkenceden derimiz yüzülüyordu

Haber Ara