Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son 10 yılda gerçekleştirdiği 15’inci ABD ziyareti bugüne kadar yapılan diğer ziyaretlerden farklı formatıyla dikkat çekiyor. Bir ABD Başkanı’nın karşısında ‘bacak bacak üstüne atan ilk başbakan’ fotoğrafıyla yaklaşık on yıl önce başlayan AKP dönemi, ABD ile ilişkilerde bu kez yeni bir rota çiziliyor.
Türkiye’de gazete ve ekranlar ziyaretin magazinsel yönünü öne çıkarırken yine ‘esas’ gözden kaçırılıyor. Askeri törenle üst düzey karşılama, ikili görüşmede ayrılan uzun süre, objektiflere verilen abartılmış samimi pozlar, havada uçuşan iltifatlar… Bütün bunlar bir tarafa 10 yılı harcayan iktidara küresel hizmet görevleri için ‘aslanımlı-kaplanımlı’ yeni bir misyon biçildi. 10’uncu yılda 10 bin bakımı başarıyla tamamlanmış oldu. Ekran başka, gerçek başka.
“Türkiye hayati bir partner”
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry: “Sizin ziyaretiniz, sağlam (!) yapıdaki Türk-Amerikan ilişkilerinin gerçekten güzel bir kutlaması niteliğinde. Bugün (ilişkimizin), şiddet ile gözümüzü korkutmaya çalışanlardan daha güçlü, dünyanın her köşesinde yüz yüze kaldığımız testlerden daha kuvvetli ve kollarımızın da bizi ayıran sulardan daha uzun olduğunu teyit ediyoruz. İki milletin, her geçen gün derinleşen ve güçlenen (!) bağlarının temelinde, kadim semboller ve karşılıklı fedakârlıklar yatıyor. Şunu herkes bilmelidir ki Türkiye ile Abd’nin kadim ittifakı, en çok da küresel sorunları çözmek hedefine odaklanmıştır.”
Üstü Kapalı Para İstedi
Başbakan Tayyip Erdoğan: “Model ortaklık kolay değil ve onun karşılıklı olarak bizlere eklediği bazı yükler var. Şu anda dengelere baktığımız zaman dengeler biraz farklı. 2012 yılı itibarıyla ABD’nin ülkemize yönelik yabancı yatırımı 400 milyon dolar tutarında kaldı. Çok düşük. Model ortaklık anlayışı işbirliğimizin kendine özgü niteliğini, derinliğini ve çok boyutluluğunu ifade ediyor. İlişkilerimizin her boyutta geliştirilmesi, ve derinleştirilmesi için çabalarımız sürüyor. Ekonomik boyut elbette bu ilişkilerin önemli bir yönünü oluşturuyor. Amacımız bir yandan diyalog ve işbirliğini geliştirip ticaret hacmimizi ve karşılıklı yatırımları dengeli bir şekilde artırmak.”
CENEVRE KONFERANSI’NA İŞARET
ABD Başkanı Barack Obama: “Suriye’deki şiddet ve sıra dışı durum için sihirli bir formül yok. Olsaydı, Sayın Başbakan ve ben bununla ilgili harekete geçerdik ve çoktan bitirmiş olurduk. Bunun yerine yaptığımız şey, uluslararası baskıyı artırmak, muhalefeti güçlendirmek. Cenevre’deki görüşmelerin, Rusya’nın ve Suriye’de her kesimi içerecek siyasi geçişin temsilcilerinin de katılımıyla, sonuç verebileceğini düşünüyorum. Ancak bu sırada, muhalefete yardım ve insani durumla ilgilenmeye devam edeceğiz. Türkiye ile de yakın istişare içinde olmayı sürdüreceğiz çünkü Türkiye’nin de bu durumdan derinden etkilendiğini biliyoruz.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son 10 yılda gerçekleştirdiği 15’inci ABD ziyareti bugüne kadar yapılan diğer ziyaretlerden farklı formatıyla dikkat çekiyor. Bir ABD Başkanı’nın karşısında ‘bacak bacak üstüne atan ilk başbakan’ fotoğrafıyla yaklaşık on yıl önce başlayan AKP dönemi ABD ile ilişkilerde bu kez yeni bir rota çiziliyor. Türkiye’de gazete ve ekranlar ziyaretin magazinsel yönünü öne çıkarırken yine ‘esas’ gözden kaçırılıyor. Askeri törenle üst düzey karşılama, ikili görüşmede ayrılan uzun süre, objektiflere verilen abartılmış samimi pozlar, havada uçuşan iltifatlar… Bütün bunlar bir tarafa 10 yılı harcayan iktidara küresel hizmet görevleri için ‘aslanımlı-kaplanımlı’ yeni bir misyon biçildi. 10’uncu yılda 10 bin bakımı başarıyla tamamlanmış oldu. Ekran başka, gerçek başka.
Şimdi de “güçlü ortak” olduk!
Türkiye’yi önceleri “stratejik müttefik” olarak tanımlayan ABD, bu ifadeyi sıkı fıkı olan ikili ilişkiler sonrası “model ortak” olarak değiştirmişti. Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyaretinde ABD Başkanı Obama’nın, bu defada “güçlü ortak” ifadesini kullanması samimiyetin daha da artacağına yoruldu. Obama ayrıca, PKK’yla yürütülen müzakereleri kapsayan süreç için de “Kutluyorum” ifadesini kullandı ki, 1 ay içinde Türkiye’yi 3 defa ziyaret eden Dışişleri Bakanı Kerry de süreci “hayranlıkla izlediklerini açıklamıştı.
“Barack hüseyin obama” yazan hat!
Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama’yla buluşmasına Türkiye’den çok özel bir hediye götürdü. Erdoğan, Obama’ya hatla “Barack Hüseyin Obama” yazılmış bir tablo hediye ederken, Obama’nın hediyeye tepkisi pek de ilgi çekici değildi. Hediyeyi bir süre inceleyen Obama, pek bir anlam verememiş bir ifadeyle objektiflere yansıdı.
Bağış Yine Güldürmedi
AKP hükümetinin Cumhuriyet tarihinde bir ilki gerçekleştirerek kurduğu AB Bakanlığının başındaki isim Egemen Bağış, ilginç ve güldürmeyen esprilerini ABD’de de sürdürdü. Ortak basın toplantısı sırasında yağan yağmuru “espriye” dönüştürme fırsatını kaçırmayan Bağış, twitter’dan “Beraber ıslandık yağan yağmurda, ABD’ye de her şey Türkiye’yi hatırlatıyor. Model ortaklığın hedefi küresel barış” mesajını paylaştı. Bağış, her zamanki espri performansını sürdürerek güldürmezken, mesajının son cümlesinde kendisi aştı.
Sanki tatile gelmişti!
Son 1 ayda 3 defa Türkiye’ye gelen ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, kendi memleketi Boston’da çok fazla Türk öğrenci olduğunu belirterek, “Bu nedenle biz oraya Bostonbul diyoruz” şeklinde espri yaptı. Hızını alamayan Kerry, konuşmasına ezberlemiş olduğu bir Türk atasözünü Türkçe söyleyerek, “Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur. Washington’a hoşgeldiniz” dedi. Kerry, göreve başlar başlamaz en fazla Türkiye’ye gittiğini belirterek, “Türkiye’de üç kere bulundum, daha evime iki kez gittim” şeklinde bir latifede de bulundu.
Bir aşk hikâyesi…
Şaşalı Obama ve Erdoğan buluşmasında ‘ebedi dost’ ve ‘kadim ittifak’ gibi karşılıklı methiyeler ve duygusal ama gayrisamimi açıklamalar başta Erdoğan’ı ve Türk heyetini adeta kendinden geçirdi. Ama ortaya çıkan sonuç şu: Çok kritik olan Suriye meselesi önceden gizli gizli Türkiye’nin üzerine yıkılmak istenirken şimdi artık açıkça pohpohlama taktiğiyle yapılıyor. Suriye krizinde ABD ile Türkiye’nin ortaklaşa çalışmasının ancak krizi çözeceğini, Esad’ın gitmesinden başka çözüm olmadığını ve var olduğu iddia edilen kimyasal silahlara sözde kanıt bulmak için Türk hükümetinden de desteğe ihtiyaçları olduğunu söyleyen Obama, Erdoğan’ı net bir şekilde çözmüş görünüyor.
Türkiye’den ayrılırken gazetecilerin bir sorusu üzerine “Obama’nın bizden değil, bizim ondan talebimiz olacaktır” şeklinde tabiri caizse ‘zafer kazanacak kumandan” edasıyla ABD ziyaretine giden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray’da, ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmesi öncesinde askeri törenle karşılandı. Görüşme boyunca Erdoğan’a Türk heyetine şaşırtıcı derecede ‘iyi’ ve ‘saygıdeğer’ tavır takınıldı. Obama’nın her ifadesinde özellikle Türkiye’yi övmek ve her konuda Türkiye’ye destek olduklarını ve olacaklarını söylemeye yönelik olağanüstü çabası çok net bir şekilde sırıttı. ‘Ebedi dost’ ve ‘kadim ittifak’ gibi karşılıklı methiyeler ve duygusal ama gayrisamimi açıklamalar başta Erdoğan’ı ve Türk heyetini adeta kendinden geçirdi.
Kerry: Türkiye hayati bir partner
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de, Suriye krizi, Arap dünyasındaki değişimlerle yeni ortaya çıkan zorluklar, Ortadoğu barışının hızlandırılması fırsatı gibi önceliklerde Türkiye’nin ABD için “hayati bir partner” olduğunu belirterek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Sizin ziyaretiniz, sağlam (!) yapıdaki Türk-Amerikan ilişkilerinin gerçekten güzel bir kutlaması niteliğinde. Bugün (ilişkimizin), şiddet ile gözümüzü korkutmaya çalışanlardan daha güçlü, dünyanın her köşesinde yüz yüze kaldığımız testlerden daha kuvvetli ve kollarımızın da bizi ayıran sulardan daha uzun olduğunu teyit ediyoruz” dedi.
John Kerry ve ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Dışişleri Bakanlığında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan onuruna öğle yemeği verdi. Kerry, burada yaptığı konuşmada, görevine başladığı ilk 100 günde Türkiye’den daha fazla ziyaret ettiği bir ülke olmadığını belirterek, “Türkiye’de üç kere bulundum, daha evime iki kez gittim” şeklinde espri yaptı.
İttifaka dikkat edin!
Her ittifak gibi Türk-Amerikan ittifakının da dikkatli olmayı gerektirdiğini ifade eden Kerry, hem Akarsu hem de geçen hafta sonunda Reyhanlı’daki bombalı saldırılarda hayatını kaybedenlerin yasını tuttuklarını, ABD’nin düşüncelerinin, yakınlarını kaybedenler ve yaralı sevdiklerinin iyileşmesini bekleyenlerle olduğunu iddia etti. ABD Dışişleri Bakanı Kerry, “Dünyamızı daha emniyetli ve istikrarlı (!) hale getirmek için almamız gereken mesafe olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu çaba, hiç bugünkü kadar önemli olmamıştı. Dolayısıyla, en zorlu sorunların mevcut olduğu durumlarda, hemen yanı başımızda, liderlik etmeye çalışan bir Türkiye’nin masada olduğunu bilmemiz bize güven veriyor” diye konuştu.
Türkiye’nin ‘ekonomik gelişmesine’ değinen Kerry, Türkiye’nin küresel sahnede olmasının dünyanın en zorlu problemlerini ele almada Türkiye’nin hazırlılığını yansıttığını iddia etti.
Kadim müttefikimiz ABD!
Başbakanın, İslâm dünyasını kana bulayan en büyük terörist ABD’den bahsederken kullandığı kelimeler ise son derece dikkat çekici ve durumun vahametini gösterici nitelikte: “… İki milletin, her geçen gün derinleşen ve güçlenen (!) bağlarının temelinde, kadim semboller ve karşılıklı fedakârlıklar yatıyor. Şunu herkes bilmelidir ki Türkiye ile Abd’nin kadim ittifakı, en çok da küresel sorunları çözmek hedefine odaklanmıştır.”
Başbakan Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ise Türkiye’ye son 1 ay içerisinde geliş ve gidişini önemli bulduğunu ifade ederek ve “Gerçekten Sayın Biden’ın hastalığımda evime kadar gelip ziyaret nezaketini göstermeleri bizleri çok çok etkilemiştir” diyerek ABD’li yöneticilerin pohpohlama oyununa geldiğini belli ediyor.
Üstü kapalı bir biçimde para istedi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Model ortaklık kolay değil ve onun karışlıklı olarak bizlere eklediği bazı yükler var. Şu anda dengelere baktığımız zaman dengeler biraz farklı. 2012 yılı itibarıyla ABD’nin ülkemize yönelik yabancı yatırımı 400 milyon dolar tutarında kaldı. Çok düşük. Bunun artması arzumuzdur” dedi. Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Model ortaklık anlayışı işbirliğimizin kendine özgü niteliğini, derinliğini ve çok boyutluluğunu ifade ediyor. İlişkilerimizin her boyutta geliştirilmesi, derinleştirilmesi ve güçlendirilmesi için temas çabalarımız sürüyor. Ekonomik boyut elbette bu ilişkilerin önemli bir yönünü oluşturuyor. Ortak ekonomik gündemimizde, iki ülke arasında ticaret ve yatırımın artırılmasında, enerji ve üçüncü ülkelerde işbirliğine kadar pek çok konu bulunuyor. Amacımız bir yandan diyalog ve işbirliğini geliştirip ticaret hacmimizi ve karşılıklı yatırımları dengeli bir şekilde artırmak.”
Obama: Türkiye önemli rol oynayacak
“Beşşar Esad olmaksızın bir demokratik Suriye’ye dönüşümü desteklemeye yönelik uluslararası çabalar noktasında Başbakan Erdoğan ön saflarda yer alıyor. Rejim ve muhalefet temsilcileri önümüzdeki haftalarda bir araya gelirken, Türkiye önemli rol oynayacak” diyen ABD Başkanı Barack Obama, Esad’ın gitmesinin ne kadar kısa sürede olursa o kadar iyi olacağını belirterek, “Asıl soru bunun ne şekilde olacağı. Zaten bunları konuştuk. Suriye’deki şiddet ve sıra dışı durum için sihirli bir formül yok. Olsaydı, Sayın Başbakan (Erdoğan) ve ben bununla ilgili harekete geçerdik ve çoktan bitirmiş olurduk. Bunun yerine yaptığımız şey uluslararası baskıyı artırmak, muhalefeti güçlendirmek. Cenevre’deki görüşmelerin, Rusya’nın ve Suriye’de her kesimi içerecek siyasi geçişin temsilcilerinin de katılımıyla, sonuç verebileceğini düşünüyorum. Ancak bu sırada, muhalefete yardım ve insani durumla ilgilenmeye devam edeceğiz. Türkiye ile de yakın istişare içinde olmayı sürdüreceğiz çünkü Türkiye’nin de bu durumdan derinden etkilendiğini biliyoruz” dedi.
“Krizi çözmenin tek yolu esad’ın gitmesi”
Erdoğan ve kendisinin Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın iktidardan gitmesi gerektiği konusunda aynı fikirde olduğunu belirten Obama, “Esad’ın iktidardan gitmesi, krizi çözmenin tek yolu” ifadesini kullandı. “Esed’in gitmesi ne kadar kısa sürede olursa o kadar iyi” diyen Obama, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Asıl soru bunun ne şekilde olacağı. Zaten bunları konuştuk. Suriye’deki şiddet ve sıra dışı durum için sihirli bir formül yok. Olsaydı, Sayın Başbakan (Erdoğan) ve ben bununla ilgili harekete geçerdik ve çoktan bitirmiş olurduk. Bunun yerine yaptığımız şey, uluslararası baskıyı artırmak, muhalefeti güçlendirmek. Cenevre’deki görüşmelerin, Rusya’nın ve Suriye’de her kesimi içerecek siyasi geçişin temsilcilerinin de katılımıyla, sonuç verebileceğini düşünüyorum. Ancak bu sırada, muhalefete yardım ve insani durumla ilgilenmeye devam edeceğiz. Türkiye ile de yakın istişare içinde olmayı sürdüreceğiz çünkü Türkiye’nin de bu durumdan derinden etkilendiğini biliyoruz. (Kimyasal silahlar konusunda) Daha fazla kanıt toplarken ve bu konuda birlikte çalışırken, Esad rejimine ellerinden gelen tüm baskının ortaya konması ve siyasi değişimi hayata geçirmek için muhalefetle birlikte çalışılması noktasında uluslararası topluma ek bir neden, ek bir mekanizma olarak bildiğimiz her şeyi sunabildiğimizden emin olmak istiyoruz.”
Erdoğan’ın da kimyasal silah konusundaki açıklaması şöyle: “Gerek kimyasal silahlar konusu gerek atılan, kullanılan füzeler konusu, bütün bunlarla ilgili belge, bilgiyi, bunları ilgili birimlerimiz birbirleriyle paylaşıyorlar. Burada sadece Amerika ve Türkiye değil, aynı şekilde İngiltere, onlar da yine bu tür bilgilere, belgelere sahipler”