Türkiye patlamaları Esed’e yarıyor
Suriye Enformasyon Bakanı Umran Zugbi’nin ülkesinin Türkiye-Suriye sınırındaki Reyhanlı patlamalarının arkasında olmadığını açıklaması doğal.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-05-16 11:09:02
ABDULBARİ ATWAN
Dünyada, arkasında olsa dahi veya başta düşmanlarına korkutmak olmak üzere kendi çıkarlarını ve amaçlarına hizmet etse dahi bu gibi kanlı patlamaları üstlenmiş bir rejim yoktur. Burada sorun eylemi kimin yaptığı etrafında tartışmayla değil, Türkiye’nin bazı politikalarının da kazılmasına yardımcı olduğu, sonuçlarını, bu patlamayı gerçekleştirenler ve destekçilerinin birçok çevreye vermek istedikleri mesajları yanlış değerlendirdiği Suriye bataklığına kaymasıyla ilgilidir.
Türkiye Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, tutuklanan dokuz kişinin Türk olduğunu, kullanılan araçların Türkiye’ye ait olduğunu ve Suriye istihbaratıyla ilişkileri bulunduğunu belirtirken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ‘Suriye rejimi, Suriye’yi felaket senaryosuna çekiyor’ dedi. Sayın Erdoğan özellikle krizin başında Suriye bataklığına girme coşkusu arasında bu rejimin Türk hükümetlerine geçen 40 yıl boyunca binlerce can kaybına ve 300 milyar dolara mal olan PKK’yı desteklediğini, eğittiğini ve silahlandırdığını unutuyor. Suriye rejimi kendisine düşman veya İslamcı veya solcu liderlere kucak açarak yahut yaratarak, aşırı gruplar ve örgütler kurarak iç güvenliğiyle uğraştığını tahmin ettiği ülkelerdeki siyasi ve mezhebi zıtlaşmaları kullanmakta ustadır. Bu rejimin krizin iki yıl boyunca Erdoğan hükümetini sarsmayı, Türk toplumu içindeki mezhep yapısıyla oynamayı, aynı zamanda laik ve milliyetçi muhalefetle güçlü köprüler kurmayı hedefleyen grup ve örgütler çıkarıyor. İki yıldan fazladır Suriye krizi devam ederken 400 bin sığınmacı Türk topraklarına akın ediyor. Bunlar arasında rejim yanlısı ve bir nevi uyuyan hücreler oluşturanların olmasını garipsemiyor ve hatta uzak görmüyoruz. Türkiye’nin Suriye ile sınırları 900 km. Her iki tarafta Kürtler veya Aleviler yaşıyor. Bu sınırları kontrol altına almak zor. Erdoğan siyasi ve ekonomik olarak buraları kaybedebilir ancak Suriye rejiminin kaybedebileceği hiçbir şey yok. Zira ülkenin yarısı yıkılmış durumda. İç savaşta 100 binden fazla kişi hayatını kaybetti.
İroni, Türk basınının ekseriyeti ve özellikle de muhalif basın Erdoğan’ı eleştirirken, Reyhanlı patlamalarından izlediği politikaları ve özellikle de silahlı Suriye muhalefetine destek vermesini sorumlu tutarken buna karşın Suriye rejimine yönelik eleştirilerin cılız kalması. Erdoğan’ın ve lideri olduğu partinin ikilemi burada saklı. Kanımızca Suriye rejimi şu ana kadar iktidarda kalma başarısından ve ordusunun bazı cephelerde elde etmeye başladığı ilerlemeden destek alarak savunmadan saldırıya geçti. Muhalefet güçlerinin başarılarına yoğunlaşan Amerikan ve Batı gazeteleri şimdi İran, Hizbullah ve Rusya’nın desteğinden kaynaklanan bu ilerlemenin göstergelerini ele alıyor. İlk mesaj Türkiye, başbakanına, muhalefete, kendisine karşı olan kamuoyunun bir kesimine ve Suriyeli sığınmacılara ulaştıysa da başka benzer veya farklı mesajların Ürdün veya İsrail gibi diğer komşu ülkelere gitmesini uzak görmüyoruz. Bomba yüklü öfke Erdoğan’ın Reyhanlı patlamalarını Suriye rejiminin yaptığı etrafındaki suçlamalar yerinde ve delillerle desteklenmiş ise Körfez ülkelerine de ulaşabilir. Çünkü İran-Suriye-Rusya üçlüsü -intikam almaya karar verirse- dünyada bu noktada en tehlikeli üçlüdür. Kendisini yönelten soru şu: Bu patlamalar ve mesajların sonrası ne olacak? Özetle Suriye krizinin şiddetinin komşu ülkelere taşmaya başlaması sonrası ya Türkiye ve müttefiklerinin baskısıyla dış askeri çözüme daha fazla ivme kazandırılacak ya da siyasi çözüm yönüne daha fazla gidilecek ve bu kriz etrafında Cenevre 2 toplantısının yapılmasına hız verilecek.
*Kudsül Arabî gazetesinde (13 Mayıs 2013) yayımlanan yazı kısaltılarak tercüme edilmiştir.(Zaman)
Haber Ara