Hükümete Baksanız, Türkiye’nin Sanki Sadece Imf’ye Borcu Var… Halbuki 10 Senede Dış Borç 207 Milyar Dolar Arttı…
Damlayı bırak denize bak!
Haraç mezat satmaya devam!
Ekonominin gidişatını ve büyümeyi borçlanmaya endekslemiş olan Hükümet, yeni bir göz boyaması ile Türkiye’nin “dağlar gibi” ağır borç yükünün üstünü örtmeye çalışıyor. Yıllık 50 milyar dolarlık cari açık, 53 milyar liralık faiz ödemesi ve 337 milyar dolar olan dış borç görmezlikten gelinerek, Türkiye’nin IMF’ye olan kredi borcunun son taksitinin ödenmesiyle ilgili olarak kamuoyu ‘borçsuz bir ülke’ imajıyla kandırılıyor. Diğer taraftan ise, Türkiye, IMF politikalarını “harfiyen” uygulamaya, özelleştirme adı atlında “haraç mezat” satmaya ve uygulanan yanlış politikalarla paradan para kazananları ihya etmeye devam ediyor.
“Sıfır Borç”la uyutulan Türkiye
AKP hükümeti döneminde Türkiye’nin toplam dış borcu 130 milyar dolardan 337 milyar dolara çıktı. Türkiye’nin borcu 10 yıl içinde 2.5 kat artarken Hükümet’in, ülkenin sadece IMF’ye borcu varmış gibi göstererek, kredinin son taksitinin ödenmesini ‘yeni dönem, borçsuz dönem’ şeklinde vermesi büyük bir aldatmaca olarak görülüyor. “Sıfır borç”la uyutulan Türkiye, Cumhuriyet tarihinin rekor dış borç yükünü sırtlanırken, her sene faize akan IMF’ye 52 yıllık toplam borç miktarı kadar para ise kimsenin aklına bile gelmiyor.
Dış borçta Cumhuriyet rekoru!
Borçlar konusunda önemli olan dış borcun geldiği boyuttur. 2002 sonu ile 2012 sonu itibariyle yani 10 yıllı AKP iktidarı süresince toplam borç nereden nereye geldi? Bu sorunun cevabı hükümetin bu konuda başarısını veya başarısızlığını ortaya koyar. Şunu da belirtmek gerekiyor, ekonomisi sürekli cari açık veren bir ülkenin dış borcunun azaldığından bahsetmek büyük kandırmacadır.
Hükümet, yeni bir göz boyaması ile Türkiye’nin “dağlar gibi” ağır borç yükünün üstünü örtmeye çalışıyor. Yıllık 50 milyar dolarlık cari açık, 53 milyar liralık faiz ödemesi ve 337 milyar dolar olan dış borç görmezlikten gelinerek, Türkiye’nin IMF’ye olan kredi borcunun son taksitinin ödenmesiyle ilgili olarak kamuoyu ‘borçsuz bir ülke’ imajıyla kandırılıyor.
SADETTİN İNAN
AKP hükümeti, ekonomideki beceriksizliğini ve acı gerçekleri ucuz bir demagoji ile gizlemeye devam ediyor. Türkiye’nin IMF’ye olan kredi borcunun son taksitinin ödenmesi ile birlikte kamuoyuna ve millete ‘borçsuz bir ülke’, ‘nereden nereye’ mesajı verilmeye çalışılırken, asıl gerçeklerin ise üzeri örtülüyor. AKP Hükümetinin iş başına geldiği 2002 sonunda Türkiye’nin toplam 130 milyar dolar dış borcu bulunurken, bu rakam 2012 sonu itibariyle 337 milyar dolara çıkmış durumda. Yani 10 yıl içinde ülkenin dış borcu 2.5 kat arttı.
Gelinen noktada dış borç korkutucu boyutlara gelirken, AKP hükümetinin ülkenin sadece IMF’ye borcu varmış gibi göstererek; ‘IMF’ye borcu sıfırladık hatta 5 milyar dolar borç vereceğiz’ şeklinde bir mesaj vermesi manidar bulunuyor.
Öncelikle ‘IMF’ye borcu sıfırladık’, ‘IMF ile borçsuz dönem’, ‘Türkiye ekonomisi bugün yeni bir döneme geçiyor’ şeklinde verilen mesajın gerçekte bir karşılığı bulunmuyor. AKP hükümeti her konuda olduğu üzere IMF’ye olan borçlar konusunda da ucuz bir politika güdüyor. Bilindiği üzere IMF algısının bu halk üzerinde olumsuz bir imajı var. Bu imaj da çok iyi bilindiği üzere buradan siyaset yapılarak prim yapılmaya çalışılıyor.
Dış borçta cumhuriyet rekoru!
Borçlar konusunda önemli olan dış borcun geldiği boyuttur. 2002 sonu ile 2012 sonu itibariyle yani 10 yıllık sürede toplam borç nereden nereye geldi? Bu sorunun cevabı hükümetin bu konuda başarısını veya başarısızlığını ortaya koyar. Şunu da belirtmek gerekiyor, ekonomisi sürekli cari açık veren bir ülkenin dış borcunun azaldığından bahsetmek büyük kandırmacadır. Türkiye ekonomisi uygulanan ekonomik politikalardan dolayı sürekli olarak yüksek cari açık veren bir yapıya sahip. Yani bu açık sürekli dış borçlarla kapatılıyor. Bu durum bile IMF üzerinden kopartılmaya çalışılan iyimser havanın ne kadar aldatıcı olduğunu gösteriyor.
Ekonomideki acizlikler IMF ile örtülecek!
Son 10 yıllık süreçte değişen ne? Türkiye borcu IMF’den değil başka kaynaklardan buluyor. Bu da hükümetin tercihinden değil dünyada uygulanan parasal genişleme politikasından kaynaklanıyor. ABD Merkez Bankası FED her ay 85 milyar dolar karşılıksız para basarak piyasaya sürüyor. ABD ve AB’nin, son olarak da Japonya’nın krizden çıkmak için uyguladıkları bu parasal genişlemeden dolayı da IMF’nin varlığı sorgulanır hale geldi. İşin doğası gereği sadece Türkiye değil bütün ülkeler farklı kanallardan paraya ulaşmaları kolaylaştığı için IMF ile olan ilişkilerini bir bir kapatmaya başladılar. Türkiye’de bu ülkelerden birisi.
Bu durumu, ‘bizden öncekiler IMF’den borç alırdı, biz ödüyoruz’ şeklinde halka sunmak gerçeği yansıtmadığı gibi konuya tam hakim olmayan geniş halk kesiminin gözünü boyamaya çalışmaktan başka bir niyeti ortaya koymaz. Türkiye’de IMF’ye borç ödemesinin yanında; ‘Ekonomisi cari fazla veren, dış borcu azalan, üretimi artan, dış kaynaklara bağımlılığı azalan’ bir tablo olsaydı o zaman IMF’ye olan borçların kapatılması bir başarı olarak görülebilirdi. Ancak Türkiye ekonomisi her yıl yüksek oranda cari açık vermeye devam ederken, bütçesinde faiz ödemeleri için 50 milyar liranın üstünde ödenek ayırırken ve dış borcu azalmadığı gibi sürekli arttığı bir dönemde tek başına IMF’ye borçların kapatılması bir anlam ifade etmediği gibi buradaki acizliği ortaya koyuyor. Milli Gazete