Dolar

34,8673

Euro

36,6659

Altın

3.022,65

Bist

10.055,90

Devlet, Türk devletidir

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, devletin “Türk devleti” olduğunu, ancak herkesin Türk olması mecburiyeti bulunmadığını söyledi. Portekiz’e yaptığı 3 günlük resmi ziyaretin ilk gününde gazetecilerle sohbet toplantısı düzenleyen Gül, terör sorununa çözümde 1999 sonrası yılların boşa geçtiğini, bu dönemin ise sahiplenilmesi gerektiğini savundu.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-07 08:20:52

Devlet, Türk devletidir


Hürriyet'ten Şükrü Küçükşahin'in haberine göre, biz problemleri saklayarak, kapı arkasına sürerek, halı arkasına iterek sadece kronikleştiririz. Bugün önceden farklı olarak daha aleni bir çalışma var. 1999’da da ondan önce de vardı bu süreçler. Demokrasinin şartları, pekişmiş gücüyle o günle bugün arasında fark var. Ortam bu sorundan kurtulmak için daha müsait. TBMM’deki siyasi partiler de halkın seçilmiş temsilcileri olarak işin içindeler. O yüzden bunun mutlaka başarılı olması gerekir.


O YILLAR BOŞA GEÇTİ


Daha önceki dönemlerde, bu çatışmaların olmadığı, hatta silahlı unsurların Türkiye’yi terk ettiği dönemler, o yıllar boşa geçti. Şimdi daha avantajlı bir dönem var. Bu yıllar boş geçmemeli. Meclis’teki siyasi partilerin işbirliği yapmasında fayda var, zemini zorlamak gerekir. Anayasayla ilgili konular var, eşit yurttaşlık, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, kültürel meseleler üzerinde çalışılabilir. Ben de Cumhurbaşkanı olarak bilgim dahilinde görüşlerimi güvenlik birimleri ve hükümetimizle paylaşıyorum. Her şeyden önce hükümetin iradesini görmek gerekir ki bu Meclis’te çoğunluğun iradesi olmuş oluyor. Biraz daha yukarıdan baktığımda, anamuhalefet partisi de seçim arifesinde bu tip şeyleri önermiş, savunmuş bir partidir. O açıdan, bu yılların değerlendirilmesi için geniş zemin oluşabilir.


BU DÖNEM SAHİPLENİLMELİ

Esas amaç örgütü tamamen silahtan arındırmak olmalıdır, hedef o. Bu kendilerinin de işine yarar; çünkü kendi iradeleri dışında yarın birileri eskiden olduğu gibi onları kullanmaya çalışabilir. Coğrafyamızdaki değişikliklere, olağanüstü hallere baktığınızda, bilerek bilmeyerek başka gelişmeler olabilir. Onun için herkesin bu dönemi sahiplenmesi gerekir. Halkta da büyük bir istek var; herkes barışı, huzuru arzu ediyor. Meclis’te görüşülür, konuşulabilir. Eğer her şey çok kolay olsaydı, Türkiye’yi bu kadar üzecek olaylar olmayacaktı. Onun için herkesin bu işin kolay iş olmadığını görmesi gerekir.


GELDİKLERİ GİBİ ÇIKACAKLAR


Bu konu bu kadar açık bir şekilde hiçbir ülkede konuşulup tartışılmadı. En yetkili insanların açıklamalarına bakınca ortaya çıkıyor ki geldikleri yollardan Türkiye dışına çıkacaklar. Türkiye içinde şüphesiz bir kanunsuzluğa müsaade edemez kimse. Bu bir devletin varoluş şeklidir. Ama sorunları halletmek için şüphesiz bir politika da gerekir. Bugün uygulanan politika, bu insanların terörden, herhangi bir silahlı eylemden vazgeçmesi, fiili olarak yürüyen şeyler bunlar.


SONRAKİ NESİLLERE KALMASIN

Türkiye’nin, Cumhuriyet tarihindeki en büyük meselesidir. Önemli olan bu meselenin en az maliyetle halledilmesidir. Bu 10, 20 sene önce daha az maliyetle, ama kararlılıkla halledilebilirdi. Şimdi bizim nesle geldi; ama bizden sonraki nesillere aktarılmaması lazım. Burada ortada bir hükümetin bir iradesi var. Buna tabii ki tenkitler, yol göstermeler yapılabilir, öneriler sunulabilir. Ama bunlar Türkiye’nin büyük problemden kurtulması, Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü, gücünü çok daha güçlü hale getirecek şekilde olacaktır.


İLLE DE TÜRK’SÜN DEMEYİZ

Devlet, Türk devletidir. Ama Türk devletinin vatandaşlarının hepsinin Türk olması mecburi değildir. Vatandaşların bazısı da ‘bu devletin vatandaşıyım ama Türk değilim’ diyorsa ille de ‘sen Türk’sün’ diyecek halimiz yok. Alman devletine de bakarsan orada da görebilirsin, onların vatandaşları içinde Türkler var. Modern devletlerde bu böyle ama devlet de Türk devletidir.


ANAYASADA DURUM ÜZÜCÜ


Bu kadar konuştuktan sonra netice, üzücü bir durum ortada. Daha fazla konuşup kendi kendimize de saygısızlık yapmak istemem. Bu kadar konuştuk ettik olmadı. Herkesin teklifleri var. Sistem değişikliğini kast etmiyorum. Bu ikinci bir seçenek olarak Ak Parti’nin getirdiği bir teklif, yoksa yeni bir anayasa yapmak değil. Olmazsa olmaz, değil. Yoksa (Uzlaşma Komisyonu’nda) yapılan bu çalışmaların şansı yok. Görülüyor ki anlıyoruz ki artık bu çalışmalar olmayacak. Yani farklı farklı insanlar bir araya getirilebilir. Ama neticede herkesin niyetleri açıldığında, ortak noktada geliyor. Herkes farklılığı tanıdığını söylüyor. Sevinilecek nokta da bu.


UMUT YOK, ESKİ YOL DENENİR

Arzu, sil baştan tamamen yazmak şartıyla yeni bir anayasaydı. TBMM Uzlaşma Komisyonu’nun amacı da buydu. Gördüğüm kadarıyla Meclis Başkanı da açıkladı; umut yok. Siyasetin içinde gelmiş bir insan olarak tabii ki ben de her şeyi okuyorum. Sil baştan bir anayasa yapılmazsa mevcut anayasada değişiklik yapma yollarına gidilebilir. Daha öncekilerde yapıldığı gibi. Kuveyt’te yayınlanan bir gazete, “PKK silah bırakırsa konuşulur” dediğimi yazdı. Oysa benim o sözüm “PKK terör ve silahı bırakırsa herşey yoluna girer” biçimindeydi.


Belem Sarayı’nda karşılama

CUMHURBAŞKANI Gül, Lizbon’daki temaslarına eşi Hayrünnisa Gül’le, Portekizli şair Luis Vaz de Camões’in mezarına çelenk koyarak başladı. Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, 1501’de Vasco de Gama’nın Hindistan’a yaptığı ilk seferden dönüşünün anısına inşa ettirilen manastırı da gezdi. Gül, ardından Belem Sarayı’na geçti. Gül ve eşi Hayrünnisa Gül’ün bulunduğu makam aracına yol boyunca atlı birlikler eşlik etti. 1559’da inşa edilen ve 1910’dan bu yana Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılan saraya gelişlerinde, Portekiz Cumhurbaşkanı Anibal Cavaco Silva ve eşi Maria Cavaco Silva tarafından karşılandılar.


AB sürecini bitirmemiz herkesin çıkarınadır

CUMHURBAŞKANI Gül, Passos Coelho ile ortak basın toplantısında, Türkiye’nin Avrupa Birliği müzakere sürecini başarıyla bitirmesine fırsat verilmesini isteyerek, “Tabii ki tam üyelik için bazı ülkelerin referanduma gitmeleri söz konusu. O nihai bir karar ama müzakere sürecini başarıyla bitirmemiz herkesin kârına, çıkarınadır” dedi. Gül, 2013 yılı Nisan ayından bu yana Portekiz vatandaşlarının sadece kimlik kartlarıyla Türkiye’ye gelebildiklerini belirterek, şöyle konuştu: “Arzu ederiz ki AB de Türkiye’ye karşı uyguladığı vize politikasını biraz daha anlayışlı hale getirir. Açıkçası, Latin Amerika ülkeleriyle bile vize muafiyetleri konuşulurken, Rusya ile konuşulurken, müzakereye başlamış, Avrupa Gümrük Birliği’nin tam üyesi Türkiye gibi bir ülkeye katı vize politikası, doğrusu anlayamadığımız bir husus.”

Haber Ara