Dolar

34,8657

Euro

36,6002

Altın

3.046,47

Bist

10.058,47

Her istediğini yapmak, çocuğu mutsuz ediyor

Ekonomik gücü artan ailelerin çocuklarına artık daha çok para harcarken daha az zaman ayırdıklarını belirten psikologlara göre, ‘ben yaşamadım, çocuğum yaşasın’ düşüncesiyle çocuğun her istediğini yapmak, mutlu olamayan, doyumsuz ve ne istediğini bilmeyen bireylerin yetişmesine yol açıyor.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-06 11:21:14

Her istediğini yapmak, çocuğu mutsuz ediyor


Sağlıklı bireylerin yetişmesi için ailelerin davranışlarıyla sözleri arasında paralellik olması gerektiğini belirten Klinik Psikolog İdil Saliha Küntüz, anne-babaların çocukluklarında yaşayamadıkları şeylerin etkisinde kalarak hatalı davranabileceklerini söylüyor.

Her istediğini yapmanın çocuğu doyumsuzluğa sürüklediğini vurgulayan Küntüz, “Çocuklarınızın mutlu olmasını her anne baba gibi siz de istersiniz ve onun bazı şeylerden mahrum kalmasını istemezsiniz. Hele bir de siz onun yaşındayken hayalinizdeki kırmızı çizmeyi ya da arabayı alamadıysanız, babanız veya anneniz size çok sarılmadıysa, özel bir okulda okuyamadıysanız ya da pazara gittiğinizde canınızın çektiği her şeyi alamadıysanız… Bu gibi eksikliklerin onun hayatında da olmamasını istersiniz ancak gayet masum gibi görünen ‘Ben yaşayamadım, çocuğum yaşasın, hiçbirşeyden eksik kalmasın’ anlayışı, ciddi davranış bozukluklarına sebebiyet vermektedir” diyor.


Peki bu davranış bozuklukları nasıl gelişiyor, anne-baba nasıl bir tutum sergilemeli? Psikolog Küntüz’ün yorumu şöyle:

“Her zaman her istediği yapılan çocuk mutsuz, tatminsiz, huzursuz olur. Neyden nasıl mutlu olacağını da tam olarak kestiremez. Çünkü daha elindekinin kıymetini anlamadan başka bir uyarıcı önüne geliverir. Bu sefer, ona yönelir ancak ondan da diğerleri gibi çabuk bıkar. Sonra, ‘Ben senin yaşındayken bir tane arabayı zor buluyordum sen neden kıymet bilmiyorsun, teşekkür etmiyorsun çocuğum’ dersiniz.


DAVRANIŞLARINIZ VE SÖZLERİNİZ PARALEL GİTMELİ

‘Sen kendin için ders çalışıyorsun, bizim için değil ki yavrum’ derken bir yandan da iki dakika ödevin başına geç oturduğunda telaşlanır, iyi not aldığında ise hemen en iyi hediyeyle ödüllendirir ve diğer çocuklarla karşılaştırırsanız, sanki sizin için çalışıyormuş izlenimi verirsiniz ve başaramadığında çocuk ciddi bir suçluluk hisseder. Bu durum, aynı zamanda çocuğunuzun sorumluluklarını ondan çok üzerinize almaktır. Sürekli arkasından iten birileri olduğunda neden ödevini kendi yapsın ya da odasını toplasın ki? Mesela; 1 ay önce verilen performans ödevini son akşam sizin yapmanız hatalı bir davranıştır.


TEK UĞRAŞINIZ ÇOCUĞUNUZ OLMASIN

Hayattaki tek odak noktanız çocuğunuz olursa, tüm kaygılarınız, beklentileriniz, öfkeleriniz de ondan yana olur. Sizin yapamadıklarınızı yapmasını veya hayallerinizi gerçekleştirmesini ondan beklemeyin. Çocuğunuz size, ‘Ben istediğim bölümü okuyacağım, senin istediğin mesleği seçmeyeceğim’ dediğinde yıkılabilirsiniz.


ONUN ADINA PLAN YAPMAYIN

Çok fazla verici olduğunuzda yani onun adına her şeyi planlayıp onu adeta bir fanusta büyüttüğünüzde, bunun karşılığını da ister istemez beklersiniz. Örneğin; evlendiğinde eşi ile anlaşamaz veya ona kızan öğretmenine çıkışırsınız.


ANNE-BABA DAVRANIŞLARI TUTARLI OLMALI

Anne- baba olarak yapacağınız en önemli şeylerden biri de tek ağız olmaktır. Ebeveynlerden biri çocuğa bir kural koyarken diğeri bunu karşıt bir cümle ile yıkarsa, otorite bozulur ve çocuk kaygı yaşar. Unutmayın ki, sizler iki farklı insansınız, dolayısıyla her şeyi aynı düşünemezsiniz. Bununla beraber tek bir ortak projeniz var o da çocuğunuz. O sebeple bu konuda tek ağız olmak zorundasınız. Tutarlılık oldukça önemlidir. Çocuğunuz oyuncakçıda bilmem kaçıncı bebeği istediğinde önce, ‘nasıl anlaşmıştık, bugün sadece gezmeye geldik, oyuncak almayacağım’ dersiniz. Çocuk bir kere sızlanır, ‘olmaz’ dersiniz. On kere sızlanır, ağlar, ‘istiyorum’ der, ‘hayır’ dersiniz. Otuz kere diretir, bağırır, kızar, ‘böyle öfkeyle istedikçe anlaşamayız seninle’ dersiniz. Elli kere ağlar, ister hatta bir şeylere vurmaya başlar. ‘madem öyle, gidiyoruz o zaman’ dersiniz. Elli birincide artık taşar ve ‘rezil ettin beni, tamam hadi al!’ dediğinizde tüm o kurallar, tutum, otorite ve saygı sıfırlanır.


ÇOCUĞUNUZA SORUMLULUK VERİN

Bu illa ki büyük bir şey olmak zorunda değil. Mesela; bir çiçeğin veya kedinizin suyunun ihmal edilmemesi, onun görevi olsun. Önce bir süre beraber yaparak öğretin, sonra kendisinin yapmasını sağlayın. Sahip olduğu bu minik sorumlulukla çocuğun özgüveni de artacaktır.”

(ntvmsnbc)

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara