Sakık, CHP ve MHP'nin çözüm süreci boyunca takındığı tavrı eleştirirken, CHP'li ulusalcı kanadı ise yeni bir isim buldu. Sakık, CHP içerisindeki ulusalcılara 'ULU-SOLCULAR' olarak seslenirken, 1990'lı yıllardaki CHP ile Kemal Kılıçdaroğlu önderliğindeki günümüz CHP'si arasında büyük fark olduğunu açıkladı.
Çözüm süreci sonra erdikten sonra Türkiye'nin büyük kazanımlar elde edeceğinin altını çizen Sakık, süreç sonunda kimlerin kaybedeceğini de sözlerine ekledi.
SAKIK, GÖZYAŞLARINA HAKİM OLAMADI
Geçmiş yıllarda devletin Kürt vatandaşlara yaptığı yanlış uygulamalardan dert yanan BDP'li Sırrı Sakık, köyünde askerlerin kadın ve erkeklere yaptığı işkenceden bahsederken gözyaşlarına hakim olamadı. Bu esnada duygu dolu anlar yaşayan Sakık, bu olayı sadece Meclis'te anlattığını ifade ederken o zaman o köyün kendi köyü olduğunu söyleyememiş.
ACILARLA DOLU BİR YAŞAM
Yıllardır siyasetin içerisinde olan Sırrı Sakık, 1991 yılında milletvekili olduğunda yaşı 34'tü. Çalkantılı ve acılarla dolu hayatında dönem dönem gelgitler yaşayan Sakık, zaman zaman da ölüm tehditleri aldı. Bir kardeşi Gaziantep'te faili meçhule kurban giderken PKK'ya katılan iki kardeşi de bir operasyonda öldürüldü. "Parmaksız Zeki" lakaplı Şemdin Sakık ve diğer kardeşi Arif Sakık cezaevine konuldu. Yakın bir zamanda da önce hayat arkadaşını sonra da intihar eden oğlu Sedar'ı kaybetti.
Çözüm sürecini konuşmak için davet ettiğimiz BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, haber7.com'u ziyaret etti. Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Erdoğan, Yayın Koordinatörümüz Osman Ateşli, editörlerimizden Ömer Süt ve Remziye Karakuş'un sorularını yanıtladı.
BİR ONE MINUTE DA KÜRTLERDEN
Sakık, Kürtlere yapılan haksızlıklardan sonra, Kürt çocuklarının 'One Mınute' dediğini ve yıllardır ölen Kürtlerin boşuna ölmediğini ifade etti. AK Parti Hükümeti'nin ezber bozduğunu da belirtmeden geçmeyen Sakık, çözüm sürecini sekteye uğratacak herkesin yakasına yapışacaklarını belirtti.
FETHULLAH GÜLEN'E TEŞEKKÜR
Sakık, Fethullah Gülen'e çözüm sürecine verdiği destekten dolayı teşekkür ederken, Gülen'le ilgili bir temennisini de açıklamaktan kendini alamadı.
İşte Sakık'ın haber7.com'a yaptığı önemli açıklamalardan öne çıkan konu başlıkları:
DEVLET MÜZAKERE YERİNE MÜCADELE ETTİ
-Gelinen noktada Türkiye'nin içerisinde bulunduğu çözüm sürecine bakış açınız nasıl oldu? Süreçle ilgili olarak beklentileriniz karşılanıyor mu?
Sokakta herkes artık bu sürecin ete kemiğe bürünmesini istiyor, barışın sağlanmasını istiyor. Bu sokaklarda konuşuluyor. Bu süreç bizi mutlu etti. Her alanda insanların vicdanlarında yer edindi. Vicdan sahibi olan herkes, bu savaşın mağdurları başlarını yastığa koyduklarında artık rahat uyuyabiliyorlar. Bu ülkede 30 yıldır acı dolu yıllar yaşandı. Bu süreçte vicdan sahibi herkes sürecin başarısı için çaba sarf ediyor. Bunun karşısında direnç sergileyen güçler de var. Biz bunlara teslim olmamalıyız. Bu devlet sadece 30 yıldır Kürtlerle kavga etmiyor. Kuruluşundan beri hep sorunlar oldu. Müzakere, çözüm üretmek yerine tam tersi bir mücadele yöntemini geliştirdi bu devlet. 1919- 20'li yıllarda Mustafa Kemal ortak vatandan bahsediyor, ama 1924'ten beri hep Kürtleri asimile etmek, terbiye etmek adı altında o kadar acı dolu yıllar yaşanmış ki. Cumhuriyetin kuruluşunda sadece Kürtler değil, birçok insan inançlarından dolayı dar ağacına gönderildi. Kürtler asimile olmadılar ve bu haksızlıklara karşı sürekli başkaldırdılar.
KÜRT ÇOCUKLARI DEVLETİN HAKSIZLIKLARINA "ONE MINUTE" DEDİ
-Siz de bir Muşlu ve Kürt olarak çok acılar çektiniz!
Kürt çocukları yapılan haksızlıklar karşısında devlete "one mınute" dedi ve "artık zulüm edemezsiniz" dedi. Dağa çıkan insanlar evini barkını okulunu her şeyini bırakıp gittiler. Ben bu zulümlere tanıklık ettim. Annem başından geçen kötü bir olayı anlatıyordu. Bir gün askerler köye geliyor. Kadın ve erkekleri köy meydanında topluyorlar. Erkekleri çırılçıplak soyup, cinsel organlarına ip bağlayıp kadınlara çektiriyorlar. O olaydan sonra kız kardeşim de dahil ailemden onlarca genç dağa çıktı ve hepsi öldü. Bunu bir gün Meclis'te anlattım ama benim köyüm olduğunu söyleyemedim. Kürtlerin yaşadıkları olaylar bu noktaya getirdi. Buna benzer binlerce olayı sayabilirim.
"MASUM KÜRTLER PKK'LI GİBİ GÖSTERİLDİ"
Bu insanlar niye gider, neden ölürler hiç kimse bugüne kadar bunun muhasebesini yapmadı. Bu insanlar evini barkını, ailesini, sevgilisini her şeyini bırakıp nereye gidebilir, ölüme bu kadar rahatça gidilebilir mi? Demek ki götüren bir neden var. Hepimiz inançlarımız, onurumuz için yaşıyoruz. Kürtlerin uğradığı bu zalimane politikaları hiçbir halkın kabul etmeyeceğini herkes biliyordu. Masum köylüler, devlet memurluğu yapan Kürtler öldürülüp PKK'nın adamlarıymış gibi gösterildi.
"İLK KEZ DEVLET EZBERİNİ BOZUYOR"
Biz ilk kez mücadeleden müzakereye dönüşen bir süreci yaşıyoruz. Onun için bunu bize yaşatan herkese binlerce kez teşekkür ediyorum. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Bu süreç Türkiye'nin arzuladığı bir süreçti. İlk kez devlet ezberini bozuyor.
"DOĞRU ŞEYLERİN YAPILMASI BİZİ SEVİNDİRİYOR"
-Yani Kürtlerin aslında ne anlatmak isteğini, ne demek istediğini, sıkıntılarının ne olduğunu aşikar gören bir hükümetin çıkması mı müzakere yolunu seçtirdi?
AK Parti iktidarı da 10 yılını mücadeleyle geçirdi. Geçen yıl binin üzerinde gerilla yaşamını yitirdi. Şimdiye kadar denenen yolların sorunu çözmek yerine daha da ileriye götürdüğünü herkes gördü artık. O nedenle mücadeleden müzakereye geçildi. Bu doğru bir tespittir.
"SÜREÇ YENİŞEMEYENLERİN HELALLEŞMESİDİR"
Öcalan'la görüşülmesi, doğru adreste doğru şeylerin yapılması bizi sevindiriyor. Öcalan'ın mektubu bir milattır. Gelinen bu nokta yenişemeyenlerin bir helalleşmesidir. Dünyanın en iyi ordularından biri PKK'yı yok edemedi. PKK da dünyanın en büyük ordularından birini yenemedi.
KONUŞABİLSEYDİK SORUNLARIMIZ ÇÖZÜLÜRDÜ
-Yani Dersim için özür dileyen, devleti temsil eden Başbakan'ın, PKK'yla, Abdullah Öcalan'la müzakere yolunu seçmesinin sebebi PKK'yı yenemeyeceklerine kanaat getirdiği için miydi diyorsunuz?
Yok hayır. Bu çok haksızca bir şey olur. Bu sorunun çözülememesini kastettim, yoksa başka türlü değil. Bunun böyle değerlendirilmemesi lazım. İnsanlar bu kadar ölüme rağmen bu olaya sahip çıkabiliyorsa, bu sorunun bu pencereden görülmesi gerekir. Hükümet bunu gördü, bu noktada adımlar attı. Cumhurbaşkanı Gül'ün açıklamaları da o yöndeydi. Silahlar dışında oturupp konuşabilmeliyiz. Bugüne kadar yapmadığımız, yapamadığımız şey buydu. Oturup konuşabilseydik sorunlarımız çözülürdü. Bugüne kadar renklerimizi farklılığımızı hep yok etmeye çalıştık. Kürtlerin yaşadığı binlerce acı var. Tarihin üstü örtülüyor.
"ÇÖZÜME KARŞI KİM DİRENİRSE YOK OLUR GİDER"
-BDP içinde öyle ya da böyle farklı düşünen insanlar var. Onların bu sürece bakışı nasıl?
Biz örgütlü bir yapıyız. Demokratik bir zeminde siyaset yapıyoruz. Aramıza nifak sokmaya çalıştılar. Mesela bu görüşmeler devam ettiğinde de Kandil ve İmralı arasına nifak sokmak isteyenler oldu. Ancak herkes anladı ki barışı Kandil de, İmralı da, BDP de istiyor. Sorunun çözümü için hayat neyi emrediyorsa onun yanında saf tutmalıyız. Partideki arkadaşlarımızla barış noktasında farklı düşünmüyoruz. Çözüme karşı kim direnirse yok olur gider.
"BARIŞ BU COĞRAFYADA YER EDİNDİ"
-Hükümet barış görüşmelerini Akil İnsanlar üzerinden yürütebilirdi. Ancak siyasi bir kanat olduğu için BDP'nin seçilmiş olması Öcalan, Kandil, MİT görüşmelerinin BDP üzerinden yapılmış olması da herhalde bu dediğiniz tek vücut olma özelliğinden kaynaklandı. Çözmez miydi başka bir versiyon?
Geçmişte bu yol denendi. Bizim dışımızda bir çözüm arayışına girildi. Birçok olaylar oldu. Denenen yol başarılı olmadı. Yaşananlardan ders çıkarmamız lazım. Barış bu coğrafyada yer edindi. Bu savaştan nemalananlar barışın gelmesini istemiyor çünkü onların hem tuzu kuru, hem de gözleri kuru. Bugün bu savaş bitiyor. Onun rantını yiyemeyecekler, onun için feryat ediyorlar.
"PKK'DAN DA HESAP SORARIZ"
Sizin bir projeniz var da PKK bunu heba ediyorsa biz PKK'dan hesap sorarız. Ama bir
projeniz yoksa. Geçmişte yaşanan görüşmelerin bir farklı versiyonuysa o zaman biz de sizin
yakanıza yapışırız.
CHP'Lİ ULUSALCILARA YENİ İSİM: ULU-SOLCULAR!
Bu tepki ve sözleriniz MHP'ye mi?
Valla bu sürecin karşısında sadece MHP değil CHP'deki "ulu-solcular" da öyledir. Onlar aslında utanıyorlar milliyetçiyim demeye. Ulusalcılık diye bir şey çıkarttılar. Bu sistemin devam etmesini istiyorlar.
"BAYRAK LİNÇ ALETİ HALİNE DÖNÜŞMESİN"
-Akil insanlara küçük de olsa tepkiler var ama sanki her yerde bunlara büyük tepkiler var hissi uyandırılmaya çalışıyor. Özellikle bu heyettekilere Türk bayraklı tepkiler ön planda... Sizce akil insanlar heyetindeki şahıslar, Devlet Bahçeli'nin dediği gibi vatan haini mi?
Bütün hayatımı faşizme ırkçılığa karşı mücadelede geçirmiş bir insanım. Bunun ağır faturasını ödemişim saldırılara maruz kalmıştım. Hep mazlumun yanında yer almaya çalıştım. Unutmamak gerekiyor ki, hiçbir bayrak hiçbir toprak bir insandan daha kutsal değildir. Bu söz Çek Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı Vaclav Havel'e aittir ama beni hayat felsefeme uygun bir tespittir. Hepimiz toprakla eşitleşeceğiz göreceğiz. Her sınır bir mermidir. Hele hele kutsal değerlere bir saldırı aracına dönüştürürseniz. Bayrakları alırsınız elinize bu bayraklarla bir yerde linç etmeye kalkışırsınız. İstiklal Marşıyla cezaevinde işkence edersiniz. Tekbir sesleriyle karşı tarafı linç etmeye kalkışırsanız bu değerlere kimsenin saygısı kalmaz. Üniversitelerde sokaklarda elinize bayrak alıp bayrağın sopalarıyla muhaliflerinizi terbiye etmeye kalkışırsanız kimsenin bayrağa saygısı olmaz. Bayrağı bu şekilde en çok CHP ve MHP'liler kullanıyor!
MHP'NİN MİTİNGLERİNDE CHP DESTEĞİ VAR!
-Söz MHP'den açılmışken, Devlet Bahçeli sürecin sona ermesinden sonra MHP'nin iktidar olacağını iddia ediyor!
Şimdi hangi program ve vizyonlarıyla iktidar olacak? Halka ne vadediyor? Türkiye'de büyük bir sorun var, MHP'nin bu sorunu nasıl çözeceğine dair bir projesi var mı? Son dönemlerde bu çözümsüzlüğü dayatarak, zaman zaman mitingler yapıyorlar. Bu mitinglere CHP'nin de lojistik desteği oluyor.
"TÜRKİYE OKTAY VURAL GİBİLERİ KAYBEDECEK"
Eminim ki Türkiye'nin kaybedeceği tek şey bu ırkçılar olacaktır. Artık bize tabutlar gelmeyecek. Bu boş kalan tabutlara bu partilerin ırkçı görüşlerini alacağız toprağa gömeceğiz inşallah. Bu savaş bittiğinde Türkiye ne kaybedecek biliyor musunuz ? Bu ırkçı ulusalcı partileri kaybedecek, milliyetçi partileri kaybedecek. Oktay Vural gibi siyasetçileri kaybedecek. Türkiye'nin tek kaybı bunlar olacak.
"BDP ANAMUHALEFET PARTİSİ OLACAK"
-Geçen AK Parti'den bu sürecin sonunda BDP'nin ana muhalefet partisi konumuna gelebileceği noktasında bir açıklama gelmişti. Sizin böyle bir öngörünüz var mı?
Bu iddiayı AK Parti'den önce ilk tespit edenlerden biriyim. CHP ve MHP'nin yerine biz ana muhalefette olacağız önümüzdeki dönem. Bizim haklılığımız var. Kamuoyundaki parlamentodaki duruşumuz çalışmalarımız var. Türkiye aslında bize haksızlık yapıyor. Biz bir Türkiye partisiyiz. Türkiye'nin temel sorunlarını parlamentoya taşıyan tek muhalefet parti biziz. Türkiye'nin ruhuna uygun parlamentoda grubu oluşturan biziz. Bizim grubumuza bakın çözümün ne olduğunu göreceksiniz. Grubumuzda İslami kesimden arkadaşlarımız vardır. Sosyalisti vardır, Türkmen'i vardır, Arap'ı vardır, Süryani'si vardır, Kürdü vardır ne derler.
SAKIK'TAN MECLİS'E 'TATİL YAPMAYALIM' RİCASI
-Çözüm sürecinin gidişatını nasıl değerlendirmek lazım?
Geldiğimiz bu noktada bizim bu süreci heba etmeye hakkımız yok. Ama Türkiye'de şöyle bir algıda var: "Silahlar susuyorsa Kürt sorunu yok hükmünde sayılıyor." Silahsız yıllar o kadar çok var ki. Türkiye realiteyi çok geç kabul eden bir ülkedir. Çok ağır bedellerden 40-50 bin kişinin ölümünden sonra Kürt realitesini kabul ettiler. Peki bu kadar gerçek sorunumuz varsa bedel ödemeden bunların çözümünü konuşamayız mı tartışamayız mı? Artık müzakerenin ruhuna uygun hepimizin buna katkı sunması gerekir. Parlamento yazın rehavete kapılıp süreci heba etmemelidir. Bu parlamento yazın çalışmalarına devam etmelidir ve tatili askıya almalıdır. Anayasa çalışmaları devam etmelidir. Parlamento terörle mücadele ile seçim kanunu yasası konusunda harekete geçip, yüzde 10'luk baraj ve hazine yardımı gibi konularda adımlar atmalıdır.
SAKIK: İNŞALLAH YAKIN ZAMANDA GÜLEN İLE GÖRÜŞÜRÜZ
Fethullah Gülen'in çözüme destek açıklamalarına önem veriyor musunuz?
Fethullah Gülen'in açıklamaları önemsiyor ve çözüm sürecine verdiği destek dolayı da teşekkür ediyorum. Bu açıklamalarını zaten parti içerisinde değerlendirmiştik. "Sulhta hayır var" lafı önemlidir. Bu konudaki açıklamaların toplumda büyük bir karşılığı vardır oluyor da. İnşallah yakın zamanda Hoca Efendi ile temas ve görüşmeler de olur.
-Anayasal sürece sizin sonsuz desteğiniz var mı?
Tabi ama şöyle yani uzlaşarak konuşabilecek bir iklim yaratmalıyız.
"BU ÜLKE SADECE TÜRK VE KÜRTLERİN DEĞİL"
-CHP ile MHP'nin bir AK Parti ile daha doğrusu veya sizin de içinde bulunduğunuz bir yapıyla böyle bir anayasa uzlaşma şansı çok zor görünüyor.
Gönül ister ki bu 4 siyasi parti ülkenin ruhuna uygun tespitler yapıp yani 90 yıllık sorunu ortaklaşa çözelim. Bu sorunların temelinde de vesayet anayasaları var. Bunlardan ders çıkararak anayasayı şekillendirmek gerekir. Ancak CHP ve MHP'nin böyle bir derdi yok. Derdi olanlar bir araya gelecek, ne kadar yol alabiliriz ve halka nasıl gidebiliriz sorularına cevap arayacağız. Biz bütün halkların Türkiye'sini istiyoruz. Bütün halklar orada yer edinsin sadece Türkler'in Kürtler'in değil. Hiçbir etnisiteye vurgu yapmadan hepimizin ortak bir anayasası ortak bir ülkesi.
"BDP'NİN TÜRK KİMLİĞİNE İTİRAZI YOK"
Yani burada Türk halkının kaybedeceği bir şey yok ki. Türkçülüğü bu kadar tetiklemelerinin manası yok. Bizim Türk kimliğine bir itirazımız yok ki. Bizim isteğimiz bizim değerlerimize de saygı duyun ve bizim değerlerimizi de bu kadar aşağılamayın. Yani birilerinin acısını göklere çıkarıp birilerinin acısını da yerlerde sürüklemeyin.
"KÜRT SORUNU BİR DÜNYA SORUNUDUR"
-Yani anayasa hazırlama zeminini de böyle bir şeyin üzerine kurmayalım diyorsunuz.
Kurmayalım. Hepimizin acıları var bu acıları ortaklaştıralım. Geçmişe dönüp nerede eksiklerimiz varsa bunları telafi edip yeni bir anayasa yani çocuklarımıza kavgasız gürültüsüz bir Türkiye hazırlamak. Kürt sorunu sadece Türkiye'de değil. Kürt sorunu bir Ortadoğu sorunudur. Bugün Ortadoğu'da Irak, Suriye, Türkiye ve İran Kürtlerinin konumu vardır. Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesi vardır. O vesileyle mesela Murat Karayılan da diyor ya açıklamasında 'Amerika'dan AB ve Rusya'ya kadar herkesin bu sürece dahil olması gerekir. Bu süreci desteklemesi gerekir'. Yani Kürt sorunu bir dünya sorunudur ve Türkiye de kendin Kürtleriyle barışıp, diğer Kürtlerle müttefik olmalıdır. Bunu sağlayabilirse sorunu çözebilir.
KÜRTLER BARIŞIK BİR TÜRKİYE HAYALİ
-Yani PKK meselesi yani terör meselesinin, Kürt sorununun çözülmeden ne Irak'ta ne Suriye'de ne Ortadoğu'da söz sahibi olamaz mı demek istiyorsunuz?
Hükümet de bunları görüyor. Türkiye, Irak Kürdistan'ı konusundaki izlediği politikanın yanlış olduğunu sonradan gördü. Ne yaptı politikasında bir değişiklik yaptı. Şu anda çok iyi ilişkileri var. Şu anda "kırmızı çizgilerimiz yok" diyorlar. O yüzden yeni anayasamız bu yüzden önemlidir. Kendi Kürtleriyle dışardaki Kürtlerle barışık bir Türkiye olmalı.
-Biraz sonuna kadar yeni anayasanın öyle ya da böyle uzlaşmalı ya da uzlaşmasız diğer partilerin desteği olur mu olmaz mı bunu zaman gösterecek, bu çalışma ortamından yeni bir anayasa çıkar referanduma gider diyor musunuz ?
Valla gitmeli çünkü halkın buna yönelik bir beklentisi var.
"CHP'DE SHP'NİN RUHU YOK"
-Siyasete CHP'de başlayan bir BDP'li olarak o zamanki CHP ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun başında olduğu CHP arasında ne gibi farklılıklar var?
O zamanki parti ile şimdiki CHP arasında dağlar kadar fark var. Ben kendi adıma şunu söyleyeyim ben o günkü partinin ruhunu hala arıyorum. Parlamentoda böyle bir parti olmuş olsaydı emin olun AK Parti'nin yol arkadaşı olurdu ve özgürlükleri hayata geçirirdi. Herkesin 'Kürt' sözcüğünü ağzına almaktan korktuğu bir zamanda, SHP o dönemde Kürt raporu hazırlamıştır. 89 Kürt raporu çok önemli bir rapordur. Sonradan CHP, o raporu deyim yerindeyse, yok etti. Şimdi o rapor hayata geçmiş olsaydı bugün sorunlarımızın hiçbiri olmayacaktı. Ama işte o günün ruhu bugün CHP'de yok. Bugün CHP tamamen İttihat Terakki geleneğinin bir yansımasıdır.
"MURAT KARAYILAN DA SİYASET YAPABİLMELİ"
-Murat Karayılan da dahil olmak üzere, Kandil'dekiler Türkiye topraklarında, Türkiye topraklarında siyasetle uğraşacaklar mı?
Herhalde siyaset yapmalılar. Bu insanlar 30 yıldır hep siyaset düşünmüş ve siyasetle iç içe bir yaşam sürdürmüşler. Dolayısıyla bunların Türkiye için yapabilecekleri çok şey vardır. Gelip siyaset yapsınlar, bilgilerini birikimlerini Türkiye için harcasınlar.
-Peki bu büyük bir tepkiye sebep olmaz mı ? Tamam bir Kürt sorunu var Türkiye'de ama diğer taraftan sıkıntılar yaşamış şehit aileleri de var?
Tabi ki biz 90 yıllık bir sorunu birkaç ayda birkaç günde çözemeyiz. Askere giden çocuklar artık tabutlarda gelmeyecek. Buradan kazançlarımız çok kaybımız hiç yok. Ben birkaç yıl içerisinde bu algının değişeceğini düşünüyorum. 2 yıl içerisinde ben eminim ki, bu kaygılar bu ortadan kalkar.ü
SAKIK İMRALI'YA NEDEN GİTMEDİ?
-BDP'den İmralı'ya giden heyet arasında sizin de olabileceğiniz beklentisi hep vardı. İmralı'ya gidecekleri Öcalan mı belirliyor yoksa parti mi?
Benim de İmralı'ya gitmem istendi ama ben kurumsal olarak gidilmesinden yanaydım. Eş başkanlar varken benim gitmem pek hoş olmazdı doğrusu.
"BAŞBAKAN ERDOĞAN BU ÜLKENİN AZİZİ OLABİLİR"
Siz 20 yıldır parlamentoda siyaset yapan önemli bir şahsiyetsiniz. Çok sayıda lider geldi geçti. Başbakan Erdoğan'ı nasıl buluyorsunuz. Dendiği gibi Kasımpaşalı mıdır? Söylediğinin arkasında duran, herkesle görüşebilen, açılımlara açık bir yapısı var mı?
Bakın her insanın eksikliği olur. Ama Sayın Başbakan Türk ve Kürtler tarafından önemsenen bir şahsiyettir. Vicdanının sesini dinleyen bir lider. Bu konuda eleştirilerimiz var ama geldiği noktada buna bile öncülük etmesi büyük bir iş. Bu sorun çözülecekse onun gibi bir lider çözebilir. Sayın Öcalan'ın da Kürtler üzerinde büyük bir etkinliği var. Bu süreçte ele ele vererek bu sürecin çözümüne büyük katkıları olabilir. Bugüne kadar birçok siyasi aktör gelip geçti. Bir çoğunu rahmetle yad edemiyoruz. "Allah razı olsun" diyebileceğimiz yaşayan birinden bahsedilmiyor. Hangi taşı kaldırsak yolsuzluk ve cinayetler çıkıyor. Sayın Başbakan da bu sorunları çözerek bu ülkenin bir azizi olabilir. Türkiye'de son 12 yıldır iktidar. Hiçbir siyasi aktöre Cenabı Allah böyle bir şey nasip etmemiş. Bunu barışa dönüştürebilir. Biz hayata sadece siyah ve beyaz pencereden bakmıyoruz. Dönüyorlar mesela AK Parti A'dan Z'ye yanlıştır diyorlar. Ama doğruları da var bunları da görmeliyiz. Sadece at gözlüğüyle siyaseti tahlil etmiyoruz. Doğru olan varsa doğruyla saf tutuyoruz. Yanlış bir şey görürsek de eleştiri yapıyoruz.
Remziye Karakuş / Ömer Süt
Haber7