Dolar

34,9539

Euro

36,6311

Altın

3.011,78

Bist

10.023,43

İşte İslam Birliğinin tek çaresi!

Yeni Ümit ve Hira dergilerinin İstanbul’da düzenlediği “Ortak Yol Haritası: İcma ve Kolektif Şuur” sempozyumunda varılan sonuçlar bir bildirgeyle kamuoyuna duyuruldu.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-04-29 07:34:56

İşte İslam Birliğinin tek çaresi!

5 maddelik açıklamada, icmaın, İslam ümmeti için hayati bir öneme sahip olduğu vurgulandı. İstanbul’da ‘Müslümanların karşılaştığı problemlerle ilgili araştırmaları destekleme, güçlü ve kuşatıcı öneriler sunma kabiliyetinde’ bir koordinatörlük kurulması teklif edildi. Sempozyumda 15 tebliğ sunuldu. Programa katılan âlimler, icma kavramının nazari ve ameli yönleri üzerinde derin tahliller yaparak görüş alışverişinde bulundu. İcmaın ve kolektif şuurun; kültürel, hukuki, sosyal ve siyasal hayatta fonksiyonel hale getirilmesiyle ilgili fikirleri ifade edildi. Bildirgede ilim, fıkıh, medeniyet, kültür alanında araştırma yapacak koordinatörlüğün her yıl yapılacak toplantıları takip etmesi gerektiği de belirtildi.

Mısır’dan Sudan’a, Fas’tan Nijer-ya’ya ve Umman’dan Afganistan ve Tunus’a kadar 80 ülkeden gelen İslam alimleri iki gün boyunca İstanbul Kongre Merkezi’nde icma ve kolektif şuuru konuştu. 600 ilim adamı ve akademisyenin katıldığı sempozyuma izleyicinin ilgisi de büyüktü. Televizyondan canlı yayın ve anlık (simultane) 5 dilde çevirinin yapıldığı programda yerli ve yabancı âlimler, birlik ve beraberliğe vurgu yaptı. Yaklaşık 4 bin kişinin izlediği sempozyum sonunda ‘İstanbul Çağrısı’ adıyla bir bildirge yayınlandı. Sempozyuma katılan ilim adamları, icmanın nazari ve ameli tezahürleri üzerinde derin tahliller yaparak, icma ve kolektif şuurun hayatın her alanında fonksiyonel olması için fikir teatisinde bulundu. Bildirgeyle İstanbul’da, ilim, fıkıh, medeniyet, kültür alanında araştırma yapacak bir koordinatörlük kurulması tavsiye edildi.

1. İcma, İslam ümmetinin hayatında merkezi bir role sahip olmuştur. Asırlar boyu İslam dininin iki aslı olan Kitap ve sünnetin anlaşılmasında ve hayata geçirilmesinde Müslümanların ortak yol haritasını temsil eden icma fikrine ve onun arkasında yer alan kolektif şuura, parçalanmışlığın arttığı bugünün İslam dünyasında Müslümanların daha büyük ihtiyacı vardır.

2. İstanbul'da İslam âlemindeki ilim, fıkıh, medeniyet, kültür araştırma merkezleri ve üniversiteler ile işbirliği imkânlarını sağlayacak bir koordinatörlük kurulmalıdır. Bu koordinatörlük, Müslümanların karşılaştığı değişik problemlerle ilgili araştırmaları destekleme, güçlü ve kuşatıcı öneriler sunma kabiliyetinde olmalıdır.

3. Bu koordinatörlük, iki gün boyunca gerçekleştirilen bereketli bu sempozyum boyunca temas edilen konuların derinlemesine araştırılabilmesi için her yıl birbirini tamamlayıcı toplantılar düzenlenmesini takip ve koordine etmelidir.

4. Bu koordinatörlüğün görevlerinden biri de, başta icma olmak üzere İslam ümmetinin ortak paydasını teşkil eden konularda temel yazma eserlerin tahkik edilmesini, bu alanda araştırmalar ve telifler yapılmasını, ayrıca daha önceden basılmış eserlerin yeni baskılarının yapılmasını sağlamak veya desteklemek olmalıdır.

5. Kur'an ve sünnetin sahih anlamının kavranması ve onun yaşanması, başta Hulefa-i Raşidin olmak üzere Sahabe dönemi tatbikatının iyi bilinmesi, bugün düşünce dünyamızda meydana gelen kopukluğu gidermede ve İslam ümmeti içinde ortak paydayı güçlendirmede hayatî bir role sahiptir. Bu sebeple koordinatörlük yapacağı çalışmalarla İslam ümmetinin bugünü ve geleceği ile alakalı problemlerinin çözümünde kültür mirasımızın temel kaynaklarının ve özellikle icmaın ne kadar zengin bir hazine olduğunu ortaya koymalıdır.

‘Sahabenin fiilî birlikteliği, ümmetin amelî ve nazarî birlikteliğine kapı oldu’

Sempozyumda konuşan eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, 80 ülkeden insanların aynı coşku ve ümitle toplanmasının kolektif şuura ne kadar önem verildiğini gösteren çok önemli bir manzara olduğunu kaydetti. İcma düşüncesinin oluştuğu dönemin Müslümanların birliğe ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu dönem olduğunu dile getiren Prof. Bardakoğlu, “Fiili olarak Peygamber Efendimiz’den (sas) sonra sahabe-i kiramın birlikteliği, teorik olarak da hicri ikinci asırdaki o fikri ve tefekküri yoğunluk, İslam ümmetinin ameli ve nazari olarak birlikteliğinde önemli bir kapı olmuştur.” diye konuştu. Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Yunus Apaydın da “İslam dünyasının son yüz elli yıldır yaptığı iş, daha doğrusu içine düştüğü ve bir çıkış yolu bulamadığı açmaz, teori üzerinden çözüm üretme telaşına düşmektir.” dedi. Prof. Dr. Muhammed Kemal İmam ise icmaın, değişik konularda ne kadar fikir ayrılıkları olursa olsun, bütün Müslümanların belirli meselelerde ve gelişmelerde tek vücut olmasının gerekli olduğunu vurguladı.

GÖRÜŞLER

‘Bu ümmeti, Allah’a götürecek icma rüzgârına ihtiyaç var’

Fas Krallığı Âlimler Akademisi Genel Direktörü Prof. Dr. Ahmed Abbadi: Biz Kur’an’a besmele ve hamd ile başlıyoruz. Dünyaya geldiğimizde bize yön gösterecek kıble gösterecek işaretler vardır. Ayetlerle kıbleyi bulabiliriz. Fakat bunları kalbimize nasıl koyacağız? İşte bizim problemimiz bu. İhtiyaç duyduğumuz icma kıblemizi belirlemedir. İnsanın kıblesini belirlemek üzere icma olması lazım. Tarihte ilk defa ümmet tabiri bu ümmete verilmiş. Diğer ümmetlere coğrafya, bölgesel, ırk gibi isimler verilmişti. Bu birleşme aynı zamanda yön meselesidir. Ümmetin aynı zamanda bu kıbleye hareket etmesi gerektiğini gösteriyor. Yönlerini bulan öncü kuşlar gibi bu ümmetin yönlerini bulan rehberleri vardır. Bu ümmetin bütün yelkenleri dolduracak ve Allah’a doğru götürecek bir rüzgâra ihtiyacı var.

‘Haritaları bir kenara bırakıp, diyaloğa geçelim’

Kahire Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nadiye Mustafa: Sünnet, kıble ve maksat birliği çerçevesinde bir araya geliyoruz. Kur’an’ın bakışıyla bunu tesis etmeli. Cemaat kavramı tarihten beri vazgeçilmez bir sosyal müessesedir. Kur’an, örnekleriyle çeşitliliğin kâinatın özü olduğuna işaret ediyor her zaman. Cemiyet, cemaat ve cem ahenk içinde çeşitliliktir. Bugün, toplum uluslararası ümmetle ilişkilerinde başarısız. Peki Kur’an bize nasıl örnek göstermektedir? Kainata bakışı nedir? Bizim birleştirici, ılımlı ve anlaşmacı olmamızı istiyor. Geçmişteki çeşitlilikleri zenginlik olarak gören ümmet anlayışına döner ve kaynağından doğru okursak, bize bir şuur kazandıracak ve sağlıklı bir perspektif edindirecektir. Haritaları bir kenara bırakalım, birbirimizle diyaloğa geçmeliyiz. İslami terbiye ve fikirler bazında toplumsal liderlere ihtiyaç vardır. Tıpkı bu konferansta olduğu gibi modern ve başarılı örnek Fethullah Gülen hareketinin başarısı söz konusudur. Uluslararası ilişkileri de merkeze alan, Kur’an ve sünnetten kopmadan bunu başarmıştır.

‘İcmaın dünyaya yayılmasını sağlamalıyız’

Kahire Üniversitesi Daru’l-ulum Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulhamid Medkur: Fethullah Gülen hareketi insanların aklında ve kalbinde geleceğe ümit aşılıyor. Derinlikli bakacak olursak içtima ve icma, cem kelimesinden geliyor. Cem de ayrılıkları birleştirme manasında kullanılıyor. Ufak dairelerden çıkıp icmaın dünyanın her tarafına yayılmasını sağlamamız gerekiyor. İtilaf kelimesi tealüf kökünden geliyor. Ülfet de güven duygusuna yol açıyor demektir. Gurbete yönelen Müslümanlar, gittikleri ülkelerde birleşmiyorlar. Bu farklılıklar kendi aralarında da ayrışmalara neden oluyor. Hâlbuki Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de ayrışmanın, dağılmanın tehlikelerinden bahsediyor. Bunun için ihtilaflı konular üzerinde bir araya gelip fikir üretmeliyiz.

‘İradesine sahip bir toplum, icmada söz sahibi olabilir’

Uluslararası Âlimler Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Abdulmecid Neccar: Önceki kültür ve medeniyetlerde firavun ne söylerse, söyledikleri kanun yerine geçiyordu. Biz ise cemaat ve ümmet olarak icma ettiğimiz konuları hak kabul ederiz. Bunlar yöneticileri de bağlayan hükümlerdir. Toplum kendi düşüncelerinin de yöneticileri bağlayacak kararları İslam’la almaya başladı. Kendi iradesine sahip olan toplum, icmada da söz sahibi olabilir. İcma şartlarının hâlâ sert bir şekilde uygulanması savunuluyor. İcmada görüş birliği olması gerektiğini savunanlar da var. Ama âlimler çoğunluğun görüşünün alınabileceği ve birkaç çatlak sesin olmasında mahzur olmayacağını ifade ediyor.

‘Geleceğin icma kuşaklarını oluşturmalıyız’

Cezayir Metodoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Muhammed Babaammi:Geleceğin icmaını bu ülkenin okçuları olarak adlandıracağımız yiğitler yapacaktır. İcma üzerine birleşirsek meyvelerini alacağız. Mehmet Akif Ersoy, icmaın korkuyu yeneceğini söylemiş, bunu da İstiklal Marşı’nda belirtmiştir. Bediüzzaman Said Nursi’yi de anmadan geçemeyeceğim. Kendi gençliğini, hayatını bir kuşak uğruna feda eden bu altın şahsın sayesinde belki bugünü yaşıyoruz. İcmaı konuşmak kadar uygulamak da önemli. Fethullah Gülen, tüm bu farklı renklerden bir tablo oluşturmuştur. Geleceğin icma kuşaklarını oluşturmalıyız. Bunun için zemin ve imkân sağlamalıyız.

ZAMAN

Haber Ara