Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Kralın başdanışmanı: Türkiye'ye minnettarız

'Arap Dünyasında Değişim ve Son Gelişmeler' panelinde konuşan Fas Kralı Başdanışmanı Moujahed Saad Eddine El Amiri, Türkiye'nin Suriye politikasını takdir ederek,'Türkiye'ye minnettarız' dedi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-04-19 12:08:51

Kralın başdanışmanı: Türkiye'ye minnettarız

TIMETURK / Haber Merkezi


"Arap Dünyasında Değişim ve Son Gelişmeler" panelinde Arap ülkeleri ve Suriye'deki yaşanan iç savaşı değerlendiren Fas Kralı Başdanışmanı Moujahed Saad Eddine El Amiri, Türkiye'nin Suriye politikasını takdir ederek, "Türkiye'nin bu meselede rolü pozitiftir. İnsani bir yaklaşımı vardır. O yüzden Türkiye'ye minnettarız" dedi.

Güngören Belediyesi tarafından gerçekleştirilen "Arap Dünyasında Değişim ve Son Gelişmeler" panelinde Arap Baharı'ndan sonra bölgede yaşanan gelişmeler ve Suriye'deki iç savaş ele alındı. Moderatörlüğünü Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma'nın yaptığı panelde Fas Kralı Başdanışmanı Moujahed Saad Eddine El Amiri, Prof. Dr. Yasin Aktay ve Yazar Turan Kışlakçı yaptıkları konuşmalarda Arap rejimlerini ve Suriye'de yaşanan karışıklığı tartıştı.

Fas Kralı Başdanışmanı Moujahed Saad Eddine El Amiri, Arap Baharı'ndan sonra meydana gelen oluşumun devrimler kadar başarılı olduğunu belirtti. El Amiri, "Arap alemi şuanda değişim sürecindedir. Bu değişim süreci iç ve dış faktörlere bağlıdır. Ben devrim demiyorum, hareketlilik diyorum. Bu hareketliliğin programı çok dar bir çerçevedeydi. Bu siyasi programın çerçevesi sadece rejimin değişmesi üzerine bina edilmiş bir programdır. Bazı Arap ülkelerinde rejim değişikliği yapıldıktan sonra, rejim sonrası için siyasi bir program hazır değildi. O yüzden değişim sonrası olan süreç, devrim sürecinden çok daha başarılı değildi. Bu süreci net olarak Tunus'ta, Mısır'da gördük" diye konuştu.

"TÜRKİYE'YE MİNETTARIZ"

El Amiri Türkiye'nin Suriye'ye yönelik insancıl tavrından dolayı memnun olduklarını dile getirerek, "Suriye'ye değişik bir çerçeveden bakmamız gerekir. Tabi ki Suriye'nin değişik olmasının birkaç sebebi vardır. Bu sebeplerin en başında Suriye toplumunun değişik Arap toplumlarından farklı olmasıdır. Değişik Arap toplumlarına baktığınız takdirde kitlesel toplum olarak bir çeşit insan görüyoruz. Bu Suriye'de tamamen değişik olan bir meseledir. Rejime baktığımız takdirde dikte rejim Mısır'daki, Tunus'taki ve ya değişik Arap ülkelerindeki dikte rejimlerden birçok farkı vardır. Diğer Arap ülkelerin halklarının da baskı altında olduğunu biliyoruz ama halka karşı bir katliam yapılmamıştır. Suriye'deki rejim ise babadan oğla geçen bir katliam mirası vardır. Suriye halkına dış çevrelerden hiçbir destek gelmemiştir. Türkiye'nin bu meselede rolü pozitiftir. İnsani bir yaklaşımı vardır. O yüzden Türkiye'ye minnettarız. Benim bu çerçevede tavsiyem Türkiye'deki politikacılar Suriye ve diğer Arap ülkeleriyle ilgili politika yaparken siyasetle beraber ahlaki yönünü hiçbir zaman unutmamaları gerekir" dedi.

Fas Kralı Başdanışmanı Moujahed Saad Eddine El Amiri, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de olduğu kadar Arap dünyasında da çok sevildiklerini söyledi.

"BU REJİMLER KENDİ HALKLARINA KARŞI KURULMUŞ REJİMLERDİ"

Prof. Dr. Yasin Aktay yaptığı konuşmada, Arap dünyasında mevcut olan rejimlerin hemen hemen birbirine benzediğini belirterek, "Ortak özellikleri vardı. Hepsi de birer kurtarıcı diktatördü. Onlardan önceki yönetimi askeri darbeyle aldıkları ve bir şekilde yönetimi değil rejimi devraldıkları şahısların hepsi soğuk savaş yıllarında ülkelerini bağımsızlığa kavuşturmuş, ülkelerini sömürgeden kurtarmış bir kahraman gibi görünüyorlardı. Aslında bu rejimlerin hepsinin ortak özelliği hepsi birer ulus devlet olarak uluslararası anlaşmalarla kurulmuş olmalarıdır" dedi.

Aktay, güçlü devletlerin yaptıkları uluslararası anlaşmalarla Arap ülkelerini sömürdüklerini ifade ederek şunları söyledi;

"Rusya, Amerika, İngiltere kendi aralarında bir şekilde anlaşmışlar. Buralarda bu ülkelerin artık doğrudan sömürge yerine bu tür temsilciler üzerinden yürütülmesine karar vermişlerdir. Bu ülkeler uluslar arası anlaşmalarla kurulduğu için dışarıdan bir tehdit gelmiyordu. Buna rağmen bu ülkeler inanılmaz büyüklükte ordular beslemeye devam etti. Bu orduların tek bir hedefi vardı, o da halktı. Bu rejimler kendi halklarına karşı kurulmuş rejimlerdi."

Yazar Turan Kışlakçı ise yaptığı konuşmada, devrim kavramını ve dünyada yaşanan devrimlere değindi. Arap ülkelerinde yaşanan devrimlere de değinen Kışlakçı, "Dünyada değişim yaşanıyorsa, o dalganın, o tsunaminin önünde durmayın. Eğer o dalganın önünde durursanız, o dalga sizi alır götürür. Size düşen ya dalgaya katılmak, ya da dışarıda durup o dalgaya yön vermek. Bu gün Arap dünyasında bir tsunami, bir çığ yaşanıyor. Bu çığın önünde durmamak gerekiyor" dedi. (Ajanslar)

Haber Ara