Dolar

34,8459

Euro

36,6446

Altın

3.023,04

Bist

10.063,80

Kürde hak vermek, Türkün hakkını daraltmaz

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz terör sorunu çözülmeden 'büyük Türkiye' idealinde mesafe alınamayacağını söyledi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-04-14 21:15:15

Kürde hak vermek, Türkün hakkını daraltmaz

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, "Türkiye, özgüven sorununu aşarsa ve neler yapabileceğini düşünerek hareket etmesi halinde büyür. Kürde hak vermenin Türkün hakkını daraltmayacağını bilse güçlenir. Büyüdükçe ve güçlendikçe de bu ülkenin risk altında olmadığı da görülecektir." dedi.

Bakan İsmet Yılmaz, partisinin nisan ayı Sivas İl Danışma Kurulu Toplantısı'na katıldı. Burada konuşan Bakan Yılmaz, ülkenin ilk gündeminde terör ve onun oluşturduğu sorun yer aldığını hatırlatarak, bu problemi çözmeden büyük Türkiye idealinde mesafe alınamayacağını söyledi.

TERÖRE HARCANAN PARA BİR ÜLKEYİ DÜZE ÇIKARIR”

30 yılda 40 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini vurgulayan Bakan Yılmaz, “Maddi kayıp ise hesaba gelemeyecek kadar büyük. Bu mücadelenin ülkeye faturasının bu ülkeye faturasının en az 300 milyar dolar hatta 400-500 milyar dolar olduğunu söyleyenler var. Gerçek ne olursa olsun bu miktar bir ülke için çok fazla. Terör nedeniyle harcadığımız bu miktar batık durumda olan orta büyüklükteki bir ülkeyi düze çıkarabilecek seviyede. Bu para yatırım için harcansa işsizlik kalmaz, herkese iş her köye de yol olur.” şeklinde konuştu.

"Bir de yaşanan acılar var. Anaların dinmeyen acıları var. Öksüz kalan çocukların feryadı baba hasreti var. “ diyen Bakan İsmet Yılmaz, "Ülkenin maddi kaybını hesap etmek kolay. Ya ülkenin toplam acısını nasıl hesap edeceğiz. Ülkenin her tarafında terör nedeniyle hayatını kaybeden gencecik insanların mezarları var, yetim kalan çocuklar, dul kalan eşler, yüreği yanan analar babalar. Bunları ölçebilmek mümkün mü? Şimdi çözüm zamanı. 75 milyon bir arada birlikte yaşayacağız.“ ifadelerini kullandı.

“TÜRK MİLLETİ, HER ETNİK KİMLİĞİ KENDİNDEN BİLMİŞTİR”

Yılmaz, bu ülkede yaşayan herkesin huzura ihtiyacı olduğunu onun için, Bu süreçte sorumluluk sahibi herkesin özenle hareket etmesi ve seçeceği kelimelere de dikkat etmesi gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti: “Bu dil her halükarda ayrıştırıcı ve kışkırtıcı olmamalı. Bazıları Türkü bir etnik kimlik zannetmekte, Türk etnisitesini öne çıkarmaya çalışmakta. Birisi Kürt etnisitesini öne sürüyor diye, bir başkasının Türk etnisitesini öne sürmesi doğru olmaz. Her ikisi de yanlıştır. Türklerde etnik bilinç uyandırmak, Türkleri Kürtlerden yana bu topraklarda yaşayan başka unsurlardan başkalaştırmak, öncelikle Türklüğün çatı değer olduğu gerçeğine aykırıdır. İnsanların etnik kimliğine bağlı olmaları, elbetteki haklarıdır ve saygı değer bir tutumdur. Etnik kimliğin milletin yerine ikame edilmesi, küçülmeye talip olmak demektir, bu ufuk darlığıdır. Büyük Türkiye ideali olanlara yakışmaz. Türk milleti kapsayıcı nüfus yapısı ve asırlardan beri devletin kurucu unsuru olması nedeniyle her farklı etnik, mezhebi ve dini toplulukları kendinden bilmiştir.”

Bir değişim ve dönüşüm sürecinde olduklarını anlatan Bakan İsmet Yılmaz, "Bu değişim sürecinde devlet ile toplum arasındaki ilişkiler yeni bir yapıya dönüştükçe, toplum kendi farklılığını ve zenginliğini ifade etme fırsatı yakaladıkça Bin yıllık birikimiyle toplumsal merkez harekete geçtikçe ‘Büyük Türkiye’ ideali büyük bir ivme kazanacaktır." dedi.

“ORTAK TALEP KANIN DURMASI”

Milli Savunma Bakanı Yılmaz, eskiden ülkeyi yönetenlerin silahla, copla yönettiğini, Toplumun talebinin de ‘bu cop baskısını jandarma baskısını kaldırın, başka bir şey istemiyoruz’ dediğini hatırlatarak, “Şimdi o dönemler geçti millet kendi farklılığını ifade ediyor. Buna da saygı duymak lazım. Demokratik Türkiye budur, çok seslilik ve zenginlik budur. Ortak talep kanın durması, memleketin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine barış ikliminin gelmesidir. Terörün bitmesi, bin yıllık kardeşliğimizin güçlenerek devam etmesi gerekir. Bunun için çalışıyoruz.” ifadesini kullandı.

“ETNİK KİMLİĞİNİ SÖYLEMEK HAİNLİK DEĞİLDİR”

"Herkesten sürekli Türküm demesini istemek, ‘Kürdüm, Çerkezim, Boşnağım, Gürcüyüm, Arnavutum, Abazayım, Romanım’ dediği zaman ona hain muamelesi yapmak doğru değildir.”diyen Bakan Yılmaz şunları dile getirdi: “Türk milleti bunların toplamıdır. Nerelisin denildiği zaman ‘filan köydenim’ diyen kimse bölücülük mü yapmış olur? Sivas’ta yaşayan, illa Sivaslıyım mı diyecek bunu demek zorunda mı kalacak? Onun için bizim Çerkezim, Türkmenim, Yörüğüm, Kürdüm dememiz normaldir. Hatta kaçınılmazdır. Şimdi bazıları ‘Türklük elden gidiyor’ elden gidiyor diye feryat ediyorlar. Biz şunu istiyoruz; Herkes ne ise onu söylesin. Soyunu inkar etmek zorunda kalmasın.”

Bakan Yılmaz, “Eğer bu terörü önlersek, kaynakları kendi insanımıza harcarsak o zaman 75 milyon başı dik ve hür olarak yurt dışına çıktığında ‘ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’ demekten onurla gurur duyacaktır. Bizim hayretimiz budur çalışmamız budur.” dedi.

Milli Savunma Bakanı Yılmaz’ın konuşmasının sonunda duygulandığı gözlendi.

Toplantıya eski Tarım Bakanı ve Ak Parti Genel Merkez Yöneticisi Musa Demirci, Ak Parti Hatay Milletvekili ve Koordinatör Milletvekili Orhan Karasayar, Sivas milletvekilleri Ali Turan ve Mesude Nursuna Memecan ile İl Başkanı Burhanettin Kuru katıldı.

-"Hakan Şükür, 'Arnavut'um' dedi diye neredeyse çarmıha gerilecekti"-

Yılmaz, "Türklük elden gidiyor, ya da Türklük isteriz" diye feryat edenlerin olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Herkes ne ise onu söylesin, soyunu inkar etmek zorunda kalmasın, kim ne ise bilelim. Sivas'ta birbirimize 'Sivaslıyım' demek zorunda kalmayalım. 'Gemerekliyim, Suşehriliyim, Ulaşlıyım' da diyebilelim. Böyle dedi diye de kimseye 'Sivaslılığa ihanet etti' yaftasını yapıştırmayalım. Ulaşlıyım diyen insan İstanbul'a gittiği zaman zaten 'Sivaslıyım' diyor. Bu coğrafyada yaşayan da Avrupa'ya gittiğinde 'Türkiyeliyim, Türk'üm' diyor, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın ve bize bu yeterlidir. Hepimizin tanıdığı milli formayı giymiş, Türk bayrağını yurt dışında onurla taşımış milletvekili arkadaşımız Hakan Şükür, 'Arnavut'um' dedi diye neredeyse çarmıha gerilecekti. Sonunda 'İstiklal Marşı şairimiz Arnavut Mehmet Akif Ersoy kadar Türk'üm' açıklamasıyla sözlerine açıklık getirdi."

Kendinden emin kişinin başkasının inancından ve fikrinden korkmayacağını söyleyen Yılmaz, bu tür tavırların insanlık onuruna yakışmayacağını ve kavgayı artıracağını vurguladı.

Yılmaz, barış, refah ve huzur için milletin duasına ve desteğine talip olduklarını dile getirdi.

Konuşmasının son bölümünde duygulandığı görülen Yılmaz, "Yükümüz ağır, işimiz çetin. Rabbim bize yükümüzü taşıyacak güç versin. Allah iki cihanda yüzünüzü ak etsin. Allah yar ve yardımcımız olsun" dedi.

Haber Ara