Dolar

34,9494

Euro

36,6308

Altın

3.003,71

Bist

10.007,77

Terörden daha büyük bir sorun!

Prof. Dr. Abdurrahman Aksoy, 'Antibiyotik terörden daha büyük bir problemdir. Son 30 yıldır üretilen yeni antibiyotik yok, hepsi eski' dedi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-04-10 20:53:10

Terörden daha büyük bir sorun!

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Veteriner Farmakoloji ve Toksikoloji Derneği öncülüğünde, Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) işbirliğiyle hazırlanan, "Veteriner İlaç Kalıntıları Sempozyumu", OMÜ Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapıldı.

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ender Yarsan, İspanya Madrid Compultense Üniversitesi Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Arturo Anadon ve Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Başkanı ve Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu'nun konuşmacı olarak davet edildiği, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Abdurrahman Aksoy'un yönetimindeki Sempozyuma; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Halis Ölmez, Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, dekanlar, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Alişarlı yaptığı konuşmada davetlilere hoş geldiniz diyerek, "Oldukça önemli bir konuda bilgi alışverişi yapmak için bir araya geldik. Ben bir gıda hijyenistiyim aynı zamanda. Bu konuları detaylı bir şekilde işliyoruz sempozyumun oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Sempozyumun düzenlenmesine katkı sağlayan herkese teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum" ifadelerini kullandı.

Açılış konuşmasını yapan Rektör Danışmanı Prof. Dr. Abdurrahman Aksoy, "Veteriner ilaç kalıntıları söz konusu olduğu zaman çok büyük bir problemle karşılaşıyoruz. Antibiyotik terörden daha büyük bir problemdir. Son 30 yıldır üretilen yeni antibiyotik yok, hepsi eski. Veteriner ilaç kalıntıları konusunda konuşmacı seçerken çok zorlandık, çünkü bu konuda en yetkin kişileri çağırmak istedik. Değerli konuşmacılarımız da davetimizi kırmayıp katıldılar. Faydalı bir sempozyum olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.

VETERİNER İLAÇ KALINTILARI VE TÜRKİYE MEVZUATI

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ender Yarsan, "Veteriner İlaç Kalıntıları ve Türkiye Mevzuatı" başlıklı konuşmasında, "Bugün böylesine güzel bilimsel bir etkinlik için bir aradayız. Bu etkinliğin gerçekleştirilmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Üzerinde çok fazla suiistimal olan, çok konuşulan ve gerçekten önemli bir konu. Veteriner kalıntıları ve genel bilimsel yaklaşımlar ve Türkiye mevzuatı nedir bunlardan konuşacağız. Konu ilaçtan kaynaklanan problemlerle alakalıdır. 2013 yılı Şubat ayı verilerine göre 2.161 müstahzar vardır ve bunların belli oranları vardır. Veteriner ilaçlarının kullanım amaçları; hastalıkların sağaltımı ve önlenmesi, davranışların değiştirilmesi, gelişmenin hızlandırılması, verimin artırılması ve gıda kalitesinin iyileştirilmesidir. Bu ilaçların yararlı etkileri olduğu gibi zararlı etkileri de görülmektedir. Bu ilaçlar gıdalarda kalıntı şeklinde birikirler ve insan sağlığını olumsuz etkilerler. Hayvansal gıdalardaki ilaç kalıntıları kaçınılmaz şekilde olacaktır, aksini söyleyemeyiz. Bu ilaç kalıntılarının üç farklı boyutu vardır. Tüketici sağlığını etkiler, ülke ekonomisini ilgilendirir ve uluslararası boyutu olan bir husustur. İlacın tabi ki kalıntıları bulunacaktır, önemli olan bunun sıklığının ve miktarının belirlenmesidir. İlaç kalıntıları tüketici sağlığı için potansiyel bir risk teşkil eder. Bu kavramların bu konu kapsamında özellikle göz önüne alınması gerekir. Kabul edilebilir günlük alım tüketici sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olup yaşam boyunca ve günlük kullanılabilecek alım miktarıdır.

Güvenli düzey ise insanlar ve hayvanlar tarafından tüketilene kadar besinler ve yemlerde kullanılmasına izin verilen en fazla miktar ve yoğunluktur. Kalıntıların sebepleriyse ilacın vücuttan arınma süresine uyulmaması, ilaçla ilgili sebepler yani ilacın çeşidi, farmasötik şekli uygulama yolu vb. durumlar, kullanım sorumluluğu ve hastalık hali gibi nedenlerdir. Kalıntılar; ilaç alerjisi, farmakolojik ve toksikolojik etkiler, cinsiyet özelliklerinde değişim ve ruhsal ve psikolojik etkiler gibi birçok olumsuz durumlara sebep olur. Ülkemizde bu konuyla ilgili mevzuat 'Ulusal Kalıntı İzleme Planı' adı altında 1999 yılında başlamış ve konu Avrupa'yla uyumlu hale getirilmiştir. Bugün için resmi çalışmalar 2011 yılı Aralık ayında çıkarılmış olan yönetmelik altında gerçekleştirilmektedir. Genel anlamda değerlendirildiği zaman bu sonuçların kamuyla paylaşılması gerekir. 2006 yılından beri bu verilerin sonuçlarına ulaşılmamaktadır. Aynı şekilde kalıntısı aranan ilaçların dağıtımını ve denetimini sağlıklı bir şekilde sağlamakta önemli bir konudur. İlaç kalıntılarının önlenmesinde veteriner hekimini hayvan yetiştiricilerinin gıda üreticilerinin ilaç imalatçılarının, dağıtıcılarının, satıcılarının ve kamunun büyük sorumluluğu vardır. Sonuç olarak bu kişi ve kurumların duyarlı olması ve toplumun tedirgin edilmeden doğru bilgiye ulaştırılması sağlanmalıdır. Söylediğim gibi ilaç kullanıldığı sürece kalıntı olacaktır, önemli olan bunun miktarı ve süresidir" dedi.

Prof. Dr. Arturo Anadon, "Avrupa Ülkelerinde Veteriner İlaç Kalıntıları ve Avrupa Mevzuatı" başlıklı konuşmasında, hayvanlarda kullanılan ilaçların değerlendirilmesi aşaması, ilaç kalıntılarının değerlendirilmesinde uygulanan Avrupa ülkelerinde uygulanan mevzuat hakkında detaylı bilgiler verdi. Anadon, konuşmasında özellikle ilaç kullanımda uygulanması gereken kurallara dikkat çekti ve yaptıkları araştırmalardan örnekler sundu.

"YENİ ANTİBİYOTİK YOK"

OMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu ise, "Veteriner Antibiyotik Kullanımı ve İnsan Sağlığına Etkileri" başlıklı konuşmasında şunları kaydetti: "Antibiyotikler ve direnç sorunu nedir bunun veterinerlikteki ve çevredeki yansımaları nelerdir ondan bahsedeceğim. Bu ciddi bir sorun, çünkü mikroorganizmalardaki direnç azalıyor bu bütün dünyanın sorunu haline geldi.

Hayvanlarda antibiyotik kullanımı ve direnç probleminin hem insan hekimliğinde hem de veteriner hekimlikte konuşulduğunu görüyoruz. 1940'lı yıllarda yani ilaçların bulunduğu yıllarda çok sayıda yara enfeksiyonu ve zatürrenin penisilinle tedavi edildiğini görüyoruz ancak bu bugün mümkün değil. Yani sorunumuz oldukça büyük ve bu sorun zaman içinde devam ediyor. Çözüm antibiyotikleri düzgün kullanması ama kullanamıyoruz bu durumda yeni antibiyotik bulunması gerekiyor ancak yeni antibiyotik yok.

Yıllar içinde kullanıma giren yeni antibiyotik sayısı az çünkü üretimi kolay değil. Yüzlerce antibiyotikten sadece biri kullanıma giriyor. Çünkü üretimi pahalı ve firmalar antibiyotiğe yatırım yapmaktansa kanser ilaçlarına yatırım yapıyorlar.

Sonuç olarak kullanabileceğimiz antibiyotik az ve yeni antibiyotik yok. Direnç gelişimi duyarlı bakterinin mutasyona uğramasıyla oluşuyor. Direncin yayılımı aynı cins içinde değil farklı türlere de bulaşabiliyor. Antibiyotikler gerçekten kurtarıcı ama bu noktada bir kısır döngü var. Direnç maliyeti artırıyor, çünkü yeni daha güçlü ve birden fazla antibiyotik gerektiriyor. Hastanede yatışa hatta ölüme sebep olabiliyor. Sorun direncin taşınması, yetersiz enfeksiyon kontrolü, hayvanlarda ve insanlarda uygunsuz antibiyotik kullanımı gibi etkenlerdir.

Sadece insanlarda değil hayvanlarda da çok ilaç kullanıyoruz. Kuzey Amerika'da antibiyotiklerin yüzde 50'si hayvanlarda kullanılıyor. Hayvanlarda dirençli mikroorganizmalar çok anlatıldı ama bir başka yönü özellikle dirençli mikroorganizmaların insanlara geçişidir. Bu organizmalar hayvandan çalışanlara, besinlerden de insanlara bulaşıyor. Dirençli organizmalar aynı zamanda çevresel faktörlerle de bulaşabiliyor. Çok farklı direnç genlerinin hayvanlarda saptandığını görüyoruz.

İnsan ve hayvanda antibiyotik kullanımında düşük doz direncin seleksiyonuna sebep oluyor. Çözüm olarak; büyüme amaçlı antibiyotik kullanımın önlenmesi, atık kontrolü, doğru antibiyotik kullanımı gibi maddeleri sayabiliriz. Doğru antibiyotik kullanımı zaman, veriliş yolu, doz ve süre gibi etkenler göz önüne alınarak yapılmalıdır. Sadece insan ve hayvan sağlığı ile ilgilenenler olarak değil, hep birlikte bu konuyla ilgili çalışmamız gerekiyor. Bu toplantıdaki önemli bir tema da antimikrobiyal direnç sistemidir."

Konuşmaların ardından soru cevap şeklinde devam eden sempozyum, konuşmacılara plaket takdim edilmesi ve katılımcılara sertifikalarının verilmesiyle sona erdi.

Haber Ara