İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Mavi Marmara baskını nedeniyle Türkiye'den özür dilemesinin ardından uzmanlar ne dedi?
İşte uzman ve gazetecilerin görüşleri:
İSRAİLLİ GAZETECİ NİR: KEŞKE ÖZÜR 3 YIL ÖNCE GELSEYDİ
İsrail Kanal 2 TV Dış Haber Müdürü Arad Nir, İsrail'in üç yıl önce 9 Türk'ün yaşamını yitirdiği Mavi Marmara baskınıyla ilgili Türkiye'den özür dilemesini ve tazminat ödemeyi kabul etmesini NTV canlı yayınında değerlendirdi.
Özür metnini iki tarafın da kabul ettiğini düşündüğünü belirten Nir, "En azından yapılmış hatalar nedeniyle özür dileniyor. Bu, Başbakan Erdoğan tarafından konmuş şarta da uyuyor" dedi.
İsrail'in özür dileme geleneği olmadığını ifade eden Nir şöyle konuştu: "İsrail'in dost bir ülkenin sivillerini öldürmek gibi geleneği de yoktur. Olaydan hemen sonra Başbakan Netanyahu zaten üzüntüsünü dile getirmişti. Ancak özür ve tazminat konusunda iki taraf anlaşmaya varamamıştı. İki yıl boyunca çok talihsiz durumlar yaşandı."
Arad Nir, İsrail'in özür dilemekte geç kaldığını vurgulayarak, "Keşke 3 yıl önce olsaydı diyorum. Her şey o zaman farklı olabilirdi belki. Ama bizim bir sözümüz var, 'Hiç yoktan iyidir' diye..." şeklinde konuştu.
BAĞCI: OBAMA ÖNCÜ OLDU
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Hüseyin Bağcı:
İsrail Türkiye arasındaki gerginliğin bir an önce giderilmesi isteniyor ve burada Obama öncü. Önümüzdeki dönemde İsrail ve Türkiye'nin önemli rolü var Ortadoğu için. İsrail hüküğmetinin Türkiye'den özür dileme yönünde girişimde bulunması ve bunu Obama aracılığıyla iletmesi önemli olan. Gerginliğin fayda sağlamayacağı konusunda genel bir kanı vardı. Obama'nın bu açıklamayı yapması, Türkiye'yi de biraz daha yumuşamaya itmiş gibi görünüyor. Netanyahu'nun Obama'nın arası kötüydü. Bu konuda Obama ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın etkisi belli oluyor. Başbakan'ın tezlerinin İsrail tarafından kabul edilmesi iyi bir gelişmedir.
SOLİ ÖZEL: HAYIRLI BİR DURUM
Beyaz Saray açıklama yaptı. Obama'nın İsrail ziyaretinde bu işin gerçekleştirilmesi kotarılmış. Netanyahu bu özür konusunda Obama'dan bir şey aldı mı? Bu da önemli bir konu. Doğrusunu isterseniz, bunu Suriye'deki meselelere de bağlıyorum. Çok şaşırdım, beklemiyordum. İlk bilgilere göre bu olay hayırlı bir olay. Ambargo konusu da farklı bir şekle girdi.
İsrail Başbakanı Netanyahu'nun, Başbakan Erdoğan ile telefon görüşmesinde Mavi Marmara baskını nedeniyle Türkiye'den özür dilemesi ve yakınlarını kaybedenlere tazminat ödenmesini kabul etmesi gündeme bomba gibi düştü. .COM, Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun büyük diplomatik başarısı olarak kabul edilen gelişmeyi konunun uzman isimlerine sordu. İşte yanıtları...
HABERTÜRK YAZARI İHSAN BAL: BUNU TÜRKİYE ZORUNLU KILDI
Bu olayda ABD'nin çabası var. En önemlisi de Obama'nın Ortadoğu'daki değişimi yönetebilme isteği ki; bu olayın İsrail ziyareti sırasında olması bunun kanıtıdır. İkinci olarak her iki ülke de Mavi Marmara'dan kazançlı çıkmadı. Görüşmeler zaten bir senedir devam ediyordu. Bu özür o ikinci plan diplomasi çabalarının sonucu. Daha önceki gelişmelerde sadece üzüntü ifade ediliyordu fakat bu durumda bir 'özür' söz konusu. Bunu Türkiye zorunlu kıldı. Ölenlerin tazminatlarına gelince, bu özür tazmimatları da kapsıyor zaten. Abluka şartı ise bu güçlü referans durumunun gevşetileceğini belirtiyor. Evrimsel bir geçişte birden abluka olması söz konusu değil tabii zamanla olacak bir şey. Ayrıca bu özür Türkiye'nin İsrail'le dost olacağı anlamına, yanlış tutumları karşısında onu eleştirmeyeceği anlamına gelmiyor. Fakat iki ülkenin ilişki seviyesini düşürmesi her ikisinin de lehine.
CİHAN HABER AJANSI GENEL YAYIN YÖNETMENİ ABDÜLHAMİT BİLİCİ: ABD İKİ MÜTTEFİKİNİ BARIŞTIRMAK ZORUNDA KALDI
Zamanlaması sürpriz olsa da özrün kendisi sürpriz olmadı. Özellikle İsrail'deki seçimlerden sonra böyle bir gelişmenin olabileceğine dair Türkiye'nin beklentileri vardı. Hem ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin Türkiye ziyareti surasında hem de diğer temaslarda bu konuda çalışmalar olduğu biliniyordu. Obama'nın da İsrail- Filistin'e yaptığı ziyaretin en somut sonucu bu oldu. İsrail'de seçim sonrası yeni hükümet 6 gün önce oluştu ve bu hükümette aşırıcı partiler yer almadı. Bu yüzden Netanyahu'nun eli biraz daha rahatladı. Ayrıca Ortadoğu'daki diğer gelişmeler; hem İran faktörü, hem Suriye, Amerika'ya iki müttefikini buluşturmak- barıştırmak konusunda bir zorunluluk yarattı. Zaten Türkiye de belli şartlar ileri sürse de ilişkileri tamamen koparmadı. Ticari ilişkiler devam etti. Özür, tazminat ve ambargonun kaldırılması şartları konusunda geri adım atmadı. Sonuçta uzlaşma metni Netanyahu'nun masasında imza için duruyor deniliyordu. Demek ki süreç için düğmeye basıldı.
MEHMET BARLAS: ÖZÜR İSRAİL'İN YANLIŞLARINI DÜZELTMESİNE YARDIMCI OLACAK
Türk dış politikası açısından da Ortadoğu dengeleri açısından da çok olumlu bir gelişmedir. Türkiye ile İsrail, İsrail kurulduğundan beri çok yakın ilişki içindeydi. İsrail'in son dönemde izlediği politikalar bu ilişkiyi incitti. Özellikle Mavi Marmara olayı ve Gazze ablukası bu ilişkilerin ana nedeniydi. Belli ki, Başkan Obama da devreye girdi, belli ki, İsrail'de de akıl ve hesap ağır bastı. Türkiye ile İsrail ilişkilerinin düzelmesi Ortadoğu'da çok sağlıklı bir gelişmedir. Başbakan Erdoğan ile Başbakan Netanyahu'nun yeniden diyalog kurmaları da bence alkışlanacak bir gelişmedir.
Dünya değiştiğine göre, dün ne varsa yarın bundan çok farklı olabilir. Bence Türkiye ile İsrail mutlaka çok iyi ilişki içinde olmalı, bu İsrail'in yanlışlarını düzeltmesine yardımcı olacaktır.
SABAH GAZETESİ DIŞ HABERLER VE DIŞ YAYINLAR MÜDÜRÜ ALPARSLAN AKKUŞ: TÜRKİYE'NİN LİDERLİĞİ TESCİLLENDİ
Başkan Obama'nın başından beri sembolik diye nitelediğimiz İsrail gezisinde Türkiye'nin bir şekilde gündeme gelmesini bekliyordum ancak Netahyahu'dan böyle bir özür telefonu gelmesini açık söyleyeyim, beklemiyordum. Obama işi şansa bırakmamış ve Başbakan Erdoğan'ı yanından aramasını söylemiş Netanyahu'ya. Üçlü bir telefon görüşmesi gerçekleşmiş.
Erdoğan'ın Davos'taki çıkışından sonra gerilen ilişkiler İsrail'in Mavi Marmara saldırısından sonra tamamen koptu. İlişkilerin düzelmesi için İsrail tarafının yerine getirmesi gereken özür ve tazminata ek olarak Gazze'deki ablukayı kaldırması şartı da eklenince, İsrail çözümsüzlüğü tercih eder oldu. Arap Baharı'ndan sonra bölgede yaşanan gelişmeler nedeniyle, ABD bölgedeki iki güçlü müttefiki arasındaki gerilimi daha fazla taşıyamaz hale geldi. Türkiye'ye bu noktada daha önce de çağrı yapan Obama, Erdoğan'ın net duruşunu açık bir şekilde gördü. Netahyahu'yu yola getirmek hem uluslararası hukuk hem de siyasi konjonktür gereği daha doğru bir adımdı. Obama bunu başarmış oldu.
Laf cambazlıklarına girmeden özür dileyen ve tutarını henüz bilmediğimiz bir tazminatı ödemeye razı gelen Netanyahu'nun Gazze ablukası konusundaki açıklamaları da pozitif. Dün içeride Kürt sorununda önemli bir eşiği geçen Erdoğan, bugün de dış politikada kritik bir hamle gerçekleştirmiş oldu.
SETA BAŞKANI TAHA ÖZHAN: İSRAİL YENİLMİŞTİR
Bu özrün Türkiye açısından bir orijinalliği yok. Türkiye'nin bunun üzerinden çok fazla beklenti içerisine girecek değil. Türkiye, bir mağduriyetin, özür, tazminat ve ambargonun kaldırılması taleplerinin yerine getirilmesiyle karşı karşıya. Bu anlamda bir orijinallik yok. Orijinallik İsrail açısından var. İsrail ilk kez bir ülkeden bu anlamda tavrını geri çekiyor, suçlu olduğunu kabul ediyor. Bu özrün anlamı, İsrail'in suçunu kabul etmesidir ve karşılığında da bir bedel ödemesidir. Ödeyeceği bedel de, iddialarının tamamından vazgeçmiş olması ve suç işlediğini kabul etmiş olması. Suçun bir sonucu olarak mağdur insanlara tazminat ödemesi, son olarak da Gazze'de sürdürdüğü işgalin ablukasını ortadan kaldırmaya yönelik adımlar atmayı kabul etmesi.
Ortadoğu'da özellikle son 2.5-3 senedir yaşanan değişimin oluşturduğu baskıya ve bu değişimde çok aktif bir rol üstlenen Türkiye'nin oluşturduğu baskıya İsrail yenilmiştir. Obama bir araç sadece. Elbette bir fonksiyonu olmuş olabilir, detayları çıkacaktır yavaş yavaş ama bu çok üzerinde durulması gereken nokta değildir. Eğer İsrail, bunun üzerinde durursa, bu onu zayıflatan bir şeydir. İsrail diye bir aktör yok, Obama ve Amerika diye bir aktör var. Onların belirlediği bir siyaset konusunda ancak pozitif ve proaktif adım atan bir ülke durumuna düşmüştür. Bu aslında İsrail'i çok daha gerileten bir şey. Obama'nın bu meselede aktif rol oynaması İsrail'i güçlendirmiyor, tam aksine zayıflatan bir şey. Çünkü İsrail, bu bölgede güçlü bir aktör olmak istiyorsa bu kararları kendisi katliamı yaptıktan sonra almalıydı aslında.
Bu özür sadece bir suçun ortadan kaldırılmasına yardımcı olur. Onun dışında Türkiye-İsrail ilişkilerinde hızlı bir şekilde eski günlere dönüleceğini ben zannetmiyorum.
PROF. DR. MENSUR AKGÜN: MÜTHİŞ BİR DEĞİŞİM
İyi bir sayfa açılıyor, müthiş bir değişim. Türkiye'nin üç ön koşulu vardı, ikisi zaten karşılanıyordu. Biri Gazze'ye uygulanan ambargonun kalkması, ki bu hafiflemişti. İkincisi tazminat konusu, İsrail bu konuda
hiç direnmemişti zaten. Üçüncüsü özür meselesi... Bu çok önemli bir sorundu çünkü özürden sonra israil'in iç politikasında çok büyük sarsıntı yaratacağı düşünülüyordu ve aynı zamanda özrün bir işe yaramayacağı çünkü Türkiye'nin İsrail karşıtlığı üzerinden bir bölge politikası geliştirdiği ve politikanın Türkiye'nin işine yaradığı öne sürülüyordu. Özür konusunda karamsar bir çekimserlik vardı. Belli ki Obama'nın araya girmesiyle bu çekimselik ortadan kalktı ve ilişkilerin normalleşmesi adına çok önemli bir adım atıldı.
Gazzeye abluka zaten büyük ölçüde kalktı. Gazze'yi abluka altına alan tek ülke İsrail değil, Mısır da buınu yapıyordu. Bunun unutmamak gerekiyor. Kızılay tırları insani yardım götürdüler Gazze'ye ve İsrail izin verdi.
Bir süredir İsrail bu konuda üzerine düşen sorumlulukları yerine getiriyordu. Askeri açıdan oradan tehdit algıladıkları bir takım kontroller devam ediyor fakat sorun çözülürse bunlar da aşılacak.
Ciddi bir değişim yaşanıyor. Dün Kürt sorununun çözümü adına çok ciddi bir adım atıldı, bugün de İsrail'den özür geldi. Bu Türkiye'nin Ortadoğu'da zaten varolan ağırlığını iyice güçlendirecektir.
PROF. DR. BERİL DEDOĞLU: ABD'NİN ORTADOĞU'DA TÜRKİYE'YE NE KADAR İHTİYACI OLDUĞU GÖRÜLDÜ
Obama'nın araya girdiği çok açık. Zira Obama'nın ziyarette İsrail'den Ortadoğu barışı için İsrail'in bazı konularda geri adım atması gerektiğini söyledi. Dolayısıyla Türkiye ile itiş kakış sürdüren bir İsrail'in de bölge dengeleri açısından ABD'nin çıkarlarına hizmet etmediğini savunuyordu. Dolayısıyla bu zamana kadar ki girişimlerden sonuç alınamamıştı. Bu defa bizzat kendisi bölgeye giderek bunun sonuçlanması için alenen bir talepte bulunmuş olmalı. Tek konu tabiki İsrail-Türkiye ilişkileri değil. Bölgenin geleceği açısından farklı dengelerin hesaplandığı ve bu şartlar altında İsrail ile Türkiye'nin "küs" olmasının mümkün olamayacağını muhtemelen izah etmiş olmalı. Buradan şunu da anlıyoruz: ABD'nin Ortadoğu'daki çıkarları açısından Türkiye'ye ne kadar ihtiyaç duyduğunu gösteren bir durum.
İsrail'in Türkiye'den özür dilemesini sağlayan süreç, Arap Baharı'ndan sonra Ortadoğu'da yaşanan belirsizliktir.
Ortadoğu'daki dengeler her an değişebilir. Filistin ile İsrail arasındaki anlaşmazlıkların masaya tekrar taşınabilmesi ve taraflar arasında görüşülebilmesi için Türkiye aktif olarak devrede olacak. Ayrıca Suriye'de yeni rejimin kurulması halinde İsrail kendi güvenliğinin sağlanmasını garanti altına almak istiyor. Bunu da Türkiye verecektir. Öyle anlaşılıyor. Bunun karşılığında da Türkiye, İsrail'e İran'ı ikide bir tehdit edip durma savaş durumu ortaya çıkarma diyecektir. Çünkü ortaya çıkacak bir savaşın, zaten son derece karmaşık olan yapıyı daha da beter hale getirecektir. Bu şartlar altında Suriye'de yeniden yapılanma sürecinde Türkiye'nin, hem İsrail'i tehdit etmeyecek hem de aşırı Batı karşıtı olmayan içine Kürtleri de alacak özerk bir yapı için çalışacağı görülüyor.
Özür, uluslararası hukuk açısından çok birşey ifade etmez. Daha çok siyaseten iyi niyet anlamına gelir.