Dolar

34,8660

Euro

36,7937

Altın

3.049,56

Bist

10.118,10

''Türkiye'de nükleer enerjiye karşı lobiler var''

Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, nükleer enerjinin en temiz enerji kaynaklardan biri olduğunu, ancak Türkiye'de nükleer enerjiye karşı lobiler bulunduğunu belirtti.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-10 13:34:45

''Türkiye'de nükleer enerjiye karşı lobiler var''
TIMETURK / Haber Merkezi

Enerji güvenliği çerçevesinde değerlendirmelerde bulunan Güney, ''Nükleer, özellikle dünyada bu enerji güvenliğini çeşitlendirme açısından en temiz enerji kaynaklarından biri. 2006-2007döneminde sadece Asya'da ve Ortadoğu'da 14 ülke nükleer reaktör talebiyle ortaya çıktı'' dedi.

Nükleer silahın yayılmasını önleyen 4. maddede boşluk olduğunu savunan Güney, ''Nükleerenerji meselesinde en önemli sorunlardan biri, nükleer silahların yayılmasını önleyen anlaşmaile ilgili yapılan 4. madde. Bu maddede yer alan boşluk nedeniyle sivil amaçlı başlamış enerji ediniminin mesela Kuzey Kore örneğinde olduğu gibi, silahlanmaya yönelmesi söz konusu oldu. Bu, jeo-stratejik anlamda bir askeri tehdit olarak algılanıyor'' diye konuştu.

Nükleer reaktörlerde ortaya çıkan bazı kazalara da değinen Güney, ''Çernobil ve son olarak Fukişima örneğinde olduğu gibi nükleer güvenceyi sağlayacak tedbirlerin alınması gerekiyor'' değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'de nükleer enerjiye karşı lobiler olduğunu savunan Güney, şunları kaydetti:

''Türkiye teknoloji bağımlısı bir ülke. Akkuyu ile ilgili anlaşma ve diğerlerinde de bu yönde pozitif bir gelişme olacağını düşünüyorum. Bu, tabi ki dışa bağımlılığı azaltacak bir gelişme, ancak zaman istiyor. Türkiye nükleer enerjide biraz gecikti maalesef. Kimi zaman engellendi kimi zaman kendisi irade gösteremedi. Ama bugün gelinen nokta konusunda iyimserim. Ancak Türkiye'de lobiler var, yani buna karşı olan; ama bu konu, tam anlamıyla bilimsel olarak açıklanamadığı için yanlış da algılanabiliyor. Nükleer dediğimiz zaman öncelikle herkesin kafasında silah geliyor. Bunu anlatmak lazım.''

''TÜRKİYE'NİN 57 YILLIK NÜKLEER MACERASINDA TEK BİR SANTRAL BİLE KURULAMADI''

AA muhabirinin Hazar Strateji Enstitüsü'nden (HASEN) aldığı bilgiye göre, Türkiye'nin her geçen gün büyüyen ekonomisi beraberinde enerji ihtiyacını da ortaya çıkarıyor. Fosil enerji kaynakları açısından dışa bağımlı bir ülke olan Türkiye, Enerji Bakanlığı verilerine göre, enerji üretiminde de yüzde 74 oranında dışa bağımlı. Kullanılan doğalgazın yüzde 98'i, petrolün yüzde 92'si, kömürün yüzde 20'si ithal ediliyor. Elektrik talep artışında dünyada Çin'den sonra ikinci, Avrupa'da ise birinci sırada. Buna bağlı olarak talep artışı da yıllık ortalama yüzde 7 ila 8 civarında gerçekleşiyor. Oysa bu oran AB'de sadece yüzde 1,5 seviyelerinde bulunuyor.

HASEN enerji uzmanlarına göre, 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisine girmeyi hedefleyen Türkiye'nin enerji talebinin de iki kat artacağı öngörülüyor. Bu çerçevede nükleer enerji, Türkiye'nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmesinde büyük rol oynuyor.
Türkiye'nin nükleer enerjideki tarihsel gelişimine de değinen HASEN uzmanlarına göre, ilk kez 1956 yılında Atom Enerjisi Komisyonu kurulmasına rağmen yıllar içinde uygulamaya bir türlü geçilemedi. 1967 yılında hazırlanan 2. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın nükleer enerji kısmı başarısız oldu. TEK Nükleer Enerji Dairesi ise 1972 yılında kuruldu, Akkuyu'ya 1976 yılında yer lisansı verildi.

Yıllar içinde nükleer enerji konusunda açılan ihaleler peş peşe iptal edildi. 1996-2000 yılları arasında açılan ihalenin kararı 8 defa ertelendi. 2010 yılında ise Rusya ile hükümetler arasında anlaşma imzalanarak Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) Elektrik Üretim AŞ kuruldu. Türkiye'nin 57 yıllık nükleer enerji macerasında şimdiye kadar tek bir santral bile kurulamadı.

Dokuz şiddetinde depreme dayanıklı olarak inşa edilecek Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde ise, ilk güç ünitesi inşaatının 2019 yılında bitirilmesi hedefleniyor, dördüncü güç ünitesinin işletmeye alınması ise 2022'yi bulacak.

''DÜNYA ELEKTRİK İHTİYACININ YÜZDE 13,5'İ NÜKLEERDEN KARŞILANIYOR''


Gelişmiş ülkelerin yanı sıra petrol ve doğalgaz zengini ülkelerde bile nükleer santraller kurulduğuna dikkati çeken HASEN uzmanlarına göre, 31 farklı ülkedeki 437 nükleer reaktör, dünya elektrik ihtiyacının yüzde 13,5'ini karşılıyor. Üstelik 64 yeni nükleer reaktör de inşaat aşamasında. Dünyada en çok nükleer reaktörün yer aldığı ABD'de 104 reaktör işletimde bulunuyor. ABD'yi 58 reaktörle Fransa, 51 reaktörle Japonya, 32 reaktörle Rusya, 21 reaktörle Güney Kore takip ediyor. 2022 yılına kadar artan enerji ihtiyacına paralel olarak 151 yeni reaktörün yapılması planlanıyor.

Nükleer enerjinin turizm gelirlerini etkileyip etkilemeyeceği noktasında ise HASEN uzmanları, turizmin yoğun olduğu Fransa, İspanya ve İngiltere'de kurulan nükleer güç santrallerinin, bu ülkelerin turizmini fazla etkilemediğini iddia ediyor.

HASEN uzmanları, her yıl 55 milyon turist çeken Fransa'nın Başkenti Paris'in yalnızca 70 kilometre uzağındaki reaktörün de, bu durumu somut olarak gösterdiğini savunuyor.

''NÜKLEER ENERJİ, TÜRKİYE'NİN ENERJİ TEDARİK ZİNCİRİNİN SADECE BİR HALKASI''


Nükleer Uzmanı Bala Şentürk ise, Türkiye'nin enerji kaynaklarını bir an önce çeşitlendirmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları ifade etti:

''Nükleer enerji, Türkiye'nin gelecekteki enerji sorununu çözmeye katkı sağlayacak enerji tedarik zincirinin sadece bir halkası. Sadece üçüncü dünya ülkelerinde değil, tüm Avrupa'da bir nükleer rönesans söz konusu. Bu konu turizmi etkileyecek derecede olumsuz kamuoyu yaratmadı.

Türkiye de enerji tedarik denklemini çeşitlendirmek adına nükleer enerji santrallerinin kurulmasını da bir alternatif olarak görüyorsa da, kamuoyunun asıl ilgisizliği sebebiyle, bırakın turizm sayılarının düşmesine sebep olmayı, yatırımcı bulmakta zorluk çekiyor. Düşük maliyeti, hızlılığı ve verimliliği açısından Almanya yeni nesil kömür santralleri üzerinde çalışmaktadır. Dolayısıyla Türkiye bu alternatifleri de göz önünde bulundurmalıdır.'' (AA)

Haber Ara