Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Adnan Oktar: Hz. İsrail'in soyu mübarek bir soy

Adnan Oktar, aslen nereli? Ailesi nerede? Evli mi, çoluğu çocuğu var mı? Namazla, oruçla arası nasıl? Maddi durumu nasıl?

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-07 11:06:39

Adnan Oktar: Hz. İsrail'in soyu mübarek bir soy
TIMETURK / Haber Merkezi

Adnan Oktar'ın Habervaktim'den Fatih Akkaya'ya yaptığı  çarpıcı açıklamalar ; 

-Adnan Oktar kendini nasıl anlatıyor? Adnan Oktar’a göre Adnan Oktar kimdir?

Ben Allah’ın aciz bir kuluyum. Allah’ı çok seviyorum, deli bir aşkla seviyorum. Allah sevmeyi ve sevilmeyi seviyor. Ben de insanların birbirlerini sevdikleri, çiçekleri, kedileri, kuşları sevdikleri, rahat neşeli yaşadıkları, merhametli oldukları bir dünya olsun istiyorum. Allah’ın istediği güzel ahlak hakim olsun istiyorum.

“AİLEM KLASİK CHP’Lİ, LAİK BİR AİLE”

-Ankara Bala’lısınız. Bize biraz çocukluğunuzdan bahseder misiniz? Liseyi de Ankara’da okudunuz. Lise yıllarınızdan aklınızda kalanlar nelerdir? Anılarınız, hiç unutamadığınız olaylar vs. bizimle paylaşır mısınız? Bize biraz da ailenizi anlatır mısınız? Ne iş yaparlardı, gelir düzeyi nasıldı? Şimdi ilişkileriniz nasıl, halen Ankara’dalar mı?

Dedelerim aslında Kafkasya’dan göç etmişler Türkiye’ye, Rus zulmü sırasında. Seyyidim ben, Rus devlet kayıtlarında soy ağacımı detaylı olarak tespit ettik. Dedem Ömer Beyin dedesi Beslen Arslan Kasayev'in kökeni Nogay Hanlığı'na dayanıyor, Beslen Arslan Kasayev'in ailesi Arslanoğulları olarak da biliniyor. Arslanoğulları, 1827 yılında Kafkas Valiliği için hazırlanan bir belgede adı geçen 21 seyyid ailesinden biri. Dedem Ömer Bey de Kafkasya’da doğmuş, 1902’de Ankara Bala kasabasına yerleşmiş. Liseyi Kurtuluş Lisesinde okudum. Ailem klasik CHP’li, laik bir aile. Dışa dönük, neşeli, esprili bir gençtim. İnce düşünceliydim, insanların kalplerini kırmamaya hep özen gösterirdim. Dini bilgim o zaman pek yoktu. Sonradan detaylı olarak dini öğrendim. Ama daha lise çağındayken düşünmeye başlamıştım, bu insanları bu kadar savaşa, kavgaya iten nedir diye? Birinci dünya savaşını, ikinci dünya savaşını okuduğumda bunun arkasında bir şey olması gerektiğini anladım. İnsanlar bir günde komşusunu öldüren bir canavara dönüşmez. İncelediğimde gördüm ki asıl bela materyalizm ve Darwinizm.



-Evli misiniz? Hiç evlendiniz mi? Tek başınıza mı yaşıyorsunuz?

Hayır evlenmedim. Üstadım, canım Bediüzzaman Hazretleri’nin yoluna uyuyorum. Genelde hiç yalnız olmam ben. Hayatımın hiçbir anını kendim için yaşamam. Her zaman önce Müslüman kardeşlerim vardır.

“İSRAİL’İN SOYU, MÜBAREK BİR SOY”

-İnternet sitenizde, şecerenize dair bilgiler paylaşıyorsunuz, neden? Hakkınızda farklı iddialar mı var ki?

Seyyid olduğumun belgelerine yaptığımız kapsamlı çalışmalar sonrasında ulaştık. Bu belgeler önemli, kıymetli, tarihi belgeler. İnternet yayınlanması da bu yönden önemli. Bazı internet sitelerinde, facebook’ta falan görüyorum, annemi ve babamı Musevi olarak resmeden çeşitli açıklamalar var. Çok komik resimler bunlar. Bunu yapan arkadaşlar kendilerince Musevi olmayı kötü bir şeymiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Oysa Hz. İbrahim’in soyundan geliyor Museviler de, Peygamber soyu Hz. İsrail’in soyu, mübarek bir soy. Bir Müslüman için bir şeref bir güzelliktir Peygamber soyundan gelmek. Ki benim de soyuma detaylı olarak baktığınız zaman Hz. Davud’a kadar uzandığını görürsünüz. Hz. Davud soyundan olmakla onur duyarım ben.

-Liseden sonra, üniversite tahsili için İstanbul’a yerleşiyorsunuz. Nasıl bir İstanbul’la karşılaştınız? Mimar Sinan Üniversitesi’nde geçirdiğiniz yıllar nasıldı? MSÜ’de hangi bölümü okudunuz, mezun oldunuz mu?

Açıkçası ben Mimar Sinan Üniversitesi’ni özel olarak seçtim. 1980 öncesi dönem Güzel Sanatlar Fakültesi adeta Marksizm’in ve solun kalesi konumundaydı. Düşündüm, en iyi faaliyet yapacağım, en etkili olacağım yer olarak gördüm. Sınavlara girdim ve üçüncülükle kazandım. 15 Kasım 1979’da geldim İstanbul’a. Hatta çok ilginç tam geldiğim gün ünlü Indepentenda Gemisi patlaması olmuştu. İstanbul çok hareketliydi. Güzel Sanatlar Fakültesi’nde herkese tebliğ yaptım.

-Tebliğden kastınız?

Evrim Teorisi konusunda örneğin… Özellikle dönemin hocaları mesela Hilmi Yavuz Hoca’yla çok konuşmalarımız oldu. O zamanlar kendi öğrenci imkanlarımla ince bir Evrim Teorisi kitapçığı bastırmıştım. O kitapçığı Hocalara veriyor, “Hocam inceleyip düşüncelerinizi, eleştirilerinizi söyler misiniz?” diyordum. O dönemde böyle bir çalışmayı ilk defa ben yapmıştım ve müthiş etkili olmuştu.

ACI VEREN HER İDEOLOJİNİN TEMELİNDE DARWİNİZM VAR

-Sizi materyalist felsefe ve Darwinizm’le mücadeleye iten ne oldu? Evrim Teorisi adlı kitabınız büyük ilgi uyandırdı. Kitap yazmaya karar vermeniz nasıl oldu?

Dediğim gibi daha lise yıllarındayken asıl konunun Darwinizm olduğunu görmüştüm. İnsanlar genelde sorunun dışta görünen yüzüne bakıyorlar, “şu bize acı çektiriyor, bu sistem yanlış” diyorlar. Oysa sırtlarına adeta bir pençe atılmış, bunu göremiyorlar. Darwinizm işte bu pençe. Emperyalizm de komünizm de faşizm de özetle insanlara acı veren her ideolojinin temelinde Darwinizm var. İnsanların sözde tesadüflerin ürünü olduğunu söylemek, dünyayı bir kaos gibi göstermek, her şey tesadüften ibaret demek insanlara acı çektiriyor. Ve insanların doğruyu görebilmeleri için önce putlarını kırmak lazım Hz. İbrahim gibi. Allah’ın izniyle, ben de bu kitaplarımla Darwinizm putunu yerle bir ediyorum, tabi ilimle ve bilimle inşaAllah.

-Ve hapse atılıyorsunuz. Neydi olay? Hapis günlerinizle ilgili aklınızda kalanlar nelerdir? Çıktıktan sonra ilk işiniz ne oldu?

Yahudilik ve Masonluk kitabının basılmasından sonra oldu. Kitabı yayından kaldırmam için çok teklifler geldi, baskılar oldu, sonra da hapishane ve akıl hastanesinde, toplam 19 ay kaldım. Tek bir sözümden dolayı, “Türk milletindenim, İslam ümmetimdenim” dediğim için akıl hastanesinde en azılı delilerin arasında tutuldum. Ayağımdan zincirle yatağa bağlı olarak üstelik. O zaman hastane yönetiminde Yıldırım Aktuna vardı, sağolsun bayağı bir ısrar etmem üzere yatağa bağlı olduğum zinciri namaz kılacak, secdeye varacak kadar uzatmışlardı. Hastaların birbirini öldürdüğü, son derece tehlikeli bir ortamda kaldım. Ortamı daha ilk gördüğüm anda özel bir imtihan olduğunu anladım, o kadar belli ve o kadar detaylı ve güzel yaratılmış ki, maşaAllah. Ama bu dönem arkadaş çevremin en genişlediği dönemlerden biri oldu ve 19 ay sonra hakkımda karar veren savcı, yani yine aynı savcı bu sözde bir suç unsuru yok dedi ve beraat ettim.

BU DEĞİRMENİN SUYU NEREDEN GELİYOR?

-Kitap sayınız nedir? Kitaplarınızın kağıdı, baskısı vs yönünden hayli kaliteli olması dikkat çekiyor. Ve genelde ücretsiz dağıtılıyor bu kitaplar. Bu değirmenin suyu nereden geliyor?

Kitap sayım 300’ü geçti, 70’den fazla dile tercüme edildi. Allah yolunda yapılan hizmetten para alınmaz. Bu çok büyük ayıp olur. İnsanlara Allah’ı anlatan, dini anlatan, onları güzel ahlaka davet eden hiçbir çalışmadan para kazanılmaz. Böyle bir şeyi asla kabul etmem. Ben de arkadaşlarım da sahip olduğumuz imkanları Allah yolunda değerlendiriyoruz, Allah da o yüzden çok bereketli kılıyor. Çok güzel ticari çalışmalarımız oluyor. Ama biz malı dünya hırsıyla sevmiyoruz, Allah’ın verdiği bir nimet olduğunu biliyoruz. Allah da elhamdülillah bol bol veriyor.

-Kitaplarınızda neden müstear isim kullanıyorsunuz? Neden Harun Yahya ismi?

İki mübarek Peygamberin Hz. İsa ve Hz. Musa’nın yardımcıları olan iki kutlu Peygamberin isimlerini yad etmek için. Allah’ın da inşaAllah bu çalışmalarımla beni Resulullah (sav)’in yardımcılarından kabul etmesi duasıyla seçilmiş bir isim bu. Uzun yıllar sadece Harun Yahya ismiyle çıktı kitaplarım, ama artık kendi adımı da kullanıyorum.



-Bugünlerde nelerle meşgulsünüz? Yeni kitap çalışması var mı?

Benim her günüm Allah için geçer. 30 yılı aştı, hiç tatil yapmadım, kendime hiçbir günü ayırmadım. Her dakikam tebliğ, sohbet, kitap çalışmaları, televizyon programları gibi çalışmalar geçiyor ve elhamdülillah çok bereketli geçiyor. Tabi yeni çalışmalarım var, hep devam ediyor kitaplar. Geçtiğimiz aylarda Komünist Kürdistan Tehlikesi isimli kitabım çıktı ve çok kısa süre içinde yeni baskısı yapıldı. Bir de İttihad-ı İslam kitabı var yeni çıkanlar arasında, hem Bediüzzaman’ın sözleri hem de bazı Nur talebelerinin yanılgılarını ortaya koyan. MaşaAllah bu kitap da çok etkili oldu. 6 baskısı yapıldı, tüm Türkiye’de on binlerce insana ulaştı.

“TİCARİ FAALİYETLERİM VAR AMA BUNLARIN NELER OLDUĞUNU SÖYLEMEM”

-Maddi durumunuz nasıl? Sabit akar(lar)ınız var mı, varsa neler? Mal varlığınız hakkında bilgi verir misiniz bize birazda?

Benim üzerime hiçbir malım yok, takım elbiselerim ve ayakkabılarım dışında. Dünyada bir mal beklentim de yok. Dediğim gibi ticari faaliyetlerim var, ama bunların neler olduğunu söylemem. Allah’a şükür güzel kazanıyorum, Allah bereketini artırsın.

-Son derece renkli bir kişiliksiniz. Giyim kuşamınızdan saç ve sakalınıza kadar… Giyim kuşam konusunda bir danışmanınız var mı yoksa tamamen kendiniz mi karar veriyorsunuz?

Kendim seçiyorum kıyafetlerimi. Eğlenmeyi, gülmeyi, şakalaşmayı seviyorum ben. Ağır ol molla desinler diye bir gayretim yok. Samimi olarak Allah’ı seviyorum, Allah için gayret ediyorum. Hocalık, alimlik iddiam yok. İnandığım gibi yaşayan bir insanım. İnsanların neşesiz, sevgisiz, merhametsiz, kavgacı, saldırgan bir anlayışa yönlendirilmesine karşıyım. Herkes alabildiğine özgür, rahat, sevinçli olsun istiyorum. Tüm milletimi çok seviyorum, çok güzel yaşasınlar istiyorum.

-Bir gününüz nasıl geçiyor, kısaca anlatır mısınız?

Genelde en fazla 4 saat uyurum. Hemen hemen tüm gazetelerin önemli haberlerini hızlıca okur, değerlendiririm. Spor yaparım, doğal sporları çok seviyorum. Bahçeyle uğraşmayı seviyorum. Peygamberimiz (sav) de biliyorsunuz gül yetiştirirdi, düşünün çöl ortamında gül yetiştiren bir insan. Öyle seviyor güzellikleri. Ben de her türlü güzelliği çok seviyorum, her güzelliği yaratan Allah’a aşığım çünkü. Genelde bu temel şeyler dışındaki tüm vaktim İslam’ı tebliğ çalışmasıyla geçiyor.

-Dışarı çıkıp, halkın arasına karışır mısınız?

Evet zaman zaman çıkıyorum, alışveriş merkezlerine gidiyorum. Kanyon’a, İstinye Park’a gittiğim oluyor, Bebek’e gidiyoruz arkadaşlarımla bazen.

-Dinimizin en temel görevlerinden namazla, oruçla aranız nasıl? Cuma namazlarını genelde hangi camide kılıyorsunuz?

Lisede başladım namaz kılmaya. O zamandan beri elhamdülillah 5 vakit kılıyorum. Ben de arkadaşlarım da namazlarımızı hiç aksatmayız, 5 vakiti de vakitlerinde kılarız inşaAllah. Oruç da lise yıllarından beri tutuyorum. Cuma namazlarını genellikle arkadaşlarımla birlikte evde kılıyorum.

(habervaktim)




Haber Ara