Kara listeye alınan Hizbullah'ın Suriye sorunu
Tanınmış düşünce kuruluşu Washington Enstitüsü'nden Matthew Lewitt'in Lübnan Hizbullah örgütü hakkında kaleme aldığı analiz
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-03-05 09:50:47
Hizbullah “direniş silahları”nı Suriye’deki kardeş Müslümanlara çevirerek Lübnan’da ve dünyadaki pozisyonunu yıkıyor.
Şubat başında İsrail uçakları Şam eteklerinde hava saldırısı gerçekleştirerek Hizbullah’a giden uçaksavar silahlarının bulunduğu bir konvoyu vurdu. Saldırı Allah’ın Partisi’nin Suriye’deki savaşa doğrudan müdahil olduğunun ve Hizbullah’ın kaos ortamını kullanarak silah depolarını doldurmaya çalıştığının, zincirleme bir reaksiyon doğurarak Suriye’yi daha da istikrarsızlaştıracağının son göstergesidir. Göründüğü üzere Hizbullah gerçekten bir direniş hareketidir, Lübnan ve Suriye’de özgürlüğe karşı direniş…
Saldırıdan 4 gün sonra İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak Münih Güvenlik Konferansı’nda saldırının “dediklerini yapacaklarının” ispatı olduğunu söyledi. Çatışmanın başlangıcından beri İsrail ileri silah sistemlerinin Hizbullah’ın eline geçmesini engelleyeceklerini söyledi. Şam ve Tahran belli belirsiz misilleme tehdidinde bulunarak istikrarsızlığın sınır ötesine taşması korkularını daha da artırdı. İsrail saldırısından sonra Washington, Esed’i Hizbullah’a silah sağlayarak bölgeyi daha fazla istikrarsızlaştırmaması konusunda uyardı.
Suriye hükümeti ve müttefikleri olan Hizbullah ve Tahran saldırıyı kınadı. Hizbullah “Suriye rejimi, ordusu ve halkı ile tam dayanışma içinde olduklarını” bildirerek saldırıyı “Suriye’yi, ordusunu ve direniş eksenindeki hayati rolünü yok etmeye çalışan küresel bir komplonun parçası” olarak tanımladı. Suriye devlet medyası SANA’ya göre Esed İsrail’i ülkesini istikrarsızlaştırmak ve zayıflatmaya çalışmakla suçladı. Ancak harabeye dönen ülkede en fazla istikrarsızlık yaratan güçlerden biri Esed’in müttefiki Hizbullah’tır.
Suriye isyanı 2 yıla yaklaşırken Esed muhalifler ve sivil halkla savaşmak için Hizbullah güçlerine daha fazla dayanıyor. Muhalifler uzun süredir Hizbullah’ı rejime yardım etmek ve savaşçılarını Suriye’ye göndermekle suçluyor. Haziran 2011 olmadan insanlar sadece Esedin devrilmesi için değil, Hizbullah’a karşı da protesto gösterileri yapmaya başlamışlardı. Lübnanlı bir gazetecinin ifade ettiği gibi Hizbullah’ın masumiyet maskesini yırtan Suriye’deki faaliyetleri olmuştu.
Ayaklanma başladıktan birkaç hafta sonra Nasrallah’ın bizzat kendisi Suriyelilere rejimin yanında yer almaları çağrısında bulunmuştu. Buna rağmen Hizbullah Arap ülkelerinde askeri roller oynadığını inkâr ediyor. Saf değiştiren eski bir üst düzey rejim istihbarat görevlisi Suriye ordusunun kendi başına isyanla baş edemediğini söylemişti. “Kalifiye keskin nişancıları ve ekipmanları yoktu. Hizbullah ve İran bunları sağladı.” dedi.
Ağustos 2012’de Amerikan Hazinesi Hizbullah’ı Suriye rejiminin muhalefete karşı şiddetlenen barbarca saldırılarına eğitim, danışmanlık ve geniş lojistik desteği verdiği gerekçesi ile tekrar kara listeye aldı. Bir ay sonra Hazine, Hizbullah liderleri Hasan Nasrallah, Mustafa Bedreddin ve Telal Hamiye’ye ambargo uyguladığında örgütün içyüzünü tekrar gözler önüne serdi. Suriye uzun süredir silah sağlayarak ve sığınak vazifesi görerek Hizbullah’ı desteklemiştir. Amerikan Hazinesine göre Nasrallah liderliğinde Hizbullah şimdi rejimin barbarca saldırılarına eğitim, danışman ve lojistik destek sağlayarak borcunu ödüyor.
Bu haberler Hizbullah’ın kendi kaynaklarından bile sızmaya başladı. Ekim 2012’de Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Ali Hüseyin Nasıf Hizbullah kaynaklarına göre “cihad görevini ifa ederken” iki koruması ile birlikte Suriye’de öldürüldü. Hizbullah sözcüsü, İbrahim Müşavi Nasıf ve diğer Hizbullah üyelerinin ölümünü doğruladı ancak grup Suriye’deki krize müdahil olduğunu inkar etmeye devam etti. Aylar önce de Hizbullah milletvekilleri gene “cihad görevini ifa ederken” ölen komutanlarından Musa el Şehimi’nin cenaze törenine katılmıştı.
Amerikalı yetkililerin Ekim’de BM Güvenlik Konseyi’ni bilgilendirdikleri gibi, hakikat gören için apaçıktır: Nasrallah’ın savaşçıları Esed’in ölüm makinasının bir parçasıdır. İki ay sonra bir BM raporu Hizbullah savaşçılarının Esed için savaşmak üzere Suriye’de bulunduğunu doğruladı. Hatta Hizbullah Kasım 2012’de kimyasal silah depolarının yakınlarında eğitim kampları bile kurmuştu. Bu silahların yanlış ellere geçebileceği Amerikalıların en büyük korkusu.
Her zaman mezhepçi ve İrancı kimliğini saklayıp zulme karşı mazlumların yanında yer aldığını lanse etmiş bir grubun Alevi azınlık rejiminin Sünni çoğunluğu vahşice katletmesini desteklemesi Hizbullah’ın uzun yıllar sonunda oluşturduğu imajını paramparça ediyor. Neticede Esed rejiminin çöküşünü önlemenin stratejik gerekliliği partinin imajını koruma çabasının önüne geçmiştir. Alevi rejimin yerine Sünni ekseriyeti temsil eden bir hükümet iktidara geldiği takdirde Hizbullah’a çok daha az dostça davranacak, hatta doğrudan aleyhinde bulunacaktır.
Günümüzde Hizbullah Esed rejimi ile hiç olmadığı kadar iç içe geçmiş durumdadır. Allah’ın Partisi “direniş silahları”nı İsrail’e değil Müslüman kardeşlerine çevirmiştir. Bu durum 4 Hizbullah üyesinin BM tarafından Lübnan Başbakanı Refik Hariri cinayetinde suçlu bulunmasından ve Hizbullah’ın Azerbaycan, Kıbrıs, Bulgaristan, Tayland ve Türkiye’deki operasyonlarının açığa çıkarılmasından çok daha fazla Hizbullah’ın Lübnan’da bir siyasi parti ve toplum hareketi konumunu tehdit etmektedir. Eğer Lübnan ve Suriye halkları gerçekten hürriyet istiyorlarsa münasip cevabı vermek kendi tercihlerine kalmıştır.
Bu makale Pressmedya'dan / Abdullah Aslan tarafından çevrilmiştir
SON VİDEO HABER
Haber Ara