Rusya Şanghay çıkışını nasıl yorumluyor?
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen ay Türkiye’nin AB’ye alternatif olarak Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olmayı düşünebileceğini söylemişti. Peki, Rusya bu açıklamayı nasıl değerlendiriyor?
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-02-23 18:41:48
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz ay bir televizyon programında, Türkiye'nin AB'ye tam üye yapılmadığını ifade ederek, kendisinin daha önce Putin’e ‘Bizi Şanghay 5’lisine alın, AB’yi unutalım’ dediğini hatırlatmıştı. Bu açıklama, Türk basınının yanı sıra, Rus basınında geniş şekilde yer aldı.
Ne var ki, çeşitli Rus gazetelerinde konunun ele alınmasına rağmen, Erdoğan’ın açıklamalarına ilişkin olarak Rusya’da, ne Kremlin’den, ne de Dışişleri Bakanlığı’ndan hiç bir değerlendirme yapılmadı.
ŞANGHAY 5'LİSİ NASIL BİR OLUŞUM?
1996 yılında, Çin’in Şanghay kentinde, Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla, ‘Şanghay Beşlisi’ adını alan ve bölgesel güvenlik alanında derin işbirliğini öngören oluşum ortaya çıktı.
2001 yılında, Özbekistan’ın da katılımıyla, üye sayısı altıya yükselirken, oluşumun adı da, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) olarak değişti. Örgüt, özellikle 2000’li yılların ortalarından itibaren, ABD’nin bölgedeki askeri varlığına karşı tavırlar ortaya koyarken, örgüt üyesi ülkelerin liderlerinin yaptıkları açıklamalar, örgütün bölgesel güvenlik konusunun dışında, ‘tek kutuplu dünya düzenine’ karşı bir alternatif olmaya yöneldiği değerlendirmelerini güçlendirdi. Türkiye, geçtiğimiz yıl, ŞİÖ’ye, Diyalog Ortağı olarak katıldı.
Peki, Türkiye’nin ŞİÖ gibi, ABD’nin bölgedeki varlığına karşı çıkan bir örgüte tam üye olması olasılığı, Rusya’da nasıl değerlendiriliyor?
Rusya Siyasi ve Askeri Analizler Enstitüsü Yöneticisi Aleksandır Hramçihin, Türkiye’nin ŞİÖ’ye diyalog ortağı olarak katıldığına değinerek, bunun, ŞİÖ’deki en düşük katılım düzeyi olduğunu ifade ediyor. Türkiye’nin dış politikada son yıllarda çeşitli açılımlarda bulunduğunu belirten Hramçihin, bununla birlikte, bu örgütün uzunca bir zamandan beri hiç bir ülkeyi tam üyeliğe almadığına dikkat çekerek, Türkiye’nin tam üye olarak kabul edilme olasılığının son derece düşük olduğunu söylüyor.
“NATO ÜYELERİ ŞİÖ’YE KATILAMAZ”
Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in danışmanı olan ve ona yakın isimlerden uluslararası ilişkiler uzmanı Sergey Markov da aynı görüşte. Markov, şunları söylüyor: “Türkiye, AB'ye tam üye olmaya çalışsa da, Türkiye’nin AB’ye girme şansı, sıfır. Erdoğan, AB karşısında Türkiye’nin elini güçlendirmek için Türkiye’nin ŞİÖ’ye tam üye olabileceğini söyledi ki bu son derece mantıklı, anlaşılır bir durum. Fakat Türkiye’nin ŞİÖ’ye tam üyeliği, iki nedenden ötürü, mümkün görünmüyor: Birincisi, ŞİÖ, son yıllarda hiç bir ülkeyi tam üyeliğe kabul etmedi ve yakın gelecekte de kabul etme olasılığı, düşük. İkincisi, ŞİÖ’ye tam üye olan ülkeler içinde, ABD’nin müttefiki olan bir tek ülke yok. Türkiye ise, hem NATO üyesi, hem de ABD’nin en yakın müttefiklerinden. ŞİÖ üyelerinin bu şartlarda Türkiye’yi tam üyeliğe kabul etmesi mümkün değil. Ancak, dış politikada açılımlar yapan Türkiye’nin, ŞİÖ yerine, Avrasya Ekonomik Topluluğu’na yönelmesi, hem onun için, hem de bölge ülkeleri için faydalı olur”.
“TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ AVRASYA’DADIR”
Rusya Parlamentosu'nun alt kanadı Duma'nın Dış Politika Danışmanı ve Rus Avrasyacılık akımının günümüzdeki temsilcisi Aleksandır Dugin de, benzer görüşte. Türkiye’de bir tarafta Batı yanlısı çizgiyi savunan, diğer tarafta ise Avrasya ülkeleriyle yakınlaşmayı savunan iki kesimin olduğunu söyleyen Dugin’e göre, Türkiye’de bugün, Batı yanlısı anlayış egemen durumda ve bu, Türkiye’nin bu durumda Şanghay İşbirliği Örgütü’ne tam üye olma şansını ortadan kaldırmakta. Öte yandan, Dugin, Türkiye’nin ABD ve AB ile ilişkilerden hiç bir olumlu sonuç almadığını, bu nedenle Türkiye’nin, sonunda mutlaka Avrasyacılığa, yani, Rusya, Çin ve İran gibi bölgenin önde gelen ülkeleriyle yoğun siyasi ve ekonomik birlikteliğe yöneleceğini ifade ediyor. Dugin, bu konudaki düşüncelerini, şöyle aktarıyor: “Türkiye’nin şu anki Batıcı çizgisi, onun ŞİÖ’ye tam üye olmasına engel olsa da, Türkiye’nin Batı’dan hiç bir şey alamadığı ve Avrupa ülkelerinin ekonomik krizde olmalarına karşılık Avrasya ülkelerinin gelişmekte olduğu gibi somut gerçekler karşısında, Türkiye, Avrasya’ya yönelecek. Türkiye’nin bu ülkelerle ekonomik ilişkilerinin güçlenmesi, beraberinde diğer alanlarda da yakınlaşmaları getirecek. Bunların sonucunda da, Türkiye’nin Suriye Meselesi gibi konularda şimdi takındığı Batıcı tavrın, gelecekte değişeceğini söyleyebiliriz”. (DeutscheWelle)
Haber Ara